| Konu: | Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 84 |
| Tarih: | 11.04.2018 |
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; 548 sıra sayılı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 8'inci maddesinin ek 12 no.lu maddesi üzerine grubumuz adına söz almış bulunuyorum.
Değerli arkadaşlar, hep söylüyoruz: "Toprak işleyenin, su kullananındır." Geçenlerde bir köy toplantısında bayağı kalabalık bir üretici grubuyla karşı karşıya geldiğimde bir soru yönelttim çiftçimize "Değerli arkadaşlar, aranızda elinde tapusu olan, tarlasının tapusu elinde olan, sandığında olan, evinin bir köşesinde olan var mı?" dedim. İnanın, bir tane el kalkmadı. Çiftçinin tamamının tapusu bankalarda ipotek altında. Artık toprak işleyenin değil, toprak, bankalarda ipotek altında. Peki, su kullananın mı? Şimdi, belki bugüne kadar "Su kullananındır." diyorduk kısmen ancak bu kanun tasarısıyla su da pek öyle kullananın olmayacak.
Değerli arkadaşlar, kanun tasarısının 8'inci maddesinin ek madde... Komisyona gelen tasarı ile Meclisimize gelen tasarının maddeleri arasında değişiklik olduğu için artık maddeleri de karıştırdık.
BAŞKAN - Ek 12'nci madde Sayın Sındır.
KAMİL OKYAY SINDIR (Devamla) - Evet, ek madde 12 Sayın Başkan.
Şimdi, bir kere, su, yaşayan ve yaşam hakkı olan tüm canlıların ortak değeridir, en temel yaşam kaynağıdır, ticari bir meta hâline getirilmemesi gerekir, siyasetin kirli emellerine alet edilmemesi gerekir. Suyu kirletmeyelim. Suyumuzun ne ticaretin ne siyasetin aleti olmasına, karışmasına izin vermeyelim değerli arkadaşlar, hele hele suyu çiftçilerimizi tehdit aracı olarak asla kullanmayalım.
Bakın, bu madde hükmünde, sulama tesislerinin işletme haklarının bazı büyükşehir belediyelerine, büyükşehir belediyelerinin görev alanı içerisinde kalan yatırım izleme koordinasyon başkanlıklarına veya diğer il özel idarelerine devri söz konusu. Bu devir aslında suya siyasetin karıştırılmasının bir başka yoludur. Belediyeler üzerinden ki kamusal anlamda tek siyasi kurumlardır belediyeler, karar organları seçmenler tarafından siyasi kimlikleriyle tespit edilir. Siz, bu belediyelere devirle suya siyaseti karıştırmış oluyorsunuz.
Şimdi, bir başka şey, bu maddenin, ek maddenin son cümlesini okuyorum: "Sulama tesisleri DSİ tarafından hizmet alımı suretiyle işlettirilebilir." Evet, suyu devretmiyorsunuz, su kullanım hakkını devretmiyorsunuz, sadece sulama tesislerini hizmet alımı yoluyla işlettirebiliyorsunuz. Yani bu bir özelleştirmedir, hizmet alımı yoluyla işin, hizmetin özelleştirilmesidir.
Şimdi, zaten yüksek girdi maliyetleri altında ezilen bir çiftçi var, tüccarın insafına teslim edilmiş bir çiftçi var karşımızda. İthalat sopasıyla terbiye edilmeye çalışılan, "Eğer fiyatını düşürmezsen ben bunu ithal ederim, sen görürsün ne olacağını." diyerek terbiye edilmeye çalışılan bir çiftçimiz var. Şimdi suyla terbiye edilmeye, tehdit edilmeye çalışılıyor. Hatta su borcunu ödeyemez ise ödeyemediği borcu için İcra İflas Kanunu devreye sokulacak veya Tarım Bakanlığından "destekleme" adı altında verilen, hakkı olan -kanunun emrettiği en az yüzde 1 desteklemenin verilmesi gerekir iken, o destekleme çiftçiyi ayakta tutacak- çiftçinin can suyu olan desteklemesinden mahsup edilerek su borcu tahsil edilecek.
Siz, "Kadroya geçiriyoruz işçileri." diyorsunuz ama hizmet alımını özel alana devrederek bu konuda yeni bir taşeron, yeni bir emeğin sömürü düzenini çıkartıyorsunuz ortaya ki bu, kabul edilemez. Bu ek maddenin tasarı metninden çıkarılmasını talep ediyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)