GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Avrupa'da yaşayan Türklerin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:3
Birleşim:51
Tarih:18.01.2018

UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, tüm ulusumuzu acıya boğan elim kazada dün kaybettiğimiz şehitlerimiz Binbaşı Ümit Karamustafa, Yüzbaşı Ali Şahin Odabaşı ve Kıdemli Başçavuş Ömer Kadir Arlı'ya Allah'tan rahmet diliyorum; kederli ailelerine, kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerimize ve ulusumuza başsağlığı dilerim.

Anayasa Mahkemesinin tutuksuz yargılama, istinaf mahkemesinin de tutukluluk gerekçelerini ortadan kaldıran kararlarına rağmen özgürlüğünden mahrum bırakıldığı için aramızda olamayan İstanbul Milletvekilimiz Enis Berberoğlu ve diğer tutuklu milletvekillerimizi özgürlük dileğimle selamlıyorum.

Yine, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararlarına rağmen anayasa ve hukuk devleti ilkeleri çiğnenerek özgürlüklerinden mahrum bırakılan gazeteci meslektaşlarımı da bir an önce özgürlüklerine ve ailelerine kavuşmaları dileğimle selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, geçtiğimiz hafta bir toplantı için Almanya'nın Hamburg kentindeydim. Aile bağlarım nedeniyle kırk beş yıldır sürekli gidip geldiğim bu güzel kente ilk defa milletvekili sıfatımla ve bir bakıma hepimizi de temsil ederek gittim. Orada yaşayan kardeşlerimizin yaşadıkları sıkıntıları ve önemli beklentilerini sizlerle paylaşmama olanak verdiği için Sayın Başkana huzurunuzda teşekkür ederim.

Değerli milletvekilleri, ülkemizden Almanya'ya ilk işçi göçünün üzerinden tam elli yedi yıl geçti. Misafir işçi sıfatıyla oraya davet edilen emekçilerimizin açtığı kapıdan Avrupa'ya giden, orada yerleşen, aile kuran Türkiye kökenli kardeşlerimizin sayısı 6 milyonu buldu. Bu kardeşlerimiz misafir işçi gittikleri ülkelerin kalkınmasına, ilerlemesine çok büyük katkılar yaptılar. İkinci Dünya Savaşı'ndan harap çıkan Almanya bugün Avrupa'nın dinamosu olabilmiş ise bunun arkasında yarım asır önce ellerinde bir valizle, dil bilmeden, yol bilmeden oraya giden çalışkan insanlarımızın emeği, alın teri vardır. O gurbetçiler ve onların aileleri bulundukları ülkelerde alanlarının en iyileri oldular; işçi gittiler işveren oldular, bugün tüm Avrupa'da 150 bin işletmeleri var, 750 bin kişiye iş veriyorlar, 100 milyarlarca euro ciro yapıyorlar. Bu çalışkan insanlarımız sadece Almanya'nın değil, anavatanlarının kalkınma hikâyesinde de doğrudan ve dolaylı büyük katkılar sağladılar. Türkiye'deki ailelerinin refahına, eğitimine olduğu kadar, geldikleri illerin ve dolayısıyla tüm Türkiye'nin refahına, hayat kalitesinin artmasına da çok değerli katkılar sundular. Buradan o yürekli, çalışkan insanlarımıza bir kez daha şükranlarımızı, minnetimizi iletmek isterim.

Değerli arkadaşlarım, başta Almanya olmak üzere Avrupa'da yaşayan bu kardeşlerimiz her dönem sıkıntılar içinde yaşadılar. İlk gittikleri dönem sıkıntının adı dil idi. Bilmedikleri bir dilde kendini ifade edememe güçlüğü başka sorunları da beraberinde getirdi. Sorunun adı "kültür çatışması" oldu, "uyum sorunu" oldu. Son dönemlerde orada sıkıntıları daha da artmış durumda bu kardeşlerimizin. Özellikle Türklere yönelik giderek artan bir ötekileştirme var. Bunda, Almanya'da yükselen ırkçılık ve aşırı sağ akımların etkisi muhakkak ama Türkiye'nin de dünyaya verdiği görüntü ile Türkiye ve Avrupa ülkeleri arasındaki ilişkilerdeki geri gidişin de payı büyük. Gerginliklerin çözümünde iki tarafın da diplomasinin imkânları yerine hakarete varan sert üslubu tercih etmesinin en büyük mağduru maalesef, orada yaşayan insanlarımız oluyor.

Bir başka ciddi sorun işsizlik değerli arkadaşlarım. Oradaki Türkiye kökenli kardeşlerimizin yüzde 40'ı sosyal yardımlarla yaşıyor, yüzde 30'u işsiz. Özellikle genç işsizliğin ortadan kaldırılması için Alman iş ajansıyla iş birliği yapılarak nitelikli işlerde istihdam için özel eğitim programlarının başlatılmasına ihtiyaç var.

Sosyal yardım alan yurttaşlarımız ise ciddi bir sorunla karşı karşıya. OECD ülkeleri arasında bilgi değişimini öngören, 2014'de imzalanan ve 2016'da yürürlüğe giren Bilgi Değişim Anlaşması'yla almakta oldukları yardımları yitirme tehlikesiyle karşı karşıyalar.

Memleketinde gelir getirmeyen bir dikili ağacı, tarlası olan ya da Türkiye'ye geldiğinde başını sokacak bir evi bulunan insanlarımıza yapılan yardımların kesilmesi riski var.

Almanya'da gördüğüm manzara şu: Bu anlaşma OECD içinde on yıldır müzakere edilmesine rağmen 2017 Mayıs ayında meclisten geçti, 2018 başında yürürlüğe girecekti, şimdi ertelendiği söyleniyor. Ama kimse bu konuda bir şey bilmiyor, çok büyük bir belirsizlik hâkim; kaygı, korku hâkim. Yurt dışındaki temsilciliklerimiz yeterli bilgilendirme yapmamış, yapmıyor. Bu yasadan doğrudan etkilenecek yüz binlerce yurttaşımızın mutlaka ayrıntılı bilgilendirilmeleri gerekli.

Bakın, anlaşmayı uygulayacak olan Maliye Bakanlığı ama yurt dışındaki Maliye ataşeliklerinin tümü boş. Almanya'da sanırım 8 tane, hepsi boş. Böyle bir dönemde yüz binlerce vatandaşımızı belirsizlik, karamsarlık ve kaygı içinde bırakmak doğru değil. Anlaşmanın oradaki yurttaşlarımızın çıkarlarını koruyacak şekilde uygulamaya konulması ve bilgilendirme yapılması son derece önemlidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) - Sayın Başkanım, bir dakika süre verirseniz, iki şey var...

BAŞKAN - Vermiyorum ama... Lütfen tamamlayın cümlelerinizi.

UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) - İkinci olarak: Almanya'da yaşarken Türkiye'de emeklilik hakkı kazanan yurttaşlarımız orada "mini iş paketi" diye tabir edilen part-time işler yapmak istiyor ancak bu durumda Türkiye tarafından maaşlarının kesilmesi tehlikesiyle karşı karşıyalar. Türkiye'de emekliler ikinci bir işte çalışabilirken Almanya'daki yurttaşlarımız, kardeşlerimiz bunu yapamıyor. Kullandıkları bir otomobili Türkiye'ye kesin dönüş yaparken, eskiden olduğu gibi, vergiden muaf olarak getirmek istiyorlar. Okullarda Türkçe eğitimin azaldığı, Türkçe öğreten öğretmen sayısının azaldığından şikâyetçiler. Yurt dışındaki kardeşlerimiz Türkiye'de yapılan seçimler için oy kullanabiliyor ama kendi seçim bölgelerinden kendi milletvekillerini çıkaramıyorlar. Bu hakka kavuşmaları gerekir.

Değerli arkadaşlarım, Almanya'da, Avrupa'da yaşayan yurttaşlarımızın, kardeşlerimizin sorunlarına duyarsız kalamayız, kalmamalıyız. Ne yapabiliriz? İşe dünyaya verdiğimiz görüntüyü değiştirerek başlamalıyız. Atatürk Türkiyesinden, laiklikten, bilimden, demokrasiden uzaklaşan, en önemli ortaklarımızla kavgalı bir ülke görüntüsü vermekten vazgeçmeliyiz. İşe OHAL'i kaldırarak başlamalıyız. Türkiye'nin güçlü bir demokrasi, sağlam bir hukuk devleti olması Almanya'da, Avrupa'da ve dünyanın neresinde olursa olsun yüreği vatan sevgisiyle çarpan yurttaşlarımızı, soydaşlarımızı kardeşlerimizi güçlendirecek, onların önünü açacak en önemli adım olacaktır.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.