| Konu: | Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 85 |
| Tarih: | 12.04.2018 |
NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, konumuz çiftçilik, sulama birlikleri ve Sayın Bakan da burada. Sayın Bakan, öncelikle, benim bölgemde, Balıkesir Manyas Çakırca köyünde köylülerin bidayetten beri işledikleri arazilere Orman Bakanlığı el koymuş. Köylüler "Ya Bakanlığa defalarca müracaat ettik. Bidayetten beri, dedemizden bize, bizden çocuklarımıza kalan bu arazilere Orman el koydu; ne para veriyor, ne kira veriyor." diyor. Manyas Çakırca köyü Sayın Bakanım. Mülkiyetine el konulmuş Sayın Bakanım. Köylü diyor ki bana, az önce aradı Manyas'tan: "Ya, Namık Bey, beş yıldan beri biz arazimizi ekemiyoruz, Orman el koydu." Ee, nasıl el koydu? El koyduysanız -evet, devlet olarak ihtiyaç hâlinde kamu adına el konulabilir ama- vatandaşın arazisinin bedelini ödeyelim Sayın Bakanım. Manyas Çakırca köyü Sayın Bakanım.
Diğer yandan, tabii, Bakanlık sulama projeleri yapıyor. Bizim Balıkesir Bandırma Tahirova, Gönen Çayı'nın Güney Marmara'dan Erdek Körfezi'ne döküldüğü noktada çok güzel alüvyon bir ovamız var, benim de o köyde ailem çiftçilik yapıyor. Orada Gönen Sulama Projesi kapsamında ihale edildi, köylülerin arazileri toplulaştırma yapıldı; ne yol yapıldı ne altyapı yapıldı, müteahhide dünya kadar para ödendi. Bunu köylüler defalarca dile getirdiler hâlâ çözüm bulunabilmiş değil. Ya, bu devletin paraları müteahhitlere şey mi yapılıyor, iş yapmasın diye mi veriliyor? Takibi yapılıyor mu Bakanlık tarafından? Soruyorum işte. Adres veriyorum, yer veriyorum. Köylüler hâlâ orada, diyorlar ki: "Yolumuz yapılmadı, altyapımız yapılmadı, ulaşım sağlayamıyoruz." ve iki senede mağdur edildi köylüler, topraklarını ekemedi. Bunların derhâl çözülmesi lazım.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, bakın, size Türkiye'nin tarımıyla ilgili birkaç rakam vermek istiyorum. Adalet ve Kalkınma Partisi iktidara geldiğinde, 2002 yılında Türkiye'de ekilebilir arazi miktarı 26,6 milyon hektar; 2016 yılında 23,8 milyon hektar. Ne oldu bu araziler? Verimsiz mi oldu, kayıp mı ettik? Hayır, kaybetmedik. Çiftçi toprağını terk ediyor, çiftçi ekim yapamıyor. Neden? Çünkü dünyanın en pahalı mazotu, en pahalı girdisiyle üretim yapmaya çalışıyor çiftçi. Çiftçi topraklarını terk ediyor. Neden? Dünyanın en pahalı mazotu. Bakın, dünyanın en pahalı mazotunun olduğu diğer bir yer de Norveç. Norveç'te gayrisafi millî hasıladan kişi başına düşen gelir 95 bin dolar, "Türkiye'de 10 bin dolar." diye övünüyorsunuz. Bırakın 10 bin doları, çiftçinin gayrisafi millî hasıladan yılda aldığı 2 bin dolar bile değil; buna rağmen çiftçi 5 bin lira, 6 bin lira mazot parası veriyor. "Mazot desteği" diye getirdiğiniz, Sayın Hükûmet, sanki köylüler de zannetti ki... Denize çıkan balıkçıya yüzde 50 ucuz mazot veriyorsunuz, çok haklı olarak, balıkçılarımızı desteklemeliyiz. Yani 5 liranın 2,5 lirası destek anlaşıldı. Yatlara, katlara, Bodrum'da gezen yat sahiplerine, zenginlere destek veriyorsunuz; benim çiftçim buğday üretecek, domates üretecek, mısır üretecek, Allah'tan reva mı dönüm başına yaptığınız şey, 15 lira? Dönüm başına 15 lira ve çiftçi de sevindi, "Aa bize de gene büyük destek geliyor." diye sevindi. Verdiğiniz destek dönüm başına 15 TL mazot desteği. Ayıptır, yazıktır, günahtır ya! Bu köylüler bizi besliyor, bizi. Bakın, şu anda, en fazla ihracat yaptığımız buğdayı dışarıdan alıyoruz, samanı dışarıdan alıyoruz. Yazık değil mi bu ülkenin insanlarına? Biz niye üretmiyoruz?
Bakın, Et Balık Kurumunu özelleştirdiniz, Türkiye'de tarım ve hayvancılık bitti. Angus'un adını bilmiyorduk biz, Angus'u bize öğrettiniz. Dışarıdan kurbanlık Angus ithal ediyoruz. Süt Endüstrisi Kurumunu özelleştirdiniz, Türkiye'de tarım bitti. Şimdi de, aynı şekilde şeker fabrikalarını satmaya çalışıyorsunuz. Biz biliyoruz ki bunun arkasından yine tarımsal dramlar yaşanacak, o köylüler perişan... Sanmayın ki şeker fabrikaları sadece orada çalışan işçilere iş sağlıyor. Susurluk Şeker Fabrikası şu anda aktif, bir yıllık total ekonomik getirisi bölgeye tam 265 trilyon liraydı.
Değerli arkadaşlarım, Bandırma Belediyesi büyük bir belediyeydi. Susurluk Şeker Fabrikası bu 265 trilyon total ekonomik getiriyi yaratırken, Bandırma Belediyesinin sadece 65 trilyonu... Mukayese edin diye söylüyorum. Oradaki şeker fabrikası sadece işçiye istihdam sağlayan değil...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Havutça.
NAMIK HAVUTÇA (Devamla) - Sayın Başkanım, bir tamamlayayım sözümü.
BAŞKAN - Peki, buyurun, bir dakika ek süre...
NAMIK HAVUTÇA (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, sevgili milletvekili arkadaşlarım, şeker fabrikaları sadece işçilere iş, istihdam sağlayan yerler değil. Bakın, Balıkesir Susurluk Şeker Fabrikası yarattığı ekonomik değerle 600'e yakın insana iş, ekmek veriyor ve o bölge çiftçisinin hepsinin yaşamı için önemli bir güvence teşkil ediyor. Oradan çıkan pancar küspesiyle Balıkesir tarım ve hayvancılığın başkenti. Tam 4 tane önemli fabrika var.
Bakın, bütün Türkiye'nin et, süt ihtiyacında çok önemli bir potansiyel yaratıyor. Bunu özelleştirdiğiniz de eminiz ki biz... Daha önce Balıkesir SEKA Fabrikası vardı, kâğıt fabrikası, özelleştirildi, özelleştirildiği andan itibaren bir tek çivi çakılmadı, bir makine çalışmadı, bir üretim yok. Bu da öyle olacak, bunu yapmayın diyoruz. Ve tarım politikalarında da millî tarım politikasını izlememiz gerekiyor. Bunları lütfen dikkate alın diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Havutça.