| Konu: | 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı 3'üncü Tur görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 37 |
| Tarih: | 14.12.2017 |
CHP GRUBU ADINA ŞERAFETTİN TURPCU (Zonguldak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüştüğümüz 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'nın Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü bütçesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, iktidar, ekonomide rakamların işine geldiği kısımlarını söyleyip işine gelmeyen kısımlarını atlayarak bir Türkiye resmi çiziyor ancak Hükûmet yetkililerinin bize anlattığı Türkiye ile yaşadığımız Türkiye çok farklı. Yolsuzluk, yoksulluk ve işsizlik artarak ülkemizin en başta gelen sorunları olmaya devam ediyor.
En genel anlamda yoksulluk, ekonomimiz şöyle büyüdü, böyle büyüdü istatistikleri yayınlanırken halkın cüzdanının boş olmasıdır. AKP muhafazakâr mahalleleri kendi çıkarları için oy deposu olarak kullandı. Belki bu mahallelerden milyonerler çıktı ama şimdi bu mahalleler AKP öncesine göre çok daha yoksullar. Kendi zenginlerinizi yarattınız ama oylarını aldığınız halk daha da yoksullaştı. İşte sizlerin izlediği ekonomi politikasının özeti budur.
Değerli milletvekilleri, büyümenin beş kötü türü vardır:
İşsiz büyüme: Sağlanan büyümeye karşın işsizliğin artması.
Acımasız büyüme: Sağlanan büyümeye karşın gelir dağılımının bozulması.
Dilsiz büyüme: Sağlanan büyümeye karşın demokratik hak ve özgürlüklerden yoksun kalınması.
Köksüz büyüme: Sağlanan büyümeye karşın toplumsal değerlerde yozlaşma ve kültürel kimliğin kaybedilmesi.
Geleceksiz büyüme: Sağlanan büyümeye karşın çevrenin yok edilmesi, gelecek nesillerin dikkate alınmaması.
Tabii, bir de bu 5'inin aynı anda gerçekleştiği bir ülkede bu durumla övünebilen bir AKP iktidarı var.
Değerli milletvekilleri, çok az kesimin yaşam standardı ciddi şekilde yükseltilirken halkın ezici çoğunluğununki günden güne düşürülmektedir. Birileri refah içinde, diğerleri ise yarından emin olmadan yaşamaya devam etmektedirler.
Bu bahsetmiş olduğumuz olumsuz tablodan en fazla etkilenen şehirlerin başında, AKP iktidarının hiç umursamadığı, hiçbir gelecek sunmadığı Zonguldak gelmektedir. Bir şehir düşünün, 1970'li, 1980'li yıllardaki istihdam yapısı, görünümü ve sosyokültürel yapısı bugünden çok iyi olsun. Türkiye'de kendine özel ilk paramız, ilk özel radyomuz, ilk tenis kortlarımız, golf sahalarımız, güzel sinemalarımız vardı. Bir şehir düşünün, emeğin başkentiyken bugün yoksulluğun, işsizliğin ve göçün başkenti hâline gelmiş olsun. Bir şehir düşünün, kömür havzası ruhunu yandaşların rantı için ithal kömürlü termik santral planlarına teslim etmek zorunda bırakılmış olsun. Arka arkaya ithal kömüre dayalı termik santraller yapıldığı için, hava kirliliği sebebiyle sağlıklı bir yaşamın imkânsız olduğu bir şehir hâline geldik. Gerçek olan, bu güzel şehrin eskiden sahip olduğu pek çok özelliğini günümüzde kaybetmiş olmasıdır. Orhan Veli'nin şiirinde yazdığı emekçi kenti Zonguldak yok artık.
Bunları söylerken sanayimiz kömür tüketmekten vaz mı geçti de Zonguldak bu hâle düştü? Hayır, tam tersine, yerin altında kömürümüz, yerin üstünde işsizlerimiz varken işçi açığı nedeniyle yatırım yapılmadığından yılda 1 milyon tonun altına düşmüştür üretimimiz. Bunun karşılığında, 6,5 milyon tonu demir çelik sanayisinde kullanılan, koklaşabilir olmak üzere 36 milyon ton taş kömürü ithal ediyoruz. Yaklaşık 4 milyar dolar, eski parayla 16 katrilyona yakın para ödüyoruz her yıl.
Kendi kaynaklarını yok sayan, kaynaklarını kullanmayan bir ülkenin kalkınması mümkün müdür? Zonguldak'ın ayağa kaldırılması ülke ekonomisine çok ciddi katkı sağlayacaktır yani ülkemiz kazanacaktır. Bir zamanlar 3 il olacak kadar büyüyen ve ülkenin sanayisini âdeta sırtında taşıyan Zonguldak göç nedeniyle erimektedir. Geçmişte mükellefiyet kanunuyla ülke sanayisinin gelişmesi için zorla madende çalıştırılan Zonguldaklılar, bugün yine zorla işsizliğe, açlığa ve göçe mahkûm edilmektedirler.
Değerli milletvekilleri, Anadolu'nun tamamını, İstanbul başta olmak üzere büyük şehirlere göç ettirmek beraberinde birçok sorunu getirmektedir. Göçle birlikte şehirlerimizin hazmetme kapasitesinin üzerine çıkılarak çarpık kentleşmeye neden olunmakta, aynı zamanda şehirlerimiz ve insanlarımız doğal afetlerden çok daha fazla etkilenir hâle gelmektedirler. Sayın Cumhurbaşkanının "İstanbul'a ihanet ettik, hâlâ da etmeye devam ediyoruz." sözü kulağınıza küpe olsun. Yaptığınız, dünün mücahitlerinden bugünün yandaş müteahhitlerini yaratmış olmanız, bununla övünebilirsiniz.
Değerli milletvekilleri, İstanbul çarpık kentleşme nedeniyle ülke kaynaklarını yutan bir kara delik hâline gelmiştir. Anadolu'nun büyük şehirlere göçü yerine insanlara kendi memleketlerinde istihdam olanaklarının sağlanması lazımdır. Yüz yetmiş yıllık üretim kültürü geçmişi olan, ancak bugün bitme noktasına gelen taş kömüründen bahsediyoruz.
Zonguldak, ülkemizin sanayisini kurmak ve geliştirmek uğruna 5 binden fazla maden şehidi vermiştir. Tabii, sizler Zonguldaklı maden şehitlerini maden şehidi saymadınız, diğer maden şehitlerimizden ayırdınız, haklarını vermediniz. Her türlü teröre karşı verdiğimiz şehitlerimiz ile 15 Temmuz şehitlerimizi böldüğünüz gibi maden şehitlerimizi de böldünüz, bununla da övünebilirsiniz Sayın Bakan.
AKP öncesi TTK'nin 18 bin olan işçi sayısı 8 binin altına düşürülmüştür bugün. Sürekli yerli kaynak vurgusu yapan iktidar, her bakan değiştiği vakit -tabii, bu politikalar da değişiyor- TTK'ye işçi alınmadığından bu duruma düşmüşüzdür. Bu büyük bir çelişkidir.
Değerli milletvekilleri, hasta garantili hastanelere, yolcu garantili havaalanlarına, araç garantili köprülere verilen garantilerin paraların akıtıldığı üç beş rantçının dışında kimseye bir faydası yoktur; onlara kârı vardır, ülkeye zararı vardır. Buralara verilen teşvikler TTK'ye verilip yandaşlar yerine ülkenin kazanması sağlanamaz mıydı? Zonguldak Ankara'ya ödediği verginin bugün dahi çok altında yatırım alıyor yani Zonguldak hazineye verdiğini bugün yine alamıyor.
Değerli milletvekilleri, yüz yılı aşkın bir rüya olan Filyos Vadisi Projesi şimdiye kadar hayata geçirilebilmiş olsaydı yeni ufuklar, yeni ekonomi hamlesi yaratarak kömür havzasının geleceğine çok parlak bir alternatif yaratabilirdik. Üniversitemiz geçmişten bu yana büyütülse, şehrimiz Filyos Vadisi'yle, doğayla barışık, istihdama yönelik yatırımlara ek olarak Filyos Vadisi üniversitesiyle desteklenseydi ilimizin sosyal ve ekonomik gelişimine ciddi katkı sağlardı. Çaycuma Saltukova Havaalanı'nda iç hat seferleri söz verildiği gibi -bütün bakanların, başbakanların- başlatılsaydı bölge mahrumiyet bölgesi olmaktan kurtulabilirdi.
Kendinizin öve öve bitiremediğiniz yol yapma maharetinizi keşke tarihe "bitirilemeyen Zonguldak yolları" olarak geçen yollarımız için gösterebilseydiniz, o zaman Zonguldak yolları "Aşkımız Zonguldak-Ereğli yolu gibi olsun, hiç bitmesin." diye dalga konusu olmazdı gençlerimizin ağzında.
Almanya'da Türklerin yaşadığı kömür havzası Ruhr'da istihdam azalınca çalışanlar alternatif mesleklere yönlendirildi, Zonguldak'ta ise tam tersine işsizliğe, açlığa ve göçe mahkûm edildi. Bu hangi adalete, hangi vicdana sığar? Zonguldak'a, Osmanlı'dan bu yana ülke ekonomisine verdiği katkı ve vefa borcu örneği olarak özel bir statü uygulanmalı, özel teşvik kapsamına alınmalı ve göç durdurulmalıdır.
Tüm bu gerçeklere rağmen belki yine yollarımız yapılmayacak, yine yatırım alamayacağız ama size gerçekleri anlatmaktan yılmayacak, hak ettiğimizi alıncaya kadar mücadelemize devam edeceğiz.
Bu düşüncelerle 2018 bütçesinin ülkemize, milletimize hayırlı olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Turpcu.