| Konu: | 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı 3'üncü Tur görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 37 |
| Tarih: | 14.12.2017 |
AK PARTİ GRUBU ADINA NİHAT ÖZTÜRK (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'nın Millî Savunma Bakanlığı bütçesi üzerine AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım, bu vesileyle Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum.
İçinde bulunduğumuz Orta Doğu coğrafyası geçmişte de günümüzde de birçok savaşa, acıya ve gözyaşına şahitlik etmiştir. Orta Doğu coğrafyası her dönem güç savaşlarına sahne olmuştur. Bazen iç savaşları tetiklemek, bazen iktidarları devirmek için taşeron terör örgütlerini kullanmışlar ama sürekli olarak bölge üzerindeki oyunları asla bitmemiştir. Eminim bundan sonra da bu hamlelerine devam edeceklerdir.
Böyle bir coğrafyada ayakta kalmanın, egemen bir güç olarak kendi milletini geleceğe emin adımlarla ulaştırmanın, küresel barış ile huzur ortamının sağlanması için millî bir orduya, güçlü bir savunma sanayisine ihtiyacımız vardır.
Güçlü bir ordu ancak güçlü bir ekonomi ve güçlü bir demokrasi temelinde mümkün olabilir. Bu noktada, özellikle millî savunma sanayisinin geliştirilmesinin bu topraklarda, bu bölgede, bu coğrafyada özgürce yaşamamız için hayati önem taşıdığının altını çizmemiz gerekiyor.
Günümüzde savaşlar, ordular arasında doğrudan bir muharebe şeklinde değil, terör örgütleri vasıtasıyla, dolaylı vekâlet savaşları biçiminde yürütülmektedir. Dolayısıyla, terör örgütleri, diğer risk ve tehdit unsurları, dinamik bir dönüşüm süreci içerisinde sürekli olarak yeni imkânlar ve yetenekler elde etmektedir. Türkiye olarak FETÖ'sünden PKK'sına, DHKP-C'sinden, El Kaide ve DEAŞ'ına kadar geniş bir yelpazede terör örgütleriyle kararlı bir şekilde mücadelemiz devam etmektedir.
Değerli milletvekilleri, Millî Savunma Bakanlığımız, AK PARTİ hükûmetleri döneminde birçok yeniliğe imza atmıştır. Geçmişte uçak fabrikalarımızı, silah fabrikalarımızı kapatıp hazır ürün alma anlayışından artık yerli ve millî üretim anlayışına geçiş yapılmıştır. Bu anlayış farkı ordumuzun yerli ve millî unsurlarla desteklenmesine olanak sağlamıştır. Daha önceleri ülkemizin ihtiyaç duyduğu silahların temininde zorluk çıkaran ülkelere verilecek en güzel cevap, Hükûmetimizin izlemiş olduğu yerli ve millî üretim modeli anlayışıdır.
Millî silahlara sahip ve milletin emrinde bir ordu vurgusu, bence çok önemlidir. Özellikle doğuda hain PKK'lı teröristlerle ve yandaşlarıyla verdiğimiz mücadelede bizlere hazır silah sistemlerini satan ülkelerin nasıl kendi çıkarlarına ters düşen millî politikalarımız söz konusu olduğunda bizlere dayattıkları "Bizim sattığımız silahları terörle mücadelede kullanamazsınız." şeklindeki telkinleri ve hemen silah ambargosundan bahsetmelerini hatırlarsınız. Hatta bugünlerde de, birtakım, sözde müttefik olduğunu söyleyen bazı ülkelerin aynı tarzda kararlara imza atmaya çalıştığı da hepimizin malumudur. Daha da vahimi, millî bir proje olan İHA ve SİHA'ların varlığından sadece terör örgütleri değil, terör örgütlerine destek olanların da rahatsız olduğunu görmek bizleri derinden yaralamaktadır.
İnşallah, cumhuriyetimizin kuruluşunun 100'üncü yılında Türkiye, savunma sanayisinde kritik teknolojileri geliştiren ve dışa bağımlılığını minimize etmiş bir ülke konumuna yükselecektir. Yerli ve millî olma kavramlarının önemini 15 Temmuz gecesi bir kez daha hep birlikte gördük. Ruhunu FETÖ'ye, bölücü örgüte veya başka illegal örgütlere satmış, asker kıyafeti giymiş teröristlerin bu vatan ve bayrak altında yerleri asla yoktur. O gece kahramanlık destanı yazan, milletin yanında duran askerlerimiz ve polislerimiz başta olmak üzere, vatanı için canını ortaya koyan tüm güvenlik güçlerimize bu millet adına huzurlarınızda bir kez daha teşekkür etmek istiyorum.
15 Temmuz ihanet gecesini Marmaris'te yaşamış ve cumhurun reisine, cumhuriyete ve demokrasiye sözde değil, özde destek olmuş bir kardeşiniz olarak, bugün Amerika'daki davayı FETÖ'cülerle beraber izleyenlerin, 15 Temmuz gecesi ve sonrasında özellikle o hainlerin yargılandığı davaları Muğla'da nasıl sahipsiz bıraktıklarına hep birlikte şahit olduk. Amerika'daki davayı izleyip buradan AK PARTİ'yi ve liderini hedef almaya çalışan FETÖ'cülerin attığı iftiraları sanki doğruymuş gibi paylaşıp FETÖ'cülerin iftiralarına sığınanlar, 15 Temmuz gecesi Marmaris'te bizleri, arkadaşlar, yalnız bıraktılar. Dedim ki kendi kendime: "15 Temmuz gecesi belki işleri vardır, gelememiş olabilirler, Marmaris'te de destek olamamış olabilirler, davaları takip ederler." diye düşündüm ama bir baktım ki 15 Temmuz gecesi bizi orada sahipsiz bırakanlar, o hainlerin davalarının görüldüğü Muğla mahkemelerinde de yine bizi sahipsiz bıraktılar. Onlar tercihlerini Amerika'daki orta oyununa saklamışlardır yani bunu görmüş olduk .
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sözlerinizi tamamlamak üzere bir dakika ek süre veriyorum Sayın Öztürk.
Buyurun.
NİHAT ÖZTÜRK (Devamla) - Dedim ki kendi kendime, "Hadi 15 Temmuz gecesi bizi aramadılar, destek olmadılar, o hainlerin yargılandığı Muğla'daki darbe davalarını takip ederler, orada bize destek olurlar." diye düşündüm, ona da katılmadılar. Bu davaların yerine, Amerika'da görülen başrolünü FETÖ'cülerin oynadığı tiyatroyu tercih ettiler. Bu durumu milletimizin takdirine bırakıyorum.
En zor şartlar altında hiçbir fedakârlıktan kaçınmadan vatanımız, bayrağımız ve bölünmez bütünlüğümüz için mücadele eden güvenlik güçlerimize bu vesileyle şükranlarımızı arz ediyorum ve tüm şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyor, gazilerimize de şükranlarımızı sunuyorum.
Değerli milletvekilleri, sözlerime son verirken 2018 yılı bütçemizin ülkemiz ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını temenni ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Öztürk.