| Konu: | Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 66 |
| Tarih: | 06.03.2018 |
CHP GRUBU ADINA BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Böyle kapsamlı geldik çünkü Komisyonda konuşacağımızı, katma değer vergisiyle ilgili bir kanunu görüşeceğimizi düşünüyorduk, burada torba kanunu görüşüyoruz. Onun için, hazırlık yapmadan kürsüye çıkmış olduk, biraz da kalabalık geldik.
Sayın Başkanım, değerli arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkanım, sizi tebrik ediyorum, hayırlı uğurlu olsun, başarılar diliyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kuşoğlu.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Bugün toprağa verdiğimiz Değerli Parti Meclisi Üyemiz, eski İl Başkanımız Yavuz Karan'a da Allah'tan rahmet diliyorum, yakınlarına ve partili arkadaşlarıma sabırlar diliyorum. Hepimizin geçmişlerine Allah'tan rahmet diliyorum.
Değerli arkadaşlarım, 533 sıra sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı üzerinde söz aldım. Bu kanun tasarısı Plan ve Bütçe Komisyonuna 82 madde olarak geldi, şimdi, Genel Kurula 96 madde olarak intikal etti, birlikte görüşüyoruz.
CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Bir de geçici madde var.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Evet, bir de geçici madde var.
Biz Plan ve Bütçe Komisyonunda maalesef hızlı bir şekilde görüşmek zorunda kaldık, daha fazla detaya girmemiz gerekirdi birçok konuyla ilgili olarak çünkü her torba kanunda bahsettiğimiz sıkıntılar burada da var maalesef. Özellikle, değerli konuşmacılar bahsetmediği için söyleyeyim, Anayasa'yla ilgili aykırılıklar var maalesef, epey de çok var.
Bir tanesi 1'inci madde. Diplomatik, hususi ve hizmet damgalı pasaportu yani resmî pasaportu olanlara bir farklılık getiriyor. Resmî pasaport sahipleri ile normal pasaport sahipleri arasında bir farklılık getiriyor. Anayasa'nın eşitlik ilkesine aykırı bir durum.
Kamulaştırma Kanunu'yla ilgili bir anayasal ihlal var maalesef. Yargı tarafından karara bağlanmış, sonuçlandırılmış olan herhangi bir işlem yasayla ortadan kaldırılıyor tekrar. Maalesef böyle bir durum var. Kuvvetler ayrılığı ilkesine aykırı bir durumdur bu biliyorsunuz.
Spor kulüpleriyle ilgili olarak, arkadaşlarım bahsettiler, spor kulüplerinin kazançlarının yine aynı kulüplerin amatör branşlarına harcanması, bütçe prensiplerine, bütçe hakkına aykırı bir durum maalesef.
Tek hazine hesabıyla ilgili olarak da yine "mahallî hizmetlerin idarenin bütünlüğü ilkesine uygun şekilde yürütülmesi" ilkesine aykırılık söz konusu, Anayasa'ya aykırılık var.
6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun'la ilgili bir değişiklik var. Burada da internet yasakları getiriliyor, bir sansür getiriliyor ve haberleşme hürriyetine aykırı bir durum söz konusu.
Yine, bu nükleer santrallerle ilgili olarak, yatırımlarda devlet yardımları hakkındaki kararla, uluslararası anlaşmalarla ilgili olarak... Normal olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisinden geçmiş uluslararası anlaşmaların kanunlar karşısında üstünlüğü var, Anayasa'nın ruhuna aykırı bir işlem yapılmış oluyor maalesef.
Bir de tabii, bu torba kanunla 38 ayrı kanunda düzenleme yapılıyor, temel yasa olarak buraya getiriliyor, aslında bu da İç Tüzük'e aykırı bir durum değerli arkadaşlar. Yani her taraftan, 7 konuyla ilgili olarak Anayasa'ya aykırılık var, İç Tüzük'e aykırılık var; neresinden tutacağınızı şaşırıyorsunuz. Tabii, içerik olarak da... Maddelere geçeceğiz biraz sonra, ben de değerli arkadaşlarım gibi eleştireceğim birçok şeyi ama bu şekilde bir kanun yapma tekniği olmaz, yasama usulü olmaz, bu şekilde Türkiye Büyük Millet Meclisi denetim yapmaz. Bunların hepsi, Türkiye Büyük Millet Meclisini, milletvekillerini, siyasileri seçmen karşısında, vatandaşımız, toplumumuz karşısında küçük düşüren işlerdir, bunlar konusunda çok daha dikkatli olmamız gerekir değerli arkadaşlar.
Şimdi, gelen tasarının gerekçesinde -Başbakan ve bütün Bakanlar Kurulu tarafından imzalanmış biliyorsunuz- diyor ki: "Gerçekleştirilen yapısal reformlar, yatırım, üretim ve istihdamın artırılması, araştırma, geliştirme, yenilik ve tasarım faaliyetlerinin teşvik edilmesi, vergiye uyum maliyetlerinin azaltılması, kayıtlı ekonomiye geçişin teşvik edilmesi amacıyla hayata geçirilen düzenlemeler ile uygulamaya koyduğumuz mali disiplin ve alınan makroekonomik tedbirler sayesinde ülkemiz, gelişmekte olan ülkelerden pozitif yönde ayrışmıştır." Ya, pozitif yönde nasıl ayrışıyor bizim ülkemiz bütün bu uygulamalardan sonra?
MUSA ÇAM (İzmir) - Evet, nasıl ayrışıyor Sayın Bakan?
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Sizin de güldüğünüz gibi yani komik bir gerekçe maalesef.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Büyüdük. Cümle âlem duydu, siz duymadınız.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Sayın Bakanım, çıkın kürsüde şunu savunun, şu komik gerekçeyi bir savunun. Pozitif yönde nasıl ayrışmış Allah aşkına?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Pozitif yönde ayrıştık Sayın Kuşoğlu.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Ya, pozitif yönde ayrıştıysanız o zaman ortada onları gösteren bir şeyler olur. Sürekli olarak torba kanunlar getiriyorsunuz, sürekli olarak "yatırım ortamının iyileştirilmesi" diye kanun getiriyorsunuz kaç seneden beri, bir türlü, yapılması gereken işlere giremiyorsunuz. Bütün bunlardan sonra, vatandaşın durumu malum... Şimdi siz burada söylüyorsunuz da aklıma geldi, ben size söyleyeyim.
Değerli arkadaşlarım, Sayın Maliye Bakanı oradan bağırıyor, laf atıyor da hani bir nazire yapayım: Memleketin iktisadiyatını Maliye Bakanı ne bilir? Müptelayıgama sor ki iktisadiyat perperişan. Değil mi?
MUSA ÇAM (İzmir) - İktisat çok perişan.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Bir daha söyleyeyim: Memleketin iktisadiyatını Maliye Bakanı ne bilir? Müptelayıgama sor ki iktisadiyat perperişan.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Bu bana eskileri hatırlatıyor.
MUSA ÇAM (İzmir) - Tam perişan.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Hatırlatacak tabii ki.
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) - Eskiler bu kadar açık vermiyordu.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Öyle mi?
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Bu, tabii, Bosnalı bir şairimize ait.
Şimdi, Sayın Bakan böyle konuşuyor. Değerli arkadaşlarım, ne yaptınız peki? İşsizlik diyoruz, işsizlik arttı diyoruz, "Teşvik getirelim o zaman..." Ya, teşvik getirildi, 2016'dan beri 1 milyon 150 bin kişi "stajyer kursiyer" adı altında iş sahibi gösterildi, işsizlik hesabından, oranından düşüldü, 1 milyon 150 bin kişi stajyer kursiyer ve İşsizlik Fonu'ndan karşılandı bunların ödemeleri de. İşsizlik aşağı yukarı 4 puan buradan düşürüldü. Şimdi, bunlar mı tedbir? Bunlar pansuman tedbir yani kâğıt üzerinde onlar işsiz görünmüyor. Ondan sonra da Sayın Bakan konuşuyor. Diyoruz ki: "İflaslar arttı, sıkıntı çok, esnaf kan ağlıyor." "Ha, esnafın durumu kötüyse vergileri erteleyelim." diyor. Kaç tane vergi affı getirdiniz? Prim affı getiriyorsunuz sürekli olarak, 8 mi oldu, 9 dokuz mu oldu?
MUSA ÇAM (İzmir) - 2002'den beri 11 oldu.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - "11 oldu." diyor arkadaşlar. Yani irili ufaklılarla bu duruma gelmiş. Bunlar mı tedbir? Vatandaşın, esnafın hâlini görüyoruz. İflaslar arttı diyoruz. "Teşvik..." İşsizlik, sıkıntılar artıyor. "Teşvik..." Döviz kalmadı diyoruz. "O zaman yurt dışından para gelmesini teşvik edelim, bütün yasakları kaldıralım." diyor, öyle kanun çıkarıyor. Bunlarla iş mi yürür? Faizler yükseldi diyoruz, sıkıntı oluyor. O zaman bankalara fırça atalım, onu da halledelim diyoruz. Yani, memleketin iktisadiyatı, ekonomisi böyle yönetilmez, bunlarla olmaz bu işler.
SGK primlerini devlet ödesin de Sayın Bakanım, bakın, konuşuyorsunuz "Şunu bunu yaptık." diye, 2016 gerçekleşmesini söyleyeyim, SGK'ya ödediğiniz, ödenilen para, bütçe transferi 108 milyar 2016'da, 2016'da. 2018 bütçesine 135 koydunuz, 135 milyar; bu 150 milyar olacak yani iki yılda 108'den 150 milyara çıkıyoruz; Sosyal Güvenlik Kurumuna hazine transferi 150 milyara çıkıyor, 44-45 milyar artıyor iki yılda. Bunun altından kalkılır mı? Bunlarla ilgili bir tedbiriniz var mı? Tedbir yok, tam tersine Sosyal Güvenlik Kurumunun açıklarının artmasıyla ilgili olarak yapılan düzenlemeler var. Bunlar görülmeden bu ekonomi yönetilir mi? Bunlar mıdır tedbir? Kayıt dışı da ayrı bir konu. Üzülmemek mümkün değil.
Sayın Bakanım, şimdi laf attınız, şeyi çıkaracağım. Bugün, Katma Değer Vergisi Kanunu'yla ilgili bir düzenleme getirecektiniz 26 maddelik yani daha doğrusu geldi de, Komisyonda görüşülecekti, ertelendi. Şimdi sorayım ben size: 2017 yılı merkezî yönetim bütçe gelirleri: Gelir vergisi, 108 hedeflenmiş 2017 için, 112 tahsilat yapılmış. Kurumlar vergisi, 46 hedeflenmiş, 52. Bakın, bu da fazla. Hemen hemen bütün vergilerde hedeften daha fazla şey var. Dâhilde alınan mal ve hizmet vergileri 212; 211 ama dâhilde alınan katma değer vergisinin hedefi 57; 55 gerçekleşmiş. Katma değer vergisiyle ilgili olarak getiriyorsunuz "Daha adil bir düzenleme yapacağız, iade yapacağız." diyorsunuz. 160 milyar lira -ne kadar doğrudur bilmiyoruz, basından öğreniyoruz, bu rakamları vermiyorsunuz hiçbir zaman- katma değer vergisi iadesi var vatandaşın, işletmelerin, kaç seneden beri de ödenmiyor, kaç seneden beri, 160 milyar. Hadi bunun bir kısmı KİT'lerin ve belediyelerin, geriye kalır 100 milyar lira, en azından 100 milyar lira -gerçek rakamı gerçekten bilmiyorum- işletmelerin alacağı var. Bunlar ihracat yapıyorlar, bunlar Türkiye koşullarında istihdam sağlıyorlar. Nasıl teşvik ediyorsunuz siz bunları? Bunlarla ilgili gerçek bir düzenleme yapabiliyor musunuz? Niye ertelediniz bugün katma değer vergisiyle ilgili görüşmeleri? Bunları, katma değer vergisiyle ilgili olarak hedeflerin altında kalmasını izah edemiyorsanız... Katma değer vergisiyle ilgili olarak bakın, 2018 Ocağı itibarıyla 2 milyon 595 bin katma değer vergisi mükellefi var, 2 milyon 595 bin. 2002'de ne kadarmış biliyor musunuz? 2 milyon 872 bin. 2 milyon 872 binden şimdi, 2018'de 2 milyon 595 bine düşmüş katma değer vergisi mükellefi sayısı. Bunları falan araştırmıyor, bunları bilmiyor, sebepleri ortaya konmuyor. Neden KDV tahsilatı yapılamadığını bilmeyen bir Maliye Bakanlığı. Ondan sonra da "Biz memleketi kurtardık." diyorlar. Olur mu, böyle mi yürütülür bu işler? Ben bunları eleştiriyorum. Bu konularla ilgili olarak gerçekten samimi, pansuman olmayan tedbirler gelsin.
Geçen sefer, bu yatırım ortamının iyileştirilmesiyle ilgili kanun görüşmeleri sırasında anlattım. Son üç senede, 2015, 2016, 2017'de 13 bin kişi, 1 milyon doların üzerinde hesabı olan ya da hesap sahibi, parasını yurt dışına göndermiş. Neden bu olmuş? 13 bin kişi 1 milyon doların üzerindeki parasını neden yurt dışına gönderir? Bununla ilgili bir çalışma yapıyor musunuz? Bunları getiriyorsunuz ama sorun burada, sıkıntı burada. İnsanlar güvenmiyorlar, parası olan güvenmiyor, beyni olan da gidiyor yurt dışına, dil biliyorsa, yurt dışında iş bulabiliyorsa gidiyor, parası olan da parasını kaçırıyor. Ne kadar gayrimenkul alındı yurt dışında? Herkes biliyor, bir bizim devletimiz bilmiyor, bir bizim devletimiz görmüyor. Herkes yurt dışında, imkânı varsa, gidiyor ev alıyor, gayrimenkul alıyor, işini yurt dışına götürüyor, kaçırıyor. Büyük sıkıntılar var, bunları hepimizin görmesi lazım. Samimi olarak bu konularla ilgili bir şey yapacaksak Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak, Meclis üyeleri olarak oturup doğru dürüst bunları konuşmamız lazım. Ama bir şeyler geliyor, görüşülüyor, Anayasa'ya aykırı diyoruz, önemli değil; İç Tüzük'e aykırı, önemli değil; temel kanun olarak gelmemesi lazım, önemli değil; ya ihtisas komisyonlarında görüşülmesi lazım, önemli değil... Nedir önemli olan? Peki, memleketin durumu da ortada, esnafın durumu ortada, vatandaşın durumu ortada. Bunlar önemli değil de ne önemlidir peki? Bunları görmeyecek miyiz Allah aşkına? Seçim yatırımları, bütün bunlar sonuç olarak seçim yatırımıdır.
Maliye Bakanlığı -ki ben de Maliye Bakanlığından yetiştim, ocağımdır- devlettir, devlet adına iş yapar. Ya, geçenlerde Avrasya Tüneli'nin Katma değer vergisi 18'den 8'e düşürüldü. Böyle bir şey olur mu? Özel, spesifik, belli bir yerin katma değer vergisi 18'den 8'e düşürülüyor. Bunlar Maliye Bakanlığı tarafından yapılmayan şeylerdi. Maliye Bakanlığı asla böyle bir konuya tevessül etmezdi, böyle bir şey teklif dahi edilemezdi. Bunların olmaması lazım. Onun için üzülüyoruz.
Refah bu makro rakamlarla değil de insan odaklı rakamlarla, insana ilişkin rakamlarla ortaya konur. Bir gün bir bakan çıkıp da "İnsanlarımızla ilgili olarak rakamlarımızı şöyle şöyle düzelttik." diyemedi, demiyor. Bunları ortaya koymak lazım. Biz Cemal Bey'le geçen sene katılmıştık Avrupa Birliği, Avrupa Parlamentosunun müşterek düzenlediği bir ekonomik toplantıya, geçenlerde de Sayın Nejat Koçer Bey'le katıldık, orada da bütün değerlendirmeler insan üzerinden yapılıyor, insan odaklı, insanla ilişkili rakamlar üzerinden ekonominin durumu değerlendiriliyor, yoksa makro rakamlar üzerinden değil artık.
Önemli konular var. Biraz önce değerli arkadaşlarım bahsettiler. Tasarının 54 ve 55'inci maddelerinde benimle ilgili olarak bir konu var. Bu 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun değerli arkadaşlarım. Şimdi, bir devlet yapısı var, devlet içerisinde de mali bir yapı var. Bu mali yapıyı, mali yönetimle ilgili yapıyı... Maliye Bakanlığının kendi kanunu var, Sayıştay Kanunu var, bu 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun var, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu var, SPK Kanunu var, leasingle ilgili kanunlar var, bankacılıkla ilgili banka kanunları var. Yani mali yapı bunlarla düzenleniyor. Şimdi bunlar bu dönemde, bu iktidar döneminde yenilenen kanunlar. Yeniden düzenlendiler ama yeniden düzenlemesine rağmen hepsiyle ilgili olarak yeniden, daha sonra maddeler getirildi, değişiklikler yapıldı. Hepsi yıpratıldı, bütün bu kanunlar, bu yapı, bu kamu mali yapısı, hepsi hasar gördü baştan aşağı.
Şimdi bu tasarının 54 ve 55'inci maddelerinde de yine böyle bir düzenleme söz konusu, bununla da yine aynı şekilde kamu mali yapısı zarar görüyor. Bir tek hazine hesabı vardır değerli arkadaşlarım, buna göre... Daha doğrusu şöyle başlayayım: Merkezî yönetim bütçesi bütün devletin bütçesidir çok basit bir tanımla. Bunun içerisinde genel bütçe idarelerinin genel bütçesi vardır, özel bütçeli idareler vardır -üniversiteler gibi- düzenleyici ve denetleyici kurum bütçeleri vardır, SGK gibi sosyal güvenlik kurumlarının bütçeleri vardır ve mahallî idarelerin bütçeleri vardır. Bunlar, hepsi kamu kuruluşu olmasına rağmen farklı şekilde bütçe anlayışı olan, farklı anlayışlarla yönetilmesi gereken yerlerdir. Genel bütçeye dâhil idarelerin tek hazine hesabı vardır, bilgisayar yazılımıyla buralardaki nakit kontrolü gayet güzel yapılmaktadır, yıllardan beri bu vardır, 90'lardan beri yapılıyor. Ama şimdi getirilen bu düzenlemeyle genel bütçeli idareler, özel bütçeli idareler, düzenleyici ve denetleyici kurumlar, mahallî idareler, hepsi birbirine karıştırılıyor yani kamu kuruluşlarındaki farklı anlayış, farklı bütçeleme, farklı yönetim teknikleri ortadan kaldırılıyor. Ne için yapılıyor bu? Oradan birkaç kuruş tasarruf etmek adına. O da soru işareti, öyle bir tasarruf var mı yok mu onu da bilmiyoruz, bunun hesabı da gelmedi, hesabı da getirilmedi maalesef ama bir kamu mali yapısı, mimarisi bozuluyor, maalesef bozuluyor. Bunlar Maliye Bakanlığı tarafından yapılmaması, teklif dahi edilmemesi gereken konular maalesef. Bunlar yanlış işler, bir anlamda idareimaslahatçılık.
Yine, Maliye Bakanlığına bağlı olan Özelleştirme İdaresi 14 şeker fabrikasını, biliyorsunuz, özelleştirme kapsamına aldı ki çok önemli. Halk tarafından, kamuoyu tarafından böyle bir ortamda bile bayağı bir tepki görüyor. Değerli arkadaşlarım, 14 tane kamu fabrikası açtı mı bu iktidar ki 14 tane kamu fabrikasını kapatıyor?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Sayın Başkan, bir dakikanızı alabilir miyim sözlerimi tamamlayayım.
BAŞKAN - Sayın Kuşoğlu, tabii, sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurun.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Evet, bu şeker fabrikaları konusu gerçekten önemli bir konu, hem sağlıkla ilgili boyutu var hem doğrudan ekonomiyle ilgili boyutu var. Bunun çok daha iyi değerlendirilmesi ve düşünülmesi lazım. Kamuoyunda da çok önemli tepkiler var bu konuyla ilgili.
Sayın Bakana ben Komisyon sırasında sormuştum, yani "Artık liberal ekonomiden, serbest ekonomi anlayışından, bu krizden sonra özellikle, kamu yatırımlarına dönüldü, devlet birçok alana giriyor; siz tam tersine çekiliyorsunuz, bu yanlış." demiştim "Bizim anlayışımız budur, biz böyle yapıyoruz." dedi. Ama bu dönemde kamu yatırımlarının olması lazım. Belli yerlerde, bölgelerde ve sektörlerde kamu yatırımı olmazsa kalkınma olması mümkün değildir. Bunu sizler de, iktidara mensup çok değerli arkadaşlarımız var, onlar da gayet iyi biliyorlar ama bunun dillendirilmesi lazım. Kamu yatırımları belli bölgelerde ve belli sektörler itibarıyla yapılabilmeli değerli arkadaşlarım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)