| Konu: | Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 84 |
| Tarih: | 11.04.2018 |
İRFAN BAKIR (Isparta) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, ekranları başında bizi izleyen kıymetli vatandaşlar; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
90'lı yılların başında DSİ tarafından işletilen 1,3 milyon hektar alan için DSİ'nin toplam yatırımlarının yüzde 28'i sulama tesislerinin bakımı, onarımı ve personel giderlerine harcanıyordu. Bunun DSİ tarafından işletilememesi mutsuz çiftçiler yarattı, ürün verimliliğinde önemli ölçüde düşüşler yaşandı, bu da ekonomiyi etkiledi. Bu nedenle tesislerin, sulama birliklerinin devredilmesine başlandı. Böylece sorunların büyük bir bölümü giderildi. Sulama birlikleri de bu süreçte tecrübe ve kendine güven kazandı. Tesislerin bakım ve onarımının yanında, suyun programlı ve sürdürülebilir şekilde dağılımı yapılır hâle geldi. Şimdi, bu kanunla, alınan bu yol bir çırpıda yok edilmek isteniyor.
Sulama birlikleri, sulama sahasında arazisi bulunan ve sulama faaliyetlerinden faydalanan çiftçilerin bir araya gelerek oluşturduğu, milyonlarca çiftçinin rızkına hizmet eden kuruluşlar ancak tasarıdaki maddeler bunu hiçe saymaktadır. DSİ'nin teklifi üzerine Bakan tarafından onaylanan sulama tesislerinin belediyelere veya il özel idarelerine devredilmesi, su yönetim hakkını asıl hak sahibinden alarak siyasallaştıracaktır, sulama tesislerinden yararlanma hakkı gasba uğrayacaktır. Sulama birliği meclis yönetim kurulu, denetim kurulu, başkanlık gibi birlik yönetim organları da ortadan kaldırılacak, yerine atanmış bir birlik başkanı getirilecektir. Böylece parayı veren çiftçinin sulama konusunda söz hakkı kalmayacaktır. Getirilen başkan DSİ'den emir alacak, işler kamu yararına göre değil, kişi yararına işleyecek.
Bu tasarıdan anlaşılan, birliklerin özelleştirilmeye doğru gittiğidir. Tamamen kâr amacı güdüleceği, hasat beklenmeden su kullanım hizmet bedelinin talep edileceğinden üreticiler üretim sıkıntısı çekerek büyük bir külfet altına gireceklerdir. 2.500'ün üzerindeki sulama kooperatifinin denetim ve gözetiminde, 478 sulama birliğinin tamamının devriyle yönetim, denetim ve gözetiminde şimdiye kadar nasıl sorunlar oldu da bu tasarı hazırlandı? Eğer sorun varsa bunlar DSİ'ye devredildiğinde giderilebilecek midir yoksa DSİ'nin her türlü kapasitesini aşan bu durum yeni sorunlar mı getirecektir? Meclise getirilen tasarıdan anladığım, bu soruların cevabı ne yazık ki sizde de yok.
Meteoroloji Genel Müdürlüğünün verilerine göre Türkiye genelinde alansal yağış miktarı 2009'dan bu yana yüzde 20 azaldı. Aynı verilere göre Aralık 2017'de yağışlar ise normal sayılan miktarın yüzde 29 gerisine düştü. Kısaca Türkiye her geçen yıl su fakiri bir ülke olmaya daha da yaklaşıyor. İklim değişikliğinden en çok etkilenen ülkelerden biri olan Türkiye'de kuraklık tehlikesi her geçen yıl biraz daha artarken biz tarım amaçlı kullanımlarda su kayıplarının önlenmesiyle ilgilenmeliyiz. Etkin su kullanımı için neler yapılmalı, havza düzeyinde su kaynaklarının geliştirilmesinde ve su kirliliğinin önlenmesinde nasıl politikalar uygulanmalı diye kafa yormalıyız. Ama bu tasarı, tabiri caizse "Su nasıl yanlış kullanılır?" kılavuz olmuştur. O nedenle bu mesele sadece çiftçi sulama birlikleri meselesi değil, ülke ekonomisi meselesidir, tarım cenneti olan Türkiye'nin üretim meselesidir.
Madde 52'de 6172 sayılı Kanun'un ek madde 1 (8)'inci fıkrasında "Birlikler birinin tüzel kişiliği altında birleştirilebilir. Birliklerin birleşme öncesine ait mali ve cezai sorumlulukları devam eder." deniliyor. Buradaki sorun birliklerin siyasallaşması, memnun olunmayan, kendi görüşüne uygun olmayan birliklerin fesih olması. Pompajlı birlikler ile cazibe birlikleri birleşmeye kalktı. TEDAŞ'a borçları ve güvence bedeli büyük meblağlar tutan -1-2 milyon TL- birlikleri acaba cazibe birlikleri kabul edecekler mi? 6172 sayılı Kanun'un 9'uncu maddesi başlığıyla değiştirilmiş, (3)'üncü fıkranın (b) bendinde komisyon marifetiyle ihaleyle üçüncü kişilere yaptırılmasına ve borç kullanımına karar verilmiştir. Öncelikle birliklerin yaptığı işlemleri kendilerinin yaptırması esas olması gerekir. DSİ'nin bunu yapmaya yetecek kapasitesi, gücü vardır; makine, maddi insan gücü vardır. Esas olan, bir kamu hizmeti olan sulamanın kamu kurumu tarafından yerine getirilmesidir. Ancak bazı istisnalarla kurumlar için özel sektöre de bu işin yaptırılması söz konusu olabilir. Burada esas olan, ihalelerin belli objektiflik, tarafsızlık gibi esaslara dayanmasıdır, bugünkü mevzuatımız buna olanak sağlamaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın lütfen sayın Bakır.
İRFAN BAKIR (Devamla) - 4734 sayılı Kanun'daki açık ihale yöntemiyle bazı işlerin yaptırılması mümkün olabilir. Davet usulü ya da diğer yöntemlerin kesinlikle kullanılmaması gerekir. Davet usulü gibi yöntemlere olanak sağlayan bu değişiklik önerisi adil, hakkaniyetli ve doğru bir düzenleme değildir, bu durumun kesinlikle düzeltilmesi gerekir. Bu yöntemle tarımda sulamada da yandaşlık ve particilik ortaya çıkar. Bu da bütün toplum için tarımsal üretimin azalması gibi bir sonuç doğuracaktır.
Cumhuriyet Halk Partisi geçmişte olduğu gibi bugün ve yarın da vatandaşın yaşamını kolaylaştıracak çözümler üreten, doğaya ve çevreye önem veren her türlü uygulamanın destekçisi olacaktır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)