| Konu: | Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 62 |
| Tarih: | 21.02.2018 |
CEYHUN İRGİL (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kamuoyunda yardımcı doçentlik ve doçentlik yasası olarak bilinen yasayla ilgili 8'inci maddedeki düzenlemede partimiz olarak herhangi bir özel önerimiz yok, maddeye katıldığımızı düşünüyoruz.
Ben genel olarak yasada ilk kez söz almış bir konuşmacı olarak ve Komisyon üyesi olarak yasayla ilgili genel bazı anekdotları ve notları size iletmek isterim bundan sonraki görüşmeler açısından. Yasa Komisyonda görüşülürken sizin sıkça yaptığınız bir eleştiri var: "Cumhuriyet Halk Partisinin hiçbir zaman bir önerisi olmuyor ve her şeye karşı çıkıyor, hiçbir öneri getirmiyor." diye. Komisyonda aşağı yukarı 30'a yakın önerge verildi Komisyon üyelerimiz tarafından ve bunların birçoğu tarafınızdan kabul edilmedi. Bunlardan bir tanesi, özellikle ÖYP konusundaydı, benden önceki konuşmacılar onu söyledi, onu zamanı gelince tekrar madde üzerinde arkadaşlarım detaylı şekilde anlatacaklar ama ÖYP maddesinin önergesi AKP'nin oy birliğiyle reddedildi.
Daha sonra, doçentlik başvurularının zamanının kısıtlanmamasını, bütün yıl boyunca yapılmasını önermiştik, bu da AKP tarafından oy birliğiyle reddedildi. Doçentlerin ve profesörlerin motivasyonu ve denetimi açısından bir puanlama sisteminin getirilmesini önerdik, bu da AKP tarafından oy birliğiyle reddedildi. Daha sonra tüm yayınların ulusal arşivde toplanması ve bir ulusal arşiv tez ve yayın sistemi oluşturulmasını istedik. Ulusal tez bölümü kabul edildi, yayınlar kabul edilmedi.
Yardımcı doçentlik kadrosundaki doçentlerin koşulsuz olarak kadrolarına atanmasını, bu haksızlığın giderilmesini çünkü bu insanların yardımcı doçentlik kadrolarında doçent unvanı aldıkları hâlde özlük haklarından ve birtakım maaş kayıplarından bahsettik. "Bu insanların haklarını, bu bir fırsattır, iade edelim." dedik. Bu da AKP tarafından kabul edilmedi.
"Kişiye özel ilan olmasın." dedik, burada hiç yeri bile gelmeyecek, konuşulmayacak. "Üniversite ilanlarında dünyada bir kişiye özel ilanlar çıkıyor, bunu yapmayın, bu ahlaki değil. Üniversitedeki asıl sorun akademik değil, etik sorun, ahlaki sorun. Kişiye özel ilanda gelin bir kısıtlama yapalım, bir formül bulalım." dedik. Dediler ki "Hiç gerek yok, zaten bizim üniversitelerimiz böyle şeyler yapmaz, böyle bir şey yok." Oysa ben, yüzlerce örnek gösterebilirim. Bu konuda yaptırım ve sayıları istedik, YÖK ne yapmıştır bu konuda? Bugüne kadar kimlere ceza vermiştir, kime yaptırım uygulamıştır, henüz o konuda da yanıt almadık.
Bizim açımızdan bu teklifin en sıkıntılı bölümü, doçentlikteki sözlünün kaldırılmasının elbette ahlaki açıdan tartışılır ve birçok sorun vardı. Ben şahsım adına yani olumlu buluyorum ama bizim de bazı Komisyon üyelerimiz nitekim AK PARTİ'den, AKP'den de birçok arkadaşımız da karşı duruyorlar buna. Haklı oldukları yan var, iki tarafın da ama şöyle bir şey var: Biz şunun sorgulanmasını istiyoruz, bu önemli bir şey, ben bunu daha önce bir raporlama da yapmış, kamuoyuyla paylaşmıştım, orada da söyledim. Bilimsel alanı, kişinin bilim alanını sorgulayan, bilim alanını denetleyen ve bu konudaki yeterliliğini, sanatta yeterliliğini, uygulamada yeterliliğini denetleyecek bir sistem getirilmesi lazım. Bu, merkezî bir sınav olur, başka bir şey olabilir. Ama sözlü sınavın, kişilerin egolarını tatmin etmeye yönelik ve çok da subjektif olan ve çok da ahlaksız boyutlara ulaşan, son dönemlerde çok da yanlı ve yandaş somut örneklerle karşılaştığımız sözlü sınavın kaldırılması çok iyi oldu.
Bu arada kadro atamalarının rektörlerin inisiyatifine bırakılması bu teklifin önemli açıklarından bir tanesi. Buna da mutlaka karşı çıkıyoruz ve bir şekilde bu atamaların objektif kriterlerle ve denetlenebilir olmasını istiyoruz. Yani bir insan hakkı yendiğinde veya sorun çıktığında mahkemeye gidebilmelidir. Bu yüzden denetlenebilirlik ilkesi konmalıdır.
Bunun dışında istediğimiz önemli veya getirdiğimiz ek maddelerden bir tanesi öğrenci affıydı. Bu ülkenin kanayan bir yarası öğrenci affı. Herkes bizimle hemfikir. Komisyon dışında oturuyoruz, herkes "Haklısınız." diyor ama geliyoruz, hiç kimse öğrenci affına el kaldırmıyor. Nitekim AKP'nin oy birliğiyle reddedildi. Buradan ben öğrenci affı bekleyen bütün ailelere ve öğrencilere söylüyorum. Arkadaşlar, bu insanlar nereye gitsinler? Başka yerde okuma şansları yok ki. Başka ülkeye gitmekten başka koşul da yok. Yani biz, başka ülkelerden öğrenci gelsin diyoruz, kendi ülkemizin insanları okullarını ve eğitimlerini tamamlamak için başka yerlere gitmek zorunda kalıyorlar. Komisyonda çok acı örnekler, acı mailler okudum. Buna rağmen, insani olarak, vicdani olarak hak verdiler ama oy vermediler.
Bunun dışındaki en önemli sorunlardan bir tanesi, bu yasada açık kalan, biraz önce Bakana sordum, Bakan teyit etti ama kayıtlara geçmesi açısından bir kez daha vurgu yapıyorum, burada "Doçentlik sınavına şu ana kadar girmiş, tez aşamasını geçmiş, eserleri geçmiş ama sözlü de kalmış tüm arkadaşlar..." Tamam, buraya kadar tamamız ama şimdi o eser aşamasında...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın İrgil, bir dakika.
CEYHUN İRGİL (Devamla) - Bu teknik olarak çok önemli bir sorun; bunu mutlaka burada Bakanlığın ve YÖK'ün teyit etmesi lazım tekrar tekrar. Şimdi arkadaşlar soruyor: 2016 kriterleriyle girenler var, 2016'dan önceki kriterlerle başvuranlar var. Biraz önce Sayın Bakan yanıt verdi aslında ama hâlâ Twitter'dan ve mesajdan soruyorlar. Diyoruz ki 2016 öncesi giren veya sonrası -fark etmiyor- sözlüden kaldıysanız, eserden geçtiyseniz bu yasaya göre herkes "doçentlik" unvanı alır. Bakın, kadroya atanır değil ama unvanı alır. Doğru mudur Sayın Bakanım?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Doğrudur.
CEYHUN İRGİL (Devamla) - Bakan teyit ediyor, ben burada vurgu yapayım. Biraz önce söyledi ama yine de arkadaşlar çok emin olamamışlar. Sonuç olarak buradaki asıl sorun, şimdi doçent atamasının -yani bir insan doçent oldu ama bir yere başlaması lazım eğer özel sektörde çalışmayacaksa- rektörlere bırakılmış olması. İşte gelin, hep beraber bunu objektif hâle getirelim. Yoksa yanlı ve yandaş atamaların önüne geçemeyiz.
Bu yüzden hepinizin ilgisini, dikkatini ve bu konuda duyarlılığını bekliyorum. Bütün heyetinize de teşekkür ediyorum. Sağ olun, var olun. (CHP sıralarından alkışlar)