GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:86
Tarih:17.04.2018

EROL DORA (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunu'na ilişkin değişiklik tasarısının 21'inci maddesi üzerinde Halkların Demokratik Partisi adına söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, tasarının bu maddesiyle, yasada yazılı "Bakanlık" ibaresine açıklık getirilmekte, teknik, usulî bir değişikliğe gidilmektedir. İzninizle konuşmamı tasarının diğer maddelerinde de üzerinde kimi değişiklikler yapılması öngörülen ve Devlet Su İşlerine bağlı olarak faaliyet yürüten sulama birliklerine ilişkin sürdürmek istiyorum.

Değerli milletvekilleri, su ve toprakların korunması tüm canlıların yaşamı için hayati önemdedir. Dolayısıyla, bunlarla ilgili alınacak kararlarda, çıkarılacak yasalarda ve uygulamalarda son derece titiz olunması ve olası sonuçlarının iyi değerlendirilmesi gerekmektedir. Ancak tarım arazilerinin toplulaştırılması, sulama birliklerinin feshedilmesi ve orman alanlarında yer altı depolarının kurulması gibi köklü ve tartışmalı meseleler, bu torba yasa tasarısıyla oldubittiye getirilmek istenmektedir.

Değerli milletvekilleri, bakınız, bu tasarının en can alıcı noktalarından biri de sulama birliklerinin tüzel kişiliğini ortadan kaldıran ve bu birliklerin asgari demokratik, katılımcı yönetim yapısını da anlamsızlaştıran düzenlemelerdir. Bildiğiniz gibi, sulama birlikleri, sulama sahasında arazisi bulunan ve sulama faaliyetlerinden faydalanan çiftçilerin bir araya gelerek oluşturdukları kurumlardır. Türkiye'de YSK gözetiminde seçimleri yapılan ve neredeyse 15 bine yakın meclis üyesi ve yaklaşık 1,5 milyon çiftçi üyesi bulunan 378 adet sulama birliği bulunmaktadır. Birliğin başkanı, meclis yönetim kurulu ve denetim kurulu gibi yönetim organları, birliğe üye olan çiftçiler tarafından seçimle göreve getirilmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi bu yasa tasarısı kapsamında yapılmak istenen değişikliklerle birlikte, asgari bir demokratik, katılımcı yönetim anlayışı gözetilerek kurulan sulama birliklerinin yönetim organları boşa çıkarılmakta ve onun yerine antidemokratik bir yönetim anlayışıyla birliğin başkanlığı, Devlet Su İşleri tarafından atanacak bir kamu personeline devredilmektedir. Yani deyim yerindeyse kayyum atayarak yönetme eğilimi, sulama birliklerine kadar uzamış olacaktır ve bir bakıma sulama birliklerinin tüzel kişilikleri ortadan kaldırılmaktadır.

Değerli milletvekilleri, hâlihazırda, sulama birliklerini katılımcı sulama ve yönetim ilkeleri çerçevesinde çiftçiler yönetmektedir. AKP Hükûmetinin bu tasarısının Mecliste kabul edilmesi ve yasalaşması hâlinde sulama birlikleri, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün yetkisiz bir alt birimine dönüşecektir. Daha da vahimi, sulama birlikleri, çiftçilere hesap vermekle yükümlü bulunmayan ve çiftçilerin çıkarına hizmet etmemesi hâlinde hiçbir yaptırımla karşılaşmayacak olan bir devlet bürokratı tarafından yönetilecektir.

Değerli milletvekilleri, tabii, sulama birliklerine ilişkin öngörülen değişiklikler bununla sınırlı kalmayacaktır. Hükûmetin, uzun vadede, tüm çiftçilere, tarlalarını suladıkları suyu parayla satmak istediği açıktır. Tabii, bu politikalar neticesinde, çiftçi, suyu sağlayan elektrik firmalarına yüklü miktarlarda borçlanmakta ve borcunu ödeyememektedir. Geçtiğimiz ay yine bu Meclis kürsüsünden, seçim bölgem Mardin'de elektrik sağlayıcısı DEDAŞ firmasının, borcunu ödeyemeyen çiftçileri ve tarlalarını susuz bıraktığını dile getirmiştim. Hükûmetin böylesi çarpık su politikaları çiftçiyi daha da mağdur edecektir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bakınız, çiftçilik, bir ülkenin en temel ekonomik üretim alanlarından birisidir. Bu bağlamda, çiftçilik, Türkiye gibi geniş tarım arazilerine sahip bir ülke için daha da vazgeçilmezdir. Ancak ülkemizde çiftçilik hızla azalmakta, toprak hızla terk edilmekte ve dışa bağımlı çarpık bir tarım politikası ısrarla sürdürülmektedir. Çiftçilik yapmakta direnmeye çalışan halkımız ise banka kredileriyle, icralarla, hacizlerle karşı karşıya bırakılmaktadır. Bunun en yakın canlı örneği, Ziraat Bankasının önüne sütlerini dökerek feryat eden çiftçimizdir.

Bir kez daha Hükûmeti, üretimi esas alan tarım politikaları yürütmesi konusunda uyarıyor, bu vesileyle Genel Kurulu tekrar saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)