GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Günü'ne ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:3
Birleşim:80
Tarih:03.04.2018

ÇETİN ARIK (Kayseri) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Dün 2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Günü'ydü, nisan ayı da Otizm Farkındalık Ayı.

Şu anda Genel Kurulumuzu Kayseri İl Kadın Kolları Başkanımız ve örgütümüz, Develi İlçe Başkanımız ve yönetimi izliyor. Kendilerine hoş geldiniz diyor, teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar) Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

AKP Hükûmeti ne kadar alabilir bilmiyorum ama burada milletin kanayan yarası otizmden bahsetmek istiyorum. Sayın milletvekilleri, otizm, doğuştan gelen ve belirtileri yaşamın ilk üç yılında ortaya çıkan nörogelişimsel bir bozukluktur. Bugün için otizmin nedeni bilinmemektedir ancak birtakım faktörler suçlanmaktadır. Bunlar: Genetik, ağır metaller, endüstriyel gıdalar, çevre kirliliği, toksinler, GDO'lu gıdalar.

Değerli milletvekilleri, artık, yediğimiz şeyler yüksek verimlilik adına tanınmaz hâle gelmiştir; ne yoğurdumuz yoğurttur ne yumurtamız yumurtadır ne de tavuğumuz tavuktur; en önemlisi, artık, ekmeğimiz de ekmek değildir. Bunun bir faturası olacaktı ve bence, otizm, faturanın önemli bir bölümünü oluşturuyor.

Sayın milletvekilleri, "Otizmin farkındayım." demekle iş çözülmüyor; tıp dünyasının çözüm üretmesi ve devletin insan bedenine zarar veren ürünlerle gerçek anlamda mücadele etmesi gerekiyor.

Değerli milletvekilleri, otizmin yaygınlığı ürkütücü bir hızla artmaktadır. 1985 yılında her 2.500 çocuktan 1'ine otizm tanısı konulurken, günümüzde ise her 68 çocuktan 1'ine otizm tanısı konuluyor. Tablo gerçekten çok ürkütücü, gerçekten çok ağır. Peki, 68 çocuktan 1'i otizmli doğuyor ve her yirmi dakikada bir çocuk otizm tanısı alıyor ise biz bu çocukları niye göremiyoruz, nerede bu çocuklar?

Ben hemen söyleyeyim, bu çocuklar evlerinde ve hapis hayatı yaşıyorlar. Aile mecbur kalmadıkça bu çocukları dışarı çıkarmıyor, çıkarsa da kimseye gözükmemeye çalışıyor çünkü toplum, bu çocukları aileleri tarafından iyi terbiye edilmemiş çocuklar olarak değerlendiriyor; ailelerini ve bu çocukları yargılıyor, dışlıyor çünkü otizmin ne olduğunu bilmiyor, çünkü 10 kişiden 7'si otizmden habersiz. Yapılması gereken, toplumun tüm kesimlerinin otizm konusundaki farkındalığının artırılması ve kurumlar arası iş birliğinin sağlanmasıdır. İnsani gelişmişlik endeksinde Türkiye 187 ülke arasında 69'uncu sıradadır. İşte, bunun temel nedenlerinden birisi de budur.

Otizmin görülme sıklığından hareketle yapılan nüfus projeksiyonuna göre, ülkemizde yaklaşık 1,5 milyon otizmli birey ve bundan etkilenen 4,5 milyon aile bulunmaktadır. 0-18 yaş grubunda yaklaşık 352 bin otizmli çocuk ve gencimiz eğitim, sağlık ve sosyal hizmetlerden faydalanmak için beklemektedir. Ülkemizde okullaşabilen ve eğitime erişebilen otizmli çocukların sayısı sadece 26.586'dır, o da haftada iki saat. Hâlbuki, bilimsel araştırmalar, erken tanı ve doğru bir eğitim yöntemiyle yoğun olarak eğitim alan çocukların yaklaşık yüzde 50'sinde otizmin belirtilerinin kontrol altına alınabildiğini, gelişim sağlayabildiğini ve ergenlik yaşına geldiklerinde diğer akranlarından farkının olmadığını göstermektedir. Otizmde tek çare eğitimdir. Eğitimin de etkili olabilmesi için çok erken yaşlarda başlaması, çok yoğun olması ve kesintisiz olması gerekmektedir.

Otizmli çocuklar haftada en az kırk saat eğitimle ayakta duracak hâle gelebiliyor. Ülkemizde ise sadece ve sadece iki saat eğitim verilebiliyor. Lise dönemine gelindiğinde ise bu çocuklar tamamen okuldan kopartılıyor. Okul bulsa öğretmen bulamıyor, öğretmen bulsa okul bulamıyor. Millî Eğitim Bakanlığı sorduğumuz soru üzerine lise mezunu otizmli sayısının 534 olduğunu söyledi. Batı toplumlarında ise otizmli çocukların yüzde 60'ı lise mezunu. Tablonun ne kadar acı olduğunu hep birlikte görüyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Arık, sözlerinizi tamamlayın lütfen.

ÇETİN ARIK (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, ülkemizdeki en önemli sorunlardan biri, özel eğitim öğretmeni eksikliği ve öğretmenleri yetiştirecek öğretim üyeleri sayısının yetersizliğidir. Ülkemizde 7 bin özel eğitim öğretmeni eksikliği vardır. İvedilikle yapılması gereken, YÖK'ün özel eğitim öğretmeni yetiştirecek öğretim üyesi sayısını artırmasıdır.

Değerli milletvekilleri, otizmli çocukların anne ve babaların en büyük endişeleri ise kendilerinden sonra çocuklarının ne olacağıdır. Türkiye'de otizmli bireylerin yatılı ya da gündüz faydalanabileceği bakımevi İstanbul'da ve 1 tanedir. Burasının da niteliği henüz istenilen seviyede değildir. Eğer bir devlet vatandaşına "Benden sonra çocuğum ne olacak, kim bakacak?" kaygısı yaşatıyorsa o devlet büyük devlet değildir. Büyük devletler bu kaygıyı yaşatmazlar. Bu kaygıları ortadan kaldırmak ve otizmli bireyleri uluslararası standartlarda bakımevlerine kavuşturmak büyük devletlerin asli görevidir.

Her ilde gündüz ve yatılı bakımevleri açılmalıdır. Ailelerin cenaze, hastalık, özel günlerinde çocuklarını bırakabileceği molaevleri hayata geçirilmelidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sözlerinizi tamamlayın Sayın Arık.

ÇETİN ARIK (Devamla) - Teşekkür ederim Başkanım.

Otizmli bireylerin iş hayatına katılmaları mutlak suretle sağlanmalıdır.

Değerli milletvekilleri, otizmli derneklerin, federasyonların hazırladıkları Ulusal Otizm Eylem Planı 3 Aralık 2016 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlandı. Üzerinden bugün tam 488 gün geçmesine rağmen maalesef ki somut hiçbir adım atılamadı, hiçbir şey sağlanmadı. Sayın Aile ve Sosyal Politikalar Bakanının bir adım atıp Otizm Eylem Planı'nı derhâl hayata geçirmesi hayati önem taşımaktadır.

Otizmli çocuklar ve aileleri için daha umut dolu bir geleceğin bizleri beklediğini biliyorum. Bugün burada bana otizmli ailelerin sesi olma imkânını verdiğiniz için bu durumdan etkilenen 4,5 milyon aile ferdi adına hepinize teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)