GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:86
Tarih:17.04.2018

MEHMET EMİN ADIYAMAN (Iğdır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Evet, bu 29'uncu madde İstimlak Yasası'yla ilgili. Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü Teşkilat Yasası ve ilgili yasalar da getirilen bu torba yasa içerisine alakasız olan İstimlak Yasası ya da Kamulaştırma Yasası'yla ilgili 5 madde de sıkıştırılmış. Şimdi, bu 29'uncu madde Kamulaştırma Kanunu'nun 25'inci maddesinin üçüncü fıkrasının üçüncü cümlesini değiştiriyor.

Tabii, vatandaş bunun nasıl bir değişiklik olduğunu bilmez, belki pek çok milletvekili arkadaşımız da karşılaştırma yapmamıştır. Aslında Kamulaştırma Kanunu'nda kamulaştırma kararının ilanından itibaren kamulaştırılacak taşınmaz üzerindeki mülkiyet hakkı sınırlandırılıyor, beş yıllık süre mevcut yasada ama bu yasada bir beş yıl daha uzatma yetkisi Bakanlar Kuruluna veriliyor. Yani bu, şu demektir: Anayasa'nın 35'inci maddesiyle güvence altına alınmış olan mülkiyet hakkının gasbı demektir. Açıkça bu değişiklikle yurttaşın mülkiyetine Bakanlar Kurulu ve Hükûmet, o soyut kavram olan "kamu yararı" kavramı altında... Ki kamu yararının ne olduğu da somut değil, nasıl bir kamulaştırma somut olarak kamu yararını ifade edecek, bunun bir ölçütü yoktur yasada, Kamulaştırma Yasası'nda da yok. Ama "kamu yararı" denilip bu cümlenin arkasına sığınılarak yurttaşın malına el konulacak. Nasıl el konulacak? Somut bir örnek verelim: Şimdi, düşünün, bir baraj yapılacak ve bir alan maden sahası diye kamulaştırılacak. Beş yıllık bir süre fakat Bakanlar Kurulu bir beş yıl süre daha ekleyecek ve on yıl boyunca -düşünebiliyor musunuz- vatandaş yani yurttaş kendi mülkünden istifade edemeyecek.

Yine, mevcut yasada, örneğin belediyeler belli bir taşınmazı kamulaştırdı, beş yıllık sınırlandırma süresi vardı, beş yıl içerisinde kamulaştırmanın konusu olan işlem gerçekleşmiyorsa -yani hangi amaçla kamulaştırılmışsa, örneğin işte okul için ama beş yıl geçmiş, okul yapılmamıştır, köyde benzer bir olay düşünün- beş yılın sonunda vatandaş otomatikman kendi gayrimenkulü üzerinde bir tasarruf hakkına sahip. Şimdi, bir beş yıl daha eklenerek süre on yıla çıkarılınca -ki on yıl sanki kısa bir süreymiş gibi- vatandaş, düşünün -on yıllık- belirsiz bir süre bekleyecek. Bir ağaç dikecek, dikemeyecek; bir yapı inşa edecek, edemeyecek. Neden? Çünkü önünde on yıllık bir süre var ve bu on yılın içerisinde idare bir işlem yapacak mı? Örneğin, iki yıldır işlem yapmamıştır, vatandaş "Herhâlde kamulaştırma işleminden vazgeçildi." deyip bir yapı kurarsa, ağaç dikerse veya bir mal, ürün getirecek bir çalışma yürütürse altıncı yılında "Haydi, biz kamulaştırma işlemini yürürlüğe sokuyoruz, kamulaştırma amacı doğrultusunda gerekli yatırımı yapıyoruz." diyecek. Ya da on yıl bekleyecek, on yıl bitmesine rağmen kamulaştırma işleminin konusu olan her neyse, örneğin barajsa baraj yapımından vazgeçilecek ya da kara yolu geçirilecekse vazgeçilecek ama yurttaş on yıl boyunca kendi mülkünden, kendi gayrimenkulünden istifade edemeyecektir.

Sayın Bakanım, bu madde, açık bir şekilde Anayasa'ya aykırı bir hüküm içeriyor, 35'inci maddeye açıkça aykırıdır. Bu maddenin ya eski hâliyle korunması ya da bu değişikliğin tasarıdan çekilmesi gerekiyor. Gerçekten yurttaşı mağdur edecek bir düzenlemedir. Olsa olsa birtakım holdinglere, birtakım tekellere yaranma adına düzenlenmiş bir madde ki bunun ismi de "kamu yararı" olacaktır. Ama bir düşünün, bir karar alınıyor, X holdingin X şirketi talep ettiği gerekçeler içerisinde yapılan, idare tarafından yapılan kamulaştırma işleminin 7'nci, 8'inci ya da 9'uncu yılında işlemden vazgeçti. Şimdi, vatandaş burada bedel ödememeli, sıkıntıya düşmemeli. Geçmişte kanunda olduğu gibi beş yıllık süre makul bir süredir. Bence o makul sürenin korunması gerekiyor diyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)