GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı Maddeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:44
Tarih:21.12.2017

MEHMET ALİ ASLAN (Batman) - Sayın Başkan, Sayın Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Tabii, sayın hatibin iki dakikası kalmıştı, herhâlde onları da alabiliriz.

Tabii, az önce sayın milletvekilimiz de Sayın Selahattin Demirtaş'la ilgili Anayasa Mahkemesi kararını açıkladı. Gerçekten hak, hukuk, adalet namına iç acıtıcı ve kabul edilemez bir karardır.

Öncelikle şunu söyleyeyim, her zaman da söylüyorum: lütfen, kendi yurttaşlarınızı, kendi insanlarınızı -özelde Türkiye'de, genelde dünyadaki Müslüman devletler, kendi insanınızı- dışarıda adalet aramak zorunda bırakmayınız. Sizler 28 Şubatta... Sizler derken bizler de mağdurduk. Ben üniversite okudum o dönemde, başörtüsü eylemlerinden dolayı benim uyarı, kınama, disiplin cezalarım var. Nasıl ki o dönemde Sayın Abdullah Gül'ün eşi AİHM'e başvurmak zorunda bırakılmışsa ve bu, o zamanki Hükûmetin Türkiye'ye yaşattığı bir ayıp ise bugün de siz aynı durumdasınız. Lütfen, şöyle bir nefsî muhasebe yapalım ya.

Bakınız, Allah'ın yüz ismi, kimi yerlerde, cevşende bin ismi var; her bir isimden bir fiil meydana gelmiştir. "Adl" ismi ve "Hak" isminden de adalet ve mahkemeler tereşşuh etmiştir, neşet etmiştir. Kusura bakmayın, Allahuteala o "Adl" isminin gereği, adalet isminin gereği olarak adalet ismine yapılan adaletsizlikleri, Hak adına yapılan haksızlıkları kabul etmeyecektir. Yargıçlar, hâkimler, savcılar; elinde yetki olan her insan, öncelikle bilsin ki kurumlardan, partilerden, devletlerden evvel Allah'ın o isimlerine karşı sorumludur. Nasıl ki âlimlerin Allah'ın "Alim" ismine karşı bir sorumluluğu varsa, kendilerine bahşedilen o ilmin zekâtını insanlara vermekle mükelleflerse işte o "adalet" isminin çalışanları da Allah'ın "Adl" ismini kaim kılmak için adil davranmak zorundadır. Yoksa gördüğünüz gibi bizim bu iç çatışmalarımızdan ve şu anda var olan ama birbirimize düşmemizden dolayı parçalanan o sinerjiden dolayı ABD de İsrail de sadece Kudüs kutsalımıza değil, Allah korusun, günün birinde Mekke'ye de girmeye çalışacaklardır. Ama biz esas tehlikeyi görmüyoruz, bizden farklı düşünen insanlara elimizdeki yetkiyi, iktidarı kullanıyoruz. Bu kabul edilemez.

İstişareye gelelim, istişareyi de anlatacağım. Bakın, geçen yıl -dinletebilirim- 20 Ağustosta Mavi Marmara anlaşması Mecliste oylanırken, kabul edilirken orada şu tehlikeye dikkat çektim, dedim ki: "Bakın, burada Kudüs başkent olarak sunulmak isteniyor, zemini hazırlanıyor. Lütfen buna dikkat edelim." Ama dinleyen kim? (Hatibin cep telefonundan bir ses kaydı dinletmesi)

BAŞKAN - Sayın Aslan, böyle bir şeyin yasak olduğunu söylemiştik.

MEHMET ALİ ASLAN (Devamla) - Sayın Başkan, kendimi dinletiyorum, hayır.

BAŞKAN - Kürsüden siz konuşabilirsiniz, lütfen. Yoksa kapatmak durumunda kalacağım. İstirham ediyorum, lütfen. Siz konuşacaksınız.

MEHMET ALİ ASLAN (Devamla) - Zaten ben konuşuyorum Sayın Başkan. Allah Allah!

BAŞKAN - Tamam, o zaman canlı konuşun, sanal alemden değil, canlı canlı.

Buyurun.

MEHMET ALİ ASLAN (Devamla) - Ha, bir de şunu söyleyeyim çünkü çabuk unutuyorsunuz maalesef yani iktidar çabuk unutuyor, toplumumuz da maalesef bazen bu duruma düşebiliyor; Sayın Başkan şunu da söyleyeyim, sorum Sayın Başkana olacak: Şu anda biz suç işliyoruz anladığım kadarıyla çünkü OHAL Kanunu'na göre bizim herhangi bir açıklama yapmamız için, bir toplantı yapmamız için mülki idare amirinden izin almamız lazım yani şu anda bizim Çankaya Kaymakamından izin alıp bu konuşmalarımızı yapmamız lazım çünkü biz bölgede milletvekilleri olarak -bir kişi bile- açıklama yaptığımız zaman gelip uyarılıyoruz. Bu, doğru değil ya. Yani düşünün ki şimdi, bu OHAL Kanunu gereği Cumhurbaşkanı gidip Yenimahalle Kaymakamlığından izin alacak. Bu ne kadar absürtse, ne kadar saçmaysa bizim maruz kaldığımız uygulamalar da bu kadar saçmadır, bu kadar absürttür.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET ALİ ASLAN (Devamla) - Lütfen uyanalım artık, birbirimize düşmekten vazgeçelim. Biz birbirimizin düşmanı değiliz, olsa olsa siyasi rakibiz. Bu minvalde, bu mantıkla birbirimize karşı tavırlarımızı, eylemlerimizi, söylemlerimizi bir daha gözden geçirelim.

Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)