GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 694 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile İçtüzük'ün 128'inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Tezkeresi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:54
Tarih:01.02.2018

CHP GRUBU ADINA ŞENAL SARIHAN (Ankara) - Değerli Başkan, değerli hazırun; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sevgili arkadaşlar, Eflatun'un bir sözünü okuyarak başlamak istiyorum konuşmama. "Devlet" adlı yapıtında şöyle diyor: "Her hükûmet yasaları kendi işine geldiği gibi kurar. Demokratlar demokratlığa, tiryanis tiryanise uygun yasalar kurar; ötekiler de tıpkı böyle. Bu yasaları kurmakla işlerine gelen şeylerin idare edilenler için doğru olduğunu söylerler, kendi işlerine gelenlerden ayrılanları da yasalara, hakka karşı geldi diye cezalandırırlar. Her şehirde kuvvet, hüküm sürenin elindedir."

Biraz önceki tartışmaya aslında ben de dönmek istiyorum çünkü kanun hükmünde kararnameler ülkesi hâline geldiğimiz ve hukukun bir buçuk yılı aşkın bir süredir tamamen kanun hükmünde kararnameler üzerinden yürüdüğü Türkiye'de neden sorunlar devam ediyor, neden OHAL devam ediyor, neden kanun hükmünde kararnameleri kurmaya ve onları burada tartışmaya devam ediyoruz? Bu sorunun bir yanıtı vardır. İnsanlık Eflatun'dan bu yana ilerledi ve insanlık, insan haklarına dayalı bir hukukun inşası mücadelesini adım adım vererek kendi önüne birtakım yasalar koydu. Her ülke elbette yönetenlerin tavrına göre de ona uygun yasalar kurdu ama yine de yasalar birer anlaşmadır, birer sözleşmedir, en önemlisi de anayasadır ve o anayasa üzerinden yürünür. Anayasaya bağlı olarak kurulmuş olan yasalar ise bir ülkede suç olanı ve olmayanı ifade eder.

Biraz önce Değerli Bakan Türk Tabipleri Birliği olayına ilişkin olarak şu sözcükleri kullandı, arkadaşlarım da değindiler: "İma ediyorlar, birlikte yaşama, egemenlik ve yaşama hakkını ihlal ediyorlar. Onların faaliyetleri tıbbi bir faaliyet değildir, tabiplikle ilgili değildir ve sulandırılmıştır. Bir tasvir yapıyorlar."

Ben 40'ıncı yılına yaklaşmakta olan bir hukukçuyum, böyle cezalandırma maddeleri görmedim. Herhangi bir biçimde bir iddia ortaya çıkarsa bu, tahminler üzerinden, bizim kişisel düşüncelerimiz üzerinden değil, hukuk üzerinden yürür, hukuk da adaleti doğurur. Adaletli bir ülkede Fetullahçılar üremezler, adaletli bir ülkede terör faaliyetleri gelişmez ve o adaleti sağlayacak olanlar öncelikle yönetenlerdir.

Aslında kimseler dinlemiyor biliyorum ama üç gündür burada kanun hükmünde kararnamelerin niteliği konusunda, OHAL durumu konusunda açık, net hukuki tartışmalar oldu.

Biraz önce buradaydı Sayın Mehmet Gökdağ, burada şunu anlattı, dedi ki: "Arkadaşlar, OHAL ilanının koşulları vardır." Eğer bir ülkede -biraz önce Arzu Erdem arkadaşımın söylediğinin aksine bir şey söylüyorum, somut bir durumla ilgili hukuka dayalı bir değerlendirme yapıyorum- şiddet varsa ve bu şiddet önlenemiyorsa -bazen doğal afet, bazen kalkışma, terör faaliyeti- mevcut güvenlik güçleri kanalıyla önlenemiyorsa o zaman ya OHAL ilan edersiniz ya da Türkiye çapında, ülke çapında yaygınsa o takdirde sıkıyönetim ilan edersiniz.

Şimdi bakalım: Fetullahçı terör örgütünün girişimi -"girişimi" diyoruz- girişim aşamasında kalmıştır yani devlet güçleri, mevcut güçler halkın da desteğiyle bu terör faaliyetini engellemişlerdir. Yapılacak şey OHAL ilanı değildir çünkü Anayasa'nın 119, 120, 121'inci maddelerine göre koşulları oluşmuş bir OHAL yoktur, bu sebeple ilan hukuksuzdur. Yani biz şu anda hukuka aykırı bir OHAL ilanıyla karşı karşıyayız ve hukuksuz, mesnetsiz, dayanaksız kanun hükmünde kararnameleri konuşuyoruz ve kanun hükmünde kararnameleri de aylarca sonra konuşuyoruz. Benim elimdeki, şu anda konuştuğumuz kararnamenin tarihi 19 Ocak 2017, aradan bir yılı aşkın bir süre geçmiş, bir yılı aşkın bir sürenin geçiminden sonra... Özür dilerim, yanlış bir bilgi verdim. Evet, önemi yok ama şimdi burada bulamadım, nisan ya da mart aylarında yürürlüğe girmiş olan bir kanun hükmünde kararname yani sürüyor, hüküm sürüyor. Bu ne demek? Hukuksuzluk yürüyor.

Şimdi, başka bir şeyi anımsatmak istiyorum: Kanun hükmünde kararnamenin ve OHAL'in ilan sebebiyle bağlı olması gerekir. Terörle Mücadele Yasası da buraya girdi falan, bunları aşıyorum. Elimizdeki kararnamede neler var? Biraz önce HDP'den konuşan arkadaşım birkaç önemli noktaya değindi ama ben önemsiz olanları, hukuksuz olanları, bu kapsama girmemesi gerekenleri, yapılan işlemin tamamen Türk hukuk sisteminin de dışında olduğunu, keyfî olduğunu size doğrudan doğruya kararnameden örneklerle göstereceğim. Bakınız arkadaşlar, 5'inci madde Tababet ve Şuabatı San'atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun hakkında, devam ediyorum, 7'nci madde mülkiye müfettişlerinin atanmasındaki yaş konusu hakkında, devam ediyorum, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'na giren uyuşmazlıkların çözümü hakkında -Sayın Bakanlar, sayın milletvekilleri; hepinize soruyorum, bu 3 madde bile- devam ediyorum, 9'uncu madde ilamsız icra takibi, devam ediyorum, Yüksek Öğrenim Öğrenci Yurtları ve Aşevleri hakkında, devam etmemi isterseniz; Orman Kanunu, ormanlık alanına adliye binasının yapılması hakkında. Sevgili arkadaşlarım, şimdi, bütün bunların OHAL ilanıyla yani Fetullahçı terör örgütünün faaliyetleriyle nasıl bir alakası vardır, nereden yola çıkıyorsunuz? Yaptığınız işin -beni bağışlayın- mantıkla bir alakası var mıdır ve bizden bu konuda nasıl olur isterseniz? Bizim itirazlarımızı nasıl... "İşte, Türk Tabipleri Birliği bir bildiri yayınladı, yayınladığı bildiride tahminimize göre kardeşliği ve birliği bozan bir ifade var." Kardeşlik ve birlik adaletin uygulanmamasıyla ortadan kalkar arkadaşlar. Eğer adalet her konuda, olağanüstü durumda bile... Bu kürsüden birkaç kez söyledim, "Olağanüstü hâl bir hukuk rejimidir." dedim. Yani siz, Anayasa'daki temel hak ve özgürlüklerin korunması konusuna özen göstermek zorundasınız. OHAL'in bu tür koşulları vardır. Ama siz insanların düşünceyi açıklama özgürlüğüne -Türk Tabipleri Birliğindeki uygulamayla- saldırıyorsunuz, siz örgütlenme özgürlüğüne saldırıyorsunuz, siz adil yargılanma hakkına saldırıyorsunuz. O koca koca profesörleri, meslek odalarını temsil eden profesörleri ellerinde kelepçeyle, evlerini ve meslek birliklerini arayarak, o spor salonunun içine IŞİD'lilerle ve terör üyesi insanlarla aynı anda kapatıyorsunuz. Bu bir hukuksuzluktur arkadaşlar, bu bir adaletsizliktir.

Tekrar anımsatıyorum, buradan birkaç kez de anımsattım: Kenan Evren'i unutmayınız. Kenan Evren bir gün yargı önüne geldi, bütün koruyucuları kendisine sağlamış olmasına rağmen yargı önünden kurtulmayı başaramadı. Bunu bir tehdit diye söylemiyorum, geçen söylediğimde salondan böyle bir söz gelmişti, bir gerçeklik diye söylüyorum.

Yapılacak şey, adil olmaktır, var olan hukuka bağlı kalmaktır, o hukuk çerçevesi içinde önümüzü açmaktır, o hukuk çerçevesi içinde kardeşliği, birliği sağlamaktır. Adilsek birbirimize güveniriz, var olan hukukumuza uyuyorsak ama bu kanun hükmünde kararnameler bizim hukukumuz değildir. Daha önce söylediğim gibi, OHAL de hukuka aykırıdır. OHAL'in hukuka aykırılığı yanında kanun hükmünde kararnameler haydi haydi hukuksuzdur. Onları bizim bu kürsüde yırtmamız gerekmez, halk onu mutlaka yırtar.

Teşekkür ederim. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)