| Konu: | Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 85 |
| Tarih: | 12.04.2018 |
MEHMET EMİN ADIYAMAN (Iğdır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Biz yine temel bir yasayı görüşürken, halkın iradesiyle oluşmuş olan bu Meclisin üçüncü büyük partisi Halkların Demokratik Partisi Eş Genel Başkanı Sayın Selahattin Demirtaş'ın dünden beri Sincan Cezaevinde yargılaması devam etmektedir. Dün Sincan Cezaevine gittik, süreci izledik, yargılamayı izledik. Ama buradan açıkça ifade etmek gerekir ki AKP'nin yargıyı nasıl siyasallaştırdığının, yargıyı muhalefet üzerinde bir baskı aracı, cumhuriyet savcılarını AKP'nin ilçe başkanları gibi birer tetikçi olarak nasıl kullandığının aslında deşifre olduğu bir yargılama.
Öncelikle belirtmek gerekir ki bu yargılama, tabii hâkim ilkesine aykırı. Normal, mevcut olan adliyelerde ve tabii olan mahkemede yargılama yerine cezaevlerinde şeklen bir yargılama yapılıyor. İkincisi, mahkeme salonu bir mahkeme salonu değil, âdeta cezaevinin bir parçası. Ve üçüncü, daha da önemli bir husus, kutsal olan savunma hakkının açık ve aleni bir şekilde kısıtlandığı ve engellendiği gerçeğiyle karşı karşıya kaldık.
Bakın, sadece dün dosyayla ilgili tanık olduğumuz ve yargılama süreciyle birlikte bugüne kadar deşifre olmamış hukuksuzluklardan sadece birkaç örnek vereyim. Dünkü davada Sayın Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş 31 fezlekenin bir araya getirilmesiyle yargılanıyor. Bu 31 fezlekenin her biri ayrı bir il ve ayrı bir ilçenin cumhuriyet başsavcılıklarınca hazırlanmış. Yani örneğin biri Bingöl, biri Hakkâri, biri Silopi, bir başkası Van gibi Türkiye'nin değişik illerindeki farklı cumhuriyet savcılarınca hazırlanmış fezlekeler; kimisi 2011 yılından beri hazırlanmış fezlekeler, 2012, 2013 yani çeşitli yıllarda, değişik tarihlerde hazırlanmış fezlekeler ve Sayın Demirtaş'ın ve diğer milletvekili arkadaşlarımızın tutuklanmasından sadece iki gün veya üç gün, azami dört gün önce bir anda bütün bu cumhuriyet savcılıklarının ellerinde yıllardır beklettikleri bu fezlekelere ilişkin yetkisizlik kararı verilerek bütün bu fezlekeler Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına gönderiliyor. Şimdi, hukukçu arkadaşlarımız çok iyi bilir, cumhuriyet başsavcılıklarının yürüttükleri bir soruşturmada bir anda bütün, 31 ayrı il ve ilçedeki cumhuriyet savcısının birbirinden haberdar olması ve aynı gün gerekçesiz olarak yetkisizlik kararı vermesi Ceza Muhakemeleri Usul Kanunu'nda düzenlenmemiş bir husus. Ama gariptir, Sayın Demirtaş tutuklanmadan üç veya dört gün önce birileri düğmeye basıyor ve bir anda değişik illerdeki cumhuriyet savcıları aynı kararı veriyor ve hiçbiri bir gerekçe sunmuyor.
Hatta daha somut bir örnek: Bu, örneğin 6 ve 8 Ekim olaylarına ilişkin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen bir soruşturmada farklı illerdeki cumhuriyet savcılıkları "Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı yetkilidir." diye soruşturma evraklarını gönderiyor. Bu husus uyuşmazlık nedeniyle ağır ceza mahkemesine gitmesine rağmen ve 2 tane ayrı ağır ceza mahkemesi, Boğazlıyan ve Ankara Batı 3. Ağır Ceza Mahkemesinin kararlarına rağmen yani kesin yargı kararına rağmen, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı yetkili olduğu hâlde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı bile kesin yargı kararına aykırı bir şekilde dosyayı Diyarbakır'a gönderiyor.
Şimdi, değerli arkadaşlar, Sayın Demirtaş hakkındaki soruşturmaları yürüten Diyarbakır cumhuriyet başsavcısı FETÖ'den içeride, tutuklu. Tutuklama kararını veren hâkim FETÖ davasından tutuklu. Dinleme, telefon dinlemeleri, tape dinlemeleri yapan polis FETÖ davasından tutuklu. Bunun çözümünü yapan polisler yine FETÖ davasından tutuklu. Ve AKP'ye dokunan her FETÖ'cü suçlu ama ne hikmetse Sayın Selahattin Demirtaş hakkında bu kumpası kuran FETÖ'cülerin hepsi haklı. İçeride ama mesele HDP olunca, mesele Selahattin Demirtaş olunca bütün bu kumpaslar doğru kabul ediliyor. İşte AKP'nin Halkların Demokratik Partisine yönelik öç alma, hukuku araçsallaştırma, hukuku ayaklar altına almasının açık bir teşhiridir bu. FETÖ'cüler eğer hâkim olduğu andan itibaren verdiği kararlar örgüt çerçevesindeyse o zaman sizin için geçersiz olan...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET EMİN ADIYAMAN (Devamla) - Tamamlayayım Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Adıyaman.
MEHMET EMİN ADIYAMAN (Devamla) - ...bir hukuki durumun Selahattin Demirtaş açısından da geçersiz olması gerekir. Bu ne garabettir ki size dokununca "FETÖ'cüler" diye içeri tıktırılır ama aynı savcılar, aynı hâkimler Selahattin Demirtaş hakkında hukuka aykırı fezlekeler düzenleyince, suç delilleri oluşturunca haklı veya doğru kabul ediliyor. Bu yargılama bugün de devam ediyor, muhtemelen yarın da devam edecektir ama şunu bir kez daha buradan ifade etmek gerekir ki Selahattin Demirtaş'ın Sincan yargılamaları aslında AKP siyasal iktidarının tarihsel yargılanmasıdır ve mahkûm olacak olan emin olun AKP iktidarı olacaktır. Hukuk tarihi bunun tanıklığını yapacaktır diyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.