| Konu: | 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı 5'inci Tur görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 39 |
| Tarih: | 16.12.2017 |
CHP GRUBU ADINA ENGİN ALTAY (İstanbul) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
On altı yıldır bu Meclisteyim. Mecliste, bir siyasi parti grubunun oturduğu sıralardan çok gürültü ve uğultu çıkarsa orada mahcubiyet vardır, orada utanç vardır, orada üzüntü vardır. (CHP sıralarından alkışlar) Bu yüzden, Sayın Bülent Tezcan'a, Sayın Engin Özkoç'a, Sayın Özgür Özel'e teşekkür ediyorum. Meclisin tümünden uğultu çıkarsa korkmak lazım, durum vahimdir.
Şimdi, 30 Temmuz 2003, Çarşamba, 113'üncü Birleşim: Ben burada kürsüye çıkmışım, başlamışım. Kürsüye çıkmadan iki dakika önce bir haber gelmiş, "Devrin Başbakanı bir kaza geçirdi." diye. Ben demişim ki tutanaktan okuyorum: "Sayın Başbakan da küçük bir kaza geçirmiş. Kendisine geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum." Ben böyle demişim, şimdi bu Hükûmetin bakanı o zaman "Ata binmesini bilmeyen adamdan bir şey olmaz." demiş. Aramızdaki fark bu, aramızdaki fark bu. (CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, değerli arkadaşlar, bir konuyu açıklığa getirmemiz lazım, kavuşturmamız lazım, mutabık olmamız lazım; o da şu: "Hizmet hareketi" diye bilinen, "Fetullah Gülen cemaati" diye bilinen örgüt, yapılanma 17-25 Aralıktan sonra mı FETÖ oldu, 15 Temmuzdan sonra mı FETÖ oldu? Şimdi, siz, hep birlikte ve haklı olarak kendinizce diyebilirsiniz ki: "Efendim, 17-25 Aralıktan sonra biz, bunların terörist, adi, alçak olduğunu anladık." O zaman sorarlar, derler ki... Bizim Muharrem İnce bir soru önergesi vermiş, demiş ki uzatmayayım: "17-25 Aralık sonrası FETÖ okullarına aktarılan, hani bir kanun çıkardık ya özel okullarda okuyan çocuklara devlet para veriyor, vesair vesair; kaç para?" Devrin Millî Eğitim Bakanı da yazmış, namuslu namuslu yazmış: "113 milyon 973 bin 279 lira para verdik." demiş. Bu FETÖ... Bu Hükûmet, terör örgütlerinin finansmanını sağlamaktan yargılanmalı eğer FETÖ 17-25 Aralıktan sonra FETÖ olduysa yani hizmet hareketi 17-25'ten sonra terörist olduysa. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, şunu kabul etmek durumundasınız: Parayı siz vermişsiniz. Onun için biz diyoruz ki: Sizin "hizmet hareketi" diye tanıdığınız, sıfatlandırdığınız, hepsi hakkında, en başındakinden ara unsurlarına kadar övgüler düzdüğünüz hareket, 15 Temmuzda gerçek yüzünü göstermiş ve bu bayrağa, bu millete, bu Meclise adi, hain bir kalkışma yapmıştır ve terör örgütü olmuştur. Bir kere burada, kendi aranızda bir mutabakat sağlayın. Zira 17-25 Aralıktan sonra da çok sayıda AK PARTİ'li belediyenin FETÖ'cü olarak şimdi kaçan, yurt dışına kaçan, yakalanan, tutuklanan iş adamıyla çok güzel ilişkileri var.
Gelelim ana konuya. Sayın Kültür Bakanı ve Sayın Çalışma Bakanı kusura bakmasın. Bugün onlara, onların bütçelerini önemsemediğimizden değil ama onlara ayıracak zamanımız yok, daha mühim işlerimiz var, devletle ilgili endişelerimiz var, devletle ilgili kaygılarımız var.
Değerli arkadaşlar, şimdi, söyleyeni unuttum, bana da birisi söyledi, Bostancı gibi bir yerden okumadım, o çok okuyor: "Bir delille kırk akıllıyı ikna ettim, kırk delille bir ön yargılıyı ikna edemedim." Ben bazen AK PARTİ Grubunu, yanlış anlamayın, biraz buna benzetiyorum. Bakın, yanlış anlamayın, bir ön yargıdan bahsediyorum. Bir siyasi sahiplenme en doğal hakkınız.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Bağırmasan daha iyi olacak.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Ama arkadaş, biz AK PARTİ Genel Başkanına, Cumhurbaşkanına "diktatör" falan deyince -savcılar ha bire dava açıyor, nihayet bana da gelmiş, teşekkür ediyorum o savcıya- hoplayıp...
BARIŞ YARKADAŞ (İstanbul) - İki tane gelmiş.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Bana iki tane gelmiş.
...zıplıyorsunuz da yani AK PARTİ Genel Başkanı hakkında bunca laf eden, laf ettiği belli, bilinen bir Sayın Bakanın çıkıp da bununla ilgili de bir samimi öz eleştiri yapmadığı hâlde, bakıyorum, AK PARTİ Grubumuzun bir grubu...
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Yapmış ki burada zaten.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Tümünü kastetmem mümkün değil, zaten katılımdan da belli. AK PARTİ Grubunda Sayın Bakanın çok sahiplenilmediğini de görüyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Bakan, peşin hüküm vermek doğru olmadı. Bir belediye için peşinen "hırsız" demeniz görevi kötüye kullanmanızdır, orada yargı var. Hükmü verecek Bakan mı, Bakanlık mı, yargı mı? Burada kusur işlediniz.
Bir de arkadaşlarım söyledi ama şu turpun büyüğünü merak ediyoruz, şu heybedeki turpun büyüğünü merak ediyoruz ama iftira değil, devletin imkânlarıyla, müfettişleriyle bir abluka değil. Ben bu kürsüde yalan söylersem namussuzum, şerefsizim; biraz sonra ortaya koyacağım iddialarla ilgili ama benim ortaya koyduğum iddialarla ilgili bu kürsüye gelip bu milletin vekillerine yanlış evrak, yalan söyleyen de namussuz ve şerefsizdir! (CHP sıralarından alkışlar) Şimdi, senin heybendeki büyük turpu bilmem ama yani CHP'yle ilgili turpu bilmem ama Sayın Bakan, ben sizin heybenizin biraz sıkıntılı olduğunu düşünüyorum.
Şimdi, AK PARTİ, kandırılmakta çok mahir olan AK PARTİ, bu sefer -üzülerek söylüyorum- kandırılan İçişleri Bakanı tarafından kandırılmıştır. Sayın Bakan, sizi kandırdılar, sizi kandırdılar. (CHP sıralarından alkışlar) Bunun altını çizmek istiyorum. Ya da -ikisinden birini kabul edeceksiniz- daha önce AK PARTİ, FETÖ'yü taşeron olarak kullanarak yaptığı kumpasları şimdi Sayın Bakanı taşeron olarak kullanarak yapmaya devam ediyor. Ya o ya bu; birinden birini seçin, üçüncü bir seçenek yok. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri, devlet akıl gerektirir, sağduyu gerektirir, basiret gerektirir. Devlet milletindir, Hükûmet partinindir, AK PARTİ Hükûmetidir. Evet, işte "67'nci Cumhuriyet Hükûmeti" dense de Hükûmet partinizindir. Devlet hepimizin. Bu devleti zafiyet içine düşürmek, bu devletin itibarına halel getirmek, kuvvetler ayrılığı prensibini ortadan kaldırmak sadece CHP'ye değil, AK PARTİ'ye, AK PARTİ'ye oy veren 23 milyon vatan evladına da açık bir ihanettir. Hükûmetler kurulur, yıkılır; hükûmetleri yıkmak için muhalefet partileri el birliği yapar, güç birliği yapar ama devlet yıkılırsa millet de yıkılır. Bu yüzden, devletin itibarı, devletin güvenirliliği, devletin adilliği ve gücü için hukukun üstünlüğünden ve kuvvetler ayrılığından ayrılmamak gerekir. Yıkılan devletlere bakın, hepsi, yönetenlerin adalet duygusunu kaybetmesinden sonra önce zafiyet içine düşmüş, sonra çöküşe maruz kalmıştır. Onun için devlet erkini yönetenlerin ayrılmamaları gereken çok şey var ama bir tanesi var ki adalet duygusu. Burada siyasi mülahaza olmaz, siyasi değerlendirme olmaz, siyasi kaygı olmaz. "Ben buradan böyle yaparsam şuradan şunu alırım." olmaz. Hükûmet etmenin yerini hükmetmek alırsa devlette çürüme başlar. Bu Hükûmetin yaptığı, saygıdeğer milletvekilleri, odur. Bu Hükûmet, AK PARTİ'nin içinden çıkan bu Hükûmet, hükûmet etmeyi hükmetmekle karıştırarak Türkiye'yi bir büyük felakete hazırlamaktadır. Risk almak yerine maceraperestlik yapılırsa, basiret yerine belagatle sorunlar çözülmeye çalışılırsa olmaz. Sağduyunun yerini hırs alırsa, olgunluğun yerini ihtiras alırsa toplumu gerersiniz. Güven yerini şüpheye bırakırsa, mütevazılık yerini şımarıklığa bırakırsa devlette dökülme başlar. Devleti dökmeyin, devleti koruyalım. Yıllar boyu -cumhuriyet tarihini ve öncesini de sayarsak- bu topraklardaki bu milletin evlatlarının kurduğu devletlerin çöküşlerine, sonuçlarına baktığınızda orta yerde olan budur. Devleti, millete ve muhalefete karşı bir şemsiye gibi değil de bir siper gibi kullanırsanız, bu milleti de bölersiniz. Devlet, sizin için, Hükûmet için, çoğunluk partisi için millete ve muhalefete karşı kullanacağınız bir siper değildir; olsa olsa bir şemsiye gibi, hepimizi, 80 milyonu, Kürt'üyle Türk'üyle, doğulusuyla batılısıyla, varsılıyla yoksuluyla hepsini bir arada tutarsa devlettir. Milleti bölmeyin.
Biz bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da AK PARTİ'yle ve AK PARTİ'nin içinden çıkmış buradaki Hükûmetle münakaşa etmeye, kavga etmeye, mücadele etmeye devam edeceğiz. Ama, şimdi, Sayın Bakanın son zamanlardaki tutumu gerek Genel Başkanımıza yönelik... Ben eminim, o gece "Keşke ağzımdan bu laflar çıkmasa." dediğinden. Ama siyaset erdem gerektirir. Ağzımızdan çok laf çıkmıştır, çok istemediğimiz laf çıkmıştır. Eskiler bilir, benim de çok çıkmıştır.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Biliriz, biliriz.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Gelmişimdir, "Olmadı." demişimdir, "Yakışmadı." demişimdir. Biz Sayın Bakandan bunu beklerken Sayın Bakan bir konuyu internet üzerinden de kaşımaya devam ediyor; yetmiyor, bir belediyemize yönelik hukuk dışı bir işlemde bulunuyor. Oraya biraz gireceğim, oraya biraz gireceğim. Mehmet Muş pazartesi günü otuz beş dakika serbest atış yaptı, şimdi oraya gireceğiz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Hedefi iyi buldu, hedefi buldu.
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Sen de kaledeydin.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Evet... Yok, yok.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Hepsi 12'dendi.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Belli, uğultu başladı, rahatsızlık var arkadaşlar.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - "Hepsi 12'dendi" diyorum.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Şimdi, samimiyetle söylüyorum. Önce peşin bir çağrı yapıyorum, peşin: Şu, Ataşehir Belediye Başkanının avukatının, bugün ya da dün, idari mahkemeye başvurusu. Hepinizi severim. 3 isim sayacağım, 3 isim. Hepinize güvenirim, onlara özel hukukum da olduğu için ayrıca güveniyorum: İsmet Uçma, Doğan Kubat, Naci Bostancı. AK PARTİ'nin bu 3 sayın milletvekili...
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Adamların vekilliğini bitirdin be!
ENGİN ALTAY (Devamla) - Hayır, hayır, özel hukukum olduğu için onları saydım.
BAŞKAN - Aşk olsun Engin Altay!
ENGİN ALTAY (Devamla) - "Hepinizi severim." dedim Başkan.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Şimdi sen bittin Engin, bittin.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Bu 2 evrakı vereceğim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Mustafa Elitaş, Kayseri?
ENGİN ALTAY (Devamla) - Sayın Bostancı, 80 milyonun önünde soruyorum ve sana bir teklifte bulunuyorum: Al bunları, incele.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) - Mahkeme ne olacak?
ENGİN ALTAY (Devamla) - Oraya geleceğim, asıl mahkemeye geleceğim işte.
İncele, dersen ki "Bu evrak, belediye başkanının görevden alınmasını gerektiren bir hâli kapsıyor." Şerefsizim, ben de seninle beraber: "Evet, Bakan iyi yapmış." diyeceğim. Var mısın? (CHP sıralarından alkışlar)
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - O dosyalarda olmayan da vardır.
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Ne diyeceğiz, anlamadım?
ENGİN ALTAY (Devamla) - Bekle...
Şimdi, bakın, ben size samimiyetle söyleyeyim, Mehmet Muş'un iddialarına da cevap gibi değil ama 8 tane ana başlık var, beş dakikada süre var.
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Cevap olsun canım!
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) - Cevabı veremiyorsun ama.
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Hatibin insicamını bozmayalım.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Arkadaşlar, bir dinleyin, kimseyi haksız yere yargılamayın.
Birinci iddia, yakınlarının mal varlığının artışı. İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı -tarihlerle vakit kaybetmiyorum, hepsi burada var, Bostancı'ya da vereceğim- 3 Ağustos 2017'de takipsizlik vermiş.
Erguvan Parkı... AK PARTİ'li meclis üyeleri şikâyet etmiş, edebilirler, hakları. Bütün belediyelerimize müfettiş gönderin, samimiyim bunda, hepsine gönderin ama nezaket diye bir şey var, öyle kaba tehdit olmaz; "Ben belediyeleri indirdim, sen de indir." diye. "Ver belgeyi." Genel Başkanımızın dediği o işte. "Bana ver, kirliliğe bulaşan bir belediye başkanıyla ilgili somut belgeyi ver. Önce ben kulağından tutayım, partiden atayım, sonra sen yargıya götür." diyor.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Öyle demiyor işte.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Erguvan Parkı'na AK PARTİ'li meclis üyeleri suç duyurusunda bulunmuş, soruşturma açılmış, takipsizlik verilmiş. Bunlar itiraz etmiş takipsizliğe. Veren kim? Müfettişler, devletin müfettişi, Bakanın müfettişi. Danıştaya gidilmiş, Danıştay da itirazı reddetmiş. Daha önce Buz Residence...
Bu, Buz ile Man benzemez.
MEHMET MUŞ (İstanbul) - "Buzgate."
ENGİN ALTAY (Devamla) - Biri Man, biri Buz; ayrı iş.
Hem İçişleri müfettişleri hem İstanbul Büyükşehir müfettişleri incelemiş, soruşturmaya konu bir durum tespit edememiş.
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Neyi incelemiş, onu da söyleyin.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Mehmet, burada doğruyu söyleyeceksen, gel sabaha kadar konuş, yalan söyleme.
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Neyi incelemişler, onu söyle.
ENGİN ALTAY (Devamla) - İtiraz edilmiş buna da. Kime? İçişleri Bakanlığı müfettişlerinin ve İstanbul Büyükşehir denetmenlerinin ya da müfettişlerinin de raporuna, bu da ret. Buz Residence'ta kamunun 5 bin metrekare değil, 186 metrekare yeri var, kat karşılığı yapılmış.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Çarpıtıyorsunuz.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Ben evrakları veririm.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Çarpıtıyorsunuz.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Kamunun veya belediyenin orada bir arsası da yok.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Temizleyemezsiniz, çarpıtıyorsunuz.
NİHAT YEŞİL (Ankara) - Ya, biraz sabret!
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, müsaade edin, o ihtarı ben yapayım.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Sayın Bakan, biraz sonra inşallah zamanım kalır.
Eğer bu Erguvan Barış Parkı, aynı şekilde... Şu anda, mal varlığıyla ilgili devam eden bir mahkeme, dava var; bir de yıkılmayan binalar, "Niye yıkmadın bunu?" diye. Türkiye'de bütün belediyelerin böyle sorunu vardır. Yıkım kararı alınır, hiçbir belediye de burayı yıkamaz, vatandaşın zor şartlarla yaptığı 2 katlı evi hiçbir belediye de yıkmaz.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Sahibi kim?
ENGİN ALTAY (Devamla) - Fakat asıl bir şey var ki konut alanına yapılan binanın özel okula devri, iddialardan biri de bu. Özel okulun ruhsatını Millî Eğitim Bakanlığı verir, ayrı da belediye buraya 987 bin lira ceza kesmiş.
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Ne zaman kesmiş?
ENGİN ALTAY (Devamla) - Ceza kesimine itiraz olmuş, kesilen cezaya da mahkeme demiş ki: "Fonksiyon değişikliği idari para cezasını gerektiren bir durum değildir."
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Aylık kaç para kira alıyor?
ENGİN ALTAY (Devamla) - Kirayı kim alıyor, ona sor Sayın Bakan.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Kirayı, savunduğun belediye başkanı alıyor.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Bunu bir kan davasına çevirirsen, ben de şimdi bir iki kan davalık konu açarım burada, merak etme.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Aç, açmazsan... (CHP sıralarından gürültüler)
ENGİN ALTAY (Devamla) - Tamam açarım, dur, bekle.
BAŞKAN - Karşılıklı konuşmayalım lütfen.
ALİ ÖZCAN (İstanbul) - Mafya mısın, Bakan mısın? Terbiyesiz!
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Grup Başkan Vekiliniz kürsüde. Lütfen...
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Anlayamıyoruz Sayın Başkan, anlayamıyoruz, duyamıyoruz.
BAŞKAN - Ben de duyamıyorum.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Daha vahimini söyleyeyim, bu iddiadaki en vahim durum şu: Metropol Ataşehir, proje Emlak Konut Gayrimenkulün, bir kamu projesi. Emlak Konut imara aykırı inşaat yapmış, Battal İlgezdi göz yummak suretiyle menfaat temin etmiş. Kimden? TOKİ'den. Bu evrak diyor ki: "TOKİ yani devlet, Battal İlgezdi'ye rüşvet verdi." Bu konuyla ilgili TOKİ'den hangi yönetici hakkında işlem yaptın? (CHP sıralarından alkışlar)
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Biraz sonra savcının belgelerini anlatırız.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Yani devletin de belediyeye rüşvet verdiğini iddia eden bir evrakla karşı karşıyayız.
Değerli arkadaşlar, zamanım az, sonuç... (AK PARTİ sıralarından gülüşmeler)
Bu insani bir şeydir, Allah size sağlık versin. Benim sinüslerimde sorun var.
BAŞKAN - Doğru, doğru.
Buyurun Sayın Altay.
MUHAMMET BALTA (Trabzon) - Âmin, âmin.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Allah sana da uzun ömür versin.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Sinüzitiniz var, tedavi edelim.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Her şeye rağmen tuzun kokmadığını düşünüyoruz. Dün yapılan iptal davasında bütün belgeler var. Bakanlığın bu konuda iki basın açıklaması var. Sayın Bakan, birinci basın açıklamasında yer alan "Yakınlarına çıkar sağlama." isnadını ikinci basın açıklamasında niye çıkardınız?
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Hiç alakası yok.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Ya, ya... Tabii, otur, "Alakası yok."
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Kısa açıklama olsun.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Gel, 3 milletvekilin incelesin diyorum, 3 AK PARTİ milletvekiline verelim, incelesin diyorum.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Bu iş ayağınıza dolanıyor.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Görevden uzaklaştırmaya gerekçe, delil gizleme ve karartma.
Şimdi, 2009'dan 2017'ye kadar sekiz yılda bu belediyeye gitmeyen müfettiş kalmamış. Bu belediyenin evraklarının tamamı adliyelerde, tüm belgeler idari ve adli mercilerde ve siz görevden uzaklaştırıyorsunuz "delil karartır" diye. Bu, hukuki dayanağı olmayan siyasi bir karardır.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Biraz sonra üzüleceksin, savcının beyanını okuyunca üzüleceksin.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Sen bunu kine çevirirsen...
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Çevirmem.
ENGİN ALTAY (Devamla) - ...kan davasına çevirirsen...
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Kine çevirip çevirmeyeceğimi Kılıçdaroğlu bilir.
BAŞKAN - Karşılıklı konuşmayalım lütfen.
ENGİN ALTAY (Devamla) - ...bu elindeki devlet imkânıyla o belediye başkanımızı o belediyeye sokmayabilirsin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ENGİN ALTAY (Devamla) - Ama bunun vebali kamu vicdanında da ağır olur, senin için de ağır olur. Niye ağır olur? Sen insansın, önce bir insansın.
BAŞKAN - Sayın Altay, bir dakika ek süre vereyim size, tamamlayın lütfen.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Bir insan haksız yere, hukuksuz yere elindeki devlet imkânını böyle hoyratça, böyle kindarca kullanmaz ama demin, Türkiye'ye nasıl bir devletin lazım olduğunu sizlerle paylaştım. Allah'ım devleti biraz önce saydığım anlayışla yönetecek ve bu milletin birliğini bozmayacak devlet adamlarını bu ülkeye nasip etsin. (CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, Sayın Bakan, altını çize çize bir şey söyledim, AK PARTİ'yle kavga etmek, sizin bizimle kavga etmeniz olması gerekendir, tekrar söylüyorum: Devleti siper alıp ana muhalefeti sindireceğinizi zannediyorsanız, çok yanılırsınız.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Bize lazımsınız, öyle bir şey yok.
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Böyle muhalefet bulunmaz.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Bunun bedelini belki sen, ben ödemeyiz; bunun bedelini bu ülke öder, bu millet öder. Bu millete bunu yapmaya kimsenin hakkı yok. Sizin parti içinde bir sorununuz varsa, bir sicil affına tabi tutulmak istiyorsanız buradan size o yönüyle de ekmek çıkmaz. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Bakan, konuşacağız...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Altay, teşekkür ederim.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Bitiriyorum, bitti zaten.
Konuşacağız. Teklifim geçerli. Biraz önce ismini saydığım 3 sayın milletvekili benden bu belgeleri gelip alabilirler. Onlara güveniyorum.
MUHAMMET BALTA (Trabzon) - Süreniz bitti, süreniz.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Onlar derse ki "Evet, burada sıkıntı var." ben de diyeceğim. Hodri meydan!
MUHAMMET BALTA (Trabzon) - Kartonlar...
ENGİN ALTAY (Devamla) - E, orada ne var? İsterseniz onu açmayayım.
MUHAMMET BALTA (Trabzon) - Tamam. Süreniz bitti.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Bence açmayayım, siz merak edin. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Altay.