GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı 6'ncı Tur görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:40
Tarih:17.12.2017

AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET ALİ PULCU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2018 Yılı Merkezi Bütçe Kanunu Tasarısı bugünkü görüşmelerinde Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu bütçesi üzerine grubum adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Konuşmama bir eski Türkiye hatıramla başlamak isterim. Ağabeyimle öğrenciyiz, 1 yaş aramız var. Annem BAĞ-KUR emeklisi. Tabii, sık sık "Evladım, ilaçlarım bitti, alır mısınız?" der. Ağabeyim bana acı acı bakar, ben ona acı acı bakarım. O "Kardeşim, sen git." der gibi bakar, ben ona "Ağabey, sen gitsen iyi olur." der gibi bakarım. Neticede anne, gideriz. Tabii, başımıza gelenleri hepimiz biliyoruz. Bir kuyruğa gireriz, minimum iki üç saat bekleriz, iki üç saatin sonunda bize derler ki: "Mesai bitti, yarın gel." veya "İlaçlar yok, haftaya gel." Haftaya aynı macera tekrar devam edecektir.

Yeni Türkiye'nin hikâyesi şu: Yeni Türkiye'de eczaneden anneme telefon ediyorlar, diyorlar ki: "Teyze, ilaçların bitti, istersen sen gel al, istersen biz getirelim." Annem de yaşlı olduğu için "Siz getirirseniz memnun olurum." diyor, ilaçlar ayağına kadar geliyor. Biz de bu acı tatlı hatıralarla dolu anekdotu on beş yıllık iktidarımızda Sağlık Bakanlığının attığı devasa adımların bir numunesi, bir nişanesi olarak keyifle anlatıyoruz.

Tabii, biz iktidar olduğumuz için bardağın dolu tarafını görmek, boş olan tarafını da doldurmakla yükümlüyüz. Muhalefetin gereği de bardağın boş olan tarafına işaret etmek, doldurulması yönünde çeşitli teklifler yapmak ve bu muhalefette olmanın hem gereği hem görevi. Buraya kadar bir problem yok. Problem şurada başlıyor, özellikle ana muhalefetten bahsediyorum, bardağın tamamı eskiden doluydu, hepsini boşalttınız, on beş senede tek bir doğru adım atmadığımız noktasında ısrarcı olması. Şöyle bir tabloyla karşı karşıyayız. Sanki on beş senedir güçlü bir teveccüh yok, bizim grup dün gelmiş yarın gidecekmiş gibi marjinal bir grupmuş muamelesi görmekten doğrusu memnun değilim, bu siyasi nezakete de siyasi akla da sığmadığını düşünüyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bütçe konusunda öne sürdüğümüz son derece olumlu rakamlara rağmen istatistik bilimi manipülatif, tersyüz edilebilir bir branştır, dolayısıyla, sık sık tersyüz edildiğini görüyoruz. Bu vesileyle ben çok istismar edilemeyecek rakamlardan bahsetmek istiyorum, sebebi de şu Sayın Başkan, siz benim son konuşmamda yine Başkandınız, Anayasa referandumu sırasında sıkı, sert bir muhalefetle karşılaştım, o gruptan bir arkadaş "CHP hep iktidar, hep iktidar." diye bağırdı, kayıtlarda var. Ben de bu vesileyle şu rakamları hatırlatıyorum. Evet, hakikaten CHP'nin başarısı var 1946'da yüzde 85,4 oy almış, tabii gizli tasnif. İlk seçimlerde yüzde 39'a düşüyor, 1961'de bir başarısı var, üç aziz şahsiyetin asılması sonrası yüzde 36,7. Sonra Karaoğlan efsanesinde bir başarı var, yüzde 33,3. Rahmetli Erbakan Hocamızın desteğiyle bir hükûmet kuruluyor. 1977'de bir başarı var, yüzde 41,4. Kuzey Kıbrıs Barış Harekâtı'nın rüzgârına rağmen alınan bir oydur ve tek başına iktidar olmaya yetmemiştir.

Bir parmak hesabı yapıyorum. 1987, 1997, 2007, 2017, kırk sene eder. 2002'ye gelelim. 5 tane genel seçim, 3 tane yerel seçim, 3 referandum olmuş. Sonuçlar yüzde 25-26 civarında bir kilitlenme durumu. Durum böyleyse -ki böyle- o zaman benim teklifim şudur: İktidarın on beş senelik yıpratıcılığına rağmen niçin AK PARTİ'ye millet hâlâ teveccüh ediyor ve muhalefette olmanın avantajlarını biz niçin kullanamayıp yüzde 25'e çakılıp kaldık?

Bu duygu ve düşüncelerle, Sağlık Bakanlığımızın attığı devasa adımları, daha ziyade adımlar atmasını sizden ve bütün üyelerimizden bekliyorum. Bu bütçenin de aziz milletimize hayırlı olmasını diliyor, Genel Kurula saygılarımı sunuyorum.

Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)