GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:68
Tarih:08.03.2018

MHP GRUBU ADINA MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 533 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın ikinci bölümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına görüşlerimizi açıklamak üzere huzurlarınızdayım. Bu vesileyle yüksek heyetinizi hürmetle selamlıyorum.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak tasarıda yer alan, ekonomide canlılığın sağlanmasına; yatırım, üretim, ihracat, AR-GE, yenilik ve tasarım faaliyetlerinin teşvik edilmesine; istihdamın, tasarrufların ve iş yapma kolaylığının artırılmasına yönelik düzenlemelere katkı ve destek veriyoruz. Partimizin program ve seçim beyannamesinde bu konulara yönelik detaylı politikalar da yer almaktadır.

Tasarının 38'inci maddesiyle Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun'da değişiklik yapılarak, hazineye ait taşınmazları değerlendirmek suretiyle kamuya gelir elde etme hususu özelleştirme gerekçeleri arasına alınmaktadır.

Tasarı görüşmeleri devam ederken Hükûmet 14 şeker fabrikasının özelleştirilmesi için ihaleye çıkmıştır. Bunlar arasında seçim bölgemde yer alan ve 8 ilçe ekonomisinin can damarı olan Ilgın Şeker Fabrikası da bulunmaktadır. TÜRKŞEKER'in faaliyet raporlarına göre, Ilgın Şeker Fabrikasının 2015 yılı kârı 9,7 milyon lira, 2016 yılı kârı 19,7 milyon lira olup 2017-2018 pancar alım ve işletme kampanyası döneminde 201 bin dekar alanda üretilen 1 milyon 455 bin ton pancardan 140 bin ton şeker üretmiş ve 33 milyon lira kâr elde etmiştir. O nedenle, zararı olduğu gerekçesiyle satılacağı bilgisi gerçek değildir. Tam aksine, Ilgın Şeker Fabrikası 2016 yılında en fazla kâr elde eden işletmedir.

Ayrıca, konuya "Fabrika kârlı mı zararlı mı?" gözüyle bakılmamalıdır. Şeker fabrikalarının, bölgesel gelişme ve bölgeler arası gelişmişlik farklarının giderilmesi açısından büyük öneme sahip olduğu unutulmamalıdır. Şeker fabrikaları bölge ekonomisine hayat vermekte, ülke ekonomisine de yüksek katkı sunmaktadır. Şeker fabrikaları, bulundukları yerlerde, pancar çiftçimizin, esnafımızın, fabrika çalışanlarının, kamyoncuların, servisçilerin, hayvancılıkla uğraşanların, velhasıl tüm bölge insanının başlıca geçim kapısı ve önemli bir geçim kaynağıdır. O nedenle, özelleştirme ihalesine çıkılan şeker fabrikalarının bulunduğu bölgelerdeki vatandaşlarımız günlerdir ayaktadır ve gelişmeleri endişeyle takip etmektedir.

Zira, ülkemizde bugüne kadar gıda sektöründe yapılan özelleştirmeler sonrasında bazı fabrikaların ve iş yerlerinin kapanmış olması ve buralarda üretilen birçok üründe ithalat yapar konuma gelinmesi gerçekleri karşısında şeker fabrikalarının da kapanması, şeker pancarı tarımının bitmesi ve pancar şekeri üretiminin sonlanması korkusu ve endişesi yaşanmaktadır. Böylesi bir durum nişasta bazlı şeker üreticilerinin önünü açması, pazar alanını genişletmesi, insanımızın sağlıksız şeker üretimi ve ithaline mahkûm olması sonucunu da doğurmaktadır. Nişasta bazlı şekerin cıva zehirlenmesine yol açtığına ve diyabetten kansere kadar birçok hastalığa neden olduğuna dair bilimsel araştırmalar tüm dünya kamuoyunca hassasiyetle takip edilmektedir.

Pancar şekeri üreten AB ülkelerinde nişasta bazlı şeker kotası genelde yüzde 2 ila 3 düzeyindedir. Fransa ve İngiltere'de bu kota yüzde 0, Almanya'da ise yüzde 1,9'dur. Buna karşın Türkiye'de nişasta bazlı şekerin kotası yüzde 10 olup Bakanlar Kurulu her yıl bu kotayı yüzde 50'ye varan oranlarda artırmaktadır. Ayrıca piyasada etkin bir denetim de yoktur. Sayın Maliye Bakanımız "40 bin kere düşündük." demiş ve sosyal özelleştirme yaklaşımıyla sözleşmelere hem çalışanların hem üreticilerin hakkını güvence altına alan, asgari beş yıl boyunca üretimi garanti edecek hükümler koyduklarını açıklamıştır. Sayın Bakanın bu yaklaşımı olumlu ancak sadece beş yıl için düşünmek yetmez; beş yıl sonra ne olacak? Haddizatında Sayın Bakanın açıklamasından şeker fabrikaları özelleştirildikten beş yıl sonra kapatılabilir anlamı da çıkmaktadır.

Milliyetçi Hareket Partisi parti programı ve seçim beyannamelerinde de ayrıntılı bir şekilde yer verdiği üzere özelleştirmede halka arz yönteminin esas olmasını, stratejik kuruluşların özelleştirilmesinde seçici olunmasını savunmaktadır. Bu itibarla, şeker fabrikalarına yönelik özelleştirme uygulamalarında acele edilmemesini ve tüm fabrikaların ayrı ayrı değerlendirileceği teknik çalışmalar yapılmasını öneriyoruz. Bu çalışmalara sektörün tüm paydaşları katılmalıdır. Şeker fabrikalarının üretime devam etmelerini sağlamak üzere üreticinin kendi fabrikalarını işletmesinin önü açılabilmelidir. Hâlen çiftçi kooperatiflerine ait kârlı ve iyi bir şekilde işletilen şeker fabrikaları bulunmaktadır. Türk şeker sanayisi ve şeker sektörü ekonomik ve sosyal getirileri yönünden iyi analiz edilmeli, sektörün yaşatılmasına yönelik tüm tedbirler alınmalıdır. Şeker fabrikaları ölçek büyüklüğü ve teknoloji açısından revize edilerek modernizasyonu yapılmalı, verimlilikte uluslararası rekabet avantajı sağlanabilmelidir. Ayrıca, yüksek olan nişasta bazlı şeker kotaları aşağı çekilmeli, tatlandırıcıların şekere ikame edilmesi mutlaka önlenmelidir.

Değerli milletvekilleri; tasarının 37'nci maddesiyle terör eyleminin ortaya çıkarılması, etkilerinin azaltılması veya bertaraf edilmesinin sağlanmasında yardımcı ve faydalı olanlardan hayatını kaybeden sivillerin yakınlarına ikinci istihdam hakkı verilmektedir. Bu düzenlemeyi Milliyetçi Hareket Partisi olarak desteklemekle birlikte komisyonda şehit ve gazi yakınlarının memur unvanlı görevlere atanmasını öngören teklifimiz maalesef reddedilmiştir. Geçen yıl kasım ayında kabul edilen 7061 sayılı Kanun'la gazilerimizin hizmetli unvanlı kadro ve pozisyonlar yerine memur unvanlı kadro ve pozisyonlara atanmaları düzenlenmişti. Parti olarak gazilerimizle ilgili yapılan düzenlenmeyi desteklemekle birlikte şehit ve gazi yakınlarının da memur unvanlı kadro ve pozisyonlara atanmaları görüşünde olduğumuzu ifade etmiştik. Şehitlerimizin emanetlerine ve gazilerimize sahip çıkmak, korumak ve toplumda kendilerine yakışır bir hayat seviyesi sağlamak hepimizin görevidir. Hükûmetin de aynı hassasiyeti taşıdığına ve gerekli düzenlemeyi yapacağına inanıyoruz.

Aslında, kamu kurum ve kuruluşlarında çeşitli unvanlarda görev yapan ve sayıları yaklaşık 110 bin olan yardımcı hizmetler sınıfı personel bulundukları hizmet sınıfından kaynaklı mağduriyet yaşamakta ve hizmet sınıflarının değiştirilmesi suretiyle bu mağduriyetlerinin giderilmesini beklemektedir. Yardımcı hizmetler sınıfı personeli kadro unvanlarına ilişkin görevlerinin sınırının unvan bazında net olarak belirlenmemiş olmasından kaynaklı sorunlar yaşamaktadır. Ayrıca hukuki yönü olmamasına rağmen bazı görev ve işlerin bu personele gördürülmesi, zaman içerisinde söz konusu görevlerin ilgililerin unvanlarıyla özdeşleşmesine ve bu görevleri yapmak istemediklerinde ise sorunlu personel durumuna düşmelerine neden olmaktadır. Devlet memurlarından sadece yardımcı hizmetler sınıfındakiler için ek gösterge olmaması, bu personelin maaş ve emeklilik hakları bakımından mağduriyet oluşturmaktadır. Taşeron uygulaması yoluyla kamudaki yardımcı hizmetlerin büyük bir bölümünün yürütülüyor olması ve taşeron çalışanların sürekli işçi kadrolarına geçirilmesine ilişkin yasal düzenleme de yapılmış olduğundan kamuda yardımcı hizmetler sınıfı personel istihdamına gerek kalmamıştır. Bu kapsamda yardımcı hizmetler sınıfı tümden kaldırılmalı ve bu sınıfta çeşitli unvanlarda görev yapan personel genel idare hizmetleri sınıfına dâhil memur unvanlı kadrolara atanmalıdır.

Değerli milletvekilleri, güncel bir konuyu da burada arz etmek istiyorum: İŞKUR Toplum Yararına Program kapsamında çalıştırılan imamların daimî kadrolara alınmaması hem büyük haksızlıktır hem de birçok camimizin imamsız kalması söz konusudur; mesela, Konya'nın Yalıhüyük ilçesi Merkez Camisi'nin geçici görevli imamının görev süresi dolduğundan imamsız kalmıştır. Hem verilen din hizmeti açısından hem de bu hizmeti verenlerin emekleri dikkate alınarak vekil, geçici ve fahri çalışanların kadrolara alınmaları sağlanmalıdır. Bugün imamı olmayan birçok camimiz vardır, camilerimiz imamsız bırakılmamalıdır.

Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)