GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:62
Tarih:21.02.2018

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Başkanım, teşekkür ediyorum.

Öncelikle, okuryazarlık seferberliğine ilişkin usul ve esasların yer aldığı genelge 81 ile Bakanlığımızca gönderildi. Genelgede, Anayasa'da yer alan eğitim hakkı ve bilhassa yetişkin okuma yazma eğitiminin hayat boyu öğrenmenin temelini oluşturduğu ifade edildi.

2008 yılına girildiğinde okuma yazma bilmeyen yetişkinlerin sayısı 4 milyon 863 bin, yüzde 9,24 iken Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından başlatılan Ana Kız Okuldayız Kampanyası sonucunda, 2012 yılında bu sayı 2 milyon 784 bine düştü, yüzde 4,93. UNDP'nin yani Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı'nın İnsani Gelişmişlik Raporu var. O gelişmişlik raporunda 15 yaş ve üzeri okuma yazma bilmeyenlerin oranı olarak Türkiye'de bilenlerin oranı yüzde 95, dolayısıyla bilmeyenlerin oranı yüzde 5. 2002'de bu rakam ise yüzde 85,1 olarak gösteriliyor yani 2002'de bu toplumdaki 100 kişiden 15'i okuma yazma bilmiyorken şimdi 5 kişiden aşağıya düştü. Bu sayıyı daha da azaltmak istiyoruz. Herkes kendi ailesine, yakın çevresine baksın. Herhâlde 80 yaşın üzerinde veya 70 yaşın üzerinde, anneleri, dedeleri bu yaş seviyesinde olanlara okuma yazmayı kazandırmak istiyoruz ve bu kapsama sadece Türk vatandaşları değil, ola ki herhangi bir nedenle Türkiye'de geçici sığınma talebinde bulunanların da bir şekilde... Çünkü biz Yunus Emre Enstitüsünü kurduk. Buradaki gayemiz Türkçeyi öğretmekti. Nereye? Kendi ülkelerine gidiyor, Türkçeyi... Bir şekilde, öyle veya böyle, onlar bizim ülkemize gelmişse okuma yazma kurslarına bunların da dâhil edilmesini istedik.

Bir başka sayın vekilimizin, Türkiye Cumhuriyeti'ni kuranlarla birilerinin problemi olduğu, dolayısıyla bu problemin... Toplum tarafından kesinlikle kabul edilmez. Sadi Şirazi'nin çok güzel bir sözü var, diyor ki: "Kazara bir sapan taşı bir altın kâseye değse ne taşın kıymeti artar ne kıymetten düşer kâse." Dolayısıyla da birisinin bizim değerlerimize saldırması, taş atması onun değerini artırmaz, bizim değerlerimize de değerini kaybettirmez. Dolayısıyla, herkesin yapmış olduğu varsa sıkıntılı bir şey kendisiyle ilgili bir husustur.

KAZIM ARSLAN (Denizli) - Hükûmetin değeri düşüyor efendim, iktidarın değeri düşüyor Sayın Bakan.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Dediğim gibi kendisiyle ilgili bir husustur. Biz bütün değerlerimizin kabul edilmesini, evlatlarımıza benimsetilmesini istiyoruz. Toplum böylelikle bir arada olur, geleceğe daha umutla bakar ve güçlenir.

Bir başka husus, yine -daha önceki sorularda da buna benzer söylenmişti- "Öğretmenler açığa alındı veya ihraç edildi." Bakanlığımız tarafından açığa alınan öğretmenlerin şu anda sayısı 500 civarında, bin civarında bile değil, 600'ün altında. Dolayısıyla, biz Bakanlık olarak açığa aldığımız öğretmenlerin bir şekilde açığının sona erdirilmesi için gerçekten çalışıyoruz, inceleme yaptırıyoruz, birincisi bu. Ancak, illerde valilikler tarafından 3 bine yakın öğretmen de açığa alındı. Dolayısıyla, valiliklerin aldığını da biz göreve iade edemiyoruz. Ancak, İçişleri Bakanımıza rica ettim "Lütfen bu açıktaki 3 bine yakın öğretmenin bir an önce soruşturmalarının tamamlanaraktan..." Hangi karara varırlarsa; eğer kamuda kalmasında sakınca görülüyorsa da -olabilir- devletin valisi, bir şekilde çalışma yaptırıp kendince bir kanaate ulaştıklarında bize iletirse biz gereğini yaparız. Dolayısıyla da şu anda Bakanlıktaki sayı 500 civarında, valiliklerde de 3 bin civarında var. En kısa zamanda bunu neticelendirmeye çalışıyoruz.

Bir şekilde ihraç edilmiş olanlar var, sayın vekilimiz de söyledi. Ama daha sonra, valiliklerden gitmiş, kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin de bir karar alınmışsa bunu da... Olağanüstü Hâl Komisyonunda şu ana kadar 10 kişi iade edildi. Neden iade edildi? Birçoklarında bu oldu. Diyelim ki biz "ByLock var." diye ihraç etmişiz ancak geçen sürede savcılığa gitmiş, "ByLock olduğu tespit edilemedi." diye bir karar alınmış kovuşturmanın yeri olmadığına ilişkin, onun üzerine de geri gönderdi. Biz öğretmenlerimizin bir an önce göreve dönmesi için gereken her şeyi yaparız.

Yurt sorunuyla ilgili söylendi. Bakın, Bakanlığımız olarak şu anda -Kredi Yurtları söylemiyorum, Bakanlığımızın bünyesinde olan- 200 bine yakın pansiyon kapasitemiz var, barınan öğrenci sayısı 150 bin civarında, boş kapasite 50 bin civarında yani 200 bin kapasitenin 150 bininde öğrenci var, 50 bini boş; doluluk oranı yüzde 75 civarında. Dolayısıyla da istiyoruz ki evlatlarımızı hiçbir kimseye bırakmadan, ister dernek ister vakıf, başka bir şey olmadan... Onlar da sivil toplum kuruluşları, ön yargılı olarak suçlu da ilan etmiyoruz ama bu görevin öncelikle devlet tarafından verilmesini istiyoruz. Biz çalışmalarımıza gayret ediyoruz ama bilin ki devletin pansiyonlarında yani ortaöğretime yönelik olarak açık var, doluluk yok. Kredi Yurtlarda ise 200 binken 600 bin civarına geldi ama hâlâ eksiklik var mı? Var ama yeni yurtlar da yapılıyor. İnşallah en kısa zamanda bunu da ortadan kaldıracağız.

Yine, 20 bin öğretmen ataması içerisinde engelli öğretmen yok ancak en kısa zamanda ilave 500 bin öğretmenin de -Başbakanımız ifade etmişti- alımı için duyurusuna çıkacağız, çok kısa bir zaman içerisinde.

"Ağustos ayında yeni bir atama yapacak mısınız?" Hayır, yeni bir atama yapmayacağız.

ZÜHAL TOPCU (Ankara) - Siz sorunu kökten çözüyorsunuz Sayın Bakan, "500 bin" diyorsunuz, "500" galiba.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - 500, 500. O kadar engelli olamaz da yani "engelli öğretmen" deyince demek ki bir sürçülisan oldu.

ZÜHAL TOPCU (Ankara) - Hayır, sevindik aslında.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Ama dediği gibi zaten arife tarif gerekmez yani engelli öğretmen de 500...

KAMİL AYDIN (Erzurum) - Efendim, o kadar kadromuz varsa herkes gönüllü engelli olur.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Yok yani, onu da yapmayalım.

Yine bir sayın vekilimizin "Acaba bu öncelik nedir?" diye bir sorusu oldu. Eğitimle ilgili şu anda Komisyonda bekleyen bir yasamız yok, Eğitim Komisyonundan arkadaşlarımız var. Dolayısıyla eğitimle ilgili ister Yükseköğretimden gelsin ister Bakanlığımızdan gelsin hangi yasa gelirse onu geçiriyoruz. "Başkası var mı? Bu, öncelikli midir?" Sırada bekleyen başka bir yasamız yok. "İhtiyaç mıdır?" İhtiyaçtır, onun için geçirdik.

İkincisi, sertifikalı eğitim, Kamil Hocam aynen katılıyorum, kesinlikle yani para karşılığı sertifika verilmemesi lazım, ikili eğitimin olmaması lazım.

KAMİL AYDIN (Erzurum) - Ticari bir metaya dönüştü.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Bundan sonra Yükseköğretim Kurumumuzla birlikte... Yeni eğitim fakülteleri, dikkat ettiyseniz, takip ettiyseniz son dört veya beş yıldır hiçbir eğitim fakültesi açılmadı, gerçekten ihtiyaçtan fazla var. Yeni, geçen yıl kabul ettik, hep beraber kabul ettik bir yasayı, Yükseköğretim Planlama Kurulunu kurduk. Nedir Yükseköğretim Planlama Kurulunun amacı? Hangi fakülteler açılacak, hangi bölümler açılacak ve bu bölümlere ne kadar kontenjan verilecek bu Yükseköğretim Planlama Kurulu karar versin de üniversiteyi bitiren öğrencilerimizin umutları ile bitirdikten sonraki durumları birbirine çakışabilsin diyerek.

KAMİL AYDIN (Erzurum) - İstihdam odaklı olsun efendim.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Efendim, aynen, bizim o yasayı çıkarma amacımız da oydu.

Teşekkür ediyorum Muhterem Başkanım.