GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HDP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:74
Tarih:20.03.2018

HDP GRUBU ADINA MEHMET EMİN ADIYAMAN (Iğdır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; grup önerimiz üzerine söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, 2011 yılında Suriye iç savaşı başladı -çok kısaca bir geçmişi hatırlayalım- ve iç savaşla birlikte, AKP Hükûmeti üç temel husus üzerinde bir siyaset oluşturdu. Birincisi, Şam'da mevcut olan Beşar Esad rejimini, diğer bir deyişle Şii rejimini kısa sürede devirip Sünni cihatçı bir iktidarın oluşmasını siyasi olarak hedefledi. İkinci hedefi, her ne olursa olsun, süreç nasıl gelişirse gelişsin, Kürtlerin orada bu süreç içerisinde bir statü elde etmesini engellemekti. Üçüncü siyasi hedefi ise ülke içinde olağanüstü hâl rejimi benzeri totaliter bir baskı rejimi inşa edip dolayısıyla siyasal iktidarını savaş konsepti üzerinden devam ettirmekti. Bu üç hedeften birincisi yani rejimin devrilmesi hususu, işte "Bir iki ay içerisinde devrilip Şam'da namaz kılınacak." hayalleri bir şekilde iflas etti. İkinci ve üçüncü hayaller... Maalesef, 15 Temmuz darbe girişimiyle birlikte zaten ülke olağanüstü hâlle yönetilmeye başladı, tam totaliter bir rejim ülkede hâkim ve AKP'ye biat edenler dışında hiçbir yurttaşın güvencesi yok. Diğer siyasi hedefi ise Kürtlerin Suriye'de bir statü elde etmemesiydi. Bunun birincil hedefi de ya da en zayıf halkası da Afrin'di. Çok detayına girmeyeceğim ama Rusya'yla yapılan birtakım gizli pazarlıklar sonucu, neticede, 20 Ocak 2018'de Afrin'e bir harekât başlatıldı, Cumhurbaşkanının deyimiyle "Afrin savaşı" başlatıldı. Dolayısıyla, Afrin savaşının ikinci gününde de AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan aynen şunu söyleyerek, HDP'liler için, "Adım adım takip ediliyorsunuz." diyerek bizi tehdit etti.

24 Şubatta Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi bir karar aldı, bir ay süreyle insani yardımların ulaşması açısından tüm Suriye'de ateşkes ilan etti, Türkiye buna uymadı. Uluslararası birçok kurum ve kuruluş yine çağrılarda bulundu, yine kabul edilmedi. Neticede, 15 Mart tarihine geldiğimizde Birleşmiş Milletlerin bu kararları Avrupa Parlamentosunda da onaylandı, Avrupa Parlamentosu çağrılar yaptı ve AKP iktidarı tarafından hiçbir şekilde ciddiye alınmadı. Dolayısıyla, "Afrin'de hedef terör." denildi, oysa bütün Suriye iç savaşı boyunca barış adası olan Afrin'de, en başta bütün uluslararası kuruluşların ve en önemlisi de Birleşmiş Milletler ile Suriye İnsan Hakları Gözlemevinin raporlarına göre birçok sivil hayatını kaybetti.

Neticede, sadece siviller hayatını kaybetmedi, tarihî eserler tahrip edildi, Ain Dara gibi ve en son, 59'uncu günde Suriye'deki silahlı güçler daha fazla tahribat ve sivillerin ölümünün gerçekleşmemesi için Afrin'den çekildiklerini açıkladılar. Akabinde ne oldu? ÖSO çeteleri ve TSK güçleri Afrin'e girdi. Peki, ilk yapılan şey ne oldu? Yarın "Nevroz." Kürtler için tarihî bir öneme sahip olan, efsanevi bir kahramanın, zulme, diktatörlüğe, totaliterliğe karşı direniş sembolü olan Demirci Gâve'nin heykeli tahrip edildi. Demirci Gâve'nin heykeli Kürtlerin herhangi bir örgütüne ait değil, bütün Kürtlerin ortak malı. Dolayısıyla yapılan tahribat bütün Kürtlerin, istisnasız tüm Kürtlerin bilinçaltında büyük bir tahribattır, kültürüne, tarihine yapılan büyük bir saldırıdır. Bu saldırıyı şiddetle, nefretle kınıyorum. Her ne kadar ÖSO bunu yapıyorsa da arkasında AKP iktidarının desteği olduğunu hepimiz biliyoruz.

Zamanım sınırlı ama az önce de ifade edildi, sürekli ifade ediliyor, Afrin başta olmak üzere girilen her toprak parçasına Türk Bayrağı dikiliyor. Değerli arkadaşlar, Suriye egemen bir devlet, ya bunun farkında değilsiniz ya da hamaset adına siz siyaset yapıyorsunuz. Başka egemen bir devletin toprağına bayrak dikmenin hukuki ve siyasi sonuçları var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET EMİN ADIYAMAN (Devamla) - Tamamlayabilir miyim Başkanım?

BAŞKAN - Tamamlayın, buyurun.

MEHMET EMİN ADIYAMAN (Devamla) - Bugün bol keseden atıyorsunuz ama yarın uluslararası hukuk ve uluslararası siyaset açısından bunun bedelleri çok ağırdır. Belki sizler iktidarda olmayacaksınız ama bu bedelleri Türkiye halkları ödeyecek, Türkiye Cumhuriyeti ödeyecek. Ama kalkıyorsunuz, işte sanki Afrin Türkiye'nin herhangi bir vilayeti, her tarafa Türk Bayrağı... Ve bizatihi bu işin sorumlusu olan siyasal iktidar ve onun mensupları, işte Afrin'de ya da Suriye'nin başka bir bölgesinde bayrağı nasıl dalgalandırdıklarını söylüyorlar. Siz ya uluslararası hukuku bilmiyorsunuz...

KAMİL AYDIN (Erzurum) - Sana ne? Seni niye zorluyor?

MEHMET EMİN ADIYAMAN (Devamla) - Gerçekten uluslararası hukuku bilmiyor musunuz, uluslararası diplomasiyi bilmiyor musunuz? Yarın Suriye'de bütün bu meseleler çözülünce bunun uluslararası yaptırımları ne olacak? Hiç bunu hesaplamıyor musunuz? Yani salt "Oy konsolide edelim, tabanı konsolide edelim." diye ülkeyi uluslararası hukukta, uluslararası siyasette zora sokmanın bir anlamı da yoktur diyoruz.

Dolayısıyla, umarım önergemiz kabul edilir, bir Meclis araştırması komisyonu kurulması kabul edilir; kabul edilmeyeceğini de tabii, biz biliyoruz.

Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)