GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı Maddeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:44
Tarih:21.12.2017

CHP GRUBU ADINA MELİKE BASMACI (Denizli) - Sayın Başkan, sevgili vekiller; hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.

Tüm dünya her şeyi bıraktı, Türkiye'yi konuşuyor. Hani "Bir Türk dünyaya bedel." diye mi? Sanmıyorum böyle konuştuklarını. Ya da "İngilizleri Tanrı sanırdık Mustafa Kemal Atatürk onları yenmeden önce." diye mi? Sanmıyorum. Ya da "Böyle giderlerse bizi geçerler Sanayi Devrimi'nde." diye mi? Sanmıyorum. Bütün dünya maalesef Türkiye'de hangi bakan rüşvet yedi, yedi mi, hangi bürokrat onun önüne yattı, paralar Man'dan geldi mi, Man'a mı gitti; oradan, Cibuti'ye niye liman kuruyoruz, maalesef tüm dünya bugün bunu konuşuyor. Neyse konumuz bütçe, ekonomi; ben fazla Man'ı, Van'ı, Cibuti'yi karıştırmayayım.

Dolaylı olarak yüzde 72 vergi alınan, dolaysız olarak direkt bazılarına verilen bir vergi düzeninde olan ülkeyiz. Vatandaşın sırtına öyle bir vergi yükü yükledik ki ben de düşündüm, acaba dedim çalışmayan yani çok özür dilerim çalışmayan demeyeyim, gerek olmayan ya da milletin kendi işini döndürdüğü bakanlıkların bütçelerini vergiden düşersek bu yük azalır mı? Mesela Millî Eğitim Bakanlığı, zaten müfredat berbat, çocuklar elementleri "G.O.R.A" filminden, Osmanlı'yı "Hürrem Sultan" dizisinden, Türk tarihini "Diriliş" dizisinden öğrenirlerse sıkıntı yok. (CHP sıralarından alkışlar) Atanamayan öğretmenler, zaten sıkıntı yok, hepsi iş buldu; taşeron oldu, simitçi oldu, onlar işini halletti. E, baktığınızda zaten teknik olarak Millî Eğitim Bakanlığının bir yetkisi yok ki, akşamdan sabaha TEOG falan değişebiliyor. Yani Millî Eğitim Bakanlığının bütçesini vergiden düşersek bence bir miktar işe yarar.

Ya, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına bakalım. Kadına şiddet yüzde 1.400 artmış, fuhuş yüzde 790. E, zaten kadın istihdamı düşmüş. E, kadın programları var, sağlığı, yemeği falan oradan öğrenirler. E, evlenme programları var. Zaten boşanmak kolay, bir SMS attın mı bitti. E, ne gerek var o zaman bu bakanlığa bütçe ayırıyoruz? Bence bunu da vergiden düşelim ki milletin biraz daha yükü azalsın.

E, tabii, bu kadar değil, gelelim Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına. Saman, buğday, meyve, pamuk zaten ithal. Şimdi, samanı ithal edip bunu yedirecek hayvanımız olmadığı için onlar da elimizde kalıyor, et de ithal ama bence bütçesini düşmeyelim, vergi de kalsın. Niye, biliyor musunuz? Adını değiştirelim, "Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı" yerine "İthalat Bakanlığı" sanki daha iyi oldu. (CHP sıralarından alkışlar)

Mesela, devam edeyim, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı. "Çevre" dediğiniz üç beş ağaç, bir göl; zaten ağaçları kesiyorsunuz, gölleri doldurdunuz çoktan, beton oldu. "Şehircilik"e hiç takılmayın, bütün yetkilerini rantsal dönüşümden belediyeye devrederiz; belediyeye devrettik ya, kolay, canımızın istemediğine kayyum atarız, beğenmediğimizi de istifa ettiririz. Ne gerek var? Bence Çevre ve Şehircilik Bakanlığının bütçesini de vergiden düşelim ki insanlar rahat etsin.

Hele gelelim şimdi hiç lüzumsuz bir bakanlığa, Adalet Bakanlığı. Konuşanı, düşüneni, yazanı; bunların hepsini zaten otomatik olarak hapse atıyoruz. Mahkemeye falan ne gerek, hâkime, savcıya; boşuna bütçe harcıyoruz. Zaten adalet yok, mübaşirler kalır, gerisini vergiden düşeriz. Olmayan adaletin bakanlığına bütçe ne gerek?

Ekonomi Bakanlığı bence zaten komple kalksın, film gibi. Mesela, yumurta enflasyonu yüzde 43, kuru soğan yüzde 32, et yüzde 62; Bakanlığın enflasyonu yüzde 12. Açlık sınırı, işsizlik... Aman, hep rakam, rakam, ne sıkıcı. Büyüme yüzde 12. Ararız direkt TÜİK Başkanını -onun da başkanı atanmadı ama sıkıntı yok, hallederiz- sıralar rakamları. Niye böyle bir bütçeye gerek var? Bence Ekonomi Bakanlığının bütçesini de vergiden düşelim de insanlar biraz daha nefes alsın.

Bir de Çalışma Bakanlığı var; adına bak, adına "Çalışma". Zaten baktığı konuya bak: Taşeron, SGK... Yoksulluk sınırı olmuş asgari ücretin 2 katı, açlık sınırını zaten söylemiyorum. Bence çalışmamaya devam ettiği için otomatik olarak onun da bütçesini vergiden düşelim diyorum.

Sağlık Bakanlığına el değdirmem, o ayrı. Orada biraz sıkıntılar var: İşte, randevu alamıyorsun; randevu alsan bu sefer doktoru bulamıyorsun; doktoru bulsan dayak yiyorsun, dayak atıyorsun falan filan, oralar karışık ama... 13 ilde, biliyorum, söz verdiniz. Bütçesi kalsın. E, şehir hastanesi yapıp, insanları hasta edip, hasta edemezseniz de parasını ödeyeceksiniz. O yüzden ona lafım yok.

Aslında, bu vergileri azaltmak bu ülkede mümkün değil. Neden mi? Mesela elmasta, pırlantada, altında vergi yok, serbest; kefende var. Lütfen, ölenler pırlantaya sarılsın, kefende yüzde 18 KDV var. (CHP sıralarından alkışlar) Ekmekte var mesela, gazozda var mesela, suda var mesela. O yüzden, bu bütçe, bu vergi düzeni 2 kişiye yarar. Zamanın birinde padişah tebdilikıyafet dolaşmaya çıkmış. Kahvenin birinde bir adam görmüş, önünde börekler, çörekler. Yanına yaklaşmış, "Ya arkadaş, sen iyi kazanıyorsun galiba." "Evet, çok iyi kazanıyorum. Padişahım sağ olsun." demiş. "Allah Allah! Peki, padişah vergileri daha artırır, asgari ücreti iyice aşağı çekerse kaç kazanırsın?" "Of, 5 kazanırım." demiş. "Ya, nasıl olur?" demiş. "Peki, vergileri biraz daha artırır, enflasyonu yükseltir, kemerleri sıkarsa..." "O zaman 10 kazanırım." demiş. "Bre zındık, sen benimle eğleniyor musun? Ne iş yapıyorsun sen?" demiş. "Efendim, ben mezarcıyım." demiş. İşte bu vergiler, bu bütçe ancak mezarcıya ya da padişaha yarar.

Aslında, velhasıl sevgili vekiller, şunu söylemek lazım: Ülkenin içinde bulunduğu durumu anlatmaya ne kelimeler ne de fıkralar yeter. Bugün, ülkemizde maalesef -maalesef diyorum ve bundan çok esef duyuyorum- bir anne olarak, Mustafa Kemal Atatürk'ün şiarını kalbime koymuş biri olarak şunu düşünüyorum: Biz bunu hak etmiyoruz. Aslında bu kadar kötü yönetilmesek yani siz ey "A-Ka-Pe" vekilleri, elinizi vicdanınıza koyup da gerçekten bu ülke için çalışmaya başlasanız bunlar çözülür diyeceğim ama zaten sizde bir vicdan olduğunu düşünmüyorum.

Asıl şunu konuşmak lazım: Terörü bitirecektiniz, bitiremediniz. Kanun hükmünde kararnamelerle insanları içeri attınız. Etrafınızda ne kadar insan varsa ayrıştırdınız; diliyle, diniyle, kıyafetiyle, konuşmasıyla tamamen bir ayrışma yöntemi güttünüz. Ama bunları size söylemenin hiçbir anlamı yok, yakında teslim edeceğiniz hükûmette son günlerinizi yaşıyorsunuz. Ama tek duam şudur ki: İnşallah, daha fazla zarar vermeden, daha fazla bu ülkenin değerlerini yok etmeden gidersiniz.

Sevgili "A-Ka-Pe" vekilleri, bence artık makam için değil, vatan için çalışma zamanınız geldi.

Ey "A-Ka-Pe" vekilleri! İlahi adaletin zaman aşımı yoktur, bunu sakın unutmayın.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Teşekkür ediyorum Başkanım.