GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 679 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (1/806) ile İçtüzük'ün 128'inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Tezkeresi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:55
Tarih:06.02.2018

CHP GRUBU ADINA LEVENT GÖK (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.

Görüşülmekte olan 448 sıra sayılı 679 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'yle ilgili Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizde, bir utanç tablosu içerisinde, Türkiye Büyük Millet Meclisinin devre dışı bırakıldığı bir süreçte olağanüstü hâlin çekiciliği ve olağanüstü hâlin kolaycılığından faydalanarak şurada bulunan bütün milletvekillerini hiçe sayan bir yönetim anlayışının sergilendiği kanun hükmünde kararnameleri konuşuyoruz. Bu kararnamelerin konuşulması ve bu kadar çok sayıda kararname çıkartılarak ülkenin yönetilmesi iktidarın, AKP iktidarının bir utancıdır, büyük bir ayıbıdır. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, sevgili yurttaşlarım; iktidar partisi daha geçtiğimiz 25'inci Dönem seçimlerinde, 7 Haziranda yapılan 25'inci Dönem seçimlerinde tüm Türkiye'yi şu billboardlarla donattı: "Olağanüstü hâli kaldırdık, köyümde özgürce dolaşıyorum." Aynen böyle. Billboardlarda iktidar partisinin taahhüdü, vaadi demokrasi, eşitlik, insan hakları... Neymiş, AKP olağanüstü hâli kaldırmış, "Köyümde özgürce dolaşıyorum." diyen, gülen insanların sergilendiği fotoğrafları billboardlarına astı, halktan oy aldı, halktan oy aldı, halkı kandırdı. O anda halkın oyunu aldı, tam altı ay geçti, 1 Kasım seçimleri, ardından 15 Temmuz darbe girişimi, "Olağanüstü hâli kaldırdık." deyip halktan oy alan AKP iktidarı Türkiye'ye olağanüstü hâli ve kanun hükmünde kararnameleri dayattı. Bu bir dayatmadır, bir utançtır, bir ayıptır. (CHP sıralarından alkışlar) Bir ayıbı konuşuyoruz bugün. Bunun altından nasıl kalkacaksınız? Nasıl kalkabilirsiniz? Halka bir yandan söz verip, taahhüt edip "Olağanüstü hâli kaldırdım." deyip oy alacaksınız, sonra utanmadan sıkılmadan olağanüstü hâli süresiz bir şekilde Türkiye'nin gündemine sokacaksınız. Bu ayıp AKP'ye yeter. Bu ayıp seçmene büyük bir saygısızlıktır. Ya 7 Haziranda yalan söylediniz halka ya şimdi doğruyu söylemiyorsunuz. Hangi AKP, hangi AKP gerçekliği? Sizin nereniz demokrasiyle, nereniz insan haklarıyla bağdaşır, bir anlatın bize bunu.

Bir parti, bir siyasal kültür, bir lider iddialarıyla, verdiği sözle anılır. Bir yandan "Olağanüstü hâl kalktı, köyümde özgürce yaşıyorum." diye billboardlara asacaksınız pankartları, halktan oy alacaksınız, "Ben bir daha olağanüstü hâli getirmeyeceğim. Bakın, Türkiye'de yaşayan seçmenler, bizim sayemizde olağanüstü hâl kalktı." diye taahhütte bulunacaksınız ama aradan bir yıl geçince bu sözünüzü unutarak olağanüstü hâli yeniden Türkiye'de hortlatacaksınız.

Değerli arkadaşlarım, böyle bir siyasal kültür anlayışı Türkiye'de sorgulanmalıdır, ahlaki bir sorundur. Ahlaki bir sorunun ötesinde Türkiye'de iktidar olmanın gerçekliğini altüst eden, bütün kavramları yıkan, halka verilen taahhütlere rağmen iktidarda kalkmak için taahhütleri çiğneyen bir partinin öncelikle bu halktan bir özür dilemesi gerekir. Ya 7 Haziranda doğru söylediniz ya şimdi yanlış yapıyorsunuz, hangisi doğru? Hangisi AKP? Siz kimsiniz? Hangi yüzünüzle bugün Türkiye'de siyaset yapıyorsunuz? (CHP sıralarından alkışlar)

Olağanüstü hâl... 15 Temmuz gecesi buraya geldiğimiz zaman Meclis Başkanı Sayın İsmail Kahraman indi şuradan; yanaklarımızdan şapur şupur öptünüz darbe girişimine karşı çıktığımız için. O gün sabaha kadar buradaydık. Hepimiz uçakların bombaları altında, sabaha kadar, hayatımızın garantide olmadığı, güvencede olmadığı bir ortamda millî iradeye sahip çıkacağız diye beraber, kol kola olmadık mı? Neydi orada? Bütün bakanlar yanımızdaydı. O zamanki Adalet Bakanı Sayın Bekir Bozdağ Cumhurbaşkanıyla telefonla görüştü yanımda "Bütün CHP'liler burada Sayın Cumhurbaşkanım." diye, selamlarımızı gönderdi, o bize selamını gönderdi. Niye? Cumhuriyet Halk Partisi aslanlar gibi millî iradeye sahip çıktı, darbeye karşı çıktı.

Ne oldu beş gün sonra? Olağanüstü hâl. Niye? FETÖ terör örgütünün etkilerini önlemek için. Çıkardığınız kararname bu. Çıkardığınız kararnamede size kimse Meclisten geçmesi gereken kanunlarla ilgili yetki vermedi. Zaten, olağanüstü hâl döneminde çıkarılan kararname Anayasa maddesi gereği ancak olağanüstü hâlin gerekleriyle sınırlıdır. Siz onu da çiğnediniz. Olağanüstü hâlin gerekleri kadar çıkması gereken ve o konuda çıkması gereken kararnamelerin dışında lastiklerin kış lastiği olmamasının cezasından tutun rektörlerin atanmasına kadar sayısız alanda kararnamelerle Meclisi devre dışı bırakarak Türkiye'yi bir tek parti sultasına soktunuz. Bu mu demokrasi? Bu mu insan hakları? Bu mu Türkiye Büyük Millet Meclisinin iradesi?

Bu kanun hükmündeki kararnameler Türkiye'de milletin iradesini ayaklar altına alan kararnamelerdir. Bunun altında Cumhurbaşkanının imzası var, Bakanlar Kurulunun imzası var; hiçbirinin şu anda Türkiye'de halkın karşısına çıkarak, yurttaşlarımızın karşısına çıkarak "demokrasi" deme hakkı yoktur, "anayasa" deme hakkı yoktur. Çıkarılan bütün kararnameler Anayasa'ya aykırıdır. Anayasa'ya aykırıdır ama bir de iktidarın güdümünde olan bir Anayasa Mahkemesi gerçeği var karşımızda. 1991 yılında aynı konuda çıkarılmış kararnameleri iptal eden Anayasa Mahkemesi, emsal kararlarından dönerek iktidara cüret vermiştir. Bugünkü yaşadığımız süreçte Türkiye'nin olağanüstü hâl koşullarında yönetilmesinin ve kanun hükmündeki kararnamelere mahkûm edilmesinin birinci derecede sorumlusu AKP iktidarı ve onunla iş birliği yapan Anayasa Mahkemesidir. (CHP sıralarından alkışlar) Anayasa Mahkemesi Türkiye'de demokrasinin, insan haklarının, hak ve özgürlüklerin güvencesi olması gerekirken tam tersi bir tutumla, Türkiye'de demokrasiyi, hukuku ayaklar altına almıştır. Anayasa Mahkemesinin üzerinde büyük bir vebal vardır. Anayasa Mahkemesi üyeleri ileride çocuklarına, torunlarına hesap veremeyeceği bir Türkiye yarattırmıştır iktidar partisine. Nereden aldınız bu cesareti? İktidar, Anayasa Mahkemesinden. Anayasa Mahkemesi nereden aldı bu cesareti? Cumhurbaşkanının atadığı Anayasa Mahkemesi üyeleri de Türkiye'de yandaş bir yargı, yandaş bir Anayasa Mahkemesi ve Türkiye'de Anayasa Mahkemesinin denetiminden kaçırılan, olması gereken denetimin yapılmadığı kararnameler ve iktidar partisinin utancı bir olağanüstü hâl dönemi... Haydi AKP'liler, 7 Hazirandaki o billboardlarınızı bir hatırlayın, nasıl söz verdiğinizi bir hatırlayın, o sözlerinizi nasıl çiğnediğinizi bir hatırlayın. Yurttaşlarımızın hafızası o kadar unutkan değil, herkes bunları biliyor, herkes bu gerçeği biliyor.

Şimdi, FETÖ'yle mücadele. Geçtiğimiz günlerde haksız yere tutuklanan 10 bin kişi tahliye edildi. Niçin? Yanlışlarınızdan dolayı. Hele 2 Kasımda çıkardığınız bir kararname var, evlere şenlik. Bakanlar Kurulu üyelerimiz de dikkatle dinlesinler.

Değerli yurttaşlarım, sevgili izleyiciler ve değerli milletvekillerim; Bakanlar Kurulu 2 Kasım tarihinde bir kararname çıkardı, 15-20 kişiyi görevden aldılar ama aynı kararnameyle o kişileri göreve iade ettiler. Neden? Çünkü çıkardıkları kararnamelerde ne yazdıklarını bilmiyorlar. Aynı gün çıkan iki kararnamede 2 Kasım 2017 tarihli Bakanlar Kurulu kararının dayanak olduğu kararnamelerle 15 kişi ihraç edildi, aynı tarihli Bakanlar Kurulu kararıyla bir sonraki kararnameyle bu kişiler göreve iade edildi. Yahu siz Bakanlar Kurulunda ne konuşulduğunu bilmiyorsunuz. Bu kişiler göreve iade edildiyse niçin ihraç ettiniz? Ya da ihraç edeceksiniz niye göreve iade ettiniz? Kavramlar karışık, AKP'nin kafası karışık, Türkiye'de yaşayan yurttaşlarımız Türkiye'de demokrasi bekliyorlar. Olağanüstü hâl bir an önce kalkmalıdır. Bu ayıptan Türkiye'yi kurtarmalısınız. (CHP sıralarından alkışlar) Türkiye demokrasiye, insan haklarına, hukukun üstünlüğüne muhtaç bir ülkedir. Sayenizde bütün kavramlar ayaklar altına alınmıştır. Bugünkü kararnameler Türkiye'de Meclisi devre dışı bırakan bir kararname olarak tarihe geçmiştir ama Anayasa Mahkemesinin de bu yapısıyla iktidar partisi zannetmesin ki kendilerine meydan kalacak. Bu dünya...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

LEVENT GÖK (Devamla) - ...Kanuni Sultan Süleyman'a kalmadı, sizlere asla kalmayacaktır.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Gök.