| Konu: | 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı Maddeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 44 |
| Tarih: | 21.12.2017 |
CHP GRUBU ADINA AKIN ÜSTÜNDAĞ (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yılın en uzun gecesinde, 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bütçeler, devletin belli bir süre için gelir ve giderlerinin belirlenmesi, yürütülüp uygulanmasının takip edilmesini ifade eder. Bütçe hakkı ise tarih içerisinde insanların büyük mücadeleleri sonucunda monarşinin elinden alınarak parlamentolara verilen en önemli haklardandır. Parlamento seçmenlerden aldığı yetkiyle vergileri ve gelir kalemlerini belirler ve harcamaları onaylar, gelir ve giderleri denetler ve her yıl sonunda da bunları tekrar görüşüp karara bağlar.
Burada yeri gelmişken ifade etmek isterim ki 16 Nisandaki mühürsüz referandum sonucu zorla kabul ettirilen Anayasa değişikliğiyle bütçe hakkı halkın elinden alınıp saraya verilmiştir. Eğer bu Anayasa maddeleri uygulamaya konulursa Meclis sadece bir onay makamı olacak, Cumhurbaşkanının hazırlayıp dikte ettiği bütçeyi Meclis görüşemeden, değişiklik yapamadan kabul etmek zorunda kalacak. Eğer Meclis kabul etmezse bir önceki yılın bütçesinin güncellenerek uygulanması Cumhurbaşkanına ait olacak.
Değerli milletvekilleri, bu bütçe, inşallah Meclisin yaptığı son bütçe olmaz. Umarım ki halkımızın tercihiyle, yeniden Meclisimiz halk adına bütçe yapmaya ve iktidarı denetlemeye devam eder.
2016 yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı'nı incelediğimizde özellikle Sayıştay raporlarının sağlıklı olarak düzenlenmediğini görüyoruz. Bu raporlarla burada Meclisin sağlıklı bir denetim ve inceleme yapabilmesi maalesef mümkün değildir. Öncelikle Sayıştayın denetim raporları etkin bir şekilde görüşülmemiş, Sayıştay bütçe döneminden önce Komisyonu bilgilendirmediğinden detaylı olarak bir incelemeden maalesef geçirilememiştir. Alt komisyon kurulması istemi her zamanki gibi iktidar tarafından kabul edilmemiştir. Mevcut Sayıştay raporları, denetimde etkinliği ve hesap verilebilirliği sağlayacak nitelikte değildir. Sayıştay raporları daraltılmış, kamu zararına ilişkin olan kısımları raporun içeriğinden çıkarılmıştır. Kamu zararına neden olup hakkında dava açılanlarla ilgili bilgiler maalesef raporda yer almamıştır.
Sayıştay kurumsal olarak özerk bir kurum hâline getirilmedikçe halk adına sağlıklı bir denetim yapmak maalesef mümkün değildir. Kendi bütçesini dahi yapamayan bir kurumdan iktidarı tam olarak denetlemesi tabii ki beklenemez. Nitekim, Sayıştay raporlarında kalan tespitlerin çoğu, yargılamaya esas rapor kapsamına alınmadığından Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderilmemiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderilenler ise standart metinler ve etkisiz tavsiyelerden öteye, maalesef, geçememiştir. Burada Anayasa'ya aykırılık söz konusu olup, Meclisin bütçe hakkının ve iktidarı denetleme yetkisinin fiilen ortadan kaldırıldığını görüyoruz. Yine, halkına hesap veremeyen bir iktidar dönemiyle karşı karşıyayız.
Değerli arkadaşlar, Sayıştay raporlarını incelediğimizde özellikle birkaç nokta ön plana çıkıyor. Yatırım programında olmayan yatırımlara ödenek verildiği görülüyor, maalesef. Yatırım için ayrılmış ödeneklerin cari harcamalar için kullanıldığını görüyoruz. Özellikle ödeneküstü harcamaların olduğu hususlara Sayıştay raporları dikkat çekmektedir.
Değerli arkadaşlar, özellikle, bütçeye baktığım zaman ve aynı zamanda Kesin Hesap Kanunu Tasarısı'na baktığım zaman, Türkiye Varlık Fonu'yla ilgili olarak bir hususu göremedik. Niye göremedik? Çünkü denetim dışı. Özellikle -Bakan buradayken yine bunu da belirtmek isterim-Varlık Fonu'nun denetlenmesiyle ilgili olan yapılanma hâlâ ortada değil. Bunun nedeni nedir, hâlâ merak ediyorum. 26 Ağustos 2016 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlanmış olmasına rağmen, bugüne kadar Varlık Fonu'nun denetlenmesiyle ilgili bir yapılanma -mevzuatta olmasına rağmen- maalesef, hâlâ ortada yok. Bu "paralel hazine" anlamına gelen Varlık Fonu -"jöle ekonomisi" diğer tabiriyle- denetlenemeyen, denetim dışı, gizli bir hazine olarak hâlâ Meclisin bilgisi dışında duruyor. Bunu özellikle belirtmek isterim.
Değerli arkadaşlar, kesin hesap kanun tasarıları, iktidarlar için bir karne niteliğindedir, halkın verdiği yetkiyi iktidarın nasıl kullandığını gösteren metinlerdir. Buna baktığımız zaman, maalesef, iktidarın 2016 karnesi kırık. Birçok açıdan açık vermiş olan bir bütçe, yamalarla kapatılmaya çalışılmış ve yine her zamanki gibi borçlarla, iç ve dış borçlarla sübvanse edilmeye çalışılmış. Aynı zamanda usulsüzlükler ve kanunsuzluklar da yine alışkanlık olarak devam etmiş.
Değerli arkadaşlarım, değerli milletvekilleri; AKP iktidarlarıyla memleketin iki yakası maalesef bir araya gelememiş, ne geliri tahmin edebilmişler ne de gideri tahmin edebilmişler; sonuçta Suriyelilere harcanan para kadar, yaklaşık 30 katrilyonluk bir bütçe açığı yine önümüzde duruyor.
Değerli arkadaşlarım, özellikle 2016 kesin hesabına baktığımız zaman birçok usulsüzlük ve kanun dışılık da söz konusu. 176,6 milyar lira düşülen ödenekler ve ek ödemeler toplamı var, toplamda kırk yedi kuruluştaki ek ödemeler ve bütçedeki değişiklikler. Bu, bütçe ödeneklerinin yaklaşık olarak yüzde 28'ine tekabül ediyor. Değerli arkadaşlarım, 5018 sayılı Kanun'da yedek ödenek oranının başlangıç ödeneklerinin yüzde 2'sini geçememesi hususu söz konusu olmasına rağmen bir bakıyoruz, yüzde 6,1'e ulaşmış durumda. Yedek ödenek başlangıç ödeneği 2,1 milyar lirayken 35,5 milyar liraya yükselmiş yani 17 kat artmış değerli milletvekilleri. Bakanlık buna savunma olarak diyor ki: "Başlangıç ödeneği sadece başlangıçta sınırlanabilir yasada, ondan sonra böyle bir sınırlama söz konuşu değil." Bu son derece yanlış bir yorumdur. Eğer öyle olsaydı bütçeye gerek yoktu, tek bir yedek ödenekle diğer bütün gelir kalemlerini, gider kalemlerini sınırlarsınız ve yedek ödenekle memleketi yönetirsiniz. Böyle bir usul mümkün değil, görülmemiş bir şeydir değerli arkadaşlarım. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, "Hükûmetin karnesi zayıf, sınıfta kalmış durumda." dedim ya: Hesap verilebilirlikte, özellikle hesap verilebilir bir noktada olmadığından dolayı karnesi zayıf, şeffaflıkta karnesi zayıf. Sayıştay raporlarının eksik olması, alt komisyonun kurulmamış olması ve kurumlarda oluşturulan özel hesap ve özel fon hesaplarından dolayı, bu hesapların denetim dışında olmasından dolayı şeffaflıkta da sınıfta kalmış durumda. Vergi adaletinde sınıfta kalmış durumda. Dolaylı vergilerin oranı, vergi gelirleri içerisindeki payı yüzde 69. Vergi affı ve benzeri uygulamalarla ödemelerde ve vergi toplamada istikrar ortadan kalkmış durumda değerli arkadaşlarım.
Değerli arkadaşlar, iktidar, milletin sırtına vergi üstüne vergi, zam üstüne zam bindiriyor ama kendileri saraylarda şatafat içerisinde âdeta lale devri yaşıyor. Yazlık kaçak saray için ne harcadığınızı Kesin Hesap Kanunu'nda göremiyoruz, 2018 bütçesinde de ne harcanacağını göremiyoruz. Bu Meclis bunu bilmeyecekse neyi bilecek?
Marmaris'teki Okluk Koyu'ndaki yazlık sarayın bütçesiyle bütün Roman vatandaşlarımızı ev sahibi yapabiliriz değerli arkadaşlarım. Hadi, gelin, hep beraber bunu sağlayalım, vatandaşlar için harcayalım bu paraları diyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, memlekette satacak bir şey kalmadı, son 502 sayılı Torba Yasa'yla hazine arazileri, ormanlar, kıyılar, millî park ve tabiat parkları satışa çıkarıldı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Hayır canım, kıyılar satılamaz.
BAŞKAN - Lütfen bir dakikada toparlayın.
AKIN ÜSTÜNDAĞ (Devamla) - Anayasa'ya aykırı olarak yapılan bu düzenlemelerle, millete ait olan bu yerler, geri dönüşü olmayacak şekilde elden çıkarılıyor. Muğla Milletvekili olarak, bu yasadan en çok etkilenen illerden birisinin milletvekili olarak bu yaptığınız kötülükleri kınıyorum, bu yaptığınız kötülüğü kınıyorum.
Ormandan çıkarılarak Turizm Bakanlığına turizm tesisi yapılmak için tahsis edilen araziler, kırk dokuz yıllığına kiralanacak ya da bir yıl içerisinde satışı yapılacak. Bu, Anayasa'ya aykırı değil mi arkadaşlar? Hani ormanlar özel mülkiyete konu edilemiyordu? İşte maalesef burada bu kötülüğü yapıyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, Batman'la ilgili bir hatip söyledi, ben de şunu söyleyeyim: Muğla sizden artık bir şey beklemiyor. Muğla'nın parasına, doğal güzelliklerine, denizine, sahillerine dokunmayın bize yeter diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)