GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:62
Tarih:21.02.2018

AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA İSEN (Sakarya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi üzerinde AK PARTİ adına söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değişim hayatın hemen hemen her alanında işlevini sürdüren en temel gerçeklerden birisi. Konu eğitim ve sağlık ise bu değişimin daha da kaçınılmaz olduğuna kuşku yok. İktidarların başarısı da bu değişim sürecini iyi okuyup, iyi yönlendirmeye bağlı. Bunu yapabilenler, halkımızın nezdinde de aklanarak iktidarlarını sürdürmektedirler. Gururla ifade etmek istiyorum ki AK PARTİ yaklaşık on altı yıldır milletimizin bu anlamda olumlu onayını alarak iktidarını sürdürmektedir.

AK PARTİ iktidarı döneminde dinamik konumuyla eğitim hep en önemli konumuz oldu, yatırımlarımızda önceliği ona verdik, baştan itibaren mesaimizin büyük bölümünü de bu uğurda harcadık. Şunu ifade etmek isterim ki bu alanda elde edilecek başarı ufuk çizgisi metaforu gibidir, yani ne yaparsanız yapın neticede yeni sorunlar ve yeni imkânlar karşınızda olmaya devam edecektir. Asıl olan iyi niyetle bunların üstesinden gelmeye niyetli olmaktır. Çok şükür ki AK PARTİ kadroları da her daim bu gayretin içinde oldular. Bugün geldiğimiz noktada okul öncesi hariç nicelik açısından iyi bir noktadayız.

Çeşitli vesilelerle eğitimin her kademesindeki başarılar buralarda zaman zaman ifade edildi. Ben size hem genel çerçevede hem de milletvekili olduğum Sakarya ilindeki üniversiteden birkaç örnek vermek istiyorum: İktidara geldiğimizde 73 olan üniversite sayısı, şu anda 187'dir. Bugün Türkiye'nin her vilayetinde üniversitemiz var, daha önemlisi bugün Anadolu şehirlerini ziyaret ettiğiniz zaman buralarda en görünür inşa alanları, en görünür mimari alanlar üniversite sahalarıdır. Gidin Erzurum'a, gidin Tokat'a, gidin Sakarya'ya, gidin Konya'ya, buralarda gerçekten son derece mamur, son derece güzel inşa edilmiş üniversite kampüsleriyle karşılaşılacaksınız.

Merhum Nurettin Topçu'nun bir sözünü hatırlatmak isterim: "Üniversite profesörlerimiz köy çocuklarını okutmaya başladıkları zaman memleket kurtulacaktır." demektedir. Elbette bu işlem bizimle başlamadı ama bizimle çok arttı.

2017 Dünya Ekonomik Forumu Raporu'na göre, Türkiye, 137 ülke arasında yükseköğretime erişim oranında dünyada 2'nci sırada yer almaktadır. 2002 yılında üniversitelerde okuyan öğrenci sayısı 1 milyon 500 binlerde iken 2018 yılı itibarıyla 7 milyon 600 binlere ulaşmıştır bu rakam. 2002 yılında öğretim üyesi sayısı 26.525 iken 2018 yılında yaklaşık 3 kat artarak 75.201 olmuştur. Yine 2002 yılında öğretim elemanı sayısı 70.012 iken 2018 yılında 155.305 rakamına ulaşılmıştır.

Bir üniversitenin kalitesini artıran en önemli göstergelerden biri barındırdığı yabancı öğrenci ve yabancı öğretim üyesi sayısıdır. Vereceğim rakamlara dikkat etmenizi istirham ediyorum. 2002 yılında yabancı uyruklu toplam öğrenci sayısı 10.898 iken bugün itibarıyla 123.157 rakamından söz ediyoruz yani yaklaşık 12 katlık bir büyümeden. Bu da Türkiye'nin son yıllarda eğitim alanında da bir cazibe merkezi olduğunun göstergesidir.

Küreselleşmenin bir yansıması olarak Türk yükseköğretimi bu dönemde Erasmus, Mevlâna ve Farabi gibi programlara da katılmış ve 150 bin civarında öğrenci bunlardan yararlanmıştır.

Memleketim olan milletvekili olduğum Sakarya'daki Sakarya Üniversitesinde 2002 yılında bir tek yabancı öğrenci bulunmamaktaydı. 2018 yılında ise 3.369 yabancı öğrenci burada eğitim görmektedir. Bunlar sadece lisans öğrencisi de değil, içlerinde ciddi miktarda lisans üstü eğitim yapan öğrenci mevcut. Ayrıca Sakarya Üniversitesi, Avrupa Kalite Ödülü'ne layık görülmüş Türkiye'deki tek üniversitedir.

Ülkemizde 2002 yılında yabancı uyruklu öğretim elemanı sayısı 897 iken 2018'de 3.061'dir. Elbette bu rakamları daha da artırmak elimizdedir ve beklentimizdir. Bunların ötesinde, yabancı birimlerle imzalanan ortak eğitim protokolü sayısı 207'dir. Bunlarla kalite güvencesi ve ortak diploma programları konusunda anlaşmalar yapılmış, özellikle Türk ve İslam dünyası üniversiteleriyle yakınlaşmalar sağlanmıştır.

Şimdi sıra işin nitelik boyutuna gelmiştir. Bu konuda da tam bağımsız çalışacak bir Yüksek Öğretim Kalite Kurulu kuruldu ve çalışmaya başladı. Değerli arkadaşlar, bunu çok önemli buluyorum; gerçekten, nicelik açısından aştığımız sorunları bütünüyle nitelik açısından da aştığımızı söyleyemeyiz ama bu konuda aşılması gereken merhaleler katedilmiştir ve bu kurul bu yıldan itibaren çalışmalarını başarılı bir biçimde sürdürecektir.

Yükseköğretim, Türkiye'de genellikle standart bir görüntü arz etmekteydi. Yeni dönemde bir misyon farklılaşmasına gidilmiş ve bölgesel kalkınma odaklı üniversiteler ile araştırma ağırlıklı üniversiteler belirlenmiş ve bunlar da kendi içlerinde bir yarışa sokularak bir rekabet ortamı oluşturulmuştur. Burada dereceye girdiği andan itibaren bir üniversitenin kalması mümkün değildir. Ertesi yıl ortaya çıkabilecek kriterlerle bunların yerini yeni üniversiteler alabilecektir.

Doktoralı, nitelikli insan kaynağının artırılması amacıyla öncelikli alanlar belirlenmiş ve bunun için 2 bin doktora kontenjanı sağlanmıştır.

Meslek yüksekokulları, kurulduğu günden beri Türkiye'de amaçlanan hedefe ulaşmış okullar değildir. Şimdi bunların iyileştirilmesi noktasında da yeniden bir eylem planı başlatılmış ve yeni adımlar atılmıştır.

Lisans ve lisansüstü bursların ücretleri artırılmıştır.

Değerli milletvekilleri, yeni ihtiyaçlara bağlı olarak huzurunuza getirdiğimiz yasayla doktora öğretim üyesi ve doçentlik süreciyle ilgili yeni düzenlemeler amaçlanmaktadır. Bu çerçevede öğretim elemanlarının hizmet gücünden verimli bir şekilde faydalanabilmek için düzenlemelere ihtiyaç vardır. Bu teklifle yardımcı doçentlik kadrosu kaldırılarak yerine doktora öğretim üyesi kadrosunun getirilmesi ve bu kadroya atanma şartıyla buralarda görev yapacak öğretim üyelerinin mali haklarının iyileştirilmesi, öğretim elemanları kadrolarında sadeleştirmeye gidilerek okutman ile öğretim yardımcıları kadrolarının kaldırılması ve okutman ile uzman çevirici ve eğitim öğretim planlamacısı kadrolarında bulunanların öğretim görevlisi kadrolarına atanması, doktor unvanına sahip araştırma görevlilerinin ders verebilmesi teklif edilmektedir. Bu bağlamda, doçentlik merkezî yabancı dil sınavında değişiklik yapılmakta, daha önemlisi subjektif değerlendirmelere konu olduğu düşüncesiyle doçentlik mülakat sınavları kaldırılmaktadır.

Getirilen değişikliklerden biri de artan üniversite sayılarıyla çalışamaz hâle gelen Üniversitelerarası Kurulun yeni bir modellemeyle daha aktif hâle dönüştürülme teklifidir. Bu gerçekten önemli arkadaşlar. 27 üniversite esasına göre yapılandırılmış Üniversitelerarası Kurul üniversitelerin oldukça önemli kararlarının alındığı bir merkezdir. Buraya rektörler ve rektör yardımcıları katılır. Dolayısıyla her üniversiteden 2 kişinin katılmasıyla 187'ye ulaşan üniversite sayısının neredeyse karar alamaz bir noktaya taşınması karşısında bu karar getirilmiş ve işleri çok kolaylaştıracak bir noktaya taşınmıştır.

Değerli milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz bu kanun değişikliğiyle akademik yükseltmelerde daha şeffaf ve sorunları giderici, üniversiteleri karar alma süreçlerinde daha öne çıkaran ve onların kendi markalarını oluşturmaya ve sistemde çeşitliliğe imkân tanıyan düzenlemeler amaçlanmaktadır. Bütün bu çabalar ülkemizdeki üniversiteleri kalite bakımından daha iyi hâle getirmek, gelişmiş ülkelerle rekabet edebilir kurumlara dönüştürmek içindir. Şuna samimiyetle inanıyoruz: Bir ülke teknoloji transfer ederek büyük devlet olamaz. Bütün çabamız bunun içindir. Memnuniyetle belirtmek gerekir ki son yıllarda başta savunma sanayi olmak üzere bu alanda da önemli gelişmelere tanıklık ediyoruz.

Bu düzenlemenin ülkemize hayırlı olmasını temenni ediyorum, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)