GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HDP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:86
Tarih:17.04.2018

HDP GRUBU ADINA BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Van) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Evet, bilindiği üzere tam bir yıl önce tamamen eşitsiz koşullarda referandum yapıldı. Tıpkı bizler gibi Siyasi Partiler Kanunu'na tabi olan iktidar partisi o günlerde sadece kendi öz gücünü değil kamu kaynaklarını, devlet olanaklarını da kullanarak, hayır cephesine OHAL uygulayarak kendi propaganda sürecini yürüttü. Bu kampanya süreci kayyum valilerin ve kayyum kaymakamların ve hatta bütün devlet memurlarının birer AKP üyesiymiş gibi çalıştığı bir süreç oldu. Hayır kampanyası yürütenlerin iktidarın hedef göstermesiyle çok kolay bir şekilde terörist ilan edildiği, hedef gösterildiği ve tutuklandığı durumlara şahit olduk hep birlikte. Anayasa değişikliğinin ne demek olduğunun tartışılmasına dahi izin verilmeyen, yandaş medyanın muhalefete, demokrasi taraftarlarına her yönüyle ambargo uyguladığı bir ortam söz konusuydu. Tüm bunlara rağmen şaibeli bir şekilde ve çok küçük bir farkla Anayasa değişikliği kabul edildi ama bu fark daha seçim süreci devam ederken yasaya aykırı olarak YSK'nın aldığı karar sayesinde mühürsüz zarfların geçerli sayılmasıyla, yani açık hileyle evet cephesine kazandırıldı. Hepimiz hatırlıyoruz, Sayın Cumhurbaşkanı referandum gününün akşamında "Atı alan Üsküdar'ı geçti." ifadesini kullanmıştı. Bu söz aslında hileyi açık eden ve kabul eden bir sözdü ama şunu belirtelim ki o gün hileyle kazanılan ya da kazandırılan mücadele bize göre, demokrasi taraftarlarına göre, Türkiye'nin aydınlık geleceğine inanlara göre daha bitmedi ve hatta yeni başlıyor.

Sayın milletvekilleri, iktidarda olanlar bu ülkeyi demokrasinin temel ilkeleriyle değil tek başına yönetmek istiyorlar çünkü bir buçuk yıldan uzun bir süredir ülkenin tamamında OHAL'ın egemen olması ve ihtiyaç duyulan bütün yasal düzenlemelerin KHK'ler eliyle yapılması bunun açık birer göstergesidir.

Elbette ülkeyi KHK'lerle yönetmede sadece yürütme değil yargı da baş rol oynamıştır zira yargı piramidinin en tepesindeki Anayasa Mahkemesi "KHK'leri inceleyemem." diyerek, bu kararnamelerin kanun hükmünde değil Anayasa hükmünde kararname olduğunu teyit etmiştir. Evet, Türkiye III. Reich'ın Nazi Almanya'sının ilk yılları gibi artık anayasa hükmünde kararnamelerle yönetilmek isteniyor.

Öte yandan, OHAL koşullarında gerçekleşmiş olan 16 Nisan referandumu sonrası yapılan düzenlemeler ise bir bakıma OHAL'i kurumsallaştırmıştır. Örneğin, referandumda kullanılan mühürsüz zarfların geçerli sayılmasına yönelik düzenleme OHAL koşullarında çıkarılan seçim ittifakı yasasıyla beraber kanunlaşmıştır.

Sayın milletvekilleri, referandumla birlikte denge denetleme mekanizmalarının büyük oranda zarar görmesi, demokrasi ve insan haklarının ayak bağı olarak görülmesine neden olmuştur. Nitekim, yakın bir zamanda açıklanacak olan Avrupa Birliğinin Türkiye hakkında düzenlediği ilerleme raporunda en büyük eleştirinin de işte bu yönde olduğu söylenmektedir. Referandumun sonuçlarının ardından bizzat yürütmenin tepesindekiler eliyle ülkede muhalif olan herkes ötekileştirilmiş, düşmanlaştırılmıştır. Siyaset kurumu toplumsal kutuplaşmanın bir aracı hâline getirilmiştir. Referandumdan sonra yurt içi ve yurt dışı ilişkilerde izlenen dengesiz politikalar nedeniyle yaşanan gerilim siyasetiyle birlikte demokratik siyaset büyük bir yara almış durumdadır. Özellikle yurt içi siyasette partimizin doğrudan hedef alınması ve politika yapamaz hâle getirilmeye çalışılması için çok büyük çabalar harcanmaktadır. Bu noktada, Cumhurbaşkanı bir siyasi partinin Genel Başkanı sıfatıyla bizlere istediği gibi hakaret edebilmekte, hedef gösterebilmekte ancak bizim kendisine yönelik en ufak eleştirimiz ise Cumhurbaşkanına hakaret suçlamasıyla hükme bağlanır hâle gelmiş, hatta bu sebeple milletvekilimizin milletvekilliği düşürülmüştür.

Sayın milletvekilleri, 16 Nisan referandumunun sonuçları bir sürecin sonucu değil, başlangıcı olmuştur. Nitekim 16 Nisanla beraber Türkiye toplumu bir buçuk yıl sürecek bir belirsizliğe itilmiş, OHAL'in de devam etmesi dolayısıyla bu siyasi belirsizlik ekonomiyi de etkilemiştir. Nitekim aradan geçen zamanda her ay işsizlik oranı artmakta, faizler yükselmekte, dolar, euro, benzin fiyatı rekor kırmak için âdeta birbiriyle yarışır hâle gelmiştir. Hükûmetin büyük bir devrim olarak lanse ettiği referandumdan hemen önce, resmî rakamlara göre, dolar 3,5 lira iken bugün 4 lirayı, benzin ise 6 lirayı aşmış hâldedir. Bu göstergeler dahi bugün referandumdan sonra yaşanan ekonomik gelişmeleri açık bir şekilde gösteriyor. Referandumdan bugüne geçen...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Devamla) - Sayın Başkan cümlemi bağlamama izin verirseniz bir dakikayla.

BAŞKAN - Peki, bağlayın cümlenizi, buyurun.

BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Devamla) - Teşekkür ediyorum.

Evet, sayın milletvekilleri, bu göstergeler dahi ekonomik gelişmelerin ne seviyede olduğunu gösteriyor dedik. Referandumdan bugüne geçen bir yıl içinde ekonomide olduğu gibi hukuk, adalet ve politik arenada da hâlihazırda kötü olan ülkenin durumu çok daha kötü bir noktaya taşınmıştır ne yazık ki. Kimse yargıya güvenmemekte, hatta bugün açıklanan bir araştırmaya göre Türkiye'de yaşayan 4 kişiden 3'ü geçmişe özlem duymaktadır. Aylardır, başta bu kürsü olmak üzere, söz bulabildiğimiz her ortamdan çağrıda bulunuyoruz; bu ülkenin ihtiyacı çatışma siyaseti, nefret dili değil, barış ve demokrasidir. Bu nedenle, 16 Nisan 2017'den bugüne kadar yaşanan olağanüstü siyasi gelişmelerin mercek altına alınması, şaibeli olarak görülen referandumun sonuçlarıyla beraber tartışılması ve tüm bu tartışmaların demokratik siyasi yaşama katkı sunması sadece bizim için değil, tüm Türkiye toplumu için çok büyük bir ihtiyaçtır. İşte bu ihtiyaca yanıt vermenizi ve önergemizi desteklemenizi bekliyoruz.

Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)