| Konu: | MHP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 84 |
| Tarih: | 11.04.2018 |
HDP GRUBU ADINA ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Sayın Başkan, sevgili arkadaşlar; Milliyetçi Hareket Partisinin getirdiği özellikle polislerin özlük haklarının ve çalışma koşullarının düzeltilmesine ilişkin öneri yerindedir; bu bakımdan, öneriyi bu çerçevede desteklemek gerekir. Ancak polislerin gerek ücretlerinin gerek çalışma koşullarının gerek tabi oldukları kural ve yönetmeliklerin nasıl düzenleneceği meselesi yöneticiler ile polisler arasındaki, polis görevlileri arasındaki ilişkiye değil, polislerin kendi kendilerini yönetme kabiliyetine sahip olup olmamalarıyla ilgilidir. Daha basitçe söylersem: Polis örgütünde çalışanlar, tıpkı diğer mesleklerde çalışanlar gibi, sendikalaşma hakkını elde etmedikçe ne özlük haklarını ne çalışma koşullarını ne emeklilik koşullarını daha iyi bir duruma getirebilirler. Ancak, en az bunun kadar, polisin, yapmakta olduğu işi yani devlet tekelini, devletin şiddet tekelini yurttaşlar karşısında kullanırken uyması gereken kurallar ve eğitim bakımından da bu Polis Haftası dolayısıyla bir kere daha haberdar edilmesi gerekir. Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde kişi güvenliği, işkence ve sair kural ihlalleri dolayısıyla en fazla mahkûm edilen ülkedir ve bu mahkûmiyetlerin hemen hemen tamamı polisin davranışlarıyla ilgilidir. İnsan Hakları Derneği verilerine göre 2017 yılında 427'si gözaltında kaba dayak ve diğer yöntemlerle, 1.855 kişi ise gözaltı yerleri dışında ve güvenlik güçlerince müdahale edilen toplantı ve gösterilerde olmak üzere toplam 2.282 işkence ve kaba muamele kaydı var.
Şimdi, dolayısıyla, bir yandan özlük hakları gelişecek fakat öbür taraftan işkence ve kaba muamele iddiaları artacaksa yurttaşların bu talepleri destekleyebilmeleri için en azından devletin şiddet tekelinin bu şekilde kaba ihlaller yoluyla icra edilmediğinden emin olmaları gerekir. Bütün kurumların öz eleştiriye ihtiyacı var. Toplumun eleştiri hakkı kadar kurumların öz eleştiri ihtiyacı var. Bu öz eleştiriyi hepimizden önce Emniyetin yerine getirmesi gerekir.
Çok basit bir başka gösterge, Hükûmetin, aslında Polis Vazife ve Sal?hiyet Kanunu kapsamında polisin uyması mümkün olmayan kanun dışı emirlerinin nasıl gerçekleştirildiğinin de altını çizmesi gerekir.
Bir iki saniye daha rica ediyorum.
BAŞKAN - Buyurun, bir dakika ek süre vereyim.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Devamla) - Polis Vazife ve Sal?hiyet Kanunu polisin görevini şöyle özetliyor: "Asayişi, amme, şahıs, tasarruf emniyetini ve mesken masuniyetini korumak." Ve polis göreve başlarken şöyle yemin ediyor: "Türk milletinin millî, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyip, koruyup bunları geliştirmek... Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı görev ve sorumluluklarımı bilerek çalışmak." Fakat Kastamonu'daki bir yemin töreninden şu sözleri size hatırlatmak istiyorum: "Unutursam kanım kurusun. Unutursam kanım kurusun. Gidiyoruz; intikam andı içen gelsin, nazlı yârdan geçen gelsin."
Şimdi, bu ikisi arasında bir ilişki yok ve polis bütün yurttaşlara karşı her halükârda eşit davranmak ve hiçbir intikamın takipçisi olmamak zorundayken bu yola sevk edilmiş ise eğer sadece haklar değil aynı zamanda sorumluluklar için de bu hafta düşünme haftası olmalıdır.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)