GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 672 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Kamu Personeline İlişkin Alınan Tedbirlere Dair Kanun Hükmünde Kararname (1/758) ile İçtüzük'ün 128'inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Tezkeresi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:55
Tarih:06.02.2018

MHP GRUBU ADINA ARZU ERDEM (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Kıymetli milletvekilleri, 423 sayılı Kanun Hükmünde Kararname üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Gazi Meclisi ve ekranları başında bizleri izleyen aziz izleyicilerimizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisi lideri Sayın Devlet Bahçeli Beyefendi'nin Türkiye Büyük Millet Meclisi grup toplantısında, 16 Ocak 2018 tarihinde yapmış olduğu konuşmasının bir bölümüyle başlamak istiyorum konuşmama: "Afrin'e bir şafak vakti girip terör koridorunun Akdeniz'le bağlantı yollarını kesmek, teröristlere Türk milletinin demir yumruğunu ve hakikat dolu müdahalesini göstermek helalihakkımızdır. Afrin temizlenmeli, Münbiç ve diğer fitne kaynakları, adi terör kampları, terörist üreme alanları yerle bir edilmelidir. Diyor ki Akif: 'Medeniyet size çoktan beridir diş biliyor/ Evvela parçalamak, sonra da yutmak diliyor.' Yutmak isteyenin boğazına düğümlenir, yemek isteyenin azı dişini sökeriz. Biz Türk milletiyiz. Korkak ve kaçak yaşamaktansa kahramanca ve imanla ölümü tercih eder, sadece rükû ve secdede eğiliriz.

Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetinin meşru savunma ve beka mücadelesinde can pahasına yanındayız. Devletin şanını lekeletmemeye kararlıyız. Yiğit askerimizin duacısıyız. Allah gazamızı mübarek kılsın, Allah hainlerle mücadelede kerem ve lütfunu üzerimizden eksik etmesin, ilahî yardımını bizlerden esirgemesin. Akif'in deyişiyle haykırıyorum: 'Doğduğumdan beridir aşığım istiklale/ Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lale.'"

Evet, Afrin'de mücadele eden kahramanlarımıza buradan dualarımızı tekrar göndermek istiyorum. Yüreğimiz, dualarımız ve gerekirse bedenimizle birlikte yanlarında olacağımızı da tekrar vurgulamak istiyorum. Şehadete kavuşmuş olan kahramanlarımıza Allah'tan rahmet, kederli ailelerine sabır diliyorum. Yine, gazilerimize ise uzun ömürler, sağlıklı ömürler ve şifalar diliyorum. Rabb'im o bölgede yapılan mücadeleyi muzaffer eylesin. Haine karşı askerimizin başı her daim dik olsun ve bozkurt işareti o bölgede eksik olmasın.

Değerli milletvekilleri, özellikle son iki yıla baktığımızda ülkemiz üzerinde dolaşan kara bulutları hepimiz biliyoruz. Bilhassa içeriden yapılan saldırılar, birçok terör örgütünün aynı anda ülkemizle mücadelesi ve bu mücadelede hain saldırılarla özellikle ülkemizi acziyete uğratmaya çalışması hepimizde birlik beraberlik ruhunun ne kadar önemli olduğunu, kenetlenmenin ne kadar önemli olduğunu aslında tekrar harekete geçirmiştir. Türk milleti bilhassa 15 Temmuz darbe girişimi gecesinden sonra, özellikle, var oluş ile yok oluş arasındaki incecik çizgiyi hep birlikte yaşadıktan sonra el ele verip o gece büyük bir demokrasi zaferi vermiştir. O gece Türk milleti haine meydan okumuştur ve o meydan okuma o günden bugüne devam etmektedir. Bundan sonrası için de hem emperyalist güçlere karşı hem sınır ötesinde yapılan harekâtla birlikte hem ülke içerisinde 7/24 terörle mücadeleyle birlikte devam edecektir. Özellikle, Türk milletinin boyunduruk altına girmeyeceğini, özellikle, o bölgede farklı güdümlerle birtakım hareketlerin gerçekleşmeyeceğini Türk milleti orada askerî harekâtıyla göstermiş oldu; Rabb'im güç ve kuvvet versin.

Biz, özellikle, Milliyetçi Hareket Partisi olarak o dönemden sonra, darbeden sonra, siyasi kısır çekişmeleri bir kenara bıraktıktan sonra Türk milletine yüzümüzü dönelim ve Türk milletinin geciktirilmiş sorunlarını çözelim diye gayret içerisindeyiz. Bu sorunlarla ilgili, yine ben her kürsüye çıktığımda dile getiriyorum, tekrar dile getirmek istiyorum. Özellikle, çıkan KHK'lerde zaman zaman eksiklikler olabiliyor, aksaklıklar olabiliyor, bunlarla ilgili düzenlemelerin bazen tekrar yapılması gerektiği yönünde de uyarılarımız mevcut.

Taleplerin başında... 20 bin öğretmen atamasına 5 bin ek atama açıklandı ancak 5 bin ek atama yeterli midir? Değildir çünkü Millî Eğitim Bakanının bizatihi kendi açıklaması, 100 bin öğretmen açığı var ülkemizde. Göz bebeğimiz çocuklarımızı emanet ettiğimiz öğretmenlerimizin kendi branşlarına atanmış olmaları, kendi branşlarında öğretmenlik yapmaları onların mutluluğu demektir. Çocuklarımızın mutluluğunu sağlayacak öğretmenlerimizin mutluluğu ise kendi alanlarında çalışmalarını sağlayarak olur. Onun için, bir planlamanın yapılması, hangi alanda hangi öğretmenin istihdam edilmesi gerektiğine de sayı olarak karar verip bu sayının mutlaka kadro şeklinde açıklanması gerekmektedir.

Burada, ücretli öğretmenlerin özellikle talebi bulunmaktadır. Ücretli öğretmenlerle ilgili net bir kadro açıklanmadı ama özellikle, son bir sene içerisinde ücretli öğretmenlik yapmamış ise -kadroya geçmek için ara vermiş olabilir on yıl ücretli öğretmenlik de yapmış olsa- bu öğretmenlerimizin kadroya geçişiyle ilgili bir engel bulunmakta. Bu engelin aslında kaldırılması gerekir çünkü bir düzenleme geldiyse ücretli öğretmenlerle ilgili tekrar son sene baz alınmamalı. Bir de KPSS'ye girmiş olması şartı var son sene içerisinde. Bunu da önceden bilmedikleri için, öğretmenler girmediği için, ücretli öğretmenler bundan istifade edememektedirler. Bunun da üzerinde durmamızda fayda var.

Engelli öğretmen adaylarımızla ilgili... Bir avuç engelli öğretmen adayımız var. Hepimiz, özellikle engelli öğretmenlerimizle alakalı aynı hassasiyeti elbette ki ortaya koyuyoruz ama iş, aslında işin çözümüne geldiği zaman, yeteri kadar elimizi taşın altına koyuyor muyuz, ona bir bakmak gerekiyor çünkü engelli öğretmenlerle ilgili bir düzenleme gelebilir ve tüm engelli öğretmenlerimizin ataması yapılabilir. Bu anlamda, özellikle buradan, engelleri olup... Bana göre hiç engel değil, engel aslında o kardeşlerimizi, öğretmenlerimizi anlamayanlarda. Onların atanmasıyla ilgili, yüreğimizin kendileriyle bir olduğunu da söylemek istiyorum.

Farklı bölümler var. Bu bölümler aslında çok önemli bölümler. Emlak ve emlak yönetimi mezunu kardeşlerimizin durumu... Bugün yine bir heyet olarak geldiler. Emlak ve emlak yönetimi mezunu kardeşlerimizin alınması gereken alanlar var. Özellikle -bu bölümlerin olduğu işte Maliye Bakanlığından tutun Millî Emlake kadar- onlara mutlaka bir kadro açılması gerekmektedir.

Sağlık Bakanlığı atama rakamını açıkladı ancak bunların dağılımıyla ilgili bir açıklama gelmediği için ortada büyük bir kargaşa var, karmaşa var insanların akıllarında. Bununla ilgili de mutlaka bir çalışma yapılması gerekmektedir.

Büro yönetimi ve çağrı merkezi hizmetleri alımlarının birbirinden mutlaka ayrılması gerekiyor, ayrı ayrı yapılması gerekiyor. İhtiyaç olduğu hâlde bir buçuk yıldır yine alım yapılmamakta.

Anestezi teknisyenliği ve teknikerliği bölümlerinden mezun olan gençlerimiz... Bu bölümler aslında okullarda var, hâlâ bölümlerin varlığı devam ediyor, bu bölümlerden mezun vermeye devam ediyoruz ve mezun vermeye devam etmemize rağmen, atanamayan insanların yanına atanamayan ya da kadro alamayan insanlar sayıyla eklenmekte, çoğalarak devam etmekte.

Suriyeli sığınmacı politikamıza baktığımızda, şu an ülkemizde 3,5 milyonun üzerinde; bunun özellikle 500 bin civarı yeni doğan. Bunlarla ilgili eğitim öğretime ilave edilmiş olan PICTES öğretmenleri var. Bu öğretmenlerimiz o çocukların entegrasyonu noktasında bir çalışma yapmaktalar ancak ağustosta sürelerinin biteceği yönünde bir açıklama yapıldı. Bunu eğer bitirirsek yarın o çocuklar eğitimsiz bırakıldığı zaman, özellikle ileride kendi çocuklarımızın, torunlarımızın başına bela olabilme ihtimalini göz önünde bulundurmamız gerektiği için bu eğitim sürecinin devam etmesi gerektiğini mutlaka vurgulamak istiyorum.

Şimdi, özellikle balıkçılık teknolojisi mezunu kardeşlerimiz var. Üç etrafı denizlerle çevrili bir ülkemiz var. Nadide güzelliklere sahip, çok fazla millî projenin yapılabileceği bir ülkemiz olmasına rağmen bu kardeşlerimizle ilgili de bir planlama yapılmadığı için, özellikle onların yine atanmaları noktasında veya kadro verilmesi noktasında uzun zamandan beri süren bir eksiklik söz konusu, bunun da mutlaka değerlendirilmesi gerekmektedir.

İçişleri Bakanlığı 2018 yılında görevde yükselme sınavı yapmayı planlamaktadır. Bu sınav genel olarak dört yılda bir yapılmaktaydı ve üç yıl şef olarak görev yapan vatandaşımız düzenli olarak bu sınava girmekteydi. Ancak bu sene yapılmasıyla 2015 yılı sonunda şef olan yüzlerce vatandaşımız müdürlük sınavına en az üç yıl şef olarak çalışma şartından dolayı giremeyecektir. Bu durum yüzlerce vatandaşımızın mağduriyetine sebep olmaktadır. Bu tip sistemler ve değişiklikler yapılırken aslında küçük hatalardan dolayı sistem tıkanmakta, bu tıkanıklığı gidermek için baştan planlamanın doğru yapılması gerektiği üzerinde de durmam gerekiyor.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bünyesinde kuruluşlarda çalışan sosyolog, öğretmen, sosyal çalışmacı, psikolog, hemşire, usta öğretici ve başka alanlarda çalışan ve yaklaşık 3 bin kişi olan bu meslek elemanları kadrolu meslek elemanlarıyla aynı işi yapmaktalar ve aynı belgeler imzalanmaktadır. Ancak ek ders karşılığı meslek elemanlığı yapmakta ve bunların resmî tatilleri bile bulunmamaktadır.

Onun için bu alanların tamamında aslında önümüzde birçok sorun var bu şekilde ama on dakika değil saatlerce konuşup bunların hepsini belki detaylı bir şekilde önümüze serip tekrar bir değerlendirmemizde fayda var.

Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Erdem.