| Konu: | Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 60 |
| Tarih: | 15.02.2018 |
HÜSEYİN ÇAMAK (Mersin) - Değerli milletvekilleri ve Sayın Başkan; Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Tasarısı'nın 25'inci maddesi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Güzel ülkemizde yatırımların önünü açmak ve yatırımcıya kolaylıklar sağlamak tabii ki hepimizin arzusudur. Özel sektörde yabancı yatırımcı için ortamı iyileştirme düşüncesi makul görünse de bunu sağlamak için esasa ilişkin düzenlemeler yapmadan gerçek ve sağlıklı bir yatırım ortamının sağlanması mümkün değildir.
Türkiye yer altı ve yer üstü zenginlikleri olan bir ülke değil. Bizim her şeyden önce bugün en büyük zenginliğimiz -yararlanılmazsa gelip geçecek olan- genç ve dinamik nüfusumuzdur. Bize benzer nüfus yapısına sahip olup ayağındaki prangaları kırarak bilgi çağının gereklerini yerine getiren ülkelerin nasıl müreffeh seviyelere geldiğini görüyoruz.
Peki, ülkemizde bilgi çağını yakalayamamamızın ve yatırım ortamının iyileştirilmemesinin sebebi nedir? Yatırımcı neden gelmiyor? Hatta ülkedeki yatırımcı da birikim sahipleri de tası tarağı toplayıp ülkeyi neden terk ediyor? Değerli arkadaşlar, OHAL süreci başladığından bu yana yani 2016 ve 2017 yıllarında Türkiye'den 12 bin civarında dolar milyoneri sermayesini yurt dışına taşıyarak ülkeyi terk etmiştir; bu, cumhuriyet tarihinde bir rekordur.
Bakınız, size ilginç bir örnek vereyim: İspanya'da bir süre önce ekonomik sıkıntılar baş göstermeye başlayınca yabancı yatırımcıya oturum izni veren bir yasa yürürlüğe girdi ve o zamanlar 160 bin avroluk bir gayrimenkule sahip olan yabancılara -eşleri ve 18 yaş altındaki çocukları dahil- oturma izni ve vizesiz seyahat hakkı verildi. Bunun üzerine ülkeye ciddi bir sermaye akışı başlayınca bu oran peyderpey artırılarak 500 bin avroya çıkarıldı. İspanya'da ekonominin toparlanmasına vesile olan bu sermaye akışına ne yazık ki en fazla dâhil olan ülkelerin başında Türk vatandaşları geliyor. Örneğin, İspanya Ulusal İstatistik Enstitüsünün verilerine göre, sadece Barselona'da 2017'nin ilk dört ayında gayrimenkul satın alanların yüzde 12'sini Türk vatandaşları oluşturmakta. Bu oranın her gün gittikçe arttığını da biliyoruz. Milano'da ise bu oran maalesef yüzde 17.
Bitmek bilmeyen OHAL belirsizliğindeki antidemokratik ortamda, çoğunluğu bu ülkenin beyin gücü olan orta sınıf ve üstü sermaye, geleceğini artık burada göremiyor. Sonuç olarak yatırımcılar özellikle son yıllarda Türkiye'yi tercih etmek bir yana, şirketini kapatıp gidiyor. Siyasal erkin gücüne pusan yargıya güven sağlanmadan ve demokrasisi güçlü olan bir ülke olmadan ne yerli sermayeyi bu ülkede tutabilirsiniz ne de yurt dışındaki sermayeyi ürkütmeden ülkeye çekebilirsiniz.
Çevre ve Enerji Komisyonları üyeleri olarak geçen yıl gerçekleştirdiğimiz Almanya ziyaretinde de görüştüğümüz yatırımcılar ülkemizin jeopolitik konumu açısından yatırıma çok müsait bir yer olmasına karşın; bürokrasi, güvenlik sorunu, demokrasi açığı ve öngörülemeyen bir ülkeye dönüşmesi yüzünden Türkiye'ye yatırım yapmaya çekindiklerini bizzat bizlere ilettiler.
Peki, bu ülkenin bu hâle gelmesinin nedeni yasada anlatıldığı gibi gerçekten sadece işlemlerin uzunluğu mu, maliyetlerin yüksekliği mi, tapu kaydındaki işlemler ya da noter işlemleri mi? Arkadaşlar, şu çok açık ki bu ülkede yatırım ortamı yasal güvence ve toplumsal barış sağlanmadan asla düzelmeyecektir. Öncelikle, ülkemizde cari açıktan çok daha önemli olan demokrasi açığını kapatmamız gerekir. Yatırımcının güven duymadığı, kendini güvende hissetmediği, her an çatışmaların ve kavgaların olabileceği bir iklimde yatırım yapmasını beklemek hayalden öteye gidemez.
Başkanım, bir dakika... İlk defa istiyorum.
BAŞKAN - Tabii, buyurun. Bir dakika daha ek süre vereyim size.
HÜSEYİN ÇAMAK (Devamla) - Demokrasisi, bağımsız yargısı, hukukun üstünlüğü, özgürlükleri yara almış, yoksulluğu, gelir eşitsizliği gün geçtikçe büyüyen bir ülkede yatırımcı durmaz. Çağdaş bir eğitim sistemi, güven veren bir adalet sistemi olmadan üretim de olmaz, bilim de olmaz, özgürlükler de olmaz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)