| Konu: | Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 85 |
| Tarih: | 12.04.2018 |
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, bizleri televizyonlarından izleyen değerli yurttaşlarımız; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bir kez daha, Maltepe Cezaevinde 303 gündür özgürlüğünden mahrum olan İstanbul Milletvekilimiz Enis Berberoğlu'na özgürlük dileğimizi, diğer tutuklu milletvekili arkadaşlarımıza da tutuksuz yargılama çağrımızı yinelemek istiyorum.
Bugün tarımımızı ve vefakâr, cefakâr Anadolu çiftçimizi yakından ilgilendiren bir kanunu görüşmekteyiz. Bu kanun neler getiriyor? Bu kanunla çiftçilerimizin demokratik birlikteliği olan, bugüne kadar hiçbir zarar etmeden çalışan 378 sulama birliğimiz lağvedilecek yani 1,5 milyon çiftçimizin üyesi olduğu birlikler. Aileleriyle birlikte milyonlarca yurttaşımız bu kanundan etkilenecek. Önce Devlet Su İşlerine, belediyelere devredilecek; sonra da özel sektörün eline geçecek. Yaşam kaynağımız sularımız önce siyasete, sonra ticarete alet edilecek.
Değerli arkadaşlarım, sulama birliklerini yok etmenin ne tür olumsuz sonuçlar yaratacağını biz Seyitgazi ilçemizde, Eskişehir'imizde yaşadık, hâlâ da yaşıyoruz. Battalgazi Sulama Birliğimiz vardı, Türkiye'nin örnek sulama birliğiydi, devletten bir kuruş yardım almazdı, borcu yoktu, hatta devlete para ödemekteydi; başında, seçilmiş başkanı, Doğançayırlı çiftçi kardeşimiz Hayati Uğur ve yine çiftçilerin kendi seçtikleri meclis vardı. Onların elinden bu birlik usulsüz biçimde alındı. 3 kez aldılar, her seferinde Hayati kardeşimiz yargı kararlarıyla döndü; dördüncü seferde artık birliği feshettiler, AKP'li belediyeye devrettiler. Şimdi, gidin, sorun Seyitgazi'ye; çiftçi memnun mu hâlinden. Çiftçi su alamıyor değerli arkadaşlarım, su alamıyor. "Bu yıl mahsul ekmeyin." diye kahvehanelere yazı asmışlar, köy hoparlörlerinden anons yapıyorlar her gün "Sakın ekim yapmayın." diye. Sulama birliği varken 1996'dan beri her sene yeten ve artan bu Allah'ın suyu şimdi ne hikmetse artık yetmez olmuş. Kanallar bakımsız; çiftçi sulama yapamıyor, tarlasını kullanamıyor, borcunu ödeyemiyor, köyden kente göç etmek zorunda kalıyor.
Değerli arkadaşlarım, bu kanun tasarısı hayata geçerse çiftçimiz bugüne kadar kullanmakta olduğu suya çok yüksek bedeller ödemek zorunda bırakılacak, ödeyemez ise aldığı tarım desteğinden su parası otomatik tahsil edilecek. Tahsildar ise devlet olacak. Tahsil edilemezse icraya verilecek. Ayrıca, sulama tesislerinden yararlanma hakkı siyasi ayrımcılığa tabi tutulacak. Zaten çiftçi perişan. Çiftçiye kanunen vermek zorunda olduğunuz yüzde 1'lik desteği dahi vermiyorsunuz. On yılda toplam 100 milyar lira borcunuz var çiftçiye. Üstüne üstlük mazot fiyatı aldı başını, gidiyor; gübre öyle, ilaç öyle. Her şeye rağmen üreten çiftçimize son darbeyi ithalatla vuruyorsunuz; buğday ithal, saman ithal, hayvan ithal. Çiftçimizin ürettiği arpa, buğday ve beslediği hayvan ise para etmez oluyor. Şimdi hepsinin üstüne bu çiftçinin sırtına bir de özelleşen suyun bedelini yükleyeceksiniz. Çiftçiyi artık tarımdan çekilmeye zorluyorsunuz. Çiftçi tarımdan çekilecek; işin özü budur. Bu hatanın kaybedeni sadece çiftçimiz olmayacak; daha az tarım yapılacak, daha az ürün alınacak. Aslında, siz, biz, hepimiz, tüm Türkiye kaybedecek değerli arkadaşlarım.
Değerli milletvekilleri, bu kanun tasarısının ormanlarla ilgili maddeleri de son derece ürkütücüdür; orman kıyımına neden olacaktır. Bakın, şöyle bir ifade var 19'uncu maddede: "Bilim ve fen bakımından orman olarak muhafazasında hiçbir yarar görülmeyen yerler" diyor. Ne olacak? Bakanlar Kurulunca orman sınırları dışına çıkarılarak satılacak. Değerli arkadaşlarım, dünyanın hiçbir yerinde böyle bir hukuki kavram yok: "Bilim ve fen bakımından orman olarak muhafazasında hiçbir yarar görülmeyen yerler..."
Ayrıca, kanun değişikliğinde taşlık, kayalık, verimsiz ve fiilen orman vasfı taşımayan alanlardan bahsediliyor. Bunlar da yine yağmaya, konuta, sanayiye, madenciliğe açılacak olan yerler. Bilmeyenlerimiz olabilir, bu orman içi açıklıklar aslında orman ekosistemlerinin parçası; onları zenginleştiren, biyolojik çeşitliliği artıran alanlar. Şimdi bu alanların yağmalanmasının önü açıldığında sonu orman alanlarının daralması olacaktır. Sahillerdeki ve ormanların içindeki kayalık alanların yağmasının önü açılacaktır.
Yine bu tasarıyla orman alanlarında toprak üstünün yanı sıra toprak altı da kullanıma açılmakta, yer altında depolama tesisleri kurulmasına izin verilmektedir, hem de hiçbir kısıtlama olmaksızın bunun önü açılmaktadır.
Değerli arkadaşlarım, ormanlar yerleriyle birlikte ormanlardır yani ormanın asli unsurlarından biri ormanı oluşturan ağaçların üzerinde bulunduğu topraktır. O toprağı ormandan, o ormanı da üzerinde bulunduğu topraktan ayıramazsınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) - Sayın Başkanım, bitirmeme izin verir misiniz?
BAŞKAN - Buyurun Sayın Çakırözer.
UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) - Teşekkür ederim.
Orman altı topraklarda yapılacak her türlü depolama tesisi ekosisteme hiç şüphesiz zarar verir. Bu madde, başta nükleer santraller olmak üzere çeşitli zehirli atıkların ormanların altına depolanması riskini beraberinde getirmekte. Bunun olmayacağının hiçbir güvencesi yoktur. Ayrıca bu depolamadan su kaynaklarımız da olumsuz etkilenecektir. Hem ormanlar su üretemeyecek hem de depolamadan kaynaklı suya sızmalar olacaktır.
Değerli arkadaşlarım, bu saydıklarım dâhil bu kanun tasarısıyla getirilen düzenlemeler, değişikliklerle çiftçiye zarar veriyorsunuz; doğaya, ormana zarar veriyorsunuz, ekosistemi bozarak içindeki canlılara zarar veriyorsunuz, orman içindeki yer üstü ve yer altı sularına zarar veriyorsunuz, orman yıkımlarının önünü açıp hızlandırıyorsunuz. Çiftçinin, besicinin, ormancının yararına tek bir madde yok. Hem kendimizin hem de gelecek kuşakların yeşil, sağlıklı bir doğada yaşayabilmesi için bu acımasız kanundan vazgeçelim.
Yarın gece kutlayacağımız Miraç Kandili'mizin ülkemize ve tüm dünyaya kardeşlik ve huzur getirmesini dileyerek yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Çakırözer.