GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Katma Değer Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlar ile 178 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:78
Tarih:28.03.2018

SAADET BECEREKLİ (Batman) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, bugün Genel Kurulda bir torba yasa daha görüşülüyor ve ne yazık ki KDV konusunu işliyoruz. En kolay alınan vergi türü olduğunu hepimiz biliyoruz. Çarşıya, pazara nasıl yansıyacak, vergi yükü altında ezilen vatandaşa nasıl bir ek yük getirecek, uzun vadede sonuçları ne olacak, bir netlik var mı bu konuda? Hayır, bir netlik yok, birçok torba yasada geçirdiğimiz maddeler benzeri ne yazık ki. Oysa her yasa -yapım süreçlerinde- toplumun ve ülkenin geleceğinin uzun vadeli planlamasıyla ilgili olmalıdır. Yani daha açıkçası, her yasa yapım sürecinde yapısal tedbirlerin alınması gerekiyor. Çünkü günümüz dünyasında demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü, ifade özgürlüğü gibi kavramların devletlerin ekonomisine doğrudan etki ettiği biliniyor ve yatırımlarda bu demokratik standartlar ölçü olarak kabul ediliyor.

Değerli arkadaşlar, ne yazık ki Hükûmet Türkiye'yi demokrasi yolunda yürütemediği için yatırım ortamını iyileştirerek durumu kurtarmaya çalışıyor ama nafile bir durum söz konusu çünkü o demokratik standartları ölçü olarak kabul etmediği için bu ekonomik iyileştirmelerle, yatırımlarla da ne yazık ki Türkiye'de bir düzelme görülemiyor. İstikrarlı gitmeyen alan çokluğundan olsa gerek yirmiye yakın torba yasa geldi geçti ama hiç kimse memnun olmadı çünkü yasa yapım süreçlerinde dünyanın ölçü aldığı yapısal tedbirler hiçbir zaman alınmadı. Kısacası, yasaklar, antidemokratik uygulamalar, baskılar hiçbir alanda iyileştirme sağlayamaz.

Bakın, Freedom House 2018 Özgürlükler Raporu'nu açıkladı. Türkiye son on yılda özgürlüklerin en çok gerilediği ülke oldu. Buna seviniyor muyuz? Hayır, elbette sevinmiyoruz. Ama bu gidişle Türkiye'nin bu konudaki notu çok daha fazla düşecektir diye endişe etmekten de geri kalmadığımızı belirtmek istiyorum.

Özgürlüklerin gerilediği alanlardan biri de ne yazık ki arkadaşlarımızın da konuşmalarında vurguladığı medyadır. Türkiye'de medyada sansür, engelleme ve benzeri şeyleri dile getirenlere karşın Hükûmet bu durumu şiddetle reddediyor ama diğer yandan da basın-yayın özgürlüğünü engellemeye devam ediyor. Oysa biliniyor ki bir ülkede özgür işleyen bir basın olmadan demokrasiden, özgürlüklerden söz etmek mümkün değildir. Otoriter yöntemlerin en belirgin uygulamalarından birinin özgür basını susturmaya yönelik olduğu çok açık biliniyor ve dünyada birçok örneği vardır. Yolunda gitmeyen devlet yönetimini, adaletsizliği, yolsuzlukları ve benzeri olguları halktan gizlemeyi haber alma özgürlüğüne el koyarak sağlayabileceklerini düşünüyorlar ki biat etmeyen basına yönelik baskılar dur durak bilmiyor. En yakın örnek -bugün arkadaşlarımız da vurguladı ama ben de vurgulamak istiyorum- Özgürlükçü Demokrasi gazetesine atanan kayyum ve çalışanlara yönelik gözaltılar. Yani satın alınamayınca bir yerde kayyumla yine biat etmeye zorlanan bir özgür basın daha. Daha önce onlarca TV, radyo, internet sitelerinin kapatıldı, bu yolla tüm muhalefetin özellikle HDP'nin sesinin kesilmesi hedeflendi. Tabii bununla birlikte tek tip insan dayatmasını bu yolla hayata geçirmek de hedeflendi aynı zamanda. Tek inanç, tek düşünce sistemi yaratmak isteyen ülkeyi yönetenler, âdeta aynı yerden servis edilen manşetlerdeki benzer başlıklar, haberlerle halkın doğru, gerçek haber alma hakkını gasbederek basınla tüm toplumu teklik sistemine mahkûm etmeye çalışıyorlar.

Evet, doğrudur, kitle iletişim araçlarının insan tutumlarının etkilenmesinde, şekillenmesinde etkisi çok açıktır ama çağımız dünyasında bütün dayatmalara, baskılara karşın hâlâ yanlışları gören, soran sorgulayan, biat etmeyen kitlelerin olduğunu biliyoruz ki bunlar toplumun en azından yüzde 50'sini teşkil ediyor ve hızla gelişen, yaygınlaşan teknolojik iletişim araçlarıyla dünyadaki bilgi akışını takip ederek gerçeklere ulaşma çabasıyla medya yasaklarına karşı direniyorlar. Artık, farklı dilde bilgi edinmek de çok zor değil biliyorsunuz, farklı dildeki metni modern zamanların en harika iletişim ağı olan internet aracığıyla çok kolay sağlayabiliyorsunuz. Herhangi bir dilden Türkçeye, hatta Kürtçeye çok rahat çeviriyi anında yapıp, istediğiniz bilgiyi elde edip haberleri okuyabiliyorsunuz. Onun için, nerede ne yapılırsa yapılsın, nerede ne yaşanıyorsa bütün dünya izliyor ve ne olduğuna dair haber alabiliyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SAADET BECEREKLİ (Devamla) - Başkanım bitirebilir miyim?

BAŞKAN - Buyurun, Sayın Becerikli.

SAADET BECEREKLİ (Devamla) - Örneğin, kendinizce tabu hâline getirmeye çalıştığınız Afrin'de, ÖSO'nun yaptığı talan haberleri, sivil katliam görüntüleri sosyal medyada ve yabancı basında, dünya basınında çokça yer alıyor. ÖSO'nun yaptığı talana hoşgörüyle yaklaşıp, sizin "ganimet" diye tabir ettiğiniz, aslında oradaki yoksul halkın bırakıp kaçtığı evden, marketinden aldıkları, talan ettikleri eşyaları, yiyecekleri, giyecekleri belki de diğer mal varlıklarıdır. Bunu bütün dünya kanallarında ya da sosyal medyada yine çok açık bir biçimde izleyebilirsiniz. Yine bu talan sırasında kendi içlerindeki çatışmayı ve yaralıları da izleyebilirsiniz dünya basınından. İddia edildiği gibi Afrin halkının ÖSO işgalcilerini karşılamadığı, evlerini köylerini bırakıp nasıl boşalttığı, hatta evini barkını bırakıp kaçan köylülerin kümeslerinden çaldıkları hindileri, tavukları kucaklayarak, bir de Arapça sevinç nidalarıyla birlikte "Allahü ekber" diyerek attıkları sevinç çığlıkları dünyada milyonlar tarafından izlendi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SAADET BECEREKLİ (Devamla) - Dolayısıyla basın üzerindeki baskının hiçbir faydasının olmayacağını, halkın haber alma hakkının engellenemeyeceğini bilmek gerekiyor.

Herkesi selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)