| Konu: | Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 69 |
| Tarih: | 12.03.2018 |
CHP GRUBU ADINA LEVENT GÖK (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 534 sıra sayılı Kanun Teklifi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım. Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama başlamadan önce, İstiklal Marşı'mızın kabulünün yıl dönümünde Mehmet Akif Ersoy'u, İstiklal Marşı'mıza ilham veren bağımsızlık savaşımızın önderi Mustafa Kemal Atatürk'ü ve tüm şehitlerimizi saygıyla ve minnetle bir kez daha anıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüştüğümüz bu kanun teklifi, kamuoyunda "ittifak yasası" adıyla bilinen kanun teklifi, 16 Nisan referandumuna hâkim olan iktidar partisinin ve onu destekleyen diğer partinin tüm söylemlerinin ana fikirlerinin çöktüğü bir tekliftir. Bu teklif, 16 Nisandan önce iktidar partisi ne söylediyse elinin tersiyle bir kenara konulduğu, 16 Nisandan önce Cumhurbaşkanının, Başbakanın, Milliyetçi Hareket Partisinin, tüm iktidar kadrolarının yüksek sesle dile getirdiği bir ana fikrin yerle bir olduğu bir kanun teklifidir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 16 Nisandan önce bu halka, oy verecek herkese iktidar partisi, Cumhurbaşkanı ne söylüyordu: "Başkanlık gelecek, koalisyonlar bitecek." Öyle denmedi mi? Sayın Anayasa Komisyonu Başkanı burada. Referandumdan tam bir ay önce, 13 Şubat 2016'da konuşuyor Sayın Şentop, diyor ki: "MHP'nin, CHP'nin, HDP'nin başkanlık sisteminde bir araya gelme, hükûmet olma şansları yok ki. Artık bu sistemde başkan kim seçilirse hükûmet odur. Artık istiyorlarsa... Onlar ne yaparlarsa yapsınlar." "Başkanlık sisteminde artık koalisyonlar kalkıyor." diyor Sayın Şentop. Bunu söyleyen Anayasa Komisyonu Başkanı. E, Anayasa Komisyonu Başkanı böyle söylüyor da ülkenin Başbakanı neler söylüyor? Ülkenin Başbakanı o tarihlerden önce, referandumdan önce çıkıyor, diyor ki: "Başkanlıkta koalisyon yok. Biz neler gördük. Anayasa değişikliğiyle artık Cumhurbaşkanlığı sistemi gelecek, Türkiye'de koalisyonlar dönemi sona erecektir." E, Anayasa Komisyonu Başkanı öyle söylüyor, Başbakan böyle söylüyor. E, Cumhurbaşkanı durur mu değerli arkadaşlarım? Cumhurbaşkanının durması mümkün mü? Başbakanın, Anayasa Komisyonu Başkanının bunları söylediği yerde Cumhurbaşkanı "Arkadaş, biz bu ülkede neler gördük, neler. Bu ülkeyi 1970'lerin, 1990'ların koalisyon günlerine layık görenler tabii ki başkanlık sistemine karşı çıkarlar. Biz Türkiye bir daha o dönemleri yaşamasın diye bu sistemi getiriyoruz." diyor. Öyle mi? Sayın Grup Başkan Vekili başını sallıyor. E, halktan bir özür dilemeye ihtiyaç duymuyor musunuz? Söyledikleriniz doğru mu? Söylediklerinizin neresi doğru? (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - Anlayalım da ondan sonra.
LEVENT GÖK (Devamla) - Cumhurbaşkanı devam ediyor, hızını alamıyor "Biz Güneş otelleri, örneklerini gördük, daha başka neler gördük, biz o yüzden koalisyonları kaldırıyoruz, başkanlık sistemini getiriyoruz." diyor. Peki, şimdi, o Güneş otelleri gören Sayın Cumhurbaşkanı, acaba siz bu ittifak yasasında aranızda neler gördünüz, onları niye anlatmıyorsunuz halka? O zamanlar öyleydi de şimdi böyle mi? (CHP sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Hiç bir şey yok, anlatacak hiçbir şey yok, her şey açıkta ve yasal.
LEVENT GÖK (Devamla) - Bu, bir kirli ittifaktır. Bu, halka yalan söyleyen iktidar partisi sözcülerinin, ona destek veren bütün partilerin sözcülerinin yalanlandığı bir tekliftir değerli arkadaşlarım. Halka yalan söylenilmiştir, oy alınmıştır ve hemen, dakika bir gol bir, halktan alınan oyların karşısına bir başka fikirle çıkılmıştır. Deniyor ki: "Biz koalisyonumuzu kurduk." Adını bile koyuyorlar, daha seçim ortada yok, seçim yasası daha geçmemiş, Anayasa Mahkemesinin denetiminden geçmemiş, Cumhurbaşkanı ile Sayın Devlet Bahçeli el sıkışıyor, cumhur koalisyonunu açıklıyorlar. Diyorlar ki: "Siz de kurun." Kurmazsam... Size ne? "Kurun kardeşim. Biz millîyi kurduk." Siz nasıl millî oluyorsunuz? Nereden çıkıyor sizin millîliğiniz? Türkiye'de yaşayan vatandaşları bölmeye ne hakkınız var sizin? Türkiye'de yaşayan binlerce vatandaşımız, Saadet Partili olsun, Cumhuriyet Halk Partili olsun, diğer partilerden olsun, bunlar Türkiye'nin vatandaşı değil mi? Daha baştan Türkiye'yi bölen bir anlayışla koalisyon dönemlerini başlatan bu yasanın ana fikri koalisyonlara açık bir yasadır. Bu, 16 Nisan referandumunun ana fikrinin çöktüğü bir yasadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu yasayla devletin sopasıyla devletin hile yapmasının önü açılıyor, devletin sandıklara çöreklenmesi amaçlanıyor. Her maddesinde ayrı ayrı yapılan değişikliklerle bütün sandıklarda -yapılan değişiklik teklifine bakın, bütün maddeler birbiriyle irtibatlıdır- devletin sopası gösterilerek hile yapmanın önü açılıyor. Buna ne hakkınız var sizin? Aynı binada oturan kişileri farklı sandıklara niçin götürüyorsunuz? Ha, şunu diyor gerekçede, o maddenin gerekçesinde: Seçimlerin serbestliği ve gizli oy ilkesi açısından, aynı binada oturanlar başka mahallere gidebilirmiş. Hayır, o, ondan çıkmıyor. Geçenlerde Sayın Şentop bunu ifade etti. "Biz kimi örgüt üyelerinin sandıklara müdahalesini engellemek için bunu yapıyoruz." dediğiniz anda karşınıza şu çıkıyor: Şimdi, Afrin'de harekât götürüyoruz, sınırlarımızın ötesinde teröre karşı bir mücadele veriyoruz. Siz diyorsunuz ki: "Ben kendi ülkemde güvenliği sağlayamıyorum." Bunun Türkçesi bu. Yoksa, haneleri niçin boşaltıyorsunuz? Haneleri niçin başka yerlere götürüyorsunuz? Seçimin güvenliği, seçimin serbestliği, gizli oy aynı apartmanda oturan kişilerin başka yerlere taşınmasıyla nasıl sağlanabilir? Siz kendi ülkenizde güvenliği sağlayamadığınızı itiraf ediyorsunuz.
Sayın Başkan, seçimlerin ilanından itibaren artık her türlü hukuk seçim hukukuna aittir; ilçe seçim kurulları, il seçim kurulları, Yüksek Seçim Kurulu yetkilidir. Peki, siz diyorsunuz ki: "Valiler devreye girecek." Valiler diyecek ki oy verme gününden bir ay kadar önce: "Ben şurada sandık güvenliğini uygun görmüyorum, sandıkları naklet." Seçim kurulunun, seçim hâkimlerinin devreye girdiği bir yerde devletin valisini nasıl sokarsın işin içerisine? Devletin valisi AKP'li. Bir başka maddeyle... Şimdiye kadar siyasi partiler başkanlar verebiliyorlardı sandık kurullarına; onları kaldırıyorsunuz, kamudan gelen kişileri hem başkan hem de başkan yardımcısı olarak getiriyorsunuz. Nerede kaldı sizin halka güvenmeniz? Nerede kaldı siyasi partilerin demokratik hayatın vazgeçilmez unsurları olduğu? Niye kaldırıyorsunuz siyasi partilerin verdikleri başkan adaylarını? Çünkü her şey, sandıklara devletin çöreklenmesi üzerine kurulmuş.
Şimdi, bakın, değerli milletvekilleri, 1 başkan ve 6 asil üye olacak her sandıkta. Başkan kamudan, başkan yardımcısı kamudan, AKP var, MHP var -etti 4- 7'nin 4'ünü ittifakla iktidar partisi elinde tutuyor. Oynanan oyuna bakın değerli arkadaşlarım.
Bir başka maddeyle, mühürsüz oyları geçerli sayma maddesi getiriyorsunuz. Kim sayacak o sandıktaki o oyları? 4 kişi; 2 kamu görevlisinin, AKP temsilcisinin, MHP temsilcisinin verdiği 4 oyla iktidar partisi lehine verilen mühürsüz oyları geçerli saymak için yapıyorsunuz bunları. Bütün bunların her biri birer hukuk ayıbıdır. Devletin hukukunu yok ediyorsunuz, insanların hukuki güvenilirliğini yok ediyorsunuz; adaleti yok ediyorsunuz, temsilde adaleti mahvediyorsunuz.
Baraj... Kendine güvenmiyorsan gel ittifaka, yüzde 1 oy al; kendine güveniyorsan gir seçime tek başına, yüzde 9,99 oy al ama barajı geçeme. Bunun neresi adalet? Korkaklıktır bu, korkaklıktır. (CHP sıralarından alkışlar)
Barajın altında kalacağı belli olan bir partiye destek vererek siz işin içinden sıyrılamazsınız. O partinin de bunu kabul etmemesi gerekir. "Benim baraj sorunum yok. Ben alnımın akıyla, kendim, tek başıma girer oyumu alırım." demesi gerekir. Böyle bir tabloyu niçin yaşatıyorsunuz?
Türkiye, iktidar partisinin olanakları ile Cumhurbaşkanının olanakları, Başbakanın olanakları, bakanların olanakları, Hükûmetin olanakları, diğer muhalefet partisinin olanakları, valilerin, kaymakamların, emniyet müdürlerinin, polislerin, herkesin işin içine girdiği, sandık güvenliğinin yok edildiği bir seçime doğru hızla gidiyor. Türkiye, demokrasiden uzaklaşıyor. Türkiye'de demokrasi bir kez daha askıya alınıyor. Biz o nedenle bu teklifi şiddetle reddediyoruz ve sizi halkımıza şikâyet ediyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)