| Konu: | 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi'nin 103'üncü yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 72 |
| Tarih: | 15.03.2018 |
BÜLENT ÖZ (Çanakkale) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gazi Meclisimizi Çanakkale ruhuyla selamlıyorum.
Üç gün sonra 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi'mizin yıl dönümü. Başta Anafartalar kahramanı Gazi Mustafa Kemal olmak üzere, tüm şehitlerimizi rahmetle anıyorum.
Çanakkaleliler olarak son yıllarda stadyumdaki 18 Mart törenlerine alınmasak da akşam fener alayında on binlerce Çanakkaleli hemşehrimizle birlikte Çanakkale ruhunu yaşatıyoruz. Umuyoruz ki bu yıl ev sahibi Çanakkaleli hemşehrilerimin alınmadığı bir stadyum kutlaması yapılmaz.
Değerli milletvekilleri, Çanakkale türküsü söylenince herkesin yüreği titrer. Kınalı kuzular, kadınlar tek yürek olmuş, "Çanakkale geçilmez." dedirtmiştir. Çanakkale, dünümüzün namusu, bugünümüzün onurudur. Herkes namusunu ve onurunu, Çanakkale kahramanlarının Çanakkale'yi ve yurdunu savunduğu gibi korur. O yüzden nereli olduğumuzun önemi yoktur, herkes Anafartalıdır, herkes Conkbayırlıdır. Çanakkale, ön söz, son söz, en güzel sözdür. Dün esaret ile tutsaklığa "Dur." diyenlerin dileği, bugün Atatürk'ün izinde çağdaş Türkiye'dir.
Hatıramızı ve hafızamızı yenileyelim, düşünelim. Gelibolu Yarımadası'nda bir bedel vardı. O, çileydi, candı, kandı; ödendi. Anafartalar'da, Conkbayırı'nda bedel ödeyenler vardı; onlar, gazi, şehit ve kahramanlardı, atalarımızdı. Bugün Çanakkale'de vatanımız için şehit olmuş, toprak olmuş insanlara borcumuz var. Bu borcu ülkemizi çağdaş yarınlara ulaştırarak ödeyebiliriz, dil uzatarak değil.
Mustafa Kemal Atatürk, Çanakkale savaşları için "Biz Çanakkale'de bir darülfünun gömdük." demişti. Şehit olan üniversiteli fidanlarımızı kastetmişti. İşte o fidanlar yetmiş yedi yıl sonra Boğaz'ın karşı yakasında yeniden filizlendi. 1915'te Boğaz'ın bir yakasında bir üniversite gömülürken, 1992'de Boğaz'ın diğer yakasında 18 Mart Üniversitesi olarak doğdu. İşte o 18 Mart Üniversitesi şehitlerimizin ruhunu taşıyor. Fakat şanlı tarihimizden ismini alan 18 Mart Üniversitemizde sözde akademisyen bir densiz "Camilerimizden ezan sesi susmasın." diyerek Çanakkale'de şehit olan o fidanlarımıza ve camilerimize iftira atarak dil uzatıyor, Çanakkale ruhuna saygısızlık yapıyor. Bu kişi için soruşturma açıldığı söyleniyor. Söylediği açık, neyin soruşturması yapılıyor sormak gerekiyor. Cumhuriyetimizi ve değerlerini Çanakkale'yi savunur gibi savunacağız. Genelev ile camiyi yan yana tutacak kadar fütursuzca konuşan birisinin hâlâ görevde tutulması Çanakkale'mize, şehitlerimize, milletimize hakarettir. (CHP sıralarından alkışlar) Soruyorum: Bu zat kimler tarafından korunuyor, neden hâlâ görevde tutuluyor?
Bu noktada, kaleme aldığım "Çanakkale" şiirimi aktarmak isterim: "Çanakkale; düşman için birlik olanların, toprak için toprak olanların, yârini, yuvasını, atasını bırakanların şehridir/ Okullarını bırakıp şehit olan on beşlik çocukların, özgürlüğe susayanların şehridir/ Çanakkale, mübarek bir anne gibi evlatlarını bağrına basanların şehridir/ Arıburnu, Kocadere, Çataldere, öleceğini bile bile kendi cenaze namazlarını kılanların şehridir/ Çanakkale dokuz harfle yazılan fakat binlerce kelimeyle anlatılmayacak bir şehirdir/ Şehitlerimizin omuzlarımızdaki sorumluluğuyla, kahramanların ruhumuzdaki onuruyla yaşayanların, direnen ve kazananların şehridir/ Gücünü koca bir donanmayı yerle bir eden Nusret Mayın Gemisi'nden alanların şehridir/ Çanakkale savaştan barışı yaratanların şehridir/ Çanakkale barışın dilidir."
Bu bakımdan, 18 Mart Deniz Zaferi'mizi kutlayacağımız ve şehitlerimizi anacağımız bu hafta öncesi Çanakkale halkı barışın dilini zehirleyen, namusumuza dil uzatan bu sözde akademisyenin derhâl görevinden alınmasını bekliyor. (CHP sıralarından alkışlar)
Bu düşünceyle tekrar 18 Mart Deniz Zaferi'mizi kutluyorum ve şehitlerimizi rahmetle anıyorum.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)