| Konu: | Katma Değer Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlar ile 178 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 78 |
| Tarih: | 28.03.2018 |
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; üzerinde konuştuğumuz maddeyle ikinci el araçların ikinci satışlarında bunu sürekli olarak yapan yurttaşlarımız açısından alış bedeli ile satış bedeli üzerinden katma değer vergisi alma yükümlülüğü getiriliyor. Bu durumda yurttaşlarımız aracın bedelini düşük tutabilecek. Bu tip sıkıntılar ortaya çıkabilecek. "Katma değer vergisi alayım." derken de gelir vergisi kaybına sebep olabileceksiniz. Yine burada merak ettiğim bir şey var: Rant gelirlerinden vergi almak varken neden yurttaşın ikinci el aracına göz dikiyorsunuz? Zaten zar zor ikinci el araç alabilen yurttaştan tutup KDV almaya kalkıyorsunuz. Gerçi sizin, yurttaşın derdini çözmek, yurttaşları düşünmek ya da ülke sorunlarını çözmek gibi bir derdiniz de yok, onu da biliyoruz ama yine de bu maddede en azından biraz daha duyarlılık gösterebileceğinize inanıyoruz.
Sevgili milletvekilleri, Türkiye'nin 5 temel sorunu olduğunu Cumhuriyet Halk Partisi olarak her fırsatta dile getirmeye çalışıyoruz: Eğitim, ekonomi, dış politika, demokrasi ve Kürt sorunu.
Eğitimde oldukça gerilerdeyiz. Yapılan araştırmada her 100 aileden 80'i çocuklarını yurt dışında okutmak istiyor çünkü Türkiye'deki eğitim sistemine güvenmiyorlar, eğitimin yetersiz olduğunu düşünüyorlar. Hoş, gerçi çocuk, eğitim öğretimi tamamlasa da sonuçta işsizliğe mahkûm oluyor, bu sefer de iş bulamıyor. 1 milyonu aşkın gencimiz bu ülkede ne yazık ki işsiz.
Et ve Balık Kurumunu, Yem Sanayisini, SEKA'yı, tütün fabrikalarını, cumhuriyetin o güzelim değeri olan millî ve yerli fabrikalarımızı birer birer kapattınız ve binlerce kişiyi işsizliğe mahkûm ettiniz. İş bulabilenler de anca boğaz tokluğuna taşeron işçi oldular ve bu sefer bu taşeron işçilerin de ağzına bir parmak bal sürdünüz, "Size kadro vereceğim." dediniz ama o da yalan çıktı. KİT'lerde çalışan yaklaşık 70 bin taşeron işçisi hâlâ kadro alamadı, bilmem umurunuzda mı? Onlar, KİT'lerde çalışan taşeronlar ve kamuda asıl işi yapanlar kadro dışı kaldılar. Örneğin Karayollarında 19.700 taşeron işçisi kadro dışı kaldı, maalesef sadece 4.700 taşeron işçisi kadroya geçebildi. İhale türü personel gideri olanlar kadroya alındı. Örneğin çaycılık yapanlar ya da güvenlik görevlisi olarak Karayollarında çalışan taşeronlarımız kadro alabilirken; yol, bakım, onarım işinde çalışanlar ne yazık ki kadroya geçemedi. Benim seçim bölgem Afyonkarahisar'da 31'inci Şubede çalışan taşeron işçiler maaş protestosu yapmak istediklerinde de haklarında tutanak tutuldu. Bu insanların resmen ekmeğiyle oynanıyor. Bu işçiler mesai, yol, yemek ücreti dahi almadan fedakârca çalışıyorlar. "Eşit işe eşit ücret" ilkesi de uygulanmıyor üstelik ama sizin hiçbir şekilde umurunuzda değil.
Ekonomiye dönüp bakıyorum. Sefalet içinde olan ülkelerde dünya 5'incisi olmuşuz. Bakın, Bloomberg'in Les Miserables Endeksi var, Sefiller Endeksi Türkçesi. Buna göre, dünyanın en sefil ülkesi Venezuela, 2'nci sırada Güney Afrika, 3'üncü sırada Arjantin, 4'üncü sırada Mısır, Yunanistan'la beraber Türkiye 5'inciliği paylaşıyor. Peki, bu Sefiller Endeksi'nin kriteri ne? Yükselen işsizlik, artan enflasyon ve hızla hissedilen pahalılık gibi kriterlere bakılmış. Yani dünyada sefalette 5'inci sıraya getirdiniz Türkiye'yi. İşte kötü yönetiminizin faturası. Toplum kesimleri arasındaki gelir dağılımı adaletsizliği gün geçtikçe daha çok derinleşiyor. Türkiye'ye bakıyorum, şu anda genç ve dinamik bir nüfusa sahibiz ama 2023'ten sonra korkarım ki emekli sayısı artacak ve bu emeklilere maaş da ödeyemeyecek hâle geleceğiz.
Tarım ve hayvancılıkta mercimekten nohuda, samana, canlı hayvana her şeyi ithal eder hâle gelmişiz ama hâlâ bakan çıkıyor, diyor ki: "Gıda, tarım ve hayvancılık bakımından dünyanın sayılı ülkeleri arasındayız." Ya, biz olsak olsak ithalatta sayılı ülkeler arasında oluruz; bunu söylüyorum.
En son, çok sevdiğim bir dizeyle son vermek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BURCU KÖKSAL (Devamla) - Toparlayacağım, çok az bir süre verirseniz.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Köksal.
BURCU KÖKSAL (Devamla) - Bir de son zamanlarda beni çok rahatsız eden bir şey var, onu da söylemek istiyorum bu bir dakika içerisinde. Afrin Harekâtı'na Türkiye'nin sınır güvenliği için hepimiz destek verdik ve kahraman Mehmetçik'e buradan başarılar diliyoruz.
Şu örneği vereceğim: 1974'te Kıbrıs Barış Harekâtı'nda rahmetli Ecevit de bu çıkarmanın başmimarıydı ama onu hiçbir zaman iç siyaset malzemesi olarak kullanmadı.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Allah Allah!
BURCU KÖKSAL (Devamla) - Hiçbir zaman CHP'ye mal etmedi. "O, Türkiye'nin başarısı." dedi, "Türk askerinin başarısı." dedi.
Şimdi onun duyarlılığını, onun hassasiyetini sizden bekliyorum. Bunu bir iç siyasi malzeme olarak kullanmayın.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sezgin Tanrıkulu'na söyle, Selin Sayek Böke'ye söyle.
BURCU KÖKSAL (Devamla) - Bu, kahraman Mehmetçik'in başarısıdır.
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) - Erbakan, rahmetli Erbakan...
BURCU KÖKSAL (Devamla) - Ve şunu söylüyorum, çok sevdiğim bir dize: Atatürksüz tarihe, merhametsiz insana, kadınsız Meclise, vicdansız adalete ve hırsız siyasetçiye hayır diyorum.
Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)