GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HDP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:49
Tarih:16.01.2018

HDP GRUBU ADINA FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, Türkiye'de savaş ve öfke siyaseti insanların yaşadıkları gerçek acıları, gerçek dertleri gizliyor. Geçtiğimiz haftalarda daha 4 yaşındaki Elif Mina ve 2 yaşındaki Miray Hira, babaları Ali Yardım tarafından öldürüldü. Belki bu acı olay bu kadar da gündemde yer bulamazdı ama anneleri Dilek Çakır'ın güçlü duruşu, isyanı ve başta yönetenler olmak üzere tüm toplumdan sorduğu hesap, yaşanan bu acıyı birkaç gün daha fazla gündemde tuttu.

Kadına yönelik şiddete karşı bütünlüklü bir politika oluşturmak, kolluk güçlerinden hâkime, savcıya, tüm yargı makamlarına, sosyal çalışmacılara kadar her birimin kadına yönelik şiddet konusunda uzmanlaşmalarını sağlamak anlamına gelir; siyasetçilerin, hükûmet temsilcilerinin bu şiddete karşı net bir tutum takınması demektir. Öfke yerine eşitlik, uzlaşı ve barışı büyütmezsek, her gün bir bakan, bir genel başkan çıkıp da birilerine karşı kabadayılar gibi konuşursa, kadın-erkek eşitliğine inanmadığını da söylerse şiddetin esas nedeni olan erkek egemenliği gitgide güçlenir.

Sadece dün ve bugün söylenenleri değerlendirin, bunlar fevri sözler değil arkadaşlar. Grup toplantılarında, elleri patlayıncaya kadar, bakanlar alkışlıyorlar bu sözleri. Örneğin, Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul İl Başkanı seçilen Canan Kaftancıoğlu'na dünden beri çok çirkin bir saldırı yürütülüyor. Kendisine ait olmadığı çok net olmasına rağmen bir genç kadının, bir eylemden, üstelik fotoğrafı da servis ediliyor ve o genç kadın da aslında mağdur ediliyor bir yandan ve buna AKP Genel Başkanı da itibar ediyor. İtibar mı ediyor yoksa bu tip yalanlar nerelerden üretiliyor, gerçekten, insan tereddüde düşüyor.

Siyasetin içinde sürekli şiddet var, hele kadınlar söz konusu olduğunda. Hele kadınlar bir adım öne çıktığında o şiddet fark edilmeyen biçimlerde de -sadece fiziksel şiddet olarak değil aynı zamanda psikolojik şiddet olarak, mobbing yaparak, farklı algılar yaratarak da- çok daha fazla körükleniyor ve kadınların ayağı kaydırılmaya çalışılıyor. Çünkü deniliyor ki: "Buraların hâkimi bizleriz, sizin ne haddinize? Sizin ne haddinize, öyle kadın partisi olmak ya da kadın il başkanı olmak, kadın eş başkan olmak ya da çok sayıda milletvekiliyle Mecliste temsil ediliyor olmak?" Evet, bunlar, kadınlar söz konusu olduğunda maalesef böyle olabiliyor.

Siyasetin içinde sürekli şiddet var. Orta Doğu'da savaş sürekli kışkırtılıyor ve dün, yine Suriye'ye girmekten bahsedildi. Orada kaybedeceklerimiz kimin çocukları arkadaşlar? Ne için verilecek bu kayıplar biliyor musunuz gerçekten? Ya da bilen var mı gerçekten? Yani, Afrin'e giriliyorsa niye giriliyor? Orada kimin çocukları ölecek ve bunlar buradaki milletvekillerinin çocukları mı, parti başkanlarının çocukları mı olacak? Türkiye'ye neler getirecek, hiç bunları hesap ediyor musunuz? Bugün, bakmayın yine aynı şekilde bir öfkeyle bir algıyı yönetmeye çalışıyorsunuz ama bunun sonu, hakikaten, orada çok sayıda insanın, çok sayıda askerin kaybı olabilir ve bunun hesabını verecek olan da yine sizlersiniz. Bugün, barış için inisiyatifler yeterince güçlü olmayabilir -Irak savaşında tezkereyi reddeden de aynı zamanda bu Meclisti- belki bunlar o denli güçlü olmayabilir ama başka şeyler iktidarların sonunu getirir.

Şimdi arkadaşlar "Dünya yerinden oynar kadınlar özgür olsa." diye bir sloganımız var ya, kadınlar özgür olsa gerçekten ne reise ne şuna buna, kimseye itaat etmezler. Kadınlar özgür olsalar gerçekten, sadece aslında, dünyada eşitliği, özgürlüğü daha fazla yaygınlaştırırlar. Artık hamaseti, savaşı, hırslarınızı bırakın, kadınlara şiddeti önlemek için uğraşın ve bizim "Böyle yaşamak istemiyoruz." diyen sesimize kulak verin, bu önergeyi bu Mecliste kabul edin. Etmezseniz kadınlar size kabul ettirmeyi bilirler.

Teşekkür eder, saygılar sunarım. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.