GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı Maddeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:43
Tarih:20.12.2017

HDP GRUBU ADINA MEHMET ALİ ASLAN (Batman) - Sayın Başkan, Sayın Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum ve şu anda cezaevlerinde bulunan halk temsilcilerini de burada saygılarımla selamlıyorum.

Arkadaşlar, bu OHAL uygulamalarıyla, KHK uygulamalarıyla gerçekten bütün toplumun farklı kesimleri büyük bir baskı ve zulüm altında. Hemen size bir örneğini göstereceğim, anlatacağım; neler oluyor, neler bitiyor ülkede belki haberiniz yok ama bize sürekli bu konuda mağduriyet haberleri geliyor.

Bakın, Batman'da gençler konser düzenlemek istemiş bu cuma günü için, valilikten gelen cevap ne? "Düğün salonunda yapılması planlanan program herhangi bir olumsuz olayın önüne geçmek için uygun görülmemiştir." Yani şu anda bizim buradan çıkmamız bile başımıza bir olumsuz olay gelme ihtimalini barındırıyor. O yüzden buradan çıkmamak daha uygun görülüyor gibi saçma bir gerekçe olamaz. Gelecek olanlar da dünyaca tanınan Xero Abbas gibi Kürt sanatçılar ve bunların gelmesi reddedildi. Sonunda da ne deniyor valilikten gelen yazıda? "Eğer siz bunu yaparsanız 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefet suçundan yasal işlemlerin uygulanacağı hususunda..." denmiş. Bakın, size çelişkileri söyleyeyim: Burada bizi bağlayan ve hep beraber bizim çıkardığımız bir Anayasa var, diyor ki toplantı, gösteri ve yürüyüşü düzenleme hakkında "Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir." Bu OHAL'le siz bu yetkiyi bir kaymakama, bir valiye, bu Meclisin yasama görevini, sorumluluğunu maalesef devretmiş oluyorsunuz. Bu Meclisin itibarına bu yakışmaz. Ben Hasankeyf dinamitlenmesin diye, bombalanmasın diye kendimi zincirlediğim zaman, açıklama yapacağım zaman polis memuru gelip diyor ki: "Senin, mülki idare amirinden yani Hasankeyf Kaymakamından izin alman gerekiyor." Ya, bu sizi hiç incitmiyor mu ya? Şu anda ben burada konuşmaya kalksam bir kaymakam, bir vali, bir memur gelip beni uyarsa dese ki: "Senin filankesten izin alman gerekiyor." Bu, bu Meclisin, işte "Kurucu Meclis" dediğiniz, "Gazi Meclisi" dediğiniz Meclisin itibarına, şerefine, onuruna yakışır mı? Bu kadar da düşmemeliyiz. Biz kendi kendimizi yok ediyoruz. Meşhur, teknik bir kavram var "entropi" diye, kendi kendini yok etme hâlidir bu. Yetkimizi alıp atanmışlara devretmek bu Meclisin şanına, şerefine yakışmaz.

Geçen, Arapça Günü münasebetiyle burada iki kelime, iki dakika Arapça konuşalım dedik, maalesef hemen uyarıldık. "'Bilinmeyen dil' diye kayıtlara geçecek." denildi. Ama dün İsrail devletinin resmî Twitter hesabında İsrail, Dünya Arapça Günü'nü kutlamış ve burada da İngilizce yine yazılar yazmış, demiş ki: "Arapça, İsrail'in, İbranicenin yanında resmî dilidir." ve Arapçayla ilgili video klip de hazırlamış. Yani arkadaşlar, Arapların düşmanı...

FEVZİ ŞANVERDİ (Hatay) - Şimdi, konuşuluyorsa...

İSMAİL TAMER (Kayseri) - Resmî diliyse olur.

MEHMET ALİ ASLAN (Devamla) - Hayır, bakabilirsiniz, şu anda internete bakabilirsiniz; İbranice ve Arapça İsrail'in resmî dilidir.

FEVZİ ŞANVERDİ (Hatay) - Bizim resmî dilimiz...

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Ya bir dinlemeyi deneseniz.

FEVZİ ŞANVERDİ (Hatay) - Bizim resmî dilde yapılan...

MEHMET ALİ ASLAN (Devamla) - Her neyse, o tartışmaya girmeyeceğim ama Arapların düşmanı, Filistin'in, Kudüs'ün düşmanı İsrail bunu yapıyor ve biz binlerce yıldır Araplarla kardeşiz, bütün Orta Doğu'daki neredeyse sınır boylarımızda Araplarla komşuyuz ve biz doğarken kulağımıza ezan okunuyor, Arapçayla doğuyoruz, ölürken Arapça uğurlanıyoruz, gündelik dualarımızı, ibadetimizi Arapçayla yapıyoruz, hâlâ bu dil "bilinmeyen dil" ve "x" işaretiyle maalesef tutanaklara geçiyor. Ya bu bizim gerçekten büyük bir ayıbımızdır, çıkmazımızdır. "Bilinmeyen dil" dediğimiz, tutanaklara "x" şeklinde geçen Arapça dili, gördüğünüz gibi, dünyanın en zengin dilidir, 12 milyon 302 bin kelime hazinesine sahiptir. 2'nci sırada İngilizce vardır, 600 bindir. Yani 2'nci sıradaki dilden tam 20 kat daha zengindir bu "bilinmeyen dil" diye tutanaklara geçirdiğiniz dil. Kaldı ki 15 Temmuz gecesi herkes sabahlara kadar bu bilinmeyen dille dua etti, hacca giderken bu bilinmeyen dille "..."(x) diyoruz. Ya hayatımızın her tarafına sızmış ama her ne hikmetse tutanaklarda hâlâ "x" diye belirtiliyor. Bu, bu ülkeye, bu Meclise gerçekten yakışmayacak bir durumdur. Bizim yüzyıl önceki bütün kitaplarımız Arap alfabesiyle yazılmıştır. Yani süt ile yağ nasıl birbirine karışmışsa Arap kültürü, Türkiye kültürü, İslam kültürü ve Orta Doğu halklarının kültürü birbirine bu şekilde karışmıştır, ayırmak mümkün değildir, bunu resmî tutanaklara geçirmek de bizim vazifemizdir, vazifemiz olmalıdır.

Bir de şunu söyleyeyim: Buradaki her şey bu somut tutanaklardan önce biliyorsunuz ki levhimahfuz tutanaklarına, kayıtlarına geçiyor. Yani burada konuştuklarımız tutanaklara geçmese de emin olun ki levhimahfuza geçiyor ve bunun iyi ya da kötü bir hesabı olacaktır.

Bakın, ben geçen sefer de söyledim ama elimde tutanaklar yoktu. 6 Nisan 2009'da Barack Obama Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir konuşma yapmış, konuşması ilk önce Türkçe olarak tutanaklara geçmiş, sonra bir "x" işareti konmuş ve tutanaklarda denmiş ki "Barack Hussein Obama'nın konuşmasının İngilizce metni tutanağa eklidir." İngilizce metnini de çevirmiş bu Meclis ve Türkçesine iliştirmiş. Ya, bizim, İngilizler kadar değerimiz yok mu? Arapça'nın bir İngilizce kadar değeri yok mu? Hani, biz Araplar, Kürtler, Türkler, Lazlar, Çerkezler Çanakkale'de İngilizlere karşı beraber savaşmıştık. E, beraber savaşanların dili tutanaklara geçmiyor, Arapça, Kürtçe, Lazca, Zazaca, Çerkezce ama savaştığımız kişilerin dili tutanaklara Türkiye Büyük Millet Meclisinde geçiyor.

MÜRTEZA ZENGİN (İstanbul) - O yabancı ondan.

MEHMET ALİ ASLAN (Devamla) - Biz de yabancı olalım o zaman. Hayır, biz bu ülkenin esas yerlisiyiz ve...

MÜRTEZA ZENGİN (İstanbul) - Sen yabancı değilsin işte, olmadığın için.

MEHMET ALİ ASLAN (Devamla) - Hayır, kimin ne kadar hakkı varsa bir diğer ırkın da, bir diğer dilin de o kadar hakkının olması gerekiyor.

Çoğunuz eminim Kur'an okumuşsunuzdur. Bakın, ayetikerimede -hocalarımız var, ilahiyatçılar var- 49 Hucurat:

(Hatip tarafından Hucurat suresinin 13'üncü ayetikerimesinin okunması)

"Sizi kabileler, halklar şeklinde yarattık ki tanışasınız diye."

HÜSEYİN KOCABIYIK (İzmir) - 49 değil, 13. Hucurat 13.

KAMİL AYDIN (Erzurum) - Çeviremiyorsun.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen...

MEHMET ALİ ASLAN (Devamla) - Çeviremiyorum. Bana yanlışımı az sonra söylersiniz, çıkıp özür dilerim ama doğru çevirdiysem de siz bir erdemlilik gösterip dersiniz ki: "Pardon, ben yanlış yaptım."

Bakın, Bediüzzaman bunu nasıl tefsir etmiş: "Demek, kabâil ve tavâife inkısam, şu âyetin ilân ettiği gibi, teârüf içindir, teâvün içindir; tenâkür için değil, tehâsum için değildir." Yani inkâr ve düşmanlık için değildir. Evet, şu anda bu diller kayıtlara geçmemekle beraber aslında inkâr ediliyor. Yani "x" demek -matematikte ne olduğunu biliyoruz- bilinmeyen olarak belirtiliyor. Hâlbuki öyle bir şey maalesef yoktur.

Yine, Rum suresi 22:

(Hatip tarafından Rum suresinin 22'nci ayetikerimesinin okunması)

"Dillerinizin farklı yaratılması yine Allah'ın ayetlerindendir. Bunu bilenler, âlimler için de bunda dersler, ibretler vardır." diye buyurmuş. Yani bunlar bizim birleşmemiz, bizim birbirimizi kabul etmemiz için bir imtihandır, bir imtihan vesilesidir; birbirimizi inkâr etmek için, birbirimizi bastırmak için değildir. Diller oturup yazılmaz. Yani Allah bir şekilde bunu genetik olarak insanlara, genlerine toplamış.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Aslan.

MEHMET ALİ ASLAN (Devamla) - Bir dakika Sayın Başkan.

BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.

MEHMET ALİ ASLAN (Devamla) - O yüzden arkadaşlar, hiç kimse kendi dilini, kendi ırkını seçme hakkına sahip değildir; kendi annesini, babasını seçme hakkına sahip değildir. Kendimiz için istediğimizi, kendi dilimiz, ırkımız, dinimiz için istediğimizi lütfen bir başkası için de isteyelim çünkü, dediğim gibi, hiçbir dil oturup yazılmaz, kuralları belirlenmez. Önceden duyma yoluyla ya da işte, o Babil Kulesi yoluyla bir şekilde diller dünyaya neşet etmiş. Bu dilleri korumak bizim boynumuzun borcudur.

Bakın, bu arkeologlar yer altına düşmüş kültürü tespit edebilmek için bazen elli yıl, yüzyıl fırçayla kazıyor. Biz yeryüzünde olanları yer altına indirmeden önce muhafaza edelim, gelecek nesillere aktaralım.

Teşekkür ediyorum, sağ olunuz. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.