GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:69
Tarih:12.03.2018

FAİK ÖZTRAK (Tekirdağ) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sabahın bu erken saatlerinde hepinizi saygıyla selamlayarak konuşmama başlıyorum.

Demokrasi tarihimizin belki de -belki de demeyeyim- en sıkıntılı günlerini yaşıyoruz. Son Anayasa oylamasıyla ülkede yönetim hızla Orta Doğu tipi bir tek adam parti devletine dönüştü. Ülke yirmi aydır OHAL'le yönetiliyor. Hukukun üstünlüğü, hukuk devleti, yargı bağımsızlığı, kuvvetler ayrılığı ve demokrasimiz her gün yeni bir saldırıyla karşı karşıya. Dünya demokrasi tarihi, demokrasinin sağladığı özgürlükleri kullanarak onun sonunu getirmeye çalışanların yarattığı acı yıkıntılarla doludur. 1932 yılında Alman Nazi partisine oy verenlerin, 1946 yılında Çekoslovakya komünist partisine oy verenlerin kahir ekseriyeti bunun serbest oy verdikleri son seçim olduğunun farkında değillerdi.

Neden arkadaşlar yangından mal kaçırır gibi bir yasa yapıyoruz? Herhâlde bunun çok fazla gündemde kalmasını istemiyoruz. Neden bunu millet fark etmeden geçirmek istiyoruz? Bugün milletten kaçırdığımız bu yasa, benim gördüğüm kadarıyla 2019'da sandığı da millî iradeden kaçırmanın önünü açıyor.

Değerli milletvekilleri; olağanüstü hâlin tanıdığı kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisiyle 687 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yi çıkardı iktidar ve bu kararnameyle Yüksek Seçim Kurulunun taraflı yayınlara karşı yaptırım yetkisini kaldırdı. Ardından, Cumhurbaşkanının ve diğer iktidar yetkililerinin devletin imkânlarını kullanarak hem kendisi hem de partisi için kampanya yapması, tek bir tarafın baskınlığı, kamu kaynaklarının kötüye kullanılmasıyla ilgili yasakların seçimden önce sadece bir hafta uygulanması gerçekten kampanyanın adil olmadığını, yürütülmediğini açıkça ortaya koydu ve bu, uluslararası kabul edilmiş birtakım kriterlere de aykırıydı. Seçimde devlet ile parti arasındaki çizgi giderek bulanıklaştı. Valiler partinin valisi, kaymakamlar partinin kaymakamı; hâkimler partinin, iktidar partisinin hâkimleri, savcıları hâline geldi. Kampanya finansmanının saydamlığı diye bir şey kalmadı. Medya baskısı aldı başını gitti; gazeteciler tutuklandı, otosansür mekanizmaları devreye girdi. Bütün bunlar, bugün, artık Türkiye'de, önümüzdeki dönemde adil bir seçim yapma imkânının ortadan kalktığını gösterir.

Şimdi de seçim güvenliği meselesine baktığımızda, bakın, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatının Gürcistan hakkında bir kararı var, diyor ki: "Seçimleri OHAL kalktıktan altmış gün sonra uygula." Oysa biz OHAL'de seçimlere gitme niyetindeyiz. Yüksek Seçim Kurulunun, Anayasa'nın aykırı hükmüne rağmen, OHAL kanun hükmünde kararnamelerini seçimlerden önce, referandumdan önce devreye sokması da son derece ilginçtir. Aslında, bunu burada tartışmanın da bir âlemi yoktu, çıkarırdınız bir olağanüstü hâl kanun hükmünde kararnamesi, bir de bir madde koyardınız "Bu seçimlerde de uygulanır." diye; bu kadar telaşa -bir yıl öncesiymiş, iki yıl öncesiymiş- bunlara hiç gerek yoktu, elinizde OHAL imkânları vardı.

Bakın, arkadaşlar, seçim kurullarının çalışmaları da saydam değil. Son seçimlerde 228 kararın sadece 38 tanesi yayınlanmış, 190 tanesi yayınlanmamış.

Şimdi, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı şunu söylüyor: "Yüksek Seçim Kurulu bir icra organına dönüştü. Dolayısıyla, Yüksek Seçim Kurulu kararlarını mahkemeye götürün." diyor ama burada öyle bir hüküm yok. Yüksek Seçim Kurulunun durumunu daha da güçlendiriyoruz. "Demokratik bir seçim için yargı bağımsız olmalı." diyor. Yargının bağımsız olmadığı açık.

Arkadaşlar, şunu söyleyeyim, bir laf var: "Seçimlerde kimin oy verdiği değil, oyları kimin saydığı önemli." Şu yapılan düzenlemeyle siz Türkiye'de oyları tek adam parti devletine saydırıp hanedanın önünü açmak istiyorsunuz. Çok açık söyleyeyim: Bu gidiş gidiş değil. Bu gidiş, önümüzdeki dönemde çok ciddi sıkıntılara yol açacaktır, dünya bunun örnekleriyle doludur. Bunu yapmayın, bundan vazgeçin.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.