GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Katma Değer Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlar ile 178 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:76
Tarih:22.03.2018

CHP GRUBU ADINA BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Şimdiye kadar kürsüye -bütçe hariç- birkaç gün önceden durumu öğrenip çalışarak gelemedik hiçbir gün. Bu kadar önemli konularla ilgili konuşma yapacağımızı aynı gün öğreniyoruz, onun için de böyle bir yığın evrakla geliyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve televizyonların başında bizi izleyen değerli milletimiz; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

3 şehidimiz var Afrin'de, biraz önce öğrendik, Allah rahmet etsin, yakınlarına başsağlığı diliyorum, bütün milletimize sabırlar diliyorum ve İslam âleminin Regaip Kandili'ni kutluyorum, Allah mübarek etsin.

Değerli arkadaşlar, şöyle başlayayım. Sayın Başbakan Binali Yıldırım mart başında KOSGEB'in 5'inci KOBİ ve Girişimcilik Ödül Töreni'nde şöyle bir konuşma yaptı, konuşmasından bir bölümünü okuyorum: "Şu anda Meclise gönderdiğimiz bir yasa var, otuz üç yıllık Katma Değer Vergisi Yasası'nı kökünden değiştiriyoruz; aslında bu bir değişiklik değil bu bir reform. Bunun içinde ne var? Bugüne kadar birçok kolaylıklar var, say say bitmez, detayına girmeyeceğim ama vatandaşın devletten alacağı biriken KDV'si bir takvime göre ödenecek, vatandaş devletten alacaklı hâle gelmeyecek. Eğer bundan sonra KDV'ler üç ay içinde ödenmezse, ödenmeyen zaman için devlet faiz verecek. Nasıl faiz alıyorsa gecikmiş alacaklarına, vereceklerine de aynı şeyi yapacak." Ve bu konuşmasını daha sonra Konya'da da tekrarlıyor, bazı yerlerde de tekrar ediyor. Şimdi, bunu dinleyen vatandaş, katma değer vergisi alacaklısı ne diyor ki: 2017 sonu itibarıyla 167 milyar katma değer vergisi alacağı var vatandaşın, şirketlerin devletten Maliye Bakanlığından, 167 milyar 2017 sonu itibarıyla. Herkes mutlu oluyor, diyor ki: "Ya, bu sene bu alacaklarımız kısa zaman içerisinde ödenecek." Sayın Maliye Bakanına bunu söylediğim zaman, dedi ki: "Orada dikkat edin, 'Belli bir takvime göre ödenecek.' diyor Sayın Başbakan." Şimdi, vatandaş bunu görür mü, "Belli bir takvime göre ödenecek." parantez içi lafını nereden duyacak, önemseyecek? Bütün herkes, bu ödemelerin bu Katma Değer Vergisi Kanun Tasarısı'yla yapılacağını, geçen sene KGF ödemeleriyle piyasada sağlanan hareketliliğin, canlılığın bu sene KDV iadeleriyle sağlanacağını düşündü. Sonra Komisyon görüşmeleri sırasında detayına girince öğrendik ki öyle bir şey söz konusu değil. Bu geçmişten gelen, 2017 sonu itibarıyla 167 milyar olan, 2018 sonu itibarıyla da yaklaşık 200 milyara çıkacak, katma değer vergisi alacakları, vatandaşın ve şirketlerin alacağı ayrı bir hesapta izlenecek ve zaman içerisinde Maliye Bakanlığının çıkaracağı usul ve esaslara göre ödenecek veya mahsubu temin edilecek. Yani çok ileriki yıllara bırakılıyor bu, ayrılıyor, bugüne kadar olan yani 2018 sonuna kadar olan, 2019 başından itibaren hesaplanacak olan KDV'ler ayrı, 2018 sonuna kadar olanlar ayrı değerlendirilecek yani bir anlamla ödenmeyecek ya da çok uzun yıllara yayılacak. Yani devlet alacağına şahin, vereceğine karga misali alacağının üzerine bir anlamda yatmış olacak bu 200 milyar liralık alacağın. Ki bunun bir kısmı kamunun, KİT'lerin, belediyelerin alacağıdır ama çok önemli bir kısmı, 2018 sonu itibarıyla olursa 200 milyarın yaklaşık 120, 130 milyarı özel sektörün ve şahısların, vatandaşların alacağıdır; bir anlamda devlet üzerine yatmış olacak, maalesef böyle bir durum var, bununla ortaya çıkan budur.

Değerli arkadaşlarım, şu söylendi: "Bu bir reformdur." Biraz önce okudum, Sayın Başbakan da bunu ifade ediyor, Sayın Maliye Bakanı da Komisyonda bu konuda görüş belirtti ama daha sonra tartışmalarımız sırasında "Yani reform değilse de reform mahiyetindedir." dedi.

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Reform, reform...

BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Reformla hiçbir ilgisi yok maalesef, keşke bir reform yapılabilse.

Şimdi, reform olmasını diliyorum, diliyorum reform olmasını çünkü katma değer vergisinde gerçekten reforma ihtiyaç var arkadaşlar. Bizim vergi sistemimizde daha doğrusu reforma ihtiyaç var. Vergide muhakkak reform yapılması lazım. Bir ekonomi politikası vardır, onun altında maliye politikası vardır, maliye politikasının altında da vergi politikası vardır; bunların uyumlu olması lazım. Bizim vergi politikamız maalesef yanlış, sıkıntılı, vergi almasını bilmiyoruz -biraz önce değerli konuşmacılar da anlattılar- harcamalar üzerinden özellikle vergi alıyoruz. Dolaylı vergilerin yükü çok fazla vatandaş üzerinde, eziliyor. Eşitsiz, adaletsiz bir vergi yapımız var. Vergide reform şart bir kere ama katma değer vergisi için reform ayrıca şart. Maliye Bakanımız sık sık ifade ediyor, gelir ve kurumlar vergisinin birleştirileceğini, vergide reform yapılacağını söylüyor ama bir türlü bunu maalesef Meclisimize getiremedi, bu hazırlığı yapamadılar yani birkaç kere bundan önce geldi ama geri çekilmesi gerekti, geri çekilmek zorunda kalındı.

Katma değer vergisi için de reform yapılması lazım ama katma değer vergisinde sorun burada yapılanlar değil, onun için reform değil diyorum. Katma değer vergisinde sorun şu: O kadar çok istisna ve muaflık var ki katma değer vergisi uygulanmıyor. Hâlbuki katma değer vergisi otuz üç yıldır uygulanan, 1984'te çıkmış, 1/1/1985'ten itibaren yürürlüğe girmiş çağdaş bir vergi. Ama katma değer vergisi mantığında şu var: Her aşamada belgelendirilmesi ve bir önceki dönemden ödenen verginin mahsup edilerek, belgelendirilerek tüketiciye en son yansıtılması; bu öngörülüyor. Burada bir otomatik stabilizatörlük görevi var, denetim görevi var. Dolayısıyla istisna ve muaflıkların çok fazla olmaması lazım katma değer vergisinde ama o kadar çok katma değer vergisinde istisna ve muaflık var ki anlatılmaz ve bununla da bu "reform" diye nitelendirilen düzenlemeyle de maalesef tekrar istisna ve muaflıklar artırılıyor.

Maliye Bakanlığının bizim Komisyon çalışmaları sırasında Vergi Harcamaları Raporu diye 2017'yle ilgili bir çalışması oldu. Kendilerine teşekkür ediyoruz. Özellikle bizim talebimiz üzerine de yapıldı bu detaylı çalışma. Sonraki yılları da aynı şekilde bekliyoruz. Oradan bir bölüm okuyacağım bu istisna ve muaflıklarla ilgili. Bakın değerli arkadaşlar, 2016'da 17 milyar 435 milyon lira sadece katma değer vergisinde istisna ve muafiyet var, 17 milyar 435 milyon. 2016'da tahsil edilen katma değer vergisi ne kadar biliyor musunuz? 53 milyar. 53 milyar, 17 milyar... Yani tahsil edilen katma değerin üçte 1'i kadar istisna ve muafiyet var. Böyle bir katma değer vergisi sistemi olur mu? Böyle bir katma değer vergisi otomatik stabilizatör olabilir mi? Denetim, kontrol sağlayabilir mi her aşamasında? Bakın, 2017 içinde 55 milyar liralık bir tahsilat var. 2017'de de hedeflenen katma değer vergisinin altında kalınmış yani gerektiği kadar tahsilat yapılamamış 2017'de de. Hedeflendiği kadar tahsilat yapılamıyor -biraz önce de anlattığım gibi- yani devlet yapması gereken katma değer vergisi iadelerini veremiyor. Hem katma değer vergisine iadesini yapamayan bir Maliye Bakanlığı var hem de katma değer vergisi tahsilatını yapamayan Maliye Bakanlığı yani ikili bir açık söz konusu, ikili bir zafiyet söz konusu. Biraz önce okuduğum gibi, tahsil ettiği katma değer vergisinin üçte 1'i kadar -ki böyle bir şey söz konusu olmaz- istisna ve muaflık var. 2017 için söylüyorum, katma değer vergisi, millî hasılamız, gayrisafi yurt içi hasıla 2017 için tahmin edilen 3 trilyonun üzerinde orta vadeli programa bakarsanız, 55 milyar. 3 trilyonun üzerindeki bir gayrisafi yurt içi hasılada yüzde 18'dir katma değer vergisi, temel rakam. 55 milyar nasıl tahsilat yaparsınız, bu çok düşük bir rakam. Demek ki bazı sıkıntılar var; bu da rakam olarak bunu gösteriyor. Yapılması gereken bunların düzeltilmesi. "Katma değer vergisini daha rasyonel, gerçekçi tahsil edebileceğiz, katma değer vergisinde artış sağlayacağız." diyor muyuz bununla? Yok. İadeleri hemen yapabilecek miyiz? Yok. Peki, katma değer vergisini bu gayrisafi yurt içi hasıla içerisinde makul bir orana getirebilecek miyiz? O da yok. Bunun neresi reform o zaman? Reform bir tarafı var mı bunun? Sayın Maliye Bakanımızın dediği gibi, en fazla söyleyebileceğimiz "Reform mahiyetindedir." O da çok iyi niyetli bir betimleme olur.

Biraz önce söylediğim gibi, bu getirilen düzenlemeyle, tasarıyla eski ve yeni katma değer vergileri ayrılıyor. Eski, biriken katma değer vergisi uzun bir vadede ödenecek, yeniler de yine Maliye Bakanlığına bırakılan yetkiler çerçevesinde ödenecek. Daha doğrusu, eski katma değer vergileri de yeni katma değer vergileri de birikenler de Maliye Bakanlığına verilen yetkiler çerçevesinde ödenecek.

Değerli arkadaşlarım, Maliye Bakanlığına süreyle ilgili olarak; indirim ve iade için belirlenen süre, sektör ve işletme büyüklüklerine göre yetki veriyoruz. Bakın, süreyle ilgili, ödeme süresiyle ilgili, sektörle ilgili ve işletme büyüklüğüyle ilgili yetki veriyoruz. Bunları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkili olacak, aslında bu çok yanlış. Aslında bir anlamda Maliye Bakanlığı vergi konusunda Anayasa'ya aykırı bir şekilde yetkilendirilmiş oluyor; bu yanlış. Ancak iade ve indirime ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkili olunca Maliye Bakanlığının bu konuda sıkıntıları olacak demektir ya da Maliye Bakanlığı eğer bu konuda iyi niyetli değilse "Şu vakfa şu parayı yatırın. Şu bağışta bulunun şu derneğe..." Bunlar söz konusu olacak. Maliye Bakanlığının yetkisinde olan bir iade ve indirim sistemi maalesef sıkıntılar getirecektir. Maliye Bakanlığının aslında bu yetkiyi almaması lazımdı. Sayın Maliye Bakanı Bakanlıktan yetişmiş, dürüst, düzgün bir değerli arkadaşımız ama Maliye Bakanlığına bu yetkinin verilmesi maalesef sıkıntılar çıkaracaktır Maliye Bakanlığı için, çok sıkıntı çıkaracaktır. Böyle bir yetki yanlış bir yetkidir değerli arkadaşlarım, istismar edilecektir; şirketler, insanlar bu iadeleri alabilmek için maalesef birçok yola başvuracaklardır.

Peki, bunları söylüyorum ama nasıl olması lazımdı katma değer vergisinde reformun? Yapılması gereken ne olmalıydı?

Değerli arkadaşlar, yapılması gereken, istisnaların ve muafiyetlerin büyük ölçüde ortadan kaldırılması ve vergi oranlarının düşürülmesiydi. Yani yüzde 18'lik temel oranı aslında başlangıçta düşürecektik, muafiyet ve istisnaları da mümkün olduğunca azaltacaktık.

Bakın, katma değer vergisi ilk çıktığında, ilk çıktığı yıllarda 2 milyon 900 bine kadar mükellef sayısı vardı katma değer vergisinde. Görüşmeler sırasında duyduk, öğrendik ki mesela, İstanbul'da Sayın Bakan Temizel o zaman İstanbul Defterdarı, 1 milyon 347 bin katma değer vergisi mükellefi var; İstanbul'da bugün, bugün için katma değer vergisi mükellef sayısı 765 bin. O zaman, bakın ilk çıktığı zaman 1985'te, otuz üç yıl önce 1 milyon 347 bin, bugün 765 bin mükellef sayısı. Ee, burada bir anormallik var. Siz bunları düzeltemiyorsanız katma değer vergisinde nasıl reform yapıyorsunuz? Mümkün müdür? Ve Türkiye genelinde bir ara, ilk çıktığı yıllarda 2 milyon 990 bin olan, 3 milyona yaklaşan sayı, bugün 2 milyon 590 bin şubat itibarıyla.

Değerli arkadaşlar, reform yapıyorsa bir Bakanlık, Maliye Bakanlığı bu konuları düzeltir; katma değer vergisi tahsilatını artırır, iadelerini yapar bu kadar biriktirmez ve mükellef sayısını da artırır ve bu konularda da, Maliye Bakanlığı iade ve mahsup konularında da işletme büyüklüklerine göre indirim ve iadeyle ilgili süreler konusunda, sektörler konusunda yetki almaz. Bunlar büyük sıkıntılar çıkaracak, maalesef sistemi bozacak işlemlerdir. Önümüzdeki yıllarda da göreceğiz, maalesef göreceğiz bütün bunları.

Değerli arkadaşlarım, bu tasarıda birçok konu var katma değer vergisiyle ilgili; özetlemeye çalıştım. Biraz sonra herhâlde Sayın Bakan da neler getirdiklerini anlatacaklardır, bu istisna ve muafiyetleri genişletiyor. Bunlarla ilgili olarak çok fazla eleştiri yapmayacağım ama genel olarak bunlar yanlış işler.

Yalnız son anda getirilen önemli bir madde var, 24'üncü madde. Bununla YÖK Kanunu'nda geçici bir maddeyle düzenleme yapılıyor. Diyor ki: "Devlete ait üniversitelerin tıp fakültelerine bağlı sağlık uygulama ve araştırma merkezi döner sermaye işletmelerinin 31/12/2017 tarihi itibarıyla -2018 yok, 2017 sonu itibarıyla- muhasebe kayıtlarında yer alan ilaç ve tıbbi malzeme alımlarına ilişkin borçları, ikinci fıkrada belirtilen şartların birlikte gerçekleşmesi halinde, Maliye Bakanlığı bütçesinden işletmeye verilen borç karşılığında ilgili döner sermaye muhasebe birimi tarafından defaten ödenir." Komisyonda öğrendiğimize göre 3,5 milyara yakın devlet hastaneleriyle ilgili olarak bir borç söz konusu piyasaya. Medikal malzeme, ilaç ya da para medikal satanlar, bu işlerin ticaretiyle uğraşan işletmeler büyük sıkıntı içerisinde. 3,5 milyar çok büyük bir para, şimdiye kadar biriktirilmemesi gereken bir paraydı. İyi çalışan bir devlette, bir sistemde bu para birikmez ve öğrendiğimize göre 2013 yılından beri birikenler var. Bakın, beş yıldan beri ödenmeyip de bugüne gelenler var. Şimdi, bu geçici maddeyle Maliye Bakanlığı bunu ödeyeceğim diyor. Peki, nasıl ödeyecek? Maliye Bakanlığı diyor ki: Bakanlar Kurulunca belirlenecek olan iskonto oranlarının uygulanması sonucu -yani alacaklara belli iskonto oranları uygulanacak Bakanlar Kurulunca belirlenecek- bunu alacaklı işletmeler kabul ettiğini beyan edecek, bildirecek, bütün mahkemelerden vazgeçecek, daha sonra da mahkemeye gitmeyeceğini taahhüt edecek -çok ağır şartlar- bütün bunlardan sonra, bunları da beyan ettikten sonra Maliye Bakanlığı istediği şekilde -yine bu konuda yetki almış Maliye Bakanlığı- keyfîne göre bu işletmelere ödemeleri yapacak. Değerli arkadaşlarım, Maliye Bakanlığı devlettir bir anlamda. Maliye Bakanlığı bu konularda yetki alıyorsa sıkıntı olacak demektir. Biraz önce katma değer vergisi iadeleri için söylediğim sözü burada söylemek zorundayım. Maliye Bakanlığı alacaklılara bu parayı ödeme sırasında yine "Şuraya buraya bir ödeme yap." dendiğinde... Yani bunları da düşünmek zorundayız, söylemek zorundayız. Buna göre o vakıflara, derneklere bağışta bulunanlara öncelik kaydıyla yapılmasa bile bunlar söylenecektir, sıkıntı çıkaracaktır, Maliye Bakanlığı kendi başına büyük bir dert alıyor demektir. Bu iadelerin yapılması lazım ve bundan sonra da devlet hastaneleriyle ilgili ödemelerin, diğer ödemelerin zamanında yapılması lazım çünkü değerli arkadaşlarım, devlet zamanında ödemelerini yapmadığı için medikal malzeme fiyatları, ilaç fiyatları ya da paramedikal malzeme fiyatları çok yüksek rakamlardan maalesef devlet hastanelerine veriliyor. "Sen bana alacağımı zaten bir sene içerisinde ödemezsin ki. Ben sana gelecek senenin rakamlarıyla vermek zorundayım." deniyor ve bütün bunlar büyük sıkıntılar getiriyor devlete, yük oluyor. Ondan sonra da böyle kanunlarla bunlar çözülmeye çalışılıyor. Bunlar doğru işler değil. Bir de çalışan sistem içerisinde devletin bunları zamanında ödemesi lazım, bu tür sıkıntıların çıkarılmaması lazım.

Değerli arkadaşlarım çok teşekkür ediyorum sabrınız için. Saygılar sunuyorum. Hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.

Tekrar Regaip Kandili'nizi kutluyorum. (CHP sıralarından alkışlar)