| Konu: | 678 Sayılı Olağanüstü Hâl Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (1/790) ile İçtüzük'ün 128'inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Tezkeresi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 52 |
| Tarih: | 30.01.2018 |
MHP GRUBU ADINA MEHMET NECMETTİN AHRAZOĞLU (Hatay) -Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; 678 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, konuşmama başlamadan önce... Kahraman Türk askerlerinin huzur için, istikrar için, güvenlik için, sükûnet ve selamet için başlattığı Zeytin Dalı Harekâtı bugün itibarıyla 11'inci gününü tamamlamıştır. Afrin'e 13 kilometre uzaklıkta bulunan ve son derece stratejik bir mevki olan Burseya Tepesi hainlerden temizlenmiştir. Beton kuleler yok edilmekte, teröristler tutundukları alanlardan sökülüp atılmakta, bir yandan can verirlerken diğer yandan da can havliyle Rajo, Cinderes ve Afrin merkeze doğru kaçmaktadır.
Bölge halkı, özellikle Hassa, Kırıkhan ve Reyhanlı -Hatay'daki ilçelerimizin- sınırlarında olan ve Afrin'e komşu köylerde yaşayan ve Afrin'de akrabaları bulunan vatandaşlarımızla yaptığımız görüşmelerde -bölgede- Suriye tarafındaki akrabalarının harekâtı kendilerinin de desteklediklerini, teröristlerden bir kurtuluş olduğunu söylemektedirler.
Ordumuz, emperyalist güçler gibi bölgeyi işgale değil, ülke güvenliği ve bölge insanlarına huzur ve güven içinde yaşama hakkı sağlamak için oradadır. Bu nedenle de bölge insanları bu harekâtı desteklemektedir; ordumuzu kucaklamakta ve kurbanlar keserek karşı tarafa göndermektedir. Özellikle PYD ve PKK tarafından buralardan atılan ve bölgemizde bulunan Kürt kökenli kardeşlerimize yönelik saldırılar Hatay'a atılan roketlerle devam ettirilmektedir. İstismar edilmektedir, onlar istismar edilirken bir vesileyle de onlara karşı durmalarını söylemekte ancak Hataylı hemşehrilerimiz, Hataylı vatandaşlarımız bu teröristlere itibar etmemektedir. Bu vesileyle Cenab-ı Allah'tan, tarih yazan Afrin kahramanlarının hepsini korumasını, kollamasını niyaz ediyor, aziz şehitlerimizi de rahmetle anıyorum.
Değerli milletvekilleri, 15 Temmuz hain darbe girişimi sonrası 21 Temmuz 2016 tarihinden sonra Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk edilen olağanüstü hâl kanun hükmünde kararname sayısı 31 olmuştur. Bu kanun hükmünde kararnamelerden bugüne kadar 5'i Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülmüştür, şu an Genel Kurulda 25 adet ve komisyonda da 1 adet kanun hükmünde kararname bulunmaktadır. Görüşmekte olduğumuz 768 sayılı Kanun Hükmünde Kararname 12'nci sırada bulunmakta olup 2 bölüm ve 39 maddeden oluşmaktadır. Bu kanun hükmünde kararname Büyük Millet Meclisine 22/11/2016 tarihinde gelmiştir. O tarihten itibaren de beklemekteydi.
Değerli milletvekilleri, 678 sayılı Kanun Hükmünde Kararname neyi kapsıyor, onu bir hatırlatmak isterim. Kararname 49 yaşını dolduran güvenlik korucularının emeklilik hakkı, özel veya resmî her türlü konaklama tesislerinin tüm kayıtlarının bilgisayarlarda günü gününe kaydedilmesi, genel kolluk kuvvetlerine bilgi verilmesi, 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe teşebbüsü ve terör eylemleriyle bu eylemlerin devamı niteliğindeki eylemlere görevi olmadığı hâlde mukavemet ederken şehit olan kahraman insanlarımızın kendilerinden olma çocukları ile aynı anne ve babadan kardeşlerinin istekli olmadıkça silah altına alınmaması, silah altındakilerin istemeleri hâlinde ise terhis edilmesi, Özel Kuvvetler Komutanlığının emrinde görev yapan subaylarla ilgili düzenleme yapılması, terör örgütleriyle iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu Millî İstihbarat Teşkilatı veya Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından belirlenen gerçek ve tüzel kişilerin 4734 sayılı Kanun kapsamındaki ihalelere alınmalarının engellenmesi gibi birtakım maddeleri kapsamaktadır.
Değerli milletvekilleri, Türkiye'nin önünde mutlaka aşması ve sonuçlandırması gereken üç ayaklı bir terör sorunu bulunmaktadır. Bunun birinci ayağını FETÖ'yle mücadele oluşturmaktadır; ikincisi elbette ki PKK, diğeri ise güney sınırlarımız boyunca zehir kusan PYD ve YPG ittifakıdır. Bu terör örgütlerinin hepsiyle amansız bir mücadele yapıldığını görüyor ve bunu da memnuniyetle izliyoruz. Cenab-ı Allah'tan bunlarla mücadele eden tüm güvenlik güçlerimizi korumasını, kollamasını niyaz ediyorum.
Türk milleti 15 Temmuzda vahşi ve vandal bir saldırıya maruz kalmıştır. 15 Temmuz FETÖ darbe teşebbüsü 250 vatan evladının şehadetine, 2.194 vatan evladının yaralanmasına neden olmuştur.
Yüce dinimizi emellerine alet eden imansızlar, safiyane duyguları sömüren inançsızlar himmet toplayarak, hizmet yaygarası kopararak Türkiye'yi imha etmeye kalkışmışlardır. Bu ihaneti, Türk milleti göğsünü siper ederek durdurmuştur.
Değerli milletvekilleri, adalet olmadan devletin varlık göstermesi, egemenlik haklarını meşru zeminlerde müdafaa ihtimali yoktur. Eğer suçu, günahı olmayan bir masum şu anda FETÖ iftirasıyla pençeleşiyor, kendini temize çıkarmak için çırpınıyorsa bundan sadece bir kişi değil, insanım diyen, insanlık değerlerine hürmet eden herkes zarar görecektir. Mahkeme kararı olmadan bir kişiye suçlu muamelesi yapmak kuşkusuz felakettir ve hukuken anlamsızdır.
Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli Bey'in belirttiği konulara dikkatinizi çekmek istiyorum. FETÖ'yle mücadelede devlet aklı topyekûn devrede midir, yoksa sınırlı sayıda kişinin, kısıtlı sayıda devlet ve siyaset adamının gayret ve çabasıyla mı süreç ilerlemektedir? FETÖ'yle mücadelenin bir stratejisi var mıdır, bir konsepti hazırlanmış mıdır, siyasi ve hukuki bir eylem planı kurgulanmış mıdır; fikrî temelleri, millî hedefleri, hukuki sınırları berrak bir zihin ve siyaset kavrayışıyla belirlenmiş midir? Bu terör örgütüyle mücadelenin öncelikleri nelerdir, neler olmalıdır? FETÖ'cülüğün standart bir tanımı ve tasviri yapılmış mıdır? Biriken sosyal maliyeti, devlete karşı yükselen ön yargıları, toplumsal tabana yayılan mağduriyetleri nasıl ve hangi tedbir zinciriyle bertaraf edeceğiz? İşte, diyorum ki bunlara kulak verilmesi gerekmektedir.
FETÖ hıyanetinin kökünün kazınma seferberliğinde yargı organları arasındaki anlaşmazlık ve kutuplaşma kabul edilebilir, millet vicdanında normal görülen şeyler değildir. FETÖ davaları artık süratle karara bağlanmalı, süregelen mahkeme safhaları nihai hükmü açıklanmalıdır. Mahkemelerden takipsizlik kararı alan ve mağduriyeti ispatlananların bir an önce göreve iadeleri, mağduriyetlerin giderilmesi gerekmektedir diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)