| Konu: | 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı 8'inci Tur görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 42 |
| Tarih: | 19.12.2017 |
CHP GRUBU ADINA DİDEM ENGİN (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; dünya baş döndürücü bir teknolojik devrimi yaşıyor ancak Türkiye, bu gelişmelerin çok ama çok uzağında. Osmanlı'da nasıl yükseliş, duraklama ve gerileme dönemleri olduysa Türkiye'nin tarihini yazacak olanlar da, içinde bulunduğumuz bu teknolojik devrimler yüzyılında AKP'nin tek başına on beş yıllık iktidarını inanıyorum ki ikinci bir gerileme dönemi olarak nitelendireceklerdir.
Ülkemiz eğitimde, kültürde, sanatta, hukukta, demokraside, özgürlüklerde, teknolojide, tarımda, sanayide, enerjide bir gerileme dönemini yaşıyor; dış politikada ise gelişmiş ülkelerle bağı kopmuş, bölgesinde yapayalnız kalmış bir Türkiye'yle karşı karşıyayız.
Zindanlarını düşünen ve eleştirel yaklaşan entelektüellerin doldurduğu, üniversitelerinde akademik özgürlüklerin yok edildiği, sokaklarını her geçen gün artan işsizlerin ve umutsuzların doldurduğu, yatırımların durma noktasına geldiği, borç batağında ve sıcak para kıskacında bir Türkiye.
Hâlbuki on beş yılda neler neler yapılmazdı ki; dile kolay, on beş yıl. Mesela Güney Kore'nin, Singapur'un yaptığı gibi eğitim odaklı bir kalkınma vizyonu hazırlayabilir, gelecek nesillerimize yatırım yapabilirdik. Böylece PISA testinde son sıralarda yer almayıp Singapur yerine birinciliği biz kapabilirdik. (CHP sıralarından alkışlar)
Mesela Çin, Amerika ve daha pek çok ülke gibi yapay zekâya, Japonya gibi AR-GE'ye, robotiğe ya da mesela biyoteknolojiye, gıda teknolojilerine, kök hücre teknolojilerine, dijitalleşmeye kafayı yorabilir, bu konularda dünyada söz sahibi bir ülke olabilirdik. Mesela Amerika ve İngiltere gibi otonom araçlara yani sürücüsüz araçlara bütçe ayırabilir, böylece sözde yerli otomobil için zorla babayiğit arama mecburiyetinde kalmazdık. (CHP sıralarından alkışlar) Mesela spora, müziğe, sanata değer verebilirdik, hem o zaman "Müzik haramdır." diye üniversitelerimizde bildiri dağıtan gençlerimiz de olmazdı. (CHP sıralarından alkışlar) Mesela Rusya'ya, Japonya'ya, Fransa'ya bağımlı nükleer santral kurmak yerine Danimarka gibi enerji teknolojilerine yatırım yapabilirdik, böylece ürettiği teknolojiyi, ürettiği enerjiyi verimli kullanan ve bu teknolojiyi ihraç eden ülkelerden biri olabilirdik ama şimdi ranttan köşeyi dönmek varken niye bunlarla uğraşalım değil mi? Diğer ülkeler çalışsınlar, biz onlardan satın alırız; nasıl olsa taşıma suyla değirmeni döndürüyoruz. Hem IMF'ye bile hayalî borç veriyoruz. Hükûmetin hakkını da yememek lazım, ithalat seçeneklerini artırmak için ellerinden geleni yapıyorlar; Bulgaristan'dan saman, Sırbistan'dan et, Singapur'dan inek, hepsi mevcut. Zaten ne gerek var ki bunları Türkiye'de üretmeye; eller aya, biz yaya. (CHP sıralarından alkışlar) Ama olsun, 1.100 odalı saray yapamadılar diye bütün bu ülkeler bizi kıskanıyorlar.
Bu on beş yılda devrim niteliğinde adımlar atmanız için elinizi kolunuzu bağlayan hiçbir şey yoktu, sizler geleceğimize yatırım yapmayarak sadece İstanbul'a değil, Türkiye'ye ve gelecek nesillerimize de ihanet ettiniz. (CHP sıralarından alkışlar) Şimdi ise gelinen noktada AKP Genel Başkanı faturayı bürokrasiye yükleyerek diyor ki: "Faizler yüksek, yatırım yapılamıyor, işsizlik önlenemiyor, enflasyon milleti inim inim inletiyor." Şaka gibi değil mi? Sayın Genel Başkan, siz bunları milletimizin külahına anlatın, külahına anlatın. Kimi kime şikâyet ediyorsunuz, on beş yıldır ülkemizi tek başınıza siz yönetmiyor musunuz? Ziya Paşa'nın dediği gibi: "Âlemi kör ve sersem mi sanıyorsunuz?
"Halkımız enflasyon altında inim inim inliyor." diyorsanız bunun tek tercümesi vardır, o da on beş yıllık ekonomi politikalarınızın açıkça iflas itirafıdır ve bu iflasın baş sorumlusu sizsiniz. Suçu başkalarının üstüne yıkarak zeytinyağı gibi üste çıkamazsınız. (CHP sıralarından alkışlar)
Yarattığınız hayalî düşmanlara karşı kılıç kalkan kuşanarak gündem değiştirme taktiğinizi de halkımız görüyor. Sürekli mağdur edebiyatıyla halkımızın merhamet duygularına oynamanız da bundan sonra işe yaramayacaktır. Politik kurnazlığınızın on beş yılda Türkiye'ye ve halkımıza hem ekonomik hem siyasi hem de sosyal maliyeti çok ağır olmuştur. "Yanılmışız, aldatılmışız." diyerek hatalardan münezzeh bir profil çizerek sorumluluktan kurtulmayı düşünüyor ve stratejinizi de bunun üzerine kurguluyorsanız, bu son tangonun işe yaramadığını anlayacaksınız. Biliniz ki halkımızın sağduyusu her gün aldanan, aldatılan ve her gün yanılan bir liderin samimiyetini ve liderlik yeteneklerini sorgulayacaktır, sorgulamaktadır. Bir devlet adamı için en büyük zafiyet, öngörememek ve başkaları tarafından kolayca yanıltılmaktır.
Bakınız, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti'nin bütün dünyada saygı duyulan bir marka değeri vardı. Bağımsızlık mücadelesi veren bütün mazlum milletlerin âdeta yol gösteren pusulasıydı Türkiye. Bu marka değeriyle boğazların bugünkü statüsünü belirleyen Montrö Sözleşmesi imzalanmıştı. Yine, bu marka değeriyle Hatay tek kurşun atılmadan ilhak edilmişti. Şimdi ise AKP tüm dünyada yolsuzluk ve rüşvet davalarıyla anılan, eskilerin tabiriyle tefessüh etmiş bir iktidarın resmini çiziyor. (CHP sıralarından alkışlar)
Sizler yapılan tüm uyarıları görmezden gelip gözlerinizi kapatmaya, duymazlıktan gelip kulaklarınızı tıkamaya, kısacası bildiğiniz yoldan yürümeye devam ediniz. 2019'da gözlerinizi açtığınızda kimin atı alıp Üsküdar'ı geçtiğini göreceksiniz. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar; AK PARTİ sıralarından "Allah, Allah!" sesleri)
NECİP KALKAN (İzmir) - Rüya görüyorlar, rüya.
AHMET SAMİ CEYLAN (Çorum) - Sekiz seçim oldu hâlâ Üsküdar'a yetişemediniz.
DİDEM ENGİN (Devamla) - Son sözüm, malumunuz, AKP'nin 2018 bütçesinde halkımız yok, Hükûmet vatandaşlarımızdan fedakârlık bekliyor. AKP'nin görmediği, duymadığı tüm vatandaşlarımıza sesleniyorum...
AHMET SAMİ CEYLAN (Çorum) - Ataşehir'i geçemediniz daha, Ataşehir'i.
DİDEM ENGİN (Devamla) - Geçim sıkıntınız ve yaşadığınız zor günler sizi asla ve asla umutsuzluğa ve mutsuzluğa sürüklemesin. Zafer umudun ve geleceğe güvenle bakan, yepyeni bir Türkiye'nin olacaktır.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)