| Konu: | Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 69 |
| Tarih: | 12.03.2018 |
Buyurun Sayın Dora. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA EROL DORA (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 534 sıra sayılı 298 Sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin birinci bölümü üzerinde Halkların Demokratik Partisi adına söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, konuşmama Anayasa'nın 67'nci maddesini hatırlatarak başlamak istiyorum. 67'nci maddenin ikinci fıkrasında "Seçimler ve halkoylaması serbest, eşit, gizli, tek dereceli, genel oy, açık sayım ve döküm esaslarına göre, yargı yönetim ve denetimi altında yapılır." denilmektedir. Bu bağlamda, seçimlerin güvenli ve huzurlu bir ortamda gerçekleştirilmesi ve seçmenlerin hiçbir etkiye maruz kalmadan hür iradesini sandığa yansıtabilmesi anayasal bir şarttır.
Değerli milletvekilleri, şimdi bu teklife baktığımızda, seçim süreçlerinin şeffaflığını ve seçimde elde edilen verilerin denetlenebilmesini artırmak ve daha güvenilir seçimler yapmak yolunda ilerlediğimizle ilgili bir kanaate ulaşmak gerçekten mümkün değildir.
Yasa teklifinin kanun yapım tekniği bakımından en büyük temel sorunu ise mevcut mevzuatta hâlihazırda devam eden problemleri gidermek, mevcut kanun maddelerinde yer alan muğlak, açık uçlu ve tartışmalı ifade ve konuları bir niteliğe kavuşturmak yerine, seçim mevzuatını daha da muğlak ve yeni çelişkilere, yeni sorunlara yol açacak bir zemine çekiyor olmasıdır.
Bakınız, teklifin daha 1'inci maddesinde aynı binada oturan seçmenlerin hane bütünlüklerinin korunması ve aynı seçim bölgelerinde kalmaları şartıyla farklı sandık bölgelerine kaydedilebilecekleri şeklinde bir düzenleme yapılmaktadır. Bu düzenleme, her şeyden önce kanun yapım tekniğiyle bağdaşmamaktadır çünkü muğlaktır çünkü belirsizdir. Bu maddede öngörülen düzenleme, seçmenin sandık seçmen listesi üzerindeki denetim hakkını elinden almakta, aynı zamanda seçimlerde "seçmen kaydırma" olarak bilinen seçim hilelerine zemin hazırlamakta ve bu hilelere yasal meşruiyet kazandırmaktadır. Geçmiş seçimlere ilişkin kısa bir basın taramasında bile seçmen kaydırmaya dair çok sayıda örnek olayla karşılaşılabilmektedir. Benzer biçimde, seçmen olduğu hâlde çok sayıda yurttaşın sandık seçmen listesinde yer almadığı, literatürde "seçmen silme" olarak bilinen hileye dair haberlerle de sıkça karşılaşılmaktadır.
Nitekim, bu maddenin nasıl uygulanacağı konusunda Komisyon görüşmeleri süresince Yüksek Seçim Kurulu temsilcisine doğrudan bazı sorular yönelttik: "Aynı binada ikamet eden hanelerden hangilerini, hangi usul ve esasa göre başka bir sandık bölgesine kaydedeceksiniz? Bir haneyi başka bir sandık bölgesine kaydederken hanenin oturduğu dairenin numarasını mı esas alacaksınız, binada oturan hanelerin soyadlarını alfabetik sıraya koyup buna göre mi kaydıracaksınız? Binada oturan seçmenleri nüfusa kayıtlı bulundukları il ve ilçe esasına göre mi belli sandıklara kaydedeceksiniz?" şeklinde sorular sorduk. Yüksek Seçim Kurulu temsilcisi aynı binada oturan haneleri rastgele başka sandık bölgelerine kaydedecekleri biçiminde bir ifade kullanmıştır. Değerli arkadaşlar, bir hukuk devletinde bir usule bağlanmamış, çerçevesi çizilmemiş bir rastgele yöntemden söz etmek asla mümkün değildir. Buradan da anlaşılacağı üzere, bu uygulama son derece suistimale ve keyfî kararlara yol açabilecek problemleri beraberinde getirecektir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; teklifin bu bölümünde yer alan bir diğer hukuk garabeti düzenleme ise mülki idare amiri olarak Hükûmet tarafından atanan valilere sandık taşıma, sandık birleştirme ve sandık seçmen listelerini karma hâle getirme gibi son derece muğlak, son derece açık uçlu, son derece suistimale ve keyfiyete açık yetkiler verilmesi yönündeki kanuni değişikliktir. Bunun, teklifin en kritik ve seçimlerin sivil ruhuna doğrudan zarar veren düzenlemelerinden birisi olduğu açıktır.
Bilindiği üzere, seçimlerin siyasi partiler tarafından yüksek yargının denetimi altında yapılması esas olandır. Mülki idare amirlerine, valilere seçim süreçlerine dair böylesine doğrudan müdahale edebilme yetkisi veren böyle bir düzenleme, seçimlerin sivil karakterini temelden tehlikeye sürükleyen niteliktedir. İktidar partisince kurulan hükûmet tarafından yani yürütme erkini temsil eden erk tarafından doğrudan atanan valilerin böylesine nötr olması gereken bir konuda yetkilendirilmesi, seçimlerin tarafsızlığını da ortadan kaldırmaktadır. Kaldı ki tüm antidemokratik uygulamalarıyla giderek baskıcı bir hâl almış olan OHAL sürecinde yapılması muhtemel bir seçimde valilerin böylesine bir yetkiyle donatılması, Anayasa'da açıkça tarif edilen seçimlerin serbest ve eşit bir ortamda gerçekleştirilme ihtimalini dahi ortadan kaldırmaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; teklifin bu bölümünde yer alan ve seçimlerin güvenilirliğini âdeta ortadan kaldırmaya kasteden diğer bir düzenlemeyse sandık kurulu başkanlarının sadece kamu çalışanları arasından belirleneceğine ilişkin değişiklik ile mühürsüz oy pusulası ve oy zarflarının geçersiz sayılmayacağına ilişkin değişikliktir. Anayasa'nın 68'inci maddesinde açıkça ifade edilmiş, öncelikle ve tekrar tekrar belirtmemiz gereken husus şudur: Siyasi partiler, demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurlarıdır. Oysa bu teklifte ne yapılmak isteniyor? Anayasa'da demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurları olarak tanımlanan siyasi partiler, sandık kurullarına başkan önerme hakkından menedilmektedirler. Bununla yetinilmiyor, 16 Nisan referandumunda mühürsüz oy pusulalarına ilişkin YSK'nin son dakikada aldığı usulsüz ve hukuksuz kararın aynı zamanda kanunsuz bir karar olduğunu açıkça beyan eder nitelikte bir düzenlemeye daha gidiliyor ve bundan sonra mühürsüz oy pusulası ya da zarfların geçersiz sayılmayacağı şeklinde bir ucube uygulama getirilmek isteniyor.
Değerli milletvekilleri, maalesef bununla da yetinilmiyor. Oy verme süreci boyunca, oy sayım, döküm süreci boyunca yine birçok hak ihlalinin önünü açmaya dönük ve açıkça Anayasa'ya aykırı bir başka uygulama daha getirilmek istenmektedir. Seçmenlere kolluk güçlerini sandığa çağırmak için ihbar yetkisi getirilmektedir yani seçim günü demokratik bir siyasetin, siyasi rekabetin en sağlam zeminini sağlamamız gerekirken burada, bu teklifle, âdeta bir siyasi tarafın diğer bir siyasi tarafı sandık alanında kriminalize edebilmesinin, ortamı terörize edebilmesinin, siyasi rekabetin siyasi bir engellemeye dönüşmesinin önü açılmaktadır.
Değerli arkadaşlar, Meclisin ve kamuoyunun huzurunda altını çizerek belirtmeliyiz ki bu kanun teklifi, maalesef, ülkemizi dış dünyada küçük düşürmekten, itibarsızlaştırmaktan başka bir sonuca yol açmayacaktır. Bir an düşünmenizi öneririm, seçim günü, bu hakkı suistimal etmek isteyen insanlar sürekli biçimde kolluk güçlerine sandıklara müdahale etmeleri için ihbarda bulunsalar ve kolluk güçleri de her ihbara karşılık sandığın başına gitse gün boyu oluşacak görüntüyü tahayyül edebiliyor musunuz? Bu görüntünün, oy kullanmak için sandığa gelen yurttaşlarımız üzerinde hatta küçük çocuğunun elinden tutarak oy vermeye giden yurttaşlarımız üzerinde nasıl bir etki yaratacağını tahayyül edebiliyor musunuz? Veya bu silahlı sandık görüntülerinin dış basında nasıl işleneceği, ülkemizi ziyaret etmek isteyen bir yabancı turistin kafasında nasıl bir algı oluşturacağını tahayyül edebiliyor musunuz?
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şunu kavramamız gerekir: Demokratik olmayan bir seçim sistemiyle, demokratik olmayan bir seçim mevzuatıyla ve demokratik olmayan OHAL koşullarında gerçekleşecek bir seçimden demokratik sonuçlar çıkmasını bekleyemeyiz. Böylesine bir süreçte halkın hür iradesinin sandıklara yansıyacağı beklentisine giremeyiz. Bu anlayış, her şeyden önce halkı yanıltmak, halkı aldatmak ve halkın iradesine saygısızlık anlamına gelecektir. Birbirinden farklı birçok kimliği ve kültürü bir arada yaşatabilmenin en sağlam enstrümanı gerçek demokrasidir. Adaleti sağlamanın en sağlam enstrümanı hukukun üstünlüğü ve kuvvetler ayrılığıdır. Çağdaş dünyadan kopmadan ve çağımızda mutlu yurttaşlardan oluşan bir Türkiye yaratabilmenin asgari koşulu da evrensel demokratik ilkelere doğru hızlı adımlarla ilerlemektir diyor, hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Dora.