GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 697 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:57
Tarih:08.02.2018

MHP GRUBU ADINA AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 513 sıra sayılı Kanun Hükmünde Kararname üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi adına söz aldım.

Devletimizin, milletimizin bekası için Afrin'de devam eden Zeytin Dalı Harekâtı sırasında şehit olan ve her biri birbirinden kıymetli, canımız, kanımız Türk evlatlarına Allah'tan rahmet diliyorum. Kahpe saldırılarda yaralandığı için hastanelerimizde tedavi altında olan yiğit vatan evlatlarımıza ve vatandaşlarımıza acil şifalar diliyorum.

Biz Türkler savaşçı bir milletiz. Allah, vatan, namus, bayrak aşkıyla savaşırız. Yalnız kendimiz için değil, mazlum milletler için de elimizi taşın altına koyarız. Muhterem vatandaşlar, Zeytin Dalı Harekâtı millî bekanın varoluş, yok oluş mücadelesidir. Sınır boylarında azim ve kararlılıkla terörle mücadeleye devam eden bir ülkenin milletvekili olarak, güvenliğimizi tehdit eden terör unsurlarının millet-devlet olarak kenetlenip tek yürek olarak mücadele ettiğimiz sürece yok edileceğinden zerre şüphem yoktur. Kahraman Türk askeri, teröristleri millî iradenin destek ve duasıyla ve iman gücüyle ezecektir.

Milletimiz, Kıbrıs Barış Harekâtı'mız döneminde olduğu gibi, Zeytin Dalı Harekâtı başlar başlamaz soluğu askerlik şubelerinde alarak Türk milletine düşmanlık edenlere karşı topyekûn mücadelenin bir parçası olmakta bir saniye dahi tereddüt etmemiştir. Ne mutlu ki böyle bir milletin mensubuyuz.

İşte, bizi ve tarihî gerçekleri unutarak karşımızda yer alanlara bunları son kez hatırlatıyoruz. Ülkemize yönelen terör tehdidinde uluslararası camiaya 2 seçenek sunuyoruz: Terörle mücadelede bizimle misiniz yoksa düşmanlarımızla mısınız? Çanakkale'yi unutmayın. Türk savaş makinesi bir kez çalışmaya başladığında, karşısında kaç düşman olduğuyla ilgilenmez. Bize kurşun sıkan tüm namluların üzerinden silindir gibi geçerken etkisiz hâle getirdiğimiz teröristlerin nerede doğduğu veya kolunda hangi ülkenin bayrağını taşıdığıyla zerre ilgilenmeyiz. Taşeronlar üzerinden akıtılan kan ve gözyaşından bıktık. Dünyanın mazlum milletleri, taşeron veya günümüz tabiriyle vekâlet savaşlarından çok çekti.

Saygıdeğer milletvekilleri, hani denir ya, Allah düşmanın bile onurlusunu, şereflisini ve delikanlısını karşımıza çıkarsın. Keşke kan ve gözyaşı tüccarlığı yapan korkakların biraz onuru olsa da Türk milletine vekâletler yoluyla yaptıkları düşmanlıkları delikanlıca ifade edebilseler.

Muhterem vatandaşlar, Avrupa'nın göbeğinde PKK teröristlerinin bağış toplaması, çadır açıp Avrupalıları etkileyerek terör faaliyetlerini bir halkla ilişkiler kampanyasına dönüştürmesi ve Kuzey Irak, Suriye ve Güney Kıbrıs'ta PKK'lı teröristleri eğitmesi, Türk milletine karşı terör eyleminde bulunanların iplerinin kimlerin elinde olduğunu kolaylıkla göstermektedir. Bugün etkisiz hâle getirdiğimiz teröristlerin üzerlerinden çıkan silah ve teçhizatların menşelerini gayet iyi biliyoruz. Güney sınırlarımızda adım adım oluşturulmaya çalışılan terör yapılanmasını bir oldubittiye getirmek veya türlü pazarlıklarla bir kısmının zorla ülkemize kabul ettirilmesi mümkün olmayacaktır.

Eğer önümüzdeki günlerde ülkemize gelmesi beklenen Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanı Tillerson ile Ulusal Güvenlik Danışmanı McMaster, Türkiye'ye PYD/PKK varlığını kabul ettirmek üzere geliyorlarsa buradan ellerinin boş döneceklerine emin olsunlar. Şu saatten sonra tüm dünya bilsin ki PYD/PKK terör örgütünün hiçbir unsuruna Türkiye'ye komşu olma fırsatını tanımayacağız. ABD "Menbic'e de girebilirsiniz fakat Fırat Nehri'nin doğusunda kurulacak PYD/PKK varlığını kabul edin." önerisinde bulunursa bu hayallerine Türk milletinin asla izin vermeyeceğini bilmeliler. Bittiği söylenen DEAŞ'a rağmen, sınırımıza ABD'li ve diğer iş birlikçi unsurların gözetiminde Kuzey Irak'tan, Kandil'den, Fırat'ın doğusundan ve Menbic'ten yola çıkan teröristlerin ve silahların Afrin'e ulaştırılması, uluslararası barışın altına konulmuş bir dinamittir. Amacınız, 1991 yılında Birinci Körfez Harekâtı'ndan sonra Irak'ın kuzeyinde yarattığınız gibi, kendi kontrolünüzde terörist bir yapı mı inşa etmektir?

Bu arada, ana muhalefet partisinin açıklamalarındaki tutarsızlıklara bakar mısınız? CHP Milletvekili Selin Sayek Böke, önüne istihbarat raporu konulmadan YPG'nin terör örgütü olduğuna inanmazmış. Kılıçdaroğlu, önce "YPG, terör örgütü değil vatanını kurtarmak için örgütlenmiş bir oluşum." diyor, sonra "Evet, terör örgütüdür." diyor. Sezgin Tanrıkulu'na göre ise PYD bir terör örgütü değilmiş. Yine, Kılıçdaroğlu kalkmış, başında destek açıkladığı harekât ilerledikçe bugünlerde "Afrin'in içine, merkezine girilmesin." açıklamaları yapıyor.

Tüm çevrelere ilan ediyoruz ki PYD-YPG yani PKK, açık ve net bir şekilde teröristlerin oluşturduğu bir terör unsurudur. Bebek katili Öcalan'ın resimlerinin Afrin'de oraya buraya asılmasını nasıl izah ediyorsunuz? Liderimizin de ifade ettiği gibi, son silahlı hain ele geçirilinceye kadar bu mücadele durmayacaktır, şehitlerimizin kanı yerde kalmayacaktır.

Bir diğer önemli konu ise şu anda ABD'li asker ve danışmanlarının Türk ordusunun Afrin'deki harekâtını ve taktiklerimizi analiz ederek Menbic'te daha etkili bir savunma hattı kurmaya çalıştıklarını biliyoruz. Hendekler ve kulelerle Türk askerini karşılayacaklarmış. Elinizden geleni ardınıza koymayın. Necip Fazıl'ın dediği gibi:

"Tohum saç, bitmezse toprak utansın!

Hedefe varmayan mızrak utansın!

Hey gidi Küheylan, koşmana bak sen!

Çatlarsan, doğuran kısrak utansın!"

Terör örgütlerine kendi içimizden çıkan destekçileri de ayrıca lanetliyorum.

Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli'nin ifade ettiği gibi, Tabipler Birliği "Savaş bir halk sağlığı sorunudur." derken vatana ihanet suçu işlemiştir. Bunun düşünce ve ifade hürriyetiyle bir alaka ve ilgisi yoktur.

Sevgili vatandaşlar, Türk hekimlerini temsil ettiğini zanneden bu grubun yöneticileri "Türk" isminin ağırlığını taşımaktan ziyadesiyle uzaktır. Bunların Türklükle alakası var mıdır? Bunlar ne yapmışlardır? Ne demek savaş bir halk sağlığı sorunudur? Peki, Irak ve Suriye'deki Türkmenler için bir hassasiyet gösterdiniz mi? Doğu Türkistan Türklerinin uğradığı eziyetlere, Karabağ'da soykırıma uğrayan Türk kardeşlerimize yönelik bir ifadenizi duyduk mu? Bugün Reyhanlı'da, Kilis'te sivil vatandaşlarımız şehit ediliyor, sen Tabipler Birliği olarak kılını bile kıpırdatmıyorsun ama ne zaman ki Türk askeri, PKK ya da Marksist-Leninist bir sol terör unsurunu yok etmeye başladı, bu "Tabipler Birliği" denen örgüt, tabir yerindeyse saçma sapan açıklamalarla algı operasyonu yaptı. Yazıktır, günahtır; yıllardır PKK'nın kahpe kurşunlarıyla hayatlarının bağrında vatan, millet, bayrak için can veren evlatlarımız için ve geride kalan öksüz, yetim ana babaları için ayağa kalkmadınız, dünyayı ayağa kaldırmadınız, bildiriler yayınlamadınız, o zamanlar neredeydiniz? Özellikle de Türk askerinin moral ve motivasyonu bu kadar üst düzeydeyken teröre karşı mücadelemizi zayıflatacak hiçbir gruba göz açtırılmamalıdır.

Konuşmama son verirken gün, kucaklaşma, safları sıklaştırma günüdür ve liderimiz Sayın Devlet Bahçeli'nin de ifade ettiği gibi, kucaklaşmanın adresi de büyük Türk milletidir diyor, Genel Kurulu sevgi ve saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

İSMAİL TAMER (Kayseri) - Ayakta alkışlıyorum Ahmet.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Yurdakul.