GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:69
Tarih:12.03.2018

CHP GRUBU ADINA MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Konuşmama başlamadan önce, İstiklal Marşı'mızın 1921'de Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabulü vesilesiyle büyük şairimiz Mehmet Akif Ersoy'u bir kez daha minnetle, saygıyla anıyorum.

Bugün aynı zamanda 12 Mart 1971 darbesinin yıl dönümü. Tüm darbelere ve tüm darbe girişimlerine karşı her zaman çok net bir duruş gösterdik (CHP sıralarından alkışlar) ve hep şunu söyledik Cumhuriyet Halk Partisi olarak sizin iktidarınız süresince: Gelin, bütün mevzuatımızı 12 Eylül darbe hukukundan arındıralım. Ama hiçbir zaman bunu yapmaya cesaret göstermediniz, girişimde de bulunmadınız, bu konudaki bütün tekliflerimizi de reddettiniz. İşte bugün, 12 Eylül darbe hukukunun tipik uygulamaları olan OHAL gibi, yüzde 10 barajı gibi demokrasiye ağır darbe vuran bu uygulamalarla birlikte siz de yürüyorsunuz, darbe hukukuna sarılarak yürümeyi tercih ediyorsunuz.

Konuşmama başka bir açıdan başlayacaktım ama Sayın Naci Bostancı, grup başkan vekilimize...

MUSTAFA ILICALI (Erzurum) - Vekilim, Erzurum'un da 100'üncü kurtuluş yıl dönümü, onu da söylerseniz seviniriz.

MUHARREM ERKEK (Devamla) - Peki, o da kutlu olsun. Erzurum, çok önemli efendim, peki, onu da söyleyelim.

Sayın Naci Bostancı, grup başkan vekilimize cevaben "Siyasi partilere hakarettir bu." dedi. Bakın, bu teklifin içeriğinde öyle hükümler var ki asıl bu teklifle siyasi partilere hakaret ediliyor. Siyasi partiler, demokratik siyasi hayatımızın, demokrasinin vazgeçilmez unsurları, bunu hepimiz biliyoruz, Anayasa'mızda da yazıyor ama siz bu teklifle sandık kurullarının oluşumunda, sandık kurulu başkanlarının seçiminde siyasi partilerin liste sunma hakkını dahi elinden alıyorsunuz. İki siyasi parti bir araya geldi, bu teklifi hazırladı; iki siyasi parti şimdi Türkiye'deki siyasi partilere güvenmediğini açıkça ifade ediyor. Siyasi partilerin katılımına çok ciddi bir darbe vuruyorsunuz, siyasi partilerin liste sunma hakkını elinden alıyorsunuz bu teklifle.

Değerli milletvekilleri, bu teklifin temelinde 16 Nisan 2017 referandumunda gerçekleşen Anayasa değişiklikleri var. AK PARTİ iktidarı maalesef son yıllarda, belki de son on yılında Türkiye'yi demokratikleştirmek yerine otoriterleştirmeyi tercih etti ve hızla demokrasiden uzaklaştı. 2010 referandumunda, o referandumdaki Anayasa değişikliği paketini eğer bir soğana benzetirsek, soğanın cücüğü Anayasa Mahkemesi ve HSYK'ydi, o zaman HSYK'ydi. Amaç yargıyı ele geçirmekti ve 2010 referandumunda çıkan "evet" sonucunda yargı ele geçirildi ama maalesef başka unsurların eline geçti ve yaşadıklarımız, bugün yaşadığımız ağır sorunların altında 2010 referandumunda çıkan "evet"in de büyük etkileri var.

2017 referandumundan sonra, 16 Nisan 2017 referandumundan sonra iki hususu hemen devreye soktunuz: HSK'yi yeniden seçtiniz. Bu sefer yargıyı siz tek başınıza ele geçirmeyi tercih ettiniz. O zaman birlikte olduğunuz yapıyla birlikte, şimdi tek başınıza. Bir şeyi daha yaptınız, Cumhurbaşkanı AK PARTİ'nin Genel Başkanı oldu yani 316 milletvekiliyle Parlamentoda çoğunluğu bulunan partisinin Genel Başkanı oldu ve yasama organının da bir şekilde başına geçmiş oldu. Kuvvetleri tek elde topladınız, kuvvetler ayrılığını yıktınız. Hâlbuki savunduğunuz ve "başkanlık sistemi" diye nitelediğiniz bir sistemde kuvvetler ayrılığının çok sert olması gerekirdi.

Ve millete hep şunları söylediniz o referandum sürecinde: "Baraj kalkacak." dediniz çünkü artık hükûmet dışarıdan kurulacak. Evet, cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminde gerçekten hükûmet artık Meclisin içinden çıkmayacak, bakanlar dışarıdan atanacak, Meclisin onayı gerekmeyecek, güvenoyu olmayacak. O zaman yüzde 10 barajı neden? Biri çıkıp -lütfen- yüzde 10 barajının hâlen neden devam ettiğini haklı gerekçelerle izah etmeli ama edemezsiniz çünkü bu sistemde baraj hiç olmamalı.

Avrupa'dan örnekler veriliyor seçim ittifaklarıyla ilgili. Evet, Avrupa'da bazı ülkelerde seçim ittifakları yapılıyor. İttifaklar yapılabilir ama ittifaklar ilkeli olmak zorundadır, mertçe olmak zorundadır, dürüst olmak zorundadır. Ben "kirli" ifadesini kullanmayayım, rahatsız oldunuz. Avrupa'daki ittifak yapılan ülkelerin tamamında hükûmetler parlamentonun, meclisin içinden çıkıyor ve oralarda doğal olarak, hükûmet meclisin içinden çıktığı için, barajlar var, 2, 3, 5... Ve ittifaka katılmayan partiler için yani tek başına seçime giren partiler için orada barajlar yarı oranda düşürülüyor, ittifak yapan partiler için yükseltiliyor. Bazı sistemlerde ittifak tek listeyle seçimlere giriyor.

"Adalet" diyoruz ya, işte, istikrarın da hepsinin temelinde adalet olmalı, yoksa ülkeyi kaosa sürüklersiniz. Şimdi size bir örnek vereceğim: Bugün seçim olsa, 2 milletvekili çıkartan bir seçim çevresi; A partisi 30 bin aldı, B partisi 25 bin aldı, C partisi 14 bin aldı, D partisi 12 bin aldı. Bugün seçim olsa, 1 milletvekili 30 bin çıkartan, 1 milletvekili de 25 bin çıkartan parti alıyor yani ilk 2 parti. Sizin bu getirdiğiniz teklif yasalaştığı zaman C partisi ile D partisi ittifak yaparsa 1 milletvekili 14 bin alan partiye gidiyor. Şimdi bu adalet mi, bu temsilde adalet mi? Eğer bu sistemle seçimler yapılacaksa, ittifak yapacaksanız tek listeyle seçime gitmek zorundasınız. O zaman ahlaklı olur, o zaman ilkeli olur, o zaman mertçe olur. İttifakın aldığı toplam oyları, illerde milletvekillerini dağıtırken ittifakı tek parti gibi düşünüp dağıtacaksanız o zaman tek listeyle gitmeniz gerekir. Birkaç milletvekili fazla alabilmek uğruna temsilde adalete ve demokrasiye bu kadar yara vermeniz gerçekten üzüntü verici.

Yarın öbür gün siyaset bilimcileri, hukukçular, araştırma yapan öğrenciler, akademisyenler bu Meclis tutanaklarını okuyacaklar. Kim ne söylemiş, tez konuları olacak belki. Demokrasiye ağır darbe vuranlar da hepimiz tarihe geçeceğiz. Bu doğru bir şey değil. Doğrusu ne? İttifakın aldığı ortak oylar da milletvekillerine dağıtıldıktan sonra, partilere dağıtıldıktan sonra yani tüm partilerin aldığı oylar ortaya çıktıktan sonra milletvekillerini dağıtmak. Bu şekilde dağıtacaksanız o zaman seçime tek listeyle gidin.

Neden bu ittifak temiz değil, neden bu ittifakta sorun var? Çünkü temelinde pazarlıklar var. Bir partinin barajı aşarak Meclise taşınması sağlanıyor, öbür taraftan da bir kişinin yüzde 50+1'i alması sağlanıp cumhurbaşkanı seçilmesi. "Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi" diye getirdiğiniz sistemde ve referandum sürecinde savunduğunuz gerekçelere baktığımızda böyle bir ittifak teklifi tasarısına hiç gerek yoktu. Neden ittifaka gerek var, neden koalisyonlara gerek var? Seçilecek olan cumhurbaşkanı yürütmenin başı olacak, istediği kişiyi atayacak, hükûmeti istediği gibi oluşturacak, hükûmet o olacak tek başına.

Niye böyle, demokrasiye ağır bir darbe vuran, seçim güvenliğini zedeleyen ve dürüst olmayan, adaletli olmayan ittifaklara ihtiyaç diyorsunuz? İşte hepsi yüzde 50+1 için maalesef. Onun için birçok akademisyen "Bu ittifak teklifi değil, seçim hileleri teklifi." diyor.

Ayrıca, bu ittifakta bir şey daha var. 16 Nisan 2017 günlü referandumda, oyun devam ederken, oyun bitmemişken Yüksek Seçim Kurulu kararının da -bizim söylediğimiz gibi- bu teklifle siz de açıkça yasaya aykırı olduğunu söylüyorsunuz. Eğer o karar yasaya uygunsa, hukuka uygunsa niçin bugün bu değişikliği getiriyorsunuz? İleri sürülen konular, tezler doğru değil; geçmişte de bazı mühürsüz oylar kabul edildi ama sandık bazında itirazlar sonucunda verilen kararlardır o, siz bugün Türkiye'de bütün sandık kurulu mührü olmayan oyları geçerli kabul ediyorsunuz. Bu, seçim güvenliğine vurulan çok ağır bir darbedir. Bunları yapmaya hakkımız yok; demokrasiye, temsilde adalete bunları yapmaya hakkımız yok, açıkça da Anayasa'ya aykırı bir teklifi maalesef bugün görüşmek zorundayız. Eğer gerçekten dürüst, adil, eşit bir seçim yapmak istiyorsanız yapmanız gereken şuydu: Önce OHAL'i kaldıracaktınız, OHAL'i kaldırmanız gerekirdi. Çünkü OHAL süreçlerinde, OHAL rejiminde demokrasi ve hukuk askıdayken yapacağınız her seçim tartışmalı olacak, meşruiyeti hep tartışılacak. Bir, OHAL'i kaldırmanız gerekirdi; iki, barajı kaldırmanız gerekirdi. Bunları yapmadınız, bunları yapıp bu ittifak teklifini getirseydiniz çok daha ilkeli bir siyaset yapmış olurduk diye düşünüyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Bir dakika ek süre vereyim size.

Buyurun Sayın Erkek.

MUHARREM ERKEK (Devamla) - Bugün bu ittifakı yapıyorsunuz, yarın bu ittifak başarılı olursa, yarın sizin desteklediğiniz kişi Cumhurbaşkanı olursa bakanlıklar bazı partilere dağıtılacak doğal olarak, ittifakın içindeki partilere veya ittifakın dışından bu ittifakı destekleyen partilere bakanlıkları dağıtacaksınız; bunun adı "koalisyon"dur. Bakın, Güney Amerika'daki başkanlık sistemlerinde, hepsinde koalisyonlar vardır. Çok partili sistemlerde siz böyle bir cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemini getirirseniz koalisyonlar olmak zorundadır. Bunu hep söyledik ama siz aksini söylediniz; biz haklı çıktık. Niye bu ittifakı, niye bu koalisyonu 7 Haziran 2015'ten önce yapmadınız? AKP, MHP isteseydi... 7 Haziranda millet "Koalisyon kurun." dedi. Niye yapmadınız? Ülke kaosa sürüklendi. Yazık değil mi? Keşke o zaman yapsaydınız, bugünleri yaşamasaydık. Bizim mücadelemiz demokrasi mücadelesi ama maalesef, bu ittifakı getirenlerin, bu teklif sahiplerinin mücadelesi saray rejimini tahkim etme mücadelesi.

Teşekkür ediyorum, takdirlerinize arz ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim ben de.