GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP GRUBU ÖNERİSİ
Yasama Yılı:3
Birleşim:19
Tarih:09.11.2012

MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyeti saygılarımla selamlıyorum.

Değişen toplum düzeni ve beraberinde getirmiş olduğu şartlar, kadını iş dünyasında yer almaya zorlamaktadır. Sanayi devrimine kadar kadınların görevleri, çok belirgin bir şekilde, ev veya el işi olarak belirlenmişken, sonraki dönemlerde kadınların toplumdaki yerinde önemli değişiklikler olmuştur.

Özellikle 1980'li yıllardan itibaren Türkiye'de kadınlar ekonomik ve sosyal alanda daha aktif bir şekilde yer almaya başlamışlardır. Batılı ülkelerdeki kadar olmasa da, kadın yalnızca belli bir mesleğin uygulayıcısı veya çeşitli kesimlerde, tarlada beden gücüyle görev yapan bir çalışan olarak değil, aynı zamanda bir girişimci olarak da yeteneklerini ortaya koymalıdır.

Kadının iş gücüne katılımıyla ilgili çalışmalar, 1980'li yıllara kadar ekonomik büyümeye katkıları açısından olumlu olarak değerlendirilen küçük işletme girişimciliğinin desteklenmesi şeklinde olmuştur.

Değerli milletvekilleri, yapılan araştırmalara bakıldığında, kadınların sahibi olduğu işletmelerin bazı kriterler açısından oldukça başarılı oldukları görülmektedir. Bu bağlamda yapılan çalışmalarda, özellikle kırsal alanda ekonomik faaliyetlerde yeterince yer almayan kadınların küçük finansman teşvikleriyle iş gücüne katılmaları sağlanmalıdır.

Türkiye'de kadınların iş gücüne katılım oranı oldukça düşüktür. Bunun tek nedeni "Evin geçimini erkek sağlar." anlayışı ile kadınların iş hayatına çok geç katılmaları olmaktadır. Zaten ülkemizde eğitime olan erişim, kızlar açısından önemli bir sorun yaratmaya hâlâ devam etmektedir. Özellikle kırsal kesimde kızlarımızın eğitim ve öğretime bütün çabalara rağmen istenilen düzeyde ulaşılamaması, kadınların hem eğitimden hem de istihdamdan yoksun kalmalarına sebep olmaktadır.

Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi 2000 yılı sonuçlarına göre Türkiye'nin toplam nüfusu 73 milyon 722 bin 988 olarak belirlenmiştir. Toplam nüfusun yüzde 50,2'sini erkekler, yüzde 49,8'ini ise kadınlar oluşturmaktadır yani erkek nüfusuyla kadın nüfusumuz neredeyse birbirine eşittir. Nüfusumuza göre, erkek ve kadının dağılımı bu şekilde iken, ülkemizde kadınların iş gücüne katılım oranı ise çok düşük seviyelerde kalmıştır. Türkiye'deki kadınların iş gücüne katılım oranı, erkeklerin iş gücüne katılım oranının üçte 1'i civarındadır.

Kadın istihdamı konusu bugün sadece ülkemizde değil, tüm dünyada tartışılmaktadır. Ülkemizde kadınların iş gücüne katılım oranı kent ve kırsal arasında farklılık göstermektedir. Kentlerde kadınların iş gücüne katılımı daha düşüktür. Kırsal kesimde kadınların iş gücüne katılım oranı, tarımda ücretsiz aile işçisi olarak çalışması nedeniyle yüzde 34 civarındadır. Kadın, kırsaldan kente geldiğinde aile baskısı gibi nedenlerle iş gücü piyasasından çekilmektedir ve ev hanımı olarak hayatını idame ettirmeye çalışmaktadır. Bu nedenle, kadın istihdamına ilişkin veriler, ev işleriyle meşgul olduğu için iş gücüne katılmayan kadınların sayısında artış yaşanacağını göstermektedir.

Türkiye İstatistik Kurumunun 2011 yılı Ekim ayı verilerine göre 11,9 milyon civarındaki ev hanımı sayısı, Kasım ayında 150 bin kişilik artış kaydederek 12,1 milyon düzeyine çıkmıştır yani kadınlarda işsizlik oranında -çalışmada yer alması gereken yerlerde- geriye düşüş başlamıştır. Oluşan rakamlar kasım ayında kadınlarda iş gücüne katılım oranında düşüşe bağlı olarak kadın işsizlik oranında da düşüş yaşandığını göstermektedir ama genel anlamda bakıldığında kadın işsizlik oranı çok yüksektir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kamu idarelerindeki dolu kadroların cinsiyetlere göre dağılımı da her 100 memurun 66'sının erkek, 34'ünün de kadın olduğunu ortaya koymaktadır. Buna göre devlette 1 milyon 148 bin erkek, 592.923 de kadın memur görev almaktadır. Ülkemizde kadınlar maalesef üst düzey görevlerde kendilerine yer bulamamıştır, bunu da üzülerek belirtmemiz gerekmektedir.

Aile baskısının yanı sıra evlenmesi ve çocuk sahibi olması da kadının iş gücüne katılımını engellemektedir. Kadının iş gücüne katılmış olması, bunların kurumda ve görevde ilerlemeleriyle bir üst göreve getirilmeleri kariyerleri açısından büyük önem taşınmaktadır. Kariyer, iş gücünün ilk gününden itibaren emekliliğe kadar devam eden bir süreçtir. Kadının aile sorumlulukları, iş gücüne ara vermesine yol açmaktadır, bu da kadının kariyerinde ciddi sorunlar yaratmaktadır. Bu konularla ilgili kanunlar çıkarmak mecburiyetindeyiz.

Ülkemizde kadınların en yoğun olarak çalıştıkları meslek gruplarından turizm, reklam, eğitim, tekstil alanları ilk göze çarpan meslek gruplarıdır. Bugün kadınlar her sektörde, sayıları az da olsa, çalışır hâle gelmişlerdir. Kadının ekonomiye katkısı adına teşvikler verilmelidir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; burada, ülkemizde özellikle kadınlara karşı artan şiddete de değinmeden geçmek mümkün değildir. Hükûmet tarafından ekonomik ve sosyal alanlarda uygulanan yanlış politikalar, toplumun pek çok kesiminde büyük yaralar açmaktadır. Tüm dünyaya örnek teşkil eden Türk aile yapısında bugün maalesef, üzülerek ifade etmeliyiz ki, kadına karşı işlenen şiddet olayları artmıştır, maalesef ki artarak da devam etmektedir. Ülkemizde kadına karşı şiddet fiziksel olarak görüldüğü gibi, ekonomik, sosyal, sözel, psikolojik ve cinsel olarak da farklı şekillerde ortaya çıkabilmektedir.

Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü tarafından, 51 ilde 24 bin kişiyle görüşülerek ülkemizde kadına yönelik aile şiddeti konusunda bir araştırma yapılmış. Bu sonuçlara göre, Türkiye genelinde kadınların yüzde 39'u hayatlarında en az bir defa fiziksel şiddete, yüzde 15'i cinsel şiddete, yüzde 23'ü ekonomik şiddete, yüzde 44'ünün de duygusal ve psikolojik şiddete maruz kaldığı tespit edilmiştir. Ayrıca, eğitim seviyesi düşük kadınların yüzde 56'sı şiddete maruz kalırken lise ve üzeri okul mezunları kadınlar da şiddete maruz kalmaya devam etmektedir.

Refah seviyesinin düştüğü ailelerde kadının şiddete maruz kalma oranı da yüzde 53 olarak gerçekleşmektedir. Kadının sırf kadın olmasından dolayı şiddete maruz kalmasının temelinde yatan nedenler ülkemizde pek çok kurum tarafından araştırma konusu olmuştur. Bugüne kadar gerçekleştirilen sosyal düzenlemeler ve açılan kadın konukevleri kadına karşı şiddetin yapılmasına engel olamamıştır.

Kadına uygulanan şiddet belirli bir süre sonra bazı ailelerde cinayetlere dönüşebilmektedir. Kadın cinayetleri, son on yıl içerisinde ülkemizde maalesef ki çok şiddetli bir şekilde artmaktadır. Gazete ve televizyon ekranlarında "Devlet yine koruyamadı!" şeklinde haberlere sık sık şahit oluyoruz. Devlet koruması isteyen kadınların bile cinayete kurban gitmesi insanı daha fazla üzmektedir. Bu nedenle hükûmet programları, uyguladıkları ekonomik ve sosyal politikalarda refah artırıcı faaliyetlere ve kanunlara ağırlık vermek durumundadır. Toplumu ve aile yapısını olumsuz yönde etkileyecek ve yarının kaygısına düşürecek düzenleme ve uygulamalardan kaçınmak mecburiyetindeyiz. Sonuçta şiddetin önlenmesi için, önce eğitim, sonra ekonomik rahatlama sağlanmalıdır.

Bu vesileyle yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.