GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:72
Tarih:15.03.2018

EROL DORA (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Vergi Kanunlarında Değişiklik Yapılmasına Dair Tasarı'nın 45'inci maddesi üzerine Halkların Demokratik Partisi adına söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, torba kanun tasarısının bu maddesinde yapılan düzenlemeyle, zorunlu olarak bireysel emekliliğe dâhil edilen vatandaşlar için öngörülen iki aylık cayma hakkı süresinin altı aya kadar uzatılabilmesine Bakanlar Kurulu yetkili kılınmaktadır. Bu düzenlemeyle, sistemden çıkışların azaltılması amaçlanmaktadır. Tabii, böyle bir yasal düzenlemeye gidiyor olmak, zorunlu bireysel emeklilik sisteminin esasen çalışmadığının bir göstergesi ve itirafı niteliğindedir.

Değerli milletvekilleri, sisteme dair veriler incelendiğinde görülmektedir ki dâhil edilenlerin cayma oranı yüzde 60'ları bulmuş durumdadır. Elbette Hükûmet, cayma oranının bu denli yüksek olacağını tahmin edememişti. Sistemin uygulamaya sokulmasının üzerinden henüz bir yıl gibi kısa bir süre geçmesine rağmen cayma oranının bu kadar yüksek oranlara ulaşması Hükûmeti son derece kaygılandırmış ve Hükûmet, bu krizi aşma yöntemi olarak cayma süresini uzatmak gibi yüzeysel bir yöntemle sorunu aşabileceği yanılgısına düşmüştür.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi henüz bu düzenleme kanunlaşmamışken belirtelim ki Hükûmetin cayma süresini uzatması bu krizi çözemeyecektir çünkü bu uygulama gerek ilk kanunlaştığı süreçte ve gerekse şimdi yapılmak istenen değişikliklere ilişkin süreçte ekonomik, sosyal konseylerle, sosyal taraflarla, sendikalarla, işçilerle geniş bir şekilde tartışılmamış ve âdeta ben yaptım oldu mantığıyla tüm çalışanlara, emekçilere dayatılmıştır. Hükûmet bu ve benzer sözüm ona zorunlu tasarruf politikalarıyla yıllardır yürüttüğü savurgan ekonomik politikaların, üretime değil tüketime dayalı ekonomik politikaların ekonomimizi sürüklediği çukuru işçilerin ve emekçilerin alın teriyle doldurmak istemektedir.

Değerli milletvekilleri, bakınız, zaten büyük çoğunluğu yoksulluk ve açlık sınırının altında yaşamak zorunda bırakılan işçilerimizi, emekçilerimizi bir de aldıkları çok düşük ücretler üzerinden zorunlu tasarruf sistemlerine dâhil etmeye çalışmak trajikomik bir girişimdir. Çünkü zorunlu olarak sisteme dâhil ettiğimiz bu insanlarımız, geçim sıkıntısından kaynaklı olarak 100 lira, 50 lira bile tasarruf edecek durumda olmadıklarından hızla sistemden çıkmaktadır. Tabii, bu dehşet tablosu üzerine Hükûmetin yapması gereken, cayma sürelerini uzatmak değil çalışanların, emekçilerin, çalışma koşullarını, ücret koşullarını iyileştirecek düzenlemeler olmalıdır. Bunun için de üretim ve iş imkânları artırılmalıdır. Yabancı sermayenin Türkiye'yi yatırım yapılamaz, istikrarsız ve güven vermeyen bir ülke olarak görmesine neden olan ülke imajı üzerine oturup düşünülmelidir. İstikrarsız siyasi ortam neticesinde hızla ülke dışına çıkmaya çabalayan yerli sermayenin içerisinde bulunduğu durum üzerinde de oturup düşünülmelidir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün yerli sermayenin dışa yatırım çabalarının altında yatan en önemli etken, politik gerilimlerden duyulan tedirginliktir. Son yıllarda dışa yatırım kararlarında yatırımcının önünü görme konusundaki endişelerin yanı sıra artan başka riskler, en başta da ülkedeki kayırmacı ve hukuksuz icraatlar etkili olmuştur. Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmetinin toplumu kutuplaştırıcı icraatları, ekonomi dünyasına da yansımış durumda. Kamu ihalelerinde yaşanan kayırmacılık iddialarının varlığı, firmalar için Türkiye'yi bir yatırım ülkesi olmaktan hızla çıkarmaktadır. Yoğun bir işsizlikle karşı karşıya olan Türkiye'nin daha çok yatırıma ihtiyacı varken firmaların yatırım yeri olarak yurtdışını tercih etmeleri ülkede iş bekleyen kitleler açısından son derece olumsuz ve geleceğe dair umut kırıcıdır.

Değerli milletvekilleri, artık kabul etmeliyiz ki ülkemiz, ekonomik yatırımcılar bağlamında, politik istikrar bakımından son derece itici bir konuma hızla sürüklenmektedir. Tabii, bu ağır tabloyu bir nebze hafifletecek temel hamle, artık tahammül edilir bir tarafı kalmamış olan OHAL uygulamalarının bir an önce ortadan kaldırılması ve asgari demokratik normların hâkim kılındığı bir parlamenter düzene, hukuk devletine yeniden dönülmesidir diyerek Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)