GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 680 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (1/805) ile İçtüzük'ün 128'inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Tezkeresi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:53
Tarih:31.01.2018

CHP GRUBU ADINA BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 15 Temmuzda hain FETÖ tarafından başarılamayan askerî darbe maalesef 20 Temmuzda sivil darbe olarak karşımıza çıktı ve AKP eliyle FETÖ'yle mücadeleden ziyade muhalif kesimlere karşı bir cadı avına döndürüldü. OHAL ne acı ki ülkemize ekonomik çöküş, belirsizlik ve işsizlik ortamı getirdi. OHAL'de hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığı ayaklar altına alındı. Hukuk tek adamın inisiyatifine bırakıldı. Öyle ki Adalet Şûrası bile Beştepe'deki sarayda yapıldı.

Geçmişe baktığımızda görüyoruz ki her darbe kendi hukukunu yaratmış. 20 Temmuz darbesi de şimdi kendi hukukunu yaratma çabasında ama bir fark var: Geçmişte darbe yapanlar sadece kendi geleceklerini güvence altına almaya çalışmışlar, şimdi ise darbe yapanlar, 20 Temmuz darbesini yapanlar sadece kendi geleceklerini değil, kendileri gibi düşünenlerin geleceklerini de güvence altına alma çabasındalar. 696 sayılı KHK işte bunun uzantılarından biri. Devlet eğer şiddet kullanma yetkisini sivillere veriyorsa orada devlet yoktur, çeteleşme vardır. Çıkardığınız bu KHK'yle âdeta mafyatik yöntemlerle milleti birbirine kırdırmaya çalışıyorsunuz. OHAL ilan ederken "Üç ayda çözeriz." dediniz, OHAL'i uzata uzata olağan hâle çevirdiniz. "Amaç terörle, FETÖ'yle mücadele." dediniz. Şimdi ben de buradan soruyorum: Şeker Kurumunu OHAL KHK'siyle terörlü mücadele için mi kapattınız? Ya da kış lastiğinin OHAL KHK'siyle zorunlu hâle getirilmesi terörle mücadele için mi? Bu KHK'lerin OHAL'le ne ilgisi var ya, Allah aşkına önce bunu bir izah edin.

31 tane OHAL KHK'siyle 124 binin üzerinde kamu çalışanı ihraç edilmiş, 118 binin üzerinde kamu çalışanı açığa alınmış, 33 bin öğretmen, 8 bin akademisyen ihraç edilmiş, 35 binin üzerinde sosyal medya hesabı denetlenmiş; insanları âdeta fişliyorsunuz iktidarınızda. Askerî okullar kapatıldı ve en acısı da orada okuyan tüm öğrencilere sorgusuz sualsiz FETÖ'cü damgası yapıştırıldı. İnsanda biraz vicdan olur! Muhafazakâr olduğunu iddia eden bir iktidar suçlu suçsuz, araştırma, soruşturma yapmadan insanlara iftira atıyor.

Bakın, okulları kapatılan askerî öğrenciler sizin yüzünüzden eğitim aldıkları alanlarda çalışamıyorlar, çoğu işsiz, iş bulanlar da inşaat işçiliği, çobanlık gibi işlerde çalışabiliyor; bazıları bu işleri yaparken hayatını kaybetti. Bakın, bir askerî okul öğrencisi paketçilik yaparken geçirdiği kazada vefat etti. Birisi gene mezarında ve giyemediği üniforması mezarına örtülmüş durumda, istediği mesleği yapamadığı için, sizin yüzünüzden yapamadığı için. Bakın, birisi çobanlık yapıyor; bu çocuk askerî okulda eğitim almış, okulunu kapattığınız, haklarını elinden aldığınız için çobanlık yapıyor. Bir başkası inşaat işçiliği yapıyor. Bunlar sizin eseriniz, siz yarattınız, onların okullarını kapattınız, hayatlarını kararttınız. İçlerinde şehit ve gazi çocukları var ve şimdi buradan söylüyorum: Eğer biraz, biraz vicdan kırıntınız varsa bu çocuklarla ilgili güvenlik soruşturmasını yapın ve masum olan çocuklara haklarını iade edin. Yoksa bu çocukların bütün vebali sizin boynunuzadır.

OHAL'de 234 bin civarında tutuklu ve hükümlü olmuş, 1.412 dernek ve 139 vakıf kapatılmış. Şimdi, önüne geleni işten at, hapse at, derneği, vakfı kapat; peki, FETÖ'yle aynı tastan çorba içenlerin, aynı yolda beraber yürüyenlerin, FETÖ'ye istediklerini verenlerin, FETÖ'cüleri devlet kurumlarına yerleştirenlerin hiç mi sorumluluğu yok? Şu kürsüde daha düne kadar "Gel de bu hasretlik bitsin." diye gözyaşı dökenlerin hiç mi sorumluluğu yok? Ama siz kandırıldınız, yanıldınız, aldatıldınız, öyle değil mi?

Bakın, adliyede çalışan bir zabıt kâtibi 2012 yılında kaldığı otel FETÖ'cü çıktığı gerekçesiyle işinden atıldı, ihraç edildi ve ceza aldı -burada da belgesi var, belgeyle konuşuyorum, isteyene de bunu verebilirim- tek suçu, 2012'de kaldığı otelin FETÖ'cü çıkması. Bu adamı işten attınız ve üç yıl hapis cezası verdiniz. AKP'li bir belediye başkanı, seçim bölgem Afyonkarahisar ili, Bolvadin ilçesi Belediye Başkanı Fatih Kayacan 2015 yılında "Gökkuşağı" adlı, FETÖ'yle irtibatı olduğu için 15 Temmuzdan sonra kapatılan bir şirkete ait 2 tane taşınmazın belediyeye borcu olduğu hâlde, bizzat kendisi "Belediyeye borcu yoktur." yazısı vermiş ve bu şekilde tapuya bu yazı gönderilmiş fakat sonradan Başkanın "Borcu yoktur." yazısı tapuda değiştirilmiş. Buna ilişkin kamera kayıtları, tanık beyanları ve her türlü delil dosyada mevcut. Bunun üzerine cumhuriyet başsavcılığı soruşturma izni istemiş İçişleri Bakanlığından. Peki, sonuç ne? Sonuç şu: Tabii ki AKP'li Belediye Başkanına soruşturma izni verilmemiş. Kısacası sonuç şu: Eğer AKP'li bir FETÖ'cüysen yırtıyorsun ama AKP'li değilsen, FETÖ'cü olmasan bile, sırf muhalif olduğun için OHAL'den faydalanarak seninle ilgili her türlü yaptırım ve ceza veriliyor, maalesef gelinen nokta bu. Hukuk da bu sizin için, adalet de bu sizin için, sadece AKP'li olanlara işleyen bir adalet.

Ve diyoruz ki biz her zaman hukuk devletini savunacağız. Size inat, sizin hukuk devletini katletmenize, Anayasa'yı yok saymanıza karşı her zaman "hak, hukuk, adalet" diyeceğiz. Bunun için Genel Başkanımız tarihî bir yürüyüş yaptı, "adalet yürüyüşü" işte bunun için, sizin hukuku ayaklar altına alan zihniyetinize karşı. "Bu ülkedeki herkes için adalet." dedi, "herkes için hukuk" dedi ve herkes için o hak, o hukuk, o adalet sağlanıncaya kadar biz bunun mücadelesini vermeye devam edeceğiz. (CHP sıralarından alkışlar)

Sizin milleti her türlü ayrıştırma, ötekileştirme, düşmanlaştırma çabalarınıza karşın, biz her zaman toplumda huzur için, barış için mücadele etmeye devam edeceğiz. Çünkü neden, biliyor musunuz? Bu güzel ülkem, bu güzel yurdum tek adamın keyfiyetine terk edilemeyecek kadar değerli ve bu tek adamın keyfiyetine terk edilemeyecek ülkede sizin çadır devleti kurmanıza asla ve asla izin vermeyeceğiz.

Herkese saygılarımla. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Köksal.