| Konu: | Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 85 |
| Tarih: | 12.04.2018 |
CHP GRUBU ADINA KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair 548 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın ikinci bölümü üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubumuz adına söz almış bulunuyorum.
Değerli arkadaşlar, bir torba kanun, torba yasa olarak önümüzde bulunan ve yaklaşık 30'a yakın, hatta 30'un üzerinde birbirinden çok farklı alanlarda olan kanun veya kanun hükmünde kararnamelerde değişiklikler öneren bu tasarının... Aslında baktığımızda neden bu tasarı var önümüzde? Meclisimizin gündemine hangi ihtiyaçla ve neden getirildi? Biraz akıl ve mantık süzgecinden geçirdiğimizde, hepimiz gibi, sizler gibi maddeleri şöyle bir gözden geçirdiğimizde birkaç konunun öne çıktığını görüyoruz: Bunlardan bir tanesi arazi toplulaştırması, tarla içi geliştirme hizmetleri. Bir diğeri sulamayla ilgili görev, yetki ve sorumlulukların yeniden idari anlamda düzenlenmesi ki bunun içerisinde özellikle sulama birliklerinin ve sulama kooperatiflerinin yer aldığını...
Üçüncüsü: Orman Kanunu'nun içerisindeki düzenlemelerle eminim Hükûmet üzerinde, Sayın Bakan ve Bakanlık üzerinde, aynı zamanda Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımız üzerinde, orman alanı tanımında olan ama üzerlerine konut yapılmış olan veya değişik amaçla izinsiz kullanılan, kaçak kullanılan, ruhsatsız kullanılan birtakım yapıların, birtakım işletmelerin, konut veya herhangi bir anlamda ticari işletmelerin bakanlıklar üzerindeki baskısına dayalı olarak ormanlarımızın orman vasfı dışına çıkarılması, ormanlarımızın aynı zamanda dikili ağaç satışlarıyla ticari bir meta hâline getirilmesi. Aslında Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımızın görev, yetki ve sorumluluk alanında olan ve "Yönetilemiyor." "İşletilemiyor." "Yapılamıyor." denen arazi toplulaştırması işlemi görevinin, tarla içi geliştirme hizmetlerinin "Bunu Devlet Su İşleri daha iyi yapar." "İki bakanlık arasında hangisi daha iyi yapar? Bu yapamadı, bu yapsın." anlayışıyla bir bakanlıktan alınıp bir diğer bakanlığa verilmesi ki teşkilatının buna uygun olmadığı da açıkça ortada olan bir devir işleminin yanı sıra yine aynı şekilde, Devlet Su İşlerinin yirmi beş yıl önce devrettiği katılımcı, demokratik yönetim anlayışıyla idare edilen sulama birliklerinin ve yine DSİ raporlarında bu işi gayet iyi yaptığı da ortada olan ufak tefek bazı... Ki kötü yönetilen birlik sayısının ve oranının çok düşük olduğu da raporlandırılmış durumda iken bu birliklerin tekrar Devlet Su İşlerinin denetimine, kontrolüne ve yönetimi altına alınmaya çalışılması ve tabii ki, bunlara baktığımızda, aslında, bunlar, Hükûmetin kendi içinde yeniden bir reorganizasyona geçişi ama belki de, biraz da, tabiri caizse "Görevi daha etkin yaparım." sözüyle bunların özelleştirilmesinin önünün açılması, ticarileştirilmesinin önünün açılması ve hatta bir siyasi tehdit aracı hâline ve siyasi bir araç hâline getirilmesinin amaçlandığını, bu tasarıya genel olarak baktığımızda görüyoruz.
Tabii, diğer yandan, "Devlet kasasına biraz para girsin, bu açığımız gittikçe büyüyor, bu açığı nasıl kapatırız?" anlayışıyla, çiftçinin cebinden, hele hele tarımsal destekleme ödemelerinden mahsup edilerek alınması öngörülen, devletin, milletimizin orman varlıklarından daha çok para, daha çok kazanç elde edilmesini garantilemek olduğunu da görebiliyoruz ama bir diğeri de su ve orman gibi doğal varlıklarımızın bir meta gibi, bir kaynak anlayışıyla ranta açılması ve buradan rant çevrelerinin ihtiyaçlarının karşılanması olduğunu da görebiliyoruz.
Şimdi, ben şunu merak ediyorum: Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımızın doğrudan ve belki de en can alıcı konularını içinde barındıran ve bunlar üzerinde görev, yetki, sorumluluk devirlerini öngören bu kanun tasarısında, Sayın Orman ve Su İşleri Bakanımızın dışında, ben, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanımızı görmedim. Bakanlık bürokrasimiz burada ama Sayın Bakanı da burada, kendi Bakanlığına, kendi teşkilatına sahip çıkan ve kendi teşkilatının kurumunun sorumluluğunu üstlenmiş bir kişi olarak, bütün bu bahsettiğim arazi toplulaştırması, tarla içi geliştirme hizmetleri, sulama birlikleri, kooperatifler, meralar, tarımsal desteklemeler, hatta çiftçiyi ilgilendiren, toprağımızı ilgilendiren, ekolojiyi ilgilendiren konularda biraz sorumluluk sahibi olup, burada, bu konulara kendi Bakanlığını ilgilendiren bir bilinmezlik, bir anlaşılmazlık durumunda en azından yanıt verebilmek üzere şu sıralarda, Hükûmetimizin sıralarında oturuyor olmasını arzu ederdim.
Değerli arkadaşlar, bu ikinci bölümde 18'inci maddeden 40'ıncı maddeye kadarki bölüme baktığımızda, burada ağırlıklı olarak Orman Kanunu üzerindeki, özellikle 18'inci maddedeki değişikliği görüyoruz ki bu madde hepinizin de bildiği gibi, bu 18'inci maddenin ek madde 16'sı "Orman ve Su İşleri Bakanlığınca, bilim ve fen bakımından orman olarak muhafazasında hiçbir yarar görülmeyen ve tarım alanına dönüştürülmesi de mümkün olmayan yerler ile bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte üzerinde yerleşim yeri bulunan ya da yerleşim yeri oluşturulması uygun olan taşlık, kayalık, verimsiz ve fiilen orman vasfı taşımayan alanlardan..." vesaire vesaire "Bakanlar Kurulunca orman sınırları dışına çıkartılması ve bu alanın iki katından az olmamak üzere başka yerde ağaç dikilmesi" falan gibi sözlerle, aslında uluslararası hiçbir hukuki metinde "bilim ve fen bakımından orman olarak muhafazasında hiçbir yarar görülmeyen" şeklinde bir tanıma rastlamadığımız hâlde, bu kanunda, ilgili kanun maddesine isnat edilerek... Ki o ilgili kanun maddesi sadece 2/A ve 2/B üzerine ve bir milat koymasına rağmen, 31/12/1981 tarihinden önceki alanları kapsayan bir milat koymasına rağmen, orman vasfının dışına çıkarılma işlemini günümüze kadar ve bundan sonraki süreçte de kolaylıkla, bakanlığın önerisi ve Bakanlar Kurulunun kararıyla çıkarılmasını öngören, gerçekten fecaat bir düzenlemeyle karşı karşıyayız.
Bakın, bu tasarıyla Orman Kanunu'nda yapılan ve yapılacak bu değişikliklerle, orman vasfı taşımayan bu alanların bir aldatmaca olduğunu ve bunların, ormanlarımızın tahribatının, yok edilmesinin, konut, sanayi veya maden işletmelerine ruhsat verilebilmesinin de önü açılarak, orman ekosistemlerinin yok olma tehdidi altına gireceğini görmemiz gerekiyor. Bu ormanlık alanlar içindeki taşlık, kayalık olarak nitelendirilen yerler orman ekosisteminin bir parçası olup bu alanlar biyoçeşitliliğin en zengin olduğu, yaban hayatının yaşam alanlarının, meraların, odun dışı ürünlerin zengin olduğu ve su kaynaklarını besleyen, hukuken ve bilimsel yönden orman sayılan alanlardır. Bu düzenleme bu alanların tamamen rantiyeye açıldığına, arsa üretilmesine ve ormanların devlet eliyle tahrip edilmesine, orman alanlarına kurulan yerleşim yerlerini yasal hâle getirmeye, sahillerde ve ormanların içindeki kayalık alanlardaki lüks rezidansların yapımına ve devlete sıcak para girişi sağlamaya yöneliktir, Anayasa'ya da aykırı olarak hazırlanmıştır ve Anayasa Mahkemesine yarın bir gün itiraz yaptığımızda kapanın elinde kalacak yerler için yasal kılıf hazırlandığını da söyleyebiliriz, görebiliriz.
Değerli arkadaşlar, sonuç olarak son cümlemi söylemek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAMİL OKYAY SINDIR (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurun.
Bir dakika ek sürenizi veriyorum.
KAMİL OKYAY SINDIR (Devamla) - Cumhuriyet Halk Partisi olarak topraklarımızın, sularımızın, ormanlarımızın ve ezcümle tüm doğal varlıklarımızın bu siyasetin kötü amaçları altında tehdit altına girmesini ve ticaretin bir metası hâline getirilmesini asla kabul etmiyoruz. Yine bu ikinci bölümde önerilen kanun değişikliklerini de Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak kabul edemediğimizi yüce Meclisimiz huzurunda ifade etmek istiyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Sındır.