GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 687 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (1/814) ile İçtüzük'ün 128'inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Tezkeresi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:53
Tarih:31.01.2018

HDP GRUBU ADINA EROL DORA (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 687 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname üzerinde Halkların Demokratik Partisi Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, tabii, yaklaşık bir buçuk yıldır ardı ardına çıkarılan olağanüstü hâl kanun hükmünde kararnameleri tüm uyarılarımıza ve çağrılarımıza rağmen ancak şimdi Meclis gündemine getiriliyor. Yalnız başına bu uygulama bile olağanüstü hâl sürecinde yaşanan hukuksuzlukların bir vesikası niteliğindedir. Yani bu KHK'lerin en az içerikleri kadar çıkarılma biçimleri ve Meclis gündemine getirilme biçim ve süreleri de hukuka ve mevcut Anayasa'ya açıkça aykırılıklar taşımaktadır.

Değerli milletvekilleri, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL ve bu kapsamda Bakanlar Kurulunca art arda çıkarılan KHK'lerin yasama organı olan Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülerek onaylanması anayasal bir zorunluluktur. Anayasa'nın 121'inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre olağanüstü hâl KHK'leri Resmi Gazete'de yayımlanır ve aynı gün Türkiye Büyük Millet Meclisinin onayına sunulur. Bunların Meclisçe onaylanmasına ilişkin süre ve usul İç Tüzük'te belirlenir. Burada ayrıca Meclis İçtüzüğü'ne atıfta bulunulduğunu görüyoruz.

İç Tüzük'ün 128'inci maddesine göre ise olağanüstü hâl KHK'leri komisyonlarda ve Genel Kurulda diğer kanun hükmünde kararnameler ile kanun tasarı ve tekliflerinden önce ivedilikle en geç otuz gün içinde görüşülür ve karara bağlanır. "Komisyonlarda en geç yirmi gün içinde görüşmeleri tamamlanmayan kanun hükmünde kararnameler Meclis Başkanlığınca doğrudan doğruya Genel Kurul gündemine alınır." denilmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdiye kadar yayımlanan OHAL KHK'lerinin büyük çoğunluğu Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından onaylanmamıştır. Onaylanmamış KHK'lerin tamamı için otuz günlük onay süresi çoktan geçmiştir. Dolayısıyla bu kanun hükmünde kararnamelere ilişkin olarak Türkiye Büyük Millet Meclisinin bizatihi kendisi, Türkiye Büyük Millet Meclisinin İçtüzüğü'nün 128'inci maddesinin hükmünü çiğnemiştir. Mevcut durum, Anayasa'ya ve İç Tüzük'e açıkça aykırıdır.

Değerli milletvekilleri, Anayasa'nın 121'inci maddesinin üçüncü fıkrasında belirtildiği gibi, ilan edilen olağanüstü hâl dönemlerinde OHAL'in gerektirdiği konularda kararname çıkarılır. Aynı hükmü Anayasa'nın 15'inci maddesinde de görüyoruz. Burada da durumun gerektirdiği ölçüde kararname çıkarılması gerektiği ifadesi yer almaktadır. Bu bağlamda, OHAL kararnamelerinin OHAL'in ilan edilme nedeniyle yakından ilintili olması gerekmektedir. Oysa bir buçuk yıldır sürdürülen OHAL döneminde çıkarılan KHK'lerin içeriklerine baktığımızda hepimiz görüyoruz ki OHAL'in ilan edilme nedeniyle hiç ilgisi olmayan birçok konuda kararname çıkarılmaktadır. Örneğin bu üzerinde görüştüğümüz 687 sayılı Kararname'ye baktığımızda, kararnamenin 2'nci maddesinde 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nda değişiklik yapılmakta ve kış lastiği zorunluluğuyla ilgili bir düzenleme yapılmaktadır. Kış lastiği uygulamasının OHAL'in ilan edilmesiyle nasıl bir ilişkisi vardır veya kış lastiği uygulamasında yapılan değişikle 15 Temmuz darbe girişiminin nasıl bir ilişkisi vardır? İzaha muhtaç konulardır bunlar. Bu bir hukuk garabetidir aynı zamanda.

Yine 687 sayılı Kararname'nin 3'üncü maddesine baktığımızda burada da 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu'nda bir değişiklik yapılmaktadır. Gördüğümüz gibi, bu maddenin de OHAL'le ya da darbe girişimiyle nasıl bir ilişkisi vardır, açıklanması gerekmektedir.

Tabii, bitmedi. Kararnamenin 4'üncü maddesi bankacılık mevzuatıyla ilgili, kredi borçlarının yapılandırılmasına ilişkin bir düzenlemeyi içermektedir. Kararnamenin 5'inci ve 6'ncı maddesi Özel Öğretim Kanunu kapsamında öğrenci etüt merkezleriyle ilgili bir düzenleme içermektedir. Bu düzenlemenin de OHAL'le hiçbir ilgisi bulunmamaktadır. Yani bu kararname Anayasa'ya çok açık bir biçimde aykırıdır, Anayasa'yı yok saymaktadır.

Değerli milletvekilleri, OHAL kararnamelerine ilişkin bir diğer koşulsa OHAL kanun hükmünde kararnamelerinin geçici olması gerektiğidir yani OHAL kalktığında bunların da kalkması gerekir. O nedenle OHAL KHK'leriyle kanun yapılamaz, kanun değiştirilemez. Oysa şimdi uygulamaya baktığımızda OHAL kanun hükmünde kararnameleriyle bir yığın yeni kanun çıkarılmaktadır, bir yığın kanunda değişiklik yapılmaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; OHAL KHK'leri bakımından bir başka hukuka aykırılık OHAL Kanunu'na uygunluk bakımındandır. 1983 tarihli OHAL Kanunu vardır. Bu kanun, temel hak ve özgürlüklerin nasıl sınırlandırılacağının OHAL Kanunu'yla düzenleneceğini söylemektedir. Örneğin, 667 sayılı KHK'ye baktığımız zaman çok geniş bir sorumsuzluk görüyoruz. Burada OHAL kararnamelerini uygulayanlar hukuki, idari, mali, cezai sorumluluktan yoksun tutulmaktadır; hukuk devletinde böyle bir şey olamaz. Bu, kamu görevlilerini suç işlemeye teşvik etmektedir, kamu görevlilerinin üzerinde büyük bir cezasızlık kurmaktadır, keyfîliğe ve istismara yol açmaktadır. OHAL kararnameleriyle askıya alınamayacak haklar vardır. "Peki, bu OHAL kararnameleriyle askıya alınamayacak haklar ihlal edilirse bu kamu görevlileri ne olacak?" diye baktığımızda bunlara karşı hiçbir cezai müeyyide uygulanamayacak bugünkü durumda.

Değerli milletvekilleri, OHAL çok ciddi sayıda ve nitelikte insan hakları ihlaline elverişli bir rejimdir. Türkiye'de uygulandığı şekliyle OHAL âdeta bir hukuksuzluk rejimi hâline gelmiştir. Ortada bir hukuk boşluğu, hukukun geçerli olmadığı bir alan vardır ve muğlak alan her geçen gün kontrolsüzce büyümektedir ve bu durum tehlikeli boyutlara ulaşmıştır. Bu bağlamda, Türkiye çok belirsiz, vahim yönlere doğru sürüklenmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; OHAL KHK'lerinin 15 Temmuz darbe girişimiyle uzaktan yakından alakası olmayan konuları da içeriyor olması, OHAL dönemlerinde dahi güvence altına alınmış olan, temel hakları hiçe sayan ve ölçülülük ilkesine açıkça aykırılık teşkil eden hükümler barındırıyor olması, masumiyet karinesi ilkesini ihlal etmesi, ülkenin normal hukuk rejimini âdeta askıya almış olması vahim bir tablodur. Dolayısıyla, bu OHAL uygulamasının acilen, bir an önce yürürlükten kaldırılması gerekmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kanun hükmünde kararnamelerin başta normlar hiyerarşisindeki yeri olmak üzere birçok açıdan hukuki durumları belirsizdir. Bu belirsizlik hukuk devleti ilkesini boşa düşürmektedir. Hukuk devleti ilkesinin askıya alındığı bir sistemde artık hiç kimsenin hukuki güvenlik içinde kesinlikle olamayacağı açıktır.

Değerli milletvekilleri, OHAL süreci Türkiye ekonomisini âdeta çöküntüye uğratmaktadır. Ülke ekonomisindeki kriz Hükûmetin her türlü manipülasyonlarına rağmen gün gibi ortadadır ve gizlenemez boyutları çoktan aşmış bulunmaktadır. Yurttaşlarımız, ekonomik bunalımlardan ötürü maalesef kendi bedenlerini ateşe vermektedir. OHAL rejimiyle, genç bir demografiye sahip olan 80 milyonluk bir ülke nüfusu yönetilemez; bu, sürdürülebilir değildir. Hükûmete bir an önce OHAL uygulamalarının sonlandırılması bağlamında bir kez daha Parlamentonun önünde çağrımızı yineliyor, Genel Kurulu bu duygularla sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Dora.