| Konu: | 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı 6'ncı Tur görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 40 |
| Tarih: | 17.12.2017 |
CHP GRUBU ADINA HÜSEYİN ÇAMAK (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Halk Sağlığı Kurumu, Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı ve Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu bütçeleri hakkında Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım. Şu an ekranlarda bizi izleyen vatandaşlarımızı, Meclis çalışanlarını, basın emekçilerini ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Kamu Hastaneleri Kurumu, Halk Sağlığı Kurumu noktasında iktidarın ciddi bir başarısızlık sergilediği ortada. İktidar da bu hataları ve başarısızlığı görmüş olacak ki bunları değiştirme yoluna gitti. Ki bu durum Türkiye Büyük Millet Meclisinin iradesini yok saymak anlamına gelmektedir. Sağlık enstitülerinin ise sadece kâğıt üzerinde olduğu anlaşılmaktadır.
Türkiye Halk Sağlığı Kurumunun sorumluluk alanlarından olan çalışma sağlığı ve güvenliği konusu Türkiye'nin kanayan yarası olmaya devam etmektedir. Kasım ayında en az 170 ve yılın ilk on bir ayında ise en az 1.850'yi aşan işçinin çalışırken yaşamını yitirdiği bir ülkede bu rakamlar sorumluluk makamında oturanları en azından huzursuz etmelidir. Fakat bu yaşananlara rağmen yürürlük tarihi üç kez ertelenen İş Güvenliği Yasası'nın hâlen bahsi bile geçmemektedir.
Sayın milletvekilleri, Türkiye Halk Sağlığı Kurumunun malî saydamlık ve hesap verilebilirlik ilkesi gereğince de oldukça sorunlu bir geçmişi var. Kurumla ilgili bu yılın Sayıştay raporlarında kuruma ait alacakların sağlıklı bir şekilde kayıt altına alınmadığı, bunların takip ve muhasebeleştirilmesi noktasında ciddi aykırılıklar olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca kuruma bağlı döner sermaye işletmelerinin mali tablolarında alacaklara ilişkin yapılan incelemelerde alacakların gerçeği tam ve doğru yansıtmadığı belirtilmiştir.
Bakınız, Türkiye Halk Sağlığı Kurumuna bağlı bazı müdürlüklerde araç kiralama hizmet alımı yapıldığını biliyoruz. Hükûmet taşıt alımına sınır getirince kurumlar hâliyle araç kiralama yöntemine başvuruyor. Fakat Sayıştay raporlarında kurumun araç kiralama işine ait hak ediş ödemelerinde mevzuata aykırılıklar tespit edilmiştir. Bu durum yüklenici firmalar konusunda ciddi kuşkular uyandırmakla birlikte kamunun zarara uğratıldığı gerçeğini de ortaya koymaktadır.
Değerli milletvekilleri, "İşsiz evlat vergisi" olarak tanımladığınız genel sağlık sigortası mağdurlarının borçlandırılma sorunu aynı şekilde devam etmektedir. Gençlerimizin milyarlara varan borçlanmalarına rağmen acil durumlar dışında herhangi bir sağlık güvencesi olmayan bu vatandaşların hastanelerde nasıl perişan olduğunu görüyoruz.
Sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin sürdürülen Sağlıkta Dönüşüm Programı kapsamında artmaya başladığı görülmektedir. OHAL ve KHK'lar eliyle binlerce sağlık çalışanı işinden, ekmeğinden edildi, atamalar süresince yürütülen güvenlik soruşturmaları genç hekimleri bezdirmiş durumda ve tüm yetersizliklere rağmen mesleklerini hakkıyla icra etmeye çalışan hekimlere uygulanan performans sistemi tüm yakıcılığıyla sürdürülüyor.
Sayın Bakan, öyle zannediyorum ki siz de ihtisas yaptığınızda hocalarımız ne yapardı? Hasta bakmazlardı, polikliniğe inmezlerdi, o görevi asistanlar ve başasistanlar yapardı, sıkıştıkları zaman hocalarına danışırlardı ama şimdi hastanelere gittiğimiz zaman polikliniklerde hocaların çalıştığını görüyoruz. Bunu sorduğumuz zaman hocalara ki defalarca sordum "Ne yapalım? Performans sisteminden sonra ayda ek 2 bin lira gelir elde etmek için bunu yapmak zorundayız..." Lütfen sizden meslektaşlarım adına ve bilim adına rica ediyorum, bu performans sistemini artık sonlandırınız ve buna bir çözüm bulunuz.
Halkımızın en iyi sağlık hizmetleri alması hepimizin arzusudur ama bunun nasıl sağlandığı önemlidir. Örneğin, şehir hastanelerinin uzun süreli anlaşma gereği yirmi beş yıla ulaşan değeri nedir, onu bile tam bilmiyoruz. Öyle anlaşılıyor ki halkımız bu durumda uzun süre borç ödemek zorunda kalacaktır.
Diğer taraftan, üniversite hastaneleri ciddi bir borç batağındadır; bunu siz de biliyorsunuz, hâlen milyonlara varan borçları var. Çok sayıda malzeme bedelinin ödenmemesi doktorları vicdanlarıyla baş başa bırakmaktadır. Bir işlemi bir defada yapması gereken bir hekim -bakıyorsunuz biri ödeneceği için- örneğin, endoskopi yaptı, bir hastanın bağırsağında diyelim ki 10 tane polip var ve bu polipleri bir seansta alması gerekirken Sosyal Güvenlik Kurumu birine ödeme yaptığı için ya 1'ini alıyor veyahut da zamanını vererek, vicdanı elvermediği için 10'unu almaktadır ama Sosyal Güvenlik Kurumu 1 polipin parasını ödemektedir. Lütfen bunları yeniden değerlendiriniz ve yeniden bir ayarlama yapınız.
Değerli arkadaşlar, halk sağlığında önceliğimiz, koruyucu hekimlik olmalıdır. Sağlık Bakanı, bütçe sunumunda bununla ilgili birçok açıklama yaptı ama önemli olan, bu açıklamaların uygulanabilmesidir.
Hava kirliliği ülkemizin önemli bir sorunu olmaya devam etmektedir. Bu mevsimde, özellikle yoksul halkın yaşadığı kesimlerin bulunduğu bölgede hava kirliliğinden geçilmiyor; bunun da nedeni, hepimizin bildiği gibi, düşük kaliteli kömür tüketimidir. Mevcut olanlara ilaveten, ülke neredeyse baştan sona kömürle çalışan termik santrallerle doldurulmaya çalışılıyor. Ayrıca, tüm canlılar için son derece tehlikeli olan nükleer santral kurulumunda da iktidarın ısrarcı olmasına anlam veremiyoruz.
Temiz ve yenilenebilir enerji önceliğimiz olmalıdır. Türkiye'de bu alanla ilgili sektörler son yıllarda kendisini fazlasıyla geliştirdi ve bununla ilgili yatırımlar da yapılmaya devam ediyor.
Diğer bir husus: OECD ülkeleri içinde diyabet oranı artışı en yüksek olan ülkeyiz. Bu anlamda, obeziteyle mücadele bir devlet politikası hâline getirilmelidir.
Glikoz kullanımı ülkemizde, gelişmiş ülkelerin kabul ettiği standartların üzerinde olsa da maalesef buna da uyulmamaktadır ve bununla ilgili herhangi bir denetim olmadığı için de yediğimiz dondurma dâhil -dikkat ediniz, dondurma dâhil arkadaşlar, bunu belki bilmiyorsunuz- hani "Çok sert bir dondurma; ne kadar güzel, ne kadar sert." diyorsunuz, o dondurmaya glikoz maddesi katıldığı için sertleşiyor. Baklava sertse, ertesi gün yumuşamıyorsa ve sert olarak kalıyorsa bu glikozdan imal ediliyor arkadaşlar, bunu biliniz. Çocuklarınıza yedirmeyin. Neredeyse bütün tatlılarda kullanıldığını, araştırmalarımda -bizzat araştırdım arkadaşlar- bizzat gördüm bunun böyle olduğunu.
Sayın milletvekilleri, Türkiye nüfusu yaşlanmaktadır. Yaşlı bakım yatağı çok yetersizdir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HÜSEYİN ÇAMAK (Devamla) - Bir dakika rica edeceğim Sayın Aydın.
BAŞKAN - Lütfen tamamlayın.
HÜSEYİN ÇAMAK (Devamla) - Çünkü hepimizi ilgilendiren konular.
Geriatri bilimiyle uğraşan bilim adamlarından edindiğim bilgiye göre, şu anda Türkiye'nin 130 bin yaşlı bakım yatağına gereksinimi varken 25 bini özel, 10 bini devlet olmak üzere sadece 35 bin yatak mevcut. Yaşlılarımızı yaşamlarının son günlerinde rahat ettirmek hepimizin görevi olmalıdır.
AKP iktidarının getirdiği kapalı alanlarda sigara içimini yasaklaması kararı bir sağlıkçı olarak başta beni çok heyecanlandırmıştı ama ne yazık ki son yıllarda ilk yıllardaki sıkı denetim yapılmamaktadır ve kapalı alanlarda sigara kullanımı çok yaygın bir şekilde devam etmektedir.
Bu bütçeye genel olarak baktığımızda, kamu-özel ortaklığı ve iş birliği modeliyle son dönemde gerçekleştirilen ve sözleşmelere dayalı olarak verilen garantilerin devlet hazinesine ve bütçeye getirdiği olası risk ve yüklerin gerçek boyutu hesaplanmamıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HÜSEYİN ÇAMAK (Devamla) - Sonuç olarak, insanı ve insan sağlığını önemsemeyen, bu ülkenin kaynaklarını birilerine peşkeş çeken bu bütçeyi ülkemizin yararına görmüyor ve "Hayır" diyoruz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)