GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: (2/1401) esas numaralı 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 138. Maddesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi'nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önerge (4/124) münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:46
Tarih:09.01.2018

MUSTAFA BALOĞLU (Konya) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; İç Tüzük'ümüzün 37'nci maddesine göre söz aldım. Sizleri ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, öncelikle Sarıkamış şanlı tarihimizin hüzünlü bir yaprağıdır. Bu vesileyle Sarıkamış Harekâtı'nın 103'üncü yıl dönümünde hem Sarıkamış şehitlerimizi hem de bütün şehitlerimizi rahmetle, minnetle anıyorum.

Ceza Muhakemesi Kanununun 138. Maddesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi'ni arkadaşlarımızla birlikte daha önce vermiştik, kırk beş gün içerisinde sonuçlandırılmadığı için İç Tüzük 37'ye göre sizlerin, Genel Kurulun takdirine sunacağız.

Bilindiği üzere, suç işlendikten sonra maddi gerçeğe ulaşmak amacıyla cumhuriyet savcısı tarafından çeşitli delil toplama yollarına başvurulmaktadır. Kamuoyunda dinleme olarak bilinen iletişimin denetlenmesi usulü de bu yollardan bir tanesidir ancak iletişimin kayda alınması, doğrudan doğruya özel hayata ilişkin bir alana müdahale niteliği gösterdiğinden Ceza Muhakemesi Kanunu'muzda ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiştir. Şu hâlde, bir suç dolayısıyla yapılan soruşturma ve kovuşturmada, suç işlendiğine ilişkin somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı ve başka suretle delil elde edilmesi imkânının bulunmaması durumunda hâkim ve gecikmesinde sakınca bulunan durumlarda cumhuriyet savcısı kararıyla şüpheli veya sanığın iletişimi dinlenebilir, kayda alınabilir ve sinyal bilgileri değerlendirilebilir. Soruşturma, kovuşturma sırasında iletişimin denetlenmesi suretiyle delil elde etme işleminin esas ve usulleri 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 135 ila 138'inci maddelerinde düzenlenmektedir.

Ceza muhakemesi sürecinin delil elde etme yöntemi olan iletişimin denetlenmesi tedbirine, suç soruşturması veya kovuşturması kapsamında yalnızca şüpheli ya da sanık bakımından başvurulabileceği kabul edilmiştir. Ayrıca, başka suretle delil elde etme imkânı bulunmadığı takdirde 135'inci maddenin (8)'inci fıkrasında sayılan önemli bazı suçlar bakımından son çare olarak bu yola başvurulabilmektedir. Kanunumuz, bu düzenlemede, örneğin uyuşturucu madde ticareti suçunda olduğu gibi başka suretle delil elde etme imkânının çok güç olduğu suçları ve bu suçların faillerini ortaya çıkarmak amacıyla önemli toplumsal yarar ve haberleşme özgürlüğü ve özel hayatın dokunulmazlığı gibi temel insan haklarına saygı arasında dengeyi ihmal etmemiş, konuyu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin içtihatlarına uygun bir şekilde ele almıştır. Kanun gereğince gizli tutulması mecburi olan bu delil elde etme yönteminde ancak insan ticareti, kasten öldürme, işkence, cinsel saldırı, uyuşturucu madde ticareti, ihaleye fesat karıştırma, kara para aklama, casusluk ve anayasal düzene karşı suçlar gibi kamu düzenini ciddi boyutta sarsan suçlar bakımından başvurulabilmektedir. Ayrıca, usule uygun bir şekilde yapılmakta olan iletişimin dinlenmesinde söz konusu soruşturma veya kovuşturmayla ilgisi olmayan başka suçlara ilişkin deliller de elde edilebilmektedir. Bu durumda nasıl hareket edileceği kanunun 138'inci maddesinde düzenlenmiştir.

İletişimin dinlenmesi sırasında yapılmakta olan soruşturma ve kovuşturmayla ilgisi olmayan başka suçlara ilişkin deliller kural olarak dikkate alınmamaktadır. Fakat 135'inci maddenin (8)'inci fıkrasında belirlenen suçlarla ilgili tesadüfen elde edilen deliller dikkate alınacak ve bu deliller muhafaza altına alınmak suretiyle cumhuriyet savcılığına bildirilmektedir. Belirtilen düzenlemenin yapıldığı Ceza Muhakemesi Kanunu'muzun 138'inci maddesinin (1)'inci fıkrasında, 135'inci maddenin (6)'ncı fıkrasında sayılan suçlara atıf yapılmaktadır ancak 21 Aralık 2014 tarihinde kabul edilen 6526 sayılı Kanun'la 135'inci maddeye iki yeni fıkra eklenmiş ve (6)'ncı fıkra (8)'inci fıkra olarak teselsül ettirilmiştir. Dolayısıyla, 138'inci maddedeki atıf eski düzenlemeye yönelik olduğu için değiştirilme zorunluluğu doğmuştur.

Teklifte, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 138'inci maddesinin 2'nci fıkrasındaki "altıncı fıkra" ibaresi "sekizinci fıkra" olarak değiştirilmek suretiyle, 6526 sayılı Kanun'da yapılan değişikliğin neden olduğu atıf uyumsuzluğunun giderilmesi sağlanmaktadır.

Kanun teklifimizle ilgili desteğinizi bekliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)