| Konu: | Millî Savunma Bakanı Nurettin Canikli'nin, Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından Suriye'nin kuzeybatısında, Afrin bölgesinde icra edilen Zeytin Dalı Harekâtı'na ilişkin Hükûmet adına gündem dışı açıklaması nedeniyle CHP Grubu adına konuşması |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 52 |
| Tarih: | 30.01.2018 |
CHP GRUBU ADINA ÖZTÜRK YILMAZ (Ardahan) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Afrin operasyonu konuşuluyor. Kahraman ordumuzun başarılı bir şekilde operasyonu tamamlayacağına olan inancımız tamdır. Partimizin görüşlerini Sayın Genel Başkanımız operasyonun başladığı ilk gün kamuoyuyla paylaşmış bulundu. Partimiz, operasyonu ulusal bir güvenlik sorunu olarak gördü ve destekledi ve desteklemeye devam ediyor.
Elbette, bu vesileyle Suriye konusunun gündeme getirilmesi gerekir. Neden buraya gelindi? Ne oldu? Niçin bunlar oldu? Buraya gelinmeden önce başka yollar var mıydı, bir çıkış yolu var mıydı? Denenmedi mi onlar? Onların iyi hesaplanması lazım.
Şimdi, bir kere, her şeyden önce operasyonla ilgili partimize dönük haksız ve provokatif açıklamalar var. Sayın Genel Başkanımız ve partimiz bu operasyonu başından beri desteklemesine rağmen, bu operasyonu bir ülkenin yaptığı, bir devletin operasyonu olarak görmeyip siyasi partinin bir operasyonu olarak görüp il, ilçe kongrelerinde partimize dönük ithamlar yakışıksızdır ve biz bunları kabul etmiyoruz.
Şimdi, şunu söyleyelim: Cumhuriyet Halk Partisinin imajıyla oynamak, bu ülkeyi kuran bir partinin imajını sorgulamak herhâlde hiç kimsenin hakkı ve haddi olmamalı.
"Millî ordu" deniyor ÖSO'ya. Bizim bir tane millî ordumuz var, o da Türk Silahlı Kuvvetleridir. (CHP sıralarından alkışlar) Biz ÖSO'yu hiçbir zaman bir millî ordu olarak görmüyoruz.
Bakınız, burada tarihî bir uyarıyı yeniden yapmak istiyorum: Bizim devletimizin başına bunlar bela olacak. Bunlar ileride size sorun çıkaracak. Biz söylediğimiz zaman hakaret yiyoruz ama doğruyu söylemek zorundayız. Bunlar nefret söylemi kusan gruplarla iç içeydiler, yıllarca orada kanlı savaşı yaptılar ve biz bunların hepsini biliyoruz. Gerçek apaçık ortadadır. Kimse gerçeği saklamasın. Cihatçı gruplardan, radikal gruplardan, bunlardan hiç kimse bir medet ummasın. Bunlar oradaki bütün ahaliye, Türk olsun, Kürt olsun, Arap olsun, Yezidi olsun, Ermeni olsun hepsine düşmandır. Bunlar Selefi bir gelenekten geliyor. Bunları savunmak bizim görevimiz olmamalı.
Efendim, bir ÖSO seviciliği almış gidiyor. Ya benim kahraman askerim ÖSO'ya ihtiyaç mı duyardı? Ne alakası var? Onu siz, bir taraftan FETÖ belasıyla yarısını neredeyse yıprattınız, şimdi ÖSO belasıyla yıpratıyorsunuz. Benim bunu söyleme hakkım var. Bu, Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşayan herkesin yarın pişmanlık duyacağı bir konudur. Bunun lâmı cimi yok, açık açık konuşmak lazım.
Şimdi, efendim, şunu söyleyelim: Biz neden buraya geldik? Ne oldu da buraya geldik? Suriye'de biz rejim değişikliği yapmaya çalıştık. Bize birileri gaz verdi. İran çok aktif, Şam'da Esad'ı destekliyor, Esad aktif, Lübnan'da Hizbullah'ı destekliyor ve Hizbullah aktif, Filistin'de Hamas'ı destekliyor. Ne yapalım? O zaman, bu kolu keselim. Kime kestirelim? Şam'la Ankara'nın arasını açalım. Kime yaptıralım bunu? Esad'ın en yakın dostuna yaptıralım oldu ve yaptırdılar. Sonra planlar kuruldu. Ben, şahsen, bu dönemdeki, Suriye üzerine kurulan planların İkinci Dünya Savaşı'nda kurulan planlardan daha ağır olduğunu biliyorum, insanlık kıyımı yaşandı. Bugün, 1 milyona yakın insan öldü, 11 milyon insan yer değiştirdi, 5 milyon insan mülteci hâline geldi ve 1 trilyon dolarlık ekonomik kayıp var. Biz şunu bilelim: Bu Suriye işinin içinden nasıl çıkacağız? Ne olması lazım? Ben, Afrin operasyonunun üç gün, beş gün, on gün, yirmi günde biteceğinden eminim, sonra ne olacak? Suriye'yi nasıl toparlayacağız? Burayla ilgili planımız nedir? Ne yapmak istiyoruz biz? Biz Suriye'de, Suriye'nin kuzeyinde ayrı bir devlet mi kurmak istiyoruz? ÖSO'ya bir devlet mi kurdurmak istiyoruz, yoksa, yapmak istemiyorsak ne yapmak istiyoruz biz? Biz, niçin bu kadar risk alıyoruz? Bunu bilmek lazım.
Şimdi, efendim, şunu söyleyelim: Şu anda Suriye stratejisi konusunda bir çıkış yolu yoktur sizin için. Sayın Bakanımız operasyonla ilgili konuştu, biz de dinledik. Bizim operasyonun selametinden ve başarısından bir şüphemiz olmaz ama Suriye konusunu ne yapacaksınız?
Şimdi, Amerika'yla hareket ettiniz; efendim, ÖSO'cuları Amerikalılar da desteklemiş. İşte bak, gidip Amerika'da da gizli gizli görüşüyor bunlar. Bunlar Katar'la görüşüyorlar, Suudi Arabistan'la görüşüyorlar, onunla görüşüyorlar, bununla görüşüyorlar; yahu bunlara nasıl güvenirsiniz siz, nasıl olur böyle bir şey? Biz bunlara ne kadar güvenebiliriz? Bunları biz Türk askerinin önünde nasıl gösterebiliriz? Türk askerini onların bir yedek unsuru gibi nasıl takdim edebiliriz? Biz hakikaten neredeyiz, hangi noktada duruyoruz? Şimdi, bakınız, bunlar bütün o gruplar tarafından ve ülkeler tarafından desteklendiler.
Bize Amerika'yla, Suudi Arabistan'la ve Katar'la birlikte hareket etme yönünde bir strateji çizilmiş ve uzunca süre bununla gidildi. Şimdi ne oluyor? Şimdi o bitti, bu defa İran'la ve Rusya'yla gitmeye başladık. Emin olun, on güne kalmaz Rusya'yla da İran'la da olan strateji bitecek, bitecek çünkü bir stratejiniz yok, bu memlekete dair bu Ankara'nın bir stratejisi yok, Ankara'nın kendine ilişkin bir planı yok; hep onun bunun peşinden gidiyoruz. Amerika'nın peşinden gidiyoruz, "Vay, bizi kandırdı." Suudi Arabistan, "Vay, ihanetçiler, bizi kandırdı." Katar yan çizdi, şimdi İran kandırıyor, yarın Rusya kandıracak. Yahu, bizim kendimize ait dış politikada bir stratejimiz olmaz mı? Bu bölgenin insanlarıyla, halklarıyla, bütün geniş Orta Doğu'yla ilgili bir planımız olmaz mı? Bu coğrafyayı birlikte tutacak bir stratejimiz olmaz mı? Bütün kadim halkları bir arada tutabilecek, onları en azından destekleyebilecek, bizim egemenliğimizi, ulusal güvenliğimizi güçlendirecek ama insanları da güçlendirecek hiçbir stratejimiz olmaz mı? Hiçbir şeyimiz yok. Başka ülkeler bir şeyler yapıyor, biz peşinden gidiyoruz. Nereye kadar gideceğiz? Bu nasıl bir ulusal güvenliktir? Bu orduyu ÖSO'cularla eş değere, aynı kefeye koyan anlayış yarın burada "Kandırıldık." demeyecek midir?
Bu, tarihî bir konuşmadır: ÖSO'ya dikkat edin diyoruz, yarın başınıza iş açacaksınız. Efendim, biz bunu dediğimiz için diyorlar ki: "Yahu, bizi Avrupa'ya şikâyet ediyor. Bak, dikkati bizim üzerimize çekiyor." Siz onu yanınıza aldığınız için biz bunu söylüyoruz; yoksa biz size bunu söylediğimiz için siz onu yanınıza almıyorsunuz. Tersten oluyor.
Ve yarın bu gruplar maalesef bölgeyi kana bulayacaklar. Ben radikal cihatçı gruplar konusunda tarafım, şahıs olarak da tarafım. Ben bunların ne pislikler içerisinde olduklarını biliyorum. Kimin eli kimin cebinde? Kim parayı veriyorsa onun peşine gidiyorlar, kim azıcık onlara şey yapsa istihbarat örgütleri... Hepsi onların elinde, istihbarat örgütlerinin elinde bunlar. Cephede sizinle görüntü verirler, arka tarafta Amerika'nın, Rusya'nın elinde bunlar, İran'ın elinde, başka örgütlerin elinde bunlar. Bunları bir ordunun parçası hâline getirmek yanlıştır, Türk ordusunu yıpratmak yanlıştır. Zaten yıpranmış; istihbaratımız yıpranmış, bürokrasimiz yıpranmış, her şeyimiz yıpranmış. Yetmiyormuş gibi, sanki ihtiyacımız varmış gibi... Türk ordusunun burada ihtiyacı yok kimseye. Bu operasyonu kendi imkân ve kabiliyetiyle yapacak güçtedir. Sanki zayıfmışız, ihtiyacımız varmış bizim, aman, onlar olmasaymış bir şey yapamazmışız gibi bir takdime kalkışmak yanlıştır ve bu yanlışı maalesef tekrar ediyoruz.
Suriye konusunda iki şey söyleyeyim: Şu anda konu tekrar bir şekilde... Bu Soçi toplantısında alınacak kararlar Cenevre'ye gidecek. Ne yapıp edin, bir ekip oluşturun. Bu ekip devrede olsun. Bakın, Cenevre'den dışlanacaksınız. Rusya o platformda "Türkiye artık tekrar Amerika'nın yanına geçti." diye sizi suçlayacak. Amerika da zaten size güvenmiyor. Ne yapıp edin, bir grup oluşturun. Suriye'deki bütün unsurları, buradaki unsurları toparlayın. Toparlayıcı olun, toparlayıcı, bölücü değil.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)