Konu: | 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı 4'üncü Tur görüşmeleri münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 38 |
Tarih: | 15.12.2017 |
MHP GRUBU ADINA MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; KOP, GAP, DAP ve DOKAP Bölge Kalkınma İdarelerinin bütçeleri üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Bu vesileyle yüksek heyetinizi ve ekranları başında bizleri izleyen aziz milletimizi hürmetle selamlıyorum.
Günümüzde "kalkınma" sözü üzerinde hemen herkesin belirli bir fikri vardır ve amaç, gerek ülkenin gerekse fertlerin refah seviyesini yükseltmektir. Kalkınma konusu daima maddi yönüyle ele alınmaktadır, plan ve programlar maddi değerlendirmeler temeline oturtularak hazırlanmaktadır. Bir taraftan maddi kalkınma için yatırımlar yapılırken, bunları işletecek insan unsuruna manevi yönden gereken önemin verilmeyişi maddi kalkınmanın verimini etkilemektedir.
Hızlı ve dengeli kalkınmış bir ülke hâline gelebilmemiz manevi kalkınmaya vereceğimiz önemle yakından ilgilidir. Manevi kalkınma, maddi kalkınmanın ruhudur. Maneviyatsız, ne kalkınmak ve ne de bu güzel vatanı koruyarak millî birlik ve beraberliği muhafaza etmek mümkündür. Bizi biz yapan, bizi millet hâlinde bir arada tutan, birlik ve beraberliğimizin mayasını oluşturan unsurlar millî ve manevi değerlerimizdir. Millî ve manevi değerlerimiz Hoca Ahmet Yesevi, Hacı Bektaşı Veli, Yunus Emre ve Hazreti Mevlâna gibi abide şahsiyetler tarafından yoğurulmuştur. Bu değerlerimizi nesiller arasında güçlü bir tarih, kültür ve medeniyet şuuruyla yaşatmak mecburiyetindeyiz. Onların bizlere bıraktığı miras, millî birlik ve manevi kalkınmamız için eşsiz imkânlar sunmaktadır.
Hazreti Mevlâna'nın 744'üncü Vuslat Yıl Dönümü Uluslararası Anma Törenleri içinde bulunduğumuz 7-17 Aralık tarihleri arasında Konya'da gerçekleştirilmektedir. Etkinliklerin bu seneki teması "Kardeşlik Vakti" olarak belirlenmiştir. Aradığımız ve ihtiyacını derinden hissettiğimiz kardeşliğin, barışın, uzlaşmanın ve birlikte yaşamanın Mevlâna'nın ulvi mesajlarında çıkarılmak üzere saklı durduğuna yürekten inanıyorum. Hazreti Mevlâna bir gönül mimarıdır, bir sevda ve sadakat mihveridir, daha çok bilinmesi, daha çok tanınması lazımdır. Bu muhterem büyüğümüzü layıkıyla özümsediğimiz, cesaretle anladığımız ve kutlu bir emanet gibi benimsediğimiz sürece nifak ve husumet milletimizin arasına sızamayacak, kötü ve kötürüm niyetler aradıkları fırsatları bulamayacaklardır.
Vuslatının 744'üncü senesinde Hazreti Mevlâna'yı saygı ve minnetle anıyor, ebediyete irtihalini düğünü olarak gören bu yüksek ahlakı rahmetle, duayla yâd ediyorum. Şebiarus'un hayırlara ve güzelliklere vesile olmasını Cenab-ı Allah'tan niyaz ediyorum. Hâlen devam eden vuslat yıl dönümü etkinlikleri ve 17 Aralık Pazar günü gerçekleştirilecek Şebiarus merasimi için yurt içinden ve yurt dışından herkesi Konya'ya bekliyoruz.
Değerli milletvekilleri, bölgesel kalkınma politikaları ve bu kapsamda yürütülen projeler, bölgesel gelişmişlik farklarının fazla olduğu ülkemiz açısından büyük önem taşımaktadır. Bölgesel gelişmeye dair ulusal hedeflerin sistematik biçimde ortaya konduğu strateji belgesi 2015 yılında yürürlüğe konulmuştur. Bölgesel Gelişme Ulusal Stratejisi, bölgesel gelişmenin koordinasyonu adına atılan önemli adımlardan biri olmuş, bölgesel kalkınmayla ilgili temel stratejileri belirleyen çerçeve belge niteliğini taşımaktadır. Ancak strateji belgesinde detaylı ve somut politika önerilerine yer verilmemiş, somut ifadeler kullanılmaktan kaçınılmıştır.
Türkiye'de bölgeler arası gelişmişlik farklarının azaltılması ve bölgesel kalkınmanın gerçekleştirilmesi amacıyla bölgesel planlar hazırlanmakta ve uygulanmaktadır. Bu kapsamda KOP, DAP, DOKAP ve GAP projeleri bölgesel gelişmişlik farklarının azaltılması için yürütülen politikaların en önemli uygulamalarını oluşturmaktadır.
1989 yılında kurulan GAP Bölge Kalkınma İdaresi yirmi sekiz yıldır önemli bir görev yapmakla birlikte, GAP projesi bitirilemediğinden idarenin görev süresi sürekli uzatılmaktadır. GAP Master Planı'nda 1 milyon 842 bin hektarlık bir alanın sulamaya açılması planlanmıştır. Ancak bugüne kadar sulamaya açılabilen alan 503 bin hektar düzeyindedir. Sulama yatırımlarına hız verilmeli, su bekleyen mümbit topraklar bir an önce suya kavuşturulmadır.
KOP, DAP ve DOKAP Bölge Kalkınma İdareleri 2011 yılında çok sınırlı görev ve yetkiler verilerek ve beş yıl süreyle kurulmuş ancak hedeflere ulaşılamadığından süreleri 2019 yılı sonuna kadar uzatılmıştır. Altı yıl geçmesine rağmen bu idarelerde henüz kurumsallaşma dahi sağlanamamıştır. 64'üncü Hükûmet Eylem Planı'nda 2016 yılının ilk altı ayı içinde bölge kalkınma idarelerinin kurumsal yapısının iyileştirileceği, yönetim süreçlerinin ve personel yapısının geliştirilmesine dönük düzenlemeler yapılacağı vadedilmekle birlikte hiçbir şey yapılmamıştır. Konu 2018 yılı programına bir tedbir olarak yeniden konulmuştur.
Bölge kalkınma idarelerinde çalışan personel görevlerini zor şartlar altında yerine getirmeye çalışmaktadır. Personel sıkıntısı yaşayan bu idarelerde sektör uzmanlarının çalıştırılması önem arz etmektedir. Personel ihtiyacı başka kurumlardan geçici görevlendirilen personel eliyle giderilmeye çalışılmaktadır.
Bölge kalkınma idareleri çalışanlarının özlük hakları çok yetersiz durumdadır. Her ikisi de Kalkınma Bakanlığına bağlı olan bölge kalkınma idareleriyle kalkınma ajansları çalışanlarının özlük hakları arasında büyük farklılıklar bulunmakta olup ücret yönünden bir uçurum söz konusudur. Bölge kalkınma idarelerinin kurumsal yapısının iyileştirilmesine, yönetim süreçlerinin ve personel yapısının geliştirilmesine dönük düzenlemeler bir an önce yapılmalı, personelin özlük hakları mutlaka iyileştirilmelidir.
Bölgesel kalkınma projeleri için önemli kaynaklar tahsis edilmiştir. 2008 ve 2009 yıllarında kabul edilen kanunlarla İşsizlik Sigortası Fonu'ndan ve özelleştirme gelirlerinden ayrılan kaynakların münhasıran ekonomik kalkınma ve sosyal gelişmeye yönelik yatırımlara tahsisi öngörülmüştür.
Hükûmet 2008-2012 dönemine dair GAP Eylem Planı'nı hemen uygulamaya koymuştur. Aradan uzun bir süre geçtikten sonra, 2015 yılında 2014-2018 dönemini kapsayan KOP, DAP, DOKAP ve ikinci GAP Eylem Planları açıklanmıştır. Eylem planlarıyla GAP için 53,4 milyar lira, DAP için 21 milyar lira, DOKAP için 10 milyar lira, KOP için 9,9 milyar lira beş yıllığına tahsis edilmiştir.
Konya, Karaman, Aksaray ve Niğde'den oluşan KOP bölgesi kapsamına geçen yıl Nevşehir, Yozgat, Kırşehir ve Kırıkkale illerimiz de eklenmiştir. Bu itibarla KOP Eylem Planı'nın yenilenerek tahsis edilen kaynakların artırılması, özellikle bölgeye başka havzalardan su getirilmesine yönelik projelerin KOP projesi stokuna eklenmesi gerekmektedir. Kalkınma Bakanı geçen yılki bütçe görüşmelerinde KOP, DAP, DOKAP Eylem Planlarını revize edeceklerini söylemiş ancak bugüne kadar herhangi bir değişiklik yapılmamıştır.
Değerli milletvekilleri, ülke tarım alanlarının çayır ve mera hariç yüzde 19,5'ine sahip bulunan KOP illerinde toplam yüzölçümünün yüzde 48,7'sini tarım alanları oluşturmaktadır. KOP bölgesinin, bu denli yüksek oranda tarım alanı bulunmasına karşın su kaynakları kısıtlıdır, arazilerin ancak üçte 1'i sulanabilmektedir. KOP illerinden Konya, Karaman, Niğde ve Aksaray'ın büyük bölümü ile Ankara'nın küçük bir bölümünün içinde bulunduğu Konya kapalı havzası ülkemizin sulanabilir alanlarının yüzde 17'sine sahiptir. Buna karşın ülkemizin su kaynaklarının ancak yüzde 4'ü bu havzada bulunmaktadır. Bundan dolayı dış havzalardan su getirecek yeni projelere şiddetle ihtiyaç vardır.
Mavi Tünel muhteşem proje ama Konya Ovası'nın su ihtiyacını karşılamak için yeni projeler lazımdır. Toroslarda hâlen değerlendirilebilecek imkânlar vardır. Ermenek Barajı'ndan, Manavgat Çayı'ndan, Fırat Karasu'dan, Kızılırmak'tan, Sakarya'dan su getirmenin yolları bulunmalı, KOP bölgesinin su ihtiyacı karşılanmalıdır. Ermenek Çayı ve Manavgat havzası, büyük Köprüçay, Aksu Çayı'ndan su getirecek projeler üzerinde DSİ tarafından yapılan çalışmalar bir an önce bitirilmeli ve projeler programa alınmalıdır.
28 Ekim 2017 tarihli Resmî Gazete'de yayınlanan Su Havzalarının Korunması ve Yönetim Planlarının Hazırlanması Hakkında Yönetmelik'te zirai amaçlı su kullanımıyla ilgili bir atıfta bulunulmamış, havzalar arası su transferiyle ilgili net bir durum ortaya koyulmamış, ülkenin gıda ihtiyacı ve gıda stratejisinin önemi hiç dikkate alınmamıştır. Havzalar arası su transferi olmadan uygulanacak havza bazlı su planı özellikle Konya olmak üzere Orta Anadolu ve KOP illeri için bir zül ve eziyet olacaktır. Bu itibarla, su kanunu çıkarılmasıyla ilgili çalışmalarda sadece jeolojik veriler değil, tüm mühendislik hizmetleri, toplum sosyolojisi ve çevresel etki değerlendirmesi de dikkate alınmalı, su yönetimi ulusal bazda ele alınmalı, teknik olarak mümkün olan bir havzada bulunan fazla suların havzalar arası transferlerine imkân tanınacak bir yaklaşım ortaya konulmalıdır.
KOP bölgesinin karşı karşıya bulunduğu kuraklık tehdidi önümüzdeki yıllarda sulu tarım alanlarında büyük boyutta daralma olabileceğini göstermektedir. Bu yüzden bölgenin su kaynaklarının sürdürülebilir kullanımının sağlanması da büyük önem arz etmektedir. Toprak ve su kaynaklarının etkin kullanımına ve sürdürülebilirliğin sağlanmasına yönelik olarak tarım arazilerinin toplulaştırılması tamamlanmalı, bölgedeki tüm alanlar hızla basınçlı sulama sistemlerine geçirilmeli, su kaybına neden olan eskimiş sulama altyapısı modernize edilmeli, kuraklıkla daha fazla mücadele edilmeli, erozyon kontrol altına alınmalı ve ağaçlandırma çalışmaları daha fazla desteklenmelidir.
Değerli milletvekilleri, ülkemizin birbirinden farklı teşvik deneyimlerine rağmen uygulanan teşvik tedbirleriyle de belirlenen hedefler bugüne kadar tutmamış, farklı bedenlere hep farklı gömlekler biçilmiştir. Mevcut teşvik sisteminin de bölgeler arasındaki gelişmişlik farkının azalmasına çok fazla katkı sağlamadığı ortadadır. Ülkemizde çeşit çeşit teşvikler verilmekte, gel gelelim, "Teşvik verdik de sonuç ne oldu?" diye gerekli değerlendirme yapılmamaktadır. Verilen teşviklerin getirisinin ne olacağı, ne ekonomik katkı sağlayacağı mutlaka irdelenmeli, teşviklerin sonunda ne beklendiğinin fayda maliyet sonuçları ve bu elde edilemezse sonuçlarının ne olacağı açıkça tanımlanmalıdır. Aksi takdirde, dilek kuyusuna para atar gibi teşvik verilirse kaynaklar heba olur, olan da zaten budur. Teşvik sistemi, bölgeler arasında dengesizlik de oluşturmakta, komşu iller arasında rekabet yaratmaktadır. Mesela, bir yatırımcı hemen yanında daha fazla teşvik alacağı iller varken Konya'yı, hele ki Konya'nın ilçelerini niye seçsin? Sadece il merkezlerine bakarak değerlendirme yapılmamalıdır. Bugün, ilçeler kan kaybetmekte, güzelim köylerin ve beldelerin durumu göç nedeniyle içler acısı olup giderek viraneye dönmektedir. Bütünşehir yasası da iddia edilenin aksine göçü daha da hızlandırmıştır. Şehirlerimiz göç nedeniyle oluşan nüfus yoğunluğunu taşımakta güçlük çekmektedir. İllerin ve ilçelerin sosyoekonomik gelişmişlikleri yeniden belirlenerek teşvik sistemi gözden geçirilmelidir. Her bir yerleşim biriminin potansiyeli değerlendirilerek odak, öncü ve destek sektörler belirlenmeli, sektörel ve dar bölge teşvik sistemine geçilmelidir.
Hükûmet, bölgeler arası gelişmişlik farklarını azaltmak amacıyla Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ne yönelik yeni bir program daha hazırlamıştır. Sayın Başbakan, 2 Eylül 2016 tarihinde Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi Cazibe Merkezleri Programı, Yatırım ve Destek Hamlesi adı altında bazı teşvik tedbirlerini kamuoyuna açıklamıştır. Cazibe merkezleri programının kapsamı, kaynağı, verilecek desteklerle ilgili temel hususlar 22 Kasım 2016 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan 678 sayılı KHK'yle belirlenmiştir. 23 ilde özel yatırım teşvikleri verilmesini öngören programda, yatırımcılar destek başvurularını 24 Ocak-27 Şubat 2017 tarihleri arasında yapmıştır. Toplam 92 milyar liralık yatırım ve 365 bin kişilik istihdam öngören yatırım başvuruları henüz karara bağlanamamıştır. Yatırımcılar şubat ayından bu yana başvurularının sonucunu beklemektedir. Sürecin uzaması, zaten yatırıma ihtiyaç duyulan bölgede yapılacak yeni yatırımların da beklemeye geçmesine yol açmıştır.
Geçen yılki bütçe görüşmelerinde, Sayın Maliye Bakanı, bu program için 2017 yılı bütçesinde yaklaşık 12 milyar lira kaynak ayrıldığını da açıklamıştı. İlginçtir, bu seneki bütçe konuşmalarında gerek Sayın Başbakan gerekse Maliye Bakanı ve diğer ilgili bakanlar tarafından hiçbir açıklama yapılmamış, programın sözü dahi edilmemiştir. Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli, 29 Eylül 2016 tarihli basın toplantısında, Başbakanın açıkladığı programın genel olarak desteklenebilecek düzeyde olmakla birlikte, bu programın üstünkörü hazırlandığı, bu itibarla revize edilerek amaca uygun hâle getirilmesi gerektiği, aksi takdirde iyi niyetli bir yaklaşımla hazırlandığı düşünülen bu programın sonuçsuz kalmaya mahkûm olduğu uyarısını yapmıştır. Ayrıca, açıklanan programın, Milliyetçi Hareket Partisinin daha önce de kamuoyuna duyurulan ve çağdaş gelişmelere göre Doğu ve Güneydoğu Anadolu'yu Kalkındırma Programı ve kırsal kalkınma merkezleri modeli adıyla revize edilen tarım kentleri veya merkez köyler projeleri kapsamında ele alınmasını da samimiyetle önermiştir. Yapılan bu uyarılar ve öneriler maalesef dikkate alınmamıştır. Sonuç itibarıyla da, Hükûmet, Cazibe Merkezleri Programının altında kalmıştır.
Vatandaşa büyük umut verip sonrasında yüzüstü bırakmaya hiç kimsenin hakkı yoktur. Şimdi de program teşviklerinde değişiklik yapılacağı ve uygulamasının Ekonomi Bakanlığına devredileceği ifade edilmektedir. Bölgede iyi bir yatırım atmosferinin oluşmasını sağlayan Cazibe Merkezleri Programı, Milliyetçi Hareket Partisinin önerileri de dikkate alınarak revize edilmeli ve cazibesini kaybetmeden bir an önce hayata geçirilmelidir.
Değerli milletvekilleri, esasen bölgeler arası gelişmişlik farklarının azaltılması amacıyla ülkemizin tüm bölgelerinde cazibe merkezleri oluşturulmalıdır. Ülkemizde bölgelerin sahip olduğu imkân ve potansiyelin sektörel haritası çıkartılmalı, her bir bölgede potansiyeli yüksek ve başka yerlere göre üstün olan sektörler desteklenerek belirli yöreler sektörel çekim merkezleri hâline getirilmelidir. Ülkemizde mekânsal gelişme için plan hazırlanmalı, küresel rekabet gücü yüksek yeni odaklar oluşturulmalıdır. Marmara havzası dışında, Konya, Kayseri, Mersin, Gaziantep gibi Anadolu'da yeni odaklar belirlenmelidir. Bu kapsamda uygulanacak politikalar ve alınacak tedbirler ülke kalkınmasına ve bölgeler arası gelişmişlik farklarının azalmasına önemli katkı sağlayacaktır.
Türkiye'nin önünde Anadolu'yu yeniden şaha kaldırmak için yeni bir fırsat vardır. Bugün hepimizi heyecanlandıran yerli ve millî otomobil yatırımı mutlaka Anadolu'ya yapılmalıdır. Anadolu'da da en uygun yer, merkez şehirlerden biri olan Konya'dır. Ülkemizde otomotiv yan sanayi sektörünün lokomotifi hâline gelen ve en büyük metal işleme kapasitesine sahip olan il Konya'dır. Konya, otomotivde kaliteli ürünleriyle artık dünyada çok önemli bir merkez hâline gelmiştir. Konya'da otomotiv adına her türlü üretim yapılmakta, otomobilin her parçası üretilebilmektedir. Konya olarak, Türkiye'nin ilk yerli otomobil fabrikasına ev sahipliği yapmak, Türk malı otomobile Anadolu'nun damgasını vurmak istiyoruz. Konya Organize Saniye Bölgesi, yerli otomobil yatırımı için talep edilen büyüklükte arsa tahsisi yapmaya, gerekli tüm altyapıyı oluşturmaya hazır olduğunu açıklamıştır.
Konya'da savunma sanayisi yönünden de önemli bir potansiyel bulunmaktadır. Beyşehir ilçemize bağlı Huğlu, Üzümlü ve Gencek'te yüz yılı aşkın süredir av tüfeği üretilmektedir. Tümüyle yerli ham madde kullanımı, nitelikli iş gücü, yüksek katma değerli ve ihracata dönük üretim söz konusudur. Dünyada 2016 yılında yaklaşık 1 milyar dolarlık av tüfeği ihracatı yapılmış olup Türkiye 138 milyon dolarla 2'nci sıradadır. Av tüfeği ihracatımızın büyük çoğunluğu Beyşehir'de bulunan firmalar tarafından gerçekleştirilmiştir. Beyşehir Üzümlü ve Huğlu'da av tüfeği ve askerî silah imalatı ve geliştirilmesi konusunda MEVKA tarafından birtakım çalışmalar yapılmaktadır. Başta Millî Piyade Tüfeği Projesi kapsamında, MPT-76 ve diğer silahların üretimi için bölge değerlendirilmeli ve savunma sanayisine entegre edilmelidir. Bölgede silah ihdas organize sanayi bölgesi de mutlaka kurulmalıdır.
Selçuk Üniversitesi tarafından Kalkınma Bakanlığına teklif edilen Silah Sanayi Eğitim ve AR-GE Altyapısının Güçlendirilmesi Projesi'nin desteklenerek 2018 programı çerçevesinde uygulamasının sağlanmasını Konya olarak Sayın Kalkınma Bakanımızdan bekliyoruz.
Bütçelerin ülkemiz ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum, saygılar sunuyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)